414 Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması Destanı’nın Yaratımında Müstensihlerin Etkisi
KIRAN, Zeynel, Ayşe (Eziler) Kıran, Yazınsal Okuma Süreçleri, Ankara:
Seçkin Yayınevi, 2000.
ONG, Walter J., Sözlü ve Yazılı Kültür Sözün Teknolojileşmesi, çev. Sema
Postacıoğlu Banon, İstanbul: Metis Yayınları, 1999.
PARMAN, Susan, Rüya ve Kültür –Batı Entelektüel Geleneğinin Antro-
polojik İncelemesi-, çev. Kemal Başçı, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları,
2001.
TEZCAN, Semih, Hendrik Boeschoten,
Dede Korkut Oğuznameleri, İs-
tanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2001.
YÜKSEL, Hasan Avni, Türk-İslam Tasavvuf Geleneğinde Rüya, Ankara:
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1996.
Tataristan ve Türkiye’deki 13-14. Yy. Mezar Taşlarının
Karşılaştırılması
Halit ÇAL
1
Bu bildiride Volga Bulgarlarına ait Bulgarca yazılı mezar taşları ile bunlar-
la aynı dönemden Türkiye’deki mezar taşlarını karşılaştırmaya çalışacağız.
Özellikle yazıları itibarıyla ağırlıklı olarak 11-15. Yüzyıl örneklerine dayalı
çalışmamızdaki (Çal 2013) sonuçları da kullanacağız.
Volga Bulgarlarının mezar taşlarındaki bilgiler tamamıyla sayın Talat Te-
kin’in kitabından (1988) alınmış, buradaki bilgiler, sayın Tekin’in sonuçlarını
esasta değiştirmemekle beraber tarafımızdan yeniden gruplanmıştır. Türki-
ye’deki örnekler yine büyük ölçüde yayınlardan derlenmiştir.
Talat Tekin (1988:1-6) Tataristan’daki kitabeler hakkında 1772 yılından
beri yapılan araştırmaların bir dökümünü vermiştir. Bu araştırmalardan ba-
zılarının daha önce yayınlanan kitabeleri de kapsadığı belirtilmekle beraber
bu her araştırmada açıkça gösterilmemiştir. İki ayrı araştırma heyetinin 1942
yılında belirlediği 253 kitabenin 1961 yılında belirlenen 150 kitabeyi veya bir
kısmını kapsayıp kapsamadığı açık değildir. Bu yüzden son olarak elde kaç
kitabe bulunduğu anlaşılamıyor. Kitabelerin türleri de açıkça gösterilmemiş-
tir. Ancak 253 kitabenin büyük kısmının mezar taşı olduğu, Volga Bulgarcası,
Tatarca ve Arapça olmak üzere üç dilde yazıldığı, ancak 3 tanesinin Arapça
olduğu, Arapça ve Tatarca kitabelerin bu kitap dışında tutulduğu, kitapta Bul-
garca olan 91 örneğe yer verildiği belirtilmiştir (Tekin 1988:8,11). Bizi Bul-
gar mezar taşlarındaki dilin Türkçe olması ilgilendirmiştir, bu kitabelerdeki
fonetik ve söz farklılıkları (Hekimcanov 1992:199) alanımız dışıdır.
Bulgar kitabelerindeki yazılar 1- Açılış 2- Giriş 3- Künye 4- Rahmet di-
leme 5- Vefat bildirme 6- Kapanış olmak üzere 6 başlık altında ele alınmış-
tır (Tekin 1988:8). Mezar taşlarındaki yazıları Prokosch (Laqueur 1997:80)
1-Yakarış 2-Dua 3-Kimlik 4-Dua isteme 5-Tarih olmak üzere sınıflandırmış-
tır. Biraz daha ayrıntılı ve esasta yazıların mezar taşlarındaki sıralanışı ve
tekrarlarını da kapsayan önerimiz (Çal 2000:214) 1-Başlangıç ifadesi 2-Du-
1 Prof. Dr., Gazi Üniversitesi
416 Tataristan ve Türkiye’deki 13-14. Yy. Mezar Taşlarının Karşılaştırılması
rum bildirme 3-Sebep bildirme 4-Tanrıdan istek 5-İnsanlardan istek 6-Mes-
lek 7-Aile-baba adı 8-Tanrıdan istek (dua) 9-Ölenin adı 10-İnsanlardan istek
11-Tarih şeklindedir. Göynük mezar taşlarıyla ilgili makalemizde (Çal 2007)
ise Peygamberden şefaat istemeyi de ekleyerek bunu on iki başlığa çıkart-
mıştık. Bu tasnifler daha çok 18-20. yüzyıl Osmanlı mezar taşlarına göre ya-
pılmışlardır. Türkiye’deki Selçuklu-Beylikler dönemi mezar taşları hakkında
yayınlar yenice artmaya başladığından bu dönemi yazıları bakımından toplu
olarak ele alan bir çalışma yoktur. Büyük kısmı bu dönemleri kapsamak üze-
re 11-17. yüzyıldan 549 mezar taşına dayalı tipoloji denememizde yazıları
A-Kimlikle ilgili ifadeler (1-Başlama ifadesi 2-Tanrı’dan istek, ölen kişinin
sıfatları, durum bildirme, meslek 3-Kişinin adı ve ölüm tarihi) B-Ayet ve Ha-
disler olarak gruplamıştık (Çal 2013:595-596). Buna ölümle ilgili güzel söz-
ler, şiirler de eklenebilir.
Mezarların gövde biçimleri, mezarlarda yer alacak yazıları biçimlendiren
temel etkendir. Çeşitli biçimlerde olabilen bir baş ve ayak taşı ile bunların
arasındaki yatay gövdeden oluşan mezar tipi farklı alt tipleri ile Osmanlı dev-
letinin sonuna kadar yaygınlığını korumuştur. Ancak 11-15. yüzyıllarda baş
ve ayak taşları ile bunların arasındaki yatay gövdede genellikle yazıya yer
verilirken 16. yüzyıldan itibaren yazı önce baş ve ayak taşlarında, giderek de
sadece baş taşında görülür. Erken dönemde doğal olarak baş-ayak taşları ve
aralarındaki yatay gövdeye dağılan yazılarda bir sıralama belirlemek kolay
değildir. Genel olarak kimlikle ilgili bilgilerin baş ve ayak taşlarında, ayet ve
hadislerin ortadaki yatay gövdede yer aldığını söyleyebiliriz. Ahlat ve çevre-
sindeki mezarların baş ve ayak taşlarında yüzeyi kenardan çeviren bir kuşak
halinde ayrıca bir ayet yazılabilir.
Mezar taşlarındaki yazıların tipleri belirlenmeye çalışıldığında esas olarak
iki yöntem ortaya çıkmaktadır. Birincisinde yazılar mezar taşındaki sıralama-
sına göre, ikincisinde konularına göre ayrılabilir. Volga Bulgar kitabelerinde-
ki yazıları mezar taşlarındaki sıralamaya göre 5 bölüm halinde ele aldığımız-
da geneli itibarıyla aynı zamanda konularına göre de dizilmiş olduğundan bir
sıkıntı yaratmamıştır.
11-17. yüzyılda Türkiye mezar taşlarındaki yazıları ise konularına göre
ayırmak zorunda kalmıştık. Çünkü yazılar baş ve ayak taşlarının her iki yüzü
ile ikisi arasındaki sandukaya dağıtılmıştı. Bulgar mezar taşlarındaki gibi yal-
nızca baş taşında yazıya yer verilmediği için burada bir sıralama takip edeme-
miştik. Bu yüzden baş taşında yazıya hangi ifadeyle başlanıyorsa onu başla-
ma ifadesi olarak kabul etmiştik. Bu durumda da kaçınılmaz olarak başlama