Uluslararasi sempozyumu



Yüklə 26,8 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə141/307
tarix11.09.2018
ölçüsü26,8 Mb.
#67808
1   ...   137   138   139   140   141   142   143   144   ...   307

394 Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması Destanı’nın Yaratımında Müstensihlerin Etkisi 

tüm araştırmacıların ortak görüşüdür. Nitekim iki nüshada yer alan bazı ortak 

hatalar bu durumun en önemli delili olarak kabul edilmelidir. 

Bildirimizde  bu  anlatıyı  yapısal  olarak,  başlangıç  durumu,  dönüştürücü 

öğe,  eylemler  dizisi,  dengeleyici/düzenleyici  öğe,  bitiş  durumu  olarak  beş 

kesite ayıracağız.

5

  Bu kesitlerin her birinde müstensihlerin müdahalelerinin 



yapıyı oluşturmadaki rolü üzerinde durarak, iki nüshayı kopyalayan kişile-

rin dünyaya bakışlarının anlatının benzer metinlerinin oluşumundaki etkisini 

tespit edecek, bu etkilerin metnin “ideoloji”sinin üretimindeki katkısı belir-

lenecektir.   



1.Başlangıç Durumu: Kazan’ın Toyu

Bu  destan,  Salur  Kazan’ın  tanıtıldığı  bir  epitet  ile  başlar.  Kazan  büyük 

bir toy verir. Bu toyda çadırlar dikilmiş, yerlere ipek halılar serilmiş, seksen 

yerde bakraçlar kurulmuş, altın ayaklı kadehler dizilmiştir. Kâfir kızları yüce 

Oğuz beylerine kadeh sunmaktadır. Kazan sarhoş olur ve avlanmak ister:

 

1



Av avlayalumkuş kuşlayalum (20a/12)

Avlayalum, kuşlayalum (84b/1)

İki nüsha

6

 arasındaki anlamlı farklar buradan itibaren belirmeye başlar. D 



nüshası sözlü anlatım formalarına daha uygun bir cümle kuruluşuna sahiptir. 

İki ifade arasındaki redifler

7

 hemen dikkat çekmekteyse de sözlü kalıbı asıl 



veren D’deki “av av; kuş kuş” tekrarlarıdır. Beylerin verdiği cevap da bu gi-

dişe uygundur:

5   Her klasik anlatıda yer alan bu aşamalar için bkz. Zeynel Kıran, Ayşe (Eziler) Kıran, 

Yazınsal Okuma Süreçleri, Ankara: Seçkin Yayınevi, 2000, ss. 21-22.

6    Nüshalar  karşılaştırılırken  soldaki  kısım  Dresden  (Kısaltması:  D),  sağdaki  kısım 

ise  Vatikan  (Kısaltması:  V)  nüshasından  alıntılardır.  Dresden  nüshasının  Semih  Tezcan, 

Hendrik  Boeschoten  tarafından  yapılan  yayımı  (Dede  Korkut  Oğuznameleri,  İstanbul: 

Yapı Kredi Yayınları, 2001); Vatikan nüshasının ise Mustafa S. Kaçalin’in yayımı (Dedem 

Korkut’un Kazan Bey Oğuz-nâmesi Hikâyet-i Oğuz-nâme-i Kazan Beg ve Gayrı –Metin ve 

Açıklamalar, İstanbul: Kitabevi, 2006) kullanılmış, ayrıca Arap harfli metinler de göz önünde 

bulundurulmuştur.

7    Buradaki  yapının  bilindik  tanıma  uymaması,  bazı  araştırmacıların  “sözde  redif” 

isimlendirmesi yapmalarına yol açmıştır. Bkz. Doğan Kaya, “Âşık Şiirinde Kafiye ve Redif”, 

s. 8. (Basılmamış makale) http://dogankaya.com/fotograf/asik_siirinde_kafiye_redif.pdf



395

Gürol PEHLİVAN 

2

Kıyan Selcük oglı Deli Dündar eydür

“Beli, Han Kazanmaslahatdur.” Kara 

Göne oglı Kara Budag eydür: “Agam 



Kazanmaslahatdur.” Anlar eyle degec 

(20a-b/13-2)

Yok

Dikkat edilirse, sözlü icrânın önemli özelliklerinden olan ses ve kelime 



tekrarları yoluyla

8

 bir ahenk yaratılmış, böylece dinleyicinin hafızasında me-



tinin kalıcılığı sağlanmaya çalışılmıştır.

Akabinde Aruz Koca, Kazan’a yurdunu korumak için Kimi bırakacağını 

sorar: 

3

İki dizinün üstine çökdi eydür: “Agam Kazan, 

sası dinlü Gürcistan agzında oturursın. Ordun 

üstine kimi korsın?” (20b/3-5)



Dizin çökdi, eydür: “Agam Kazan, mas-

lahatdur” dedi. “Agam, sası dinlü Gür-

cistan  agzında  oturursın.  Ordın  üstine 

kimi korsun? dedi (84b/2-4)

D’de onay verenler öncelikle Deli Dündar ve Kara Budak’tır. Deli Dün-

dar, Dış Oğuz beylerinden olup Aruz Koca’nın torunudur. Kara Budak ise, 

Kazan’ın  yeğenidir. Yani  her  ikisi  de  yaşça  küçük  ve  tecrübesiz  beylerdir. 

D, bunlardan sonra Aruz Koca’yı konuşturarak “yaşlının uz görüşlülüğünü” 

tebarüz ettirmiş, V ise böyle bir işleme gerek görmemiştir. İlginç olan V’de 

Aruz’un “maslahatdur” diyerek, D’de kullanılan kelimeyi sürdürmesidir. Biz-

ce V müstensihi, kaynağı olan metinde Deli Dündar ve Kara Budak’ın geçtiği 

kısmı atlamıştır. D ise, “maslahatdur” kelimesini kullanmayarak sözlü icrada 

geçtiği tahmin edilebilecek kelime tekrarını gereksiz görmüştür.

Bundan sonra Kazan, yurdunu üç yüz yiğitle oğlu Uruz’a emanet ederek, 

maiyeti ile ava çıkar:



4

Kazan eydür: “Üc yüz yigidilen oglum Uruz 

menüm evüm üstine dursun” dedi. Konur atın çek-

dürdi, butun bindi. Tepesi kaşga aygırına Dündar 



bindi. Gök bedevisin dartdurdı, Kazan Begün 

karındaşı Kara Göne bindi. Ag bedevisin çek-

dürdi, Bayındır Hanun yagısın basan Şir Şem-

seddin bindi. Barasarun Bayburd hisarından 

parlayup Beyrek boz aygırına bindi. Konur atlu 

Kazana keşiş deyen Beg Yegenek dorı aygırına 

bindi. Saya varsam dükense olmaz (20b/5-12)

Kazan eyitdi: “Üç yüz yigit ile 

oglum Uruzı koram” dedi. Heman 

konur atını çekdürdi. Kazan bindi 

(84b/4-5)

8   Walter J. Ong, Sözlü ve Yazılı Kültür Sözün Teknolojileşmesi, çev. Sema Postacıoğlu 

Banon, İstanbul: Metis Yayınları, 1999,  s. 55.



396 Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması Destanı’nın Yaratımında Müstensihlerin Etkisi 

D, burada da sözlü anlatım kalıplarına daha uygun bir anlatım vermekte-

dir. Kazan’ın beylerinden bir kısmı üstelik epitetleriyle birlikte sayılmış, böy-

lece dinleyenlerin kafasında anlatıcının bırakmak istediği destansı etki yazıya 

geçirilmiştir.  Halbuki V’de,  yazılı  anlatıma  özgü  “kısaltma  ve  asıl  konuya 

odaklanma” niteliği ağır basmaktadır. 



2.Dönüştürücü Öğe: Düşman Saldırısı

Oğuzların en büyük düşmanı Şökli Melik, Oğuz beyleriyle ava çıkan Ka-

zan Bey’in hareketini, casusu vasıtasıyla öğrenir ve Kazan’ın obasına baskın 

yapar:


5

Kâfirün casusı casusladı. Vardı, kâfirl-



erün azgunı Şökli Melike haber verdi. 

Yedi bin kaftanınun ardı yırtıhlu, 



yarımından kara saçlu, sası dinlü, din 

düşmeni, alaca atlu kâfir bindi, yılgadı. 

Dün bucugında Kazan Begün ordusına 

geldi. Altun ban evlerin kâfirler çapdılar. 



Kaza benzer kızı gelini çagrışdurdılar. 

Tavla tavla şehbaz atlarını bindiler, 

katar katar kızıl develerini yetdiler. Agır 

hazinesini, bol akçasını yagmaladılar. 

Kırk ince bellü kızıyıla Boyı Uzun Burla 

Hatun yesir getdi. Kazan Begün karıcuk 

olmış anası kara deve boynında asılu 

getdi. Han Kazanun oglı Uruz Beg üç yüz 

yigidilen eli baglu, boynı baglu getdi. Ey-

lik Koca oglı Sarı Kolmaş, Kazan Begün 

evi üzerinde şehid oldı (21a/1-13)

Bu yana kâfirün casusı casuslayup varubanı 

Şökli Melike haber verdi. Yedi bin alaca 

atlu karaca kâfir yılgadı, gece içinde Kazan 

Begün ordısınun üstine geldi. Altun ban 

evlerini kâfir çapdı. Kızını gelini çagrışdurdı. 

Tavla tavla şehbaz atlarına kâfir bindi, katar 

katar develerini kâfir yetdi. Agır hazinesini 

kâfir yagmaladı. Kırk ince kızıyıla Boyı 

Uzun Burla Hatunı esir etdi. Kazan Begün 

karıcık anası deve boynına asılu getdi. Han 

Kazanun oglı Uruz Beg üç yüz yigidile 

eli boynı baglu esir getdi. Eylik oglı Sarı 

Kolmaş, Kazan Begün evi üstinde şehid oldı. 

(84b/6-12)

Görüldüğü  gibi  olay  aynı  olduğu  halde,  kurgu  oldukça  farklıdır.  Bazı 

cümle veya kelimelerde takdim-tehir yapılmış, bazı sıfatlar arttırılmış veya 

eksiltilmiştir.  Özellikle  sıfatlardaki  değişim  dikkat  çekici  boyutlardadır.  D, 

Şökli Melik’e “Kâfirlerin azgını” derken; V, niteleme yapmamıştır. D’de kâfir 

ordusu için kullanılan sıfatlar bu orduyu göz önünde canlandırmayı kolay-

laştıran uzun bir söz dizisiyken; V’de iki sözcükle yetinilmiştir. Öte yandan 

V müstensihi “dün buçuğu” kelimesi yerine “gece içinde” diyerek, önceden 

de yaptığı gibi, metni daha anlaşılır kılmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda D’de 

yer alan “kaza benzer kızı gelini” ifadesindeki sıfatın V’de yer almaması da 

artık V’nin istinsah edildiği tarihte bu sıfatın anlama bağlamının yok oldu-

ğunu veya müstensihin bu benzetmeden hoşlanmadığını gösterir niteliktedir. 




Yüklə 26,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   137   138   139   140   141   142   143   144   ...   307




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə