Satır Arası Tercümelerin Türkçeye Etkisi
Emek ÜŞENMEZ
1
Kuran Tercümelerinin Tarihî Seyri Hakkında
Köklü bir geçmişe ve dile sahip olan Türk milleti Karahanlılar devleti
zamanında, Satuk Buğra Han döneminde kitleler halinde İslam dinine geçiş
yapmışlardır. Bu geçiş Türk dili ve edebiyatında bir dönüm noktası olmuş-
tur. Tıpkı Uygur Türklerinin din değiştirmesi nasıl dil ve edebiyatlarına etki
etmiş ise bu değişme de aynı oranda etkili olmuştur. Kutsiyete önem veren
Türk milleti, mukaddes kitabı Kur’an-ı Kerim’i anlamak için kutsal kitabın
dilini bilmek zorunda idi. Fakat herkesin Kur’an dili Arapçayı öğrenmesi pek
mümkün olmadığından tercüme yoluna başvurulmuştur denilebilir.
“Türklerin İslam dinini kabulünden sonra, yeni dinin kurallarını kendi dil-
leriyle öğrenebilmeleri için çeşitli fıkıh kitaplarının Türkçeye tercümesi çalış-
maları bir mecburiyet olarak karşılarına çıkar” (Karasoy, 2004: 13).
“İslamiyetin resmen devlet dini olarak kabul edilmesi, X. yüzyılda Kara-
hanlılar zamanında gerçekleşmiştir. Türklerin toplu olarak İslamiyeti kabul
etmelerinin hemen ardından, Kur’an’ı anlamak manasına nüfuz edebilmek
ve esaslarını layıkıyla öğrenebilmek için Türkçe çevirisine ihtiyaç duymuş
oldukları şüphesizdir”
Kutsal kitabın başka dillere çevirme işi İslamiyet’in ilk yıllarında başla-
mıştır. Tercüme işi zamanla hız kazanmış ve değişik dünya dillerine çevirilen
Kur’an’ın yüzden fazla dile çevirildiğini biliyoruz. (Hamidullah, 1965: 64-
68)
Ahmet Topaloğlu, Kur’an tercümelerinin gerekliliği hakkında şu görüşlere
yer verir:
“Türklerin X. Asrın ortalarında, İslâm dinini toplu bir halde kabul etmele-
rinden sonra, bu yeni dinin talimatını ve esaslarını öğrenme ihtiyacı duyduk-
ları, binaenaleyh, ana kaynak Kur’an-ı Kerim’i anlamak için kendi dillerine
çevirmek istedikleri şüphesizdir.” (Toplaoğlu, 1978: 1)
1 Yrd. Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi
280 Satır Arası Tercümelerin Türkçeye Etkisi
Bu tercümeler genellikle satır altı olup bire bir kelime karşılıkları veril-
miştir. Bilindiği üzere ilk Kur’an tercümesi Farsçaya olmuştur. Rivayetle-
re göre, bu tercüme işlemi Hz.Peygamber dönemine kadar götürülmektedir.
(Ata, 2004:IX)
“Kur’an’ın bütün olarak Farsçaya ilk tercümesi ise Samanîler devrinde
(875-999), hükümdar Samani Mansur İbni Nûh (hükümranlığı 961-976)’un
buyruğu üzerine Buhara’da yapılmış ve bunda Taberî’nin hacimli Kur’an
Tefsiri esas alınmıştır. Bu tercüme metni herhangi bir ek açıklamaya yer ver-
meksizin kelime kelime yapılan bir tercümedir.” (Ata, 2004:IX)
Fuat Köprülü, Kur’an’ın ilk Türkçe tercümesinin XI. yüzyılın ilk yarısında
yapıldığını belirtmektedir. (Köprülü, 2004: 188)
Kur’an-ı Kerim’in ilk Türkçe tercümesinin kim tarafından, ne zaman, ne-
rede yapıldığı ne yazık ki bilinmemektedir. Bazı bilim adamları ilk Türkçe
tercümenin de Farsça tercüme döneminde yapıldığını söyleseler de bu ifa-
deler henüz kesinlik kazanmamıştır. İslamî devir Türk edebiyatının ilk yazılı
eseri Karahanlılar döneminde 1069 yılında Balasagunlu Yusuf Has Hacip ta-
rafından yazılmış olan “Kutadgu Bilig” adlı eşsiz eserdir. Karahanlı Türkçe-
sinin yanı sıra Türk dil tarihine baktığımız zaman günümüze kadar seksen üç
adet tercüme yapıldığını görmekteyiz.
2
“Kur’an-ı Kerim’in Anadolu Türkçesine tercümeleri, Selçuklular devle-
tinin dağılışından sonra kurulan beylikler devrinde başlamıştır. Bu ilk tercü-
meler, satır-arası kelime kelime tercümeden ziyade, tefsirli tercüme şeklinde
yazılmıştır. Bunlar umumiyetle kısa bazı surelerin tefsirleridir” (Topaloğlu,
1978: 2)
Kur’an, Türkçeye tercüme edilirken kullanılan yöntemlerden birisi de
Arapça kelimeye doğrudan karşılık vermek yerine, ayetlerin uzun cümlelerle
açıklanma şeklidir. (Topaloğlu, 1978: 3)
Kur’an tercümelerinde en sık kullanılan yöntem satır-arası adı verilen yol-
dur. Bu yöntemle Arapça kelimelerin her birisine Türkçe karşılık verilmiştir.
Her bir kelimeye karşılık vermek Türkçe kelime türetme ve ekleri işlek hale
getirmek için iyi bir yöntemdir fakat Türkçenin sentaks yapısını bozmaktadır.
Satır-arası yöntemi ile yapılan tercümeler XIV. yüzyıl, sonları ile XV. yüz-
2 Geniş bilgi için bk.: Ata, age., s.X.
281
Emek ÜŞENMEZ
yıl başlarına rastlamaktadır. (Toplaoğlu, 1978: 3) doğu Türkçesi ile bu yön-
temle yapılan tercümelerin bugün dört nüshası vardır.
3
Kur’an Tercümelerinin Dili Hakkında
Ahmet Topaloğlu, Kur’an tercümesinin kelime varlığı ile ilgili olarak şöy-
le der:
“Arap dilinin en büyük kaynağı kabul edilen ve birçok dinî terim ihtiva
eden Kur’an-ı Kerim gibi bir eseri Türkçeye çevirirken mütercimin yabancı
asıllı kelime kullanmamağa, diğer bir ifadeyle, halkın bildiği ve kolaylıkla
anlayabileceği kelimeleri titizlikle seçmeğe itina gösterdiği anlaşılmaktadır”
(Topaloğlu, 1978: önsöz)
Ahmet Caferoğlu Kur’an tercümelerindeki Türkçe karşılıklar için şöyle
der:
“Kelime bolluğu bakımından, bu tip dini eserler, daima dikkate değer bir
zenginlik arz etmektedirler. Dini metinlerin kolaylıkla anlaşılabilmesi için
yazarları ekseriya, aynı kelimenin muhitçe ve edebiyatça tanınmış muhtelif
karşılıklarını almaktan çekinmemiştir. Bilhassa İslamiyet’in kabulü ile Türk
muhitine, tamamıyla yeni telakkilerle beraber, yeni mefhumlar da girmeğe
başlamış ve Türkçe bu mefhumlar için kısmen de yeni lügat ve söz icadına
mecbur kalmıştır” (Caferoğlu, 1984:91)
“Kur’an tercümeleri yolu ile Türkçe yeni İslami deyimlerle zenginleşti-
rilmiştir. Bu şekilde Türk diline yeni yeni mefhumlar katılmıştır” (Özkan,
2004:71).
Abdülkadir İnan Makâleler ve İncelemeler adlı kitabının ikinci cildinde
Kur’an tercümelerindeki İslamî terimlerin Türkçe karşılıkları hakkında şöyle
demektedir:
“Türk dili tarihini öğrenme ve Türk dilinin olgunlaşma ve gelişme süresini
takip etme ve inceleme için eski Kur’an tercümelerinin önemi büyüktür. Hele
İslamdan sonra Türk dilinin gelişmesinde aldığı yeni istikameti, İslam dini
ile gelen yeni kavramları ifade için İslamdan önceki Türk kültürü devrinin
dil hazinesinden (Budizm, Manihaizm, Şamanizm terimlerinden) nasıl fay-
dalanıldığını öğrenmek için bu Kur’an çevirmeleri değerli gereçler vermek-
tedir… Şunu da kaydedelim ki biz Kur’an tercümesinden Kur’an’ın kelimesi
3 Rylands Nüshası. (İngiltere), İstanbul’daki Türk İslâm Eserleri Müzesinde bulunan
nüshası, (İstanbul) Özbekistan İlimler Akademisi (Özbekistan) ve Petersburg Asya Halkları
Enstitüsü Nüshası vardır.
Dostları ilə paylaş: |