Uluslararasi sempozyumu



Yüklə 26,8 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə43/307
tarix11.09.2018
ölçüsü26,8 Mb.
#67808
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   307

124

lışmasıdır ve Dede Korkut’taki yer isimleriyle Azerbaycan coğrafyasındaki 

yer  isimleri  arasında  paralellikler  arama  ve  kurma  çabası  gütmektedir.  Bu 

hususta örnek olarak Şamil Cemşidov’un çalışmasını verebiliriz. Cemşidov, 

Dede Korkut Kitabı’nda yer alan coğrafi alanların Azerbaycan coğrafyasında 

bugün de bulunmakta olduğunu belirtmekte, bu durumun da Dede Korkut Ki-

tabı’nın Azerbaycan halkının tarihi ile bağlantılı olduğunu gösterdiğini ileri 

sürmektedir (Cemşidov 1999: 20-37). Diğer pek çok araştırmacı da benzer 

görüşler ileri sürmektedirler.

Bu da Çarlık ve SSCB devri politikalarına göre toprağa bağlı ulus yaratma 

düşüncesine uygunluk göstermektedir. Olivier Roy’a göre Çarlık zamanından 

SSCB’ye miras kalan uygulamalardan biri de toprağa bağlı bir halk veya ulus 

yaratma düşüncesidir. Bu “bir etni, bir toprak” ilkesi, 1924-1936 arasında uy-

gulanmış bir projedir (Roy 2005: 99-100). Kısacası Dede Korkut coğrafyası, 

somut anlamda belirsizliği ve ile bağlı işlevsel vatan anlayışı ile sadece Azer-

baycan değil, hiçbir siyasi coğrafyayla tam örtüşmez, ancak herhalde hiçbir 

Türk coğrafyasını da dışarıda bırakmaz. 

Dede Korkut Kitabı, hiç şüphesiz ki dil açısından da bir anıt eserdir. Dede 

Korkut Kitabı’nın dili Azeri özellikleri göstermekle birlikte bir şiveyle sınır-

landırılması mümkün olmayan, Eski Anadolu Türkçesi özellikleri yanı sıra 

Kıpçak şivelerinden izler de taşıyan bir dil özelliği göstermektedir (Gökyay 

2000:  CLXXXVI-  CXCI). Azerbaycan’da  yapılan  araştırmalarda  ise  Dede 

Korkut Kitabı’nın dili Azerbaycan dili olarak kabul edilmiştir. E. Demirçiza-

de’nin “Kitabi-Dede Gorgud” Dastanlarının Dili adlı eseri, Gökyay tarafından 

da değerlendirilmiştir. İlk baskısı 1959’da yapılan bu eser, 1999’da yeniden 

yayımlanmıştır. Demirçizade, bu eserinde “Dede Gorgud dastanlarının IX-

XII. esrler arasında Azerbaycanda ümumhalg Azerbaycan dilinde azerbay-

canlı dedeler, ozanlar yaratmış ve yaymışlar; güman ki, tegriben bu devirde 

de hemin dastanlar toplanılıb, yazıya köçürülüb “Kitabi Dede Gorgud” düzel-

dilmişdir.” demekte, kitabın son kısmında “Sözlerin Gövmi Mensubiyyetce 

Növleri” başlığı altında da kelimeleri “Azerbaycan diline mehsus sözler” ve 

“ecnebi sözler” olmak üzere ikiye ayrımaktadır (Demirçizade 1999: 11, 123). 

Bu çalışmanın arkasından makale veya kitap hacminde gelen birçok eser, 

benzer  görüşler  ileri  sürmüşlerdir.  Bu  çerçevede  Dede  Korkut,  kadim  ve 

muhteşem bir folklor abidesi olarak Türk halklarının ortak serveti olarak ka-

bul edilirken yazılı dil ve edebiyat metni olarak özellikle Azerbaycan Türk-

çesine mahsus sayılmaktadır. Bu durum, aslında etno-lingüistik de denen bir 

yaklaşımın sonucudur ve Sovyet politikalarıyla da uygunluk göstermektedir. 

Demirçizade ve ardıllarının gösterdiği bu tutum, son yıllarda Türkmen araş-

Türk Dünyasının Ortak Kültürel Mirası Dede Korkut Hikâyelerine Farklı 

Yaklaşımlar Üzerine Değerlendirmeler



125

Ali DUYMAZ 

tırmacıların metin yayınlarında da tercih edilince Azeri araştırmacılarca eleş-

tirilmiştir.  Mesela  Samet  Elizade,  Dede  Korkut’un Türkmen  neşrini  hazır-

layan Ata Annanurov ile Toylu Kuzuçuyev’i “etnik-lingvistik ambisiya” ile 

davranmakla eleştirmiştir (Elizade 2001: 35-48). Kısacası Dede Korkut’un 

dili üzerinde yapılan çalışmalarda dile, şiveye bağlı bir halk yaratma çabasına 

paralel olarak etno-lingüistik bir yaklaşım tarzı benimsenmiş, Dede Korkut 

dil  açısından  da  sadece Azerbaycan  sahasına  indirgenmek  istenmiştir  (Bk. 

Duymaz 2007).

Yeni Yaklaşımlar

Son yıllarda gerek ülkemizde gerekse Azerbaycan’da farklı yaklaşımlar 

içeren  çalışmaların  yapıldığını  görmekteyiz.  Bunlardan  iki  örnek  üzerinde 

durmak isteriz.



Gizli Dede Korkut

Dede Korkut’la ilgili bir çalışmayı kısaca değerlendirerek konuyu topar-

lamak istiyoruz: Azerbaycanlı araştırmacı Kamal Abdulla, ilk baskısı 1991 

yılında yapılan ve “muhafazakâr” Azerbaycan aydınları tarafından tepkiyle 

karşılanan Gizli Dede Korkut adlı eserinde çok farklı bir yaklaşım yöntemi 

deneyerek Dede Korkut Kitabı’nı sözlü dönemden yazıya, mitolojiden edebi-

yata geçiş aşamasında bir ürün olarak değerlendirmekte ve esere evrensel bir 

mitoloji metni çerçevesinde yaklaşmaktadır. Daha doğrusu mitolojilerde kar-

şımıza çıkan “düalizm” perspektifi Dede Korkut Kitabı’na teşmil edilmekte, 

“söz-yazı”, “ilkellik-medenîlik”, “cehalet-bilgi”, kaos-kozmos” vs. gibi çeşit-

li zıtlık ve mücadele temelleri esasında diğer mitolojik metinlerle mukayese-

ler yapılmaktadır. Bu tarz, batıda sıkça örneklerini gördüğümüz bir inceleme 

metodudur ve özellikle Yunan destanlarının incelenmesinde karşımıza çık-

maktadır. Zaten bu eserde de Kamal Abdulla, sıkça Dede Korkut boylarını 

Yunan mitolojisiyle mukayeseye gitmektedir. Dede Korkut’a bir yönüyle des-

tan, yani sözlü edebiyat; diğer taraftan yazılı edebiyat ürünü olarak bakan bu 

çalışma, Dede Korkut araştırmalarına yeni ve farklı bir yaklaşım getirdiği için 

önemlidir. Gerek muhteva, gerek tipler, gerekse dil ve üslûp özellikleri bakı-

mından Dede Korkut’u geçiş eseri olarak niteleyen Kamal Abdulla, mitolojik 

ekolün yanı sıra psiko-analitik tahlillerden de istifade etmiştir. Bu türden bir 

eserin Azerbaycan’da yayımlanmış olması oldukça önemlidir ve Dede Kor-

kut araştırmaları için umut vericidir.




126

Deli Dumrul’un Bilinci

Dede Korkut kitabına bağlı bir hikâyeyi, hatta sadece hikâye kahramanını 

ele almakla birlikte çok önemli olduğunu düşündüğümüz bir diğer çalışma ise 

Bilgin Saydam’a aittir. Deli Dumrul’un Bilinci adını taşıyan bu eser, “antik 

zamanların psikolojisi” olan mitolojiyi “modern zamanların mitolojisi” olan 

psikolojinin  yöntemleriyle  çözümleme  iddiası  taşımaktadır.  Mitolojik  çö-

zümlemelerde  psikanaliz  yöntemlerinin  uygulanması  tarihi  Batı’da  olduk-

ça  eskiye  dayanmakla  birlikte Türkiye’de  bu  çerçevede  ilk  çalışma  Bilgin 

Saydam’ın eseri sayılabilir. Mitolojiyi kitle rüyaları veya fantezileri olarak 

kabul eden bu anlayışa göre mitolojik metinler çözümlenerek bireysel ve ko-

lektif bilince ait daha derin bilgilere ulaşmak mümkün olabilmektedir. Deli 

Dumrul hikâyesi psikanaliz yöntemiyle “eril” ve “dişil”lik çerçevesinden ele 

alınmış, Deli Dumrul’un “narsistik şişinme”si, doğadan, anneden ayrışarak 

kendi bilincine varması olarak görülmüştür. Böylece ben şuuruna erişen Deli 

Dumrul’la tek Tanrılı din olan İslamiyete ve dolayısıyla eril ilke, yani babacıl 

döneme geçiş süreci arasında paralellik kurulmuştur. 



Değerlendirme ve Sonuç

Çarlık ve Sovyetler Birliği yöneticileri, birbirlerinin devamı olarak Türk 

halkları üzerinde ince düşünülmüş, uygulama imkânları olan bir milliyetler 

politikası takip etmiş ve bunda da büyük oranda başarılı olmuşlardır. Türki-

ye Cumhuriyeti ise farklı bir ulusal yapı ve model denemiştir. Özellikle üç 

ülkede kültürel millî kimliklerin kaynaklarından biri olarak anlamlandırılıp 

yorumlanan Dede Korkut Kitabı, aslında ulusal kimlik tanımlamada yeterli 

verilere sahip bir eserdir. Gerek Türkmen gerekse Azerbaycanlı araştırma-

cılar Dede Korkut gibi temel eserlerin katkısıyla Türk topluluklarının şim-

dilik en azından ortak bir tarihsel ve kültürel zeminden geldiklerinden, Türk 

dilinin ortak kökeninden ve şivelerinin yakınlığından söz edebilmektedirler. 

Olivier Roy’un isabetle ifade ettiği gibi “SSCB’nin sonu büyük bir ideolojik 

boşluk bırakmıştır. Milliyetçilik, bir kod, bir habitus, her şeyden ziyade folk-

lorik bir atıflar bütünüdür. Ama Sovyet aygıtı tarafından sistemli bir şekilde 

zayıflatılmış ve geriletilmiş de olsa, belli bir kültüre aidiyet anlamından bir 

“ulusal hissiyat” vardır.” (Roy 2005: 242). Bu ulusal hissiyat doğru tanımla-

nıp yönlendirilerek geliştirilebilirse birbirine yakınlaştırılmış bir kültür, dil 

ve edebiyat oluşabilir. Hatta ortak bir medeniyet tasavvurunun tohumlarının 

atılması dahi mümkündür. Aksi takdirde, yani ulusal kimliklerin yapılanma-

sında  yeni  yaklaşımlar  gerçekleştirilemezse  söz  konusu  coğrafyada  sadece 

halklar arasındaki iletişim dili değişecek, Rusça’nın yerini İngilizce alacak, 

Türk Dünyasının Ortak Kültürel Mirası Dede Korkut Hikâyelerine Farklı 

Yaklaşımlar Üzerine Değerlendirmeler



Yüklə 26,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   307




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə