316
bu beş kabile içinde en kuvvetlisi A-hui ailesidir. Öbür kabilelerin hepsi ona
tâbidir. Her kabile bir hsi-chin (erkin) tarafından idare ediliyordu.
3
Bu dönemlerde genelde kabile reisliği babadan oğula geçer, eğer başka
hiçbir varis bırakmadan ölmüş ise, cesur ve muharip biri seçilirdi. Bu hususta
Kıtanlar yay ok, eyer, at gemi, çeşitli silahları yapabilecek ve insanlar ara-
sındaki tartışmalarda hakemliği üstlenecek adamı seçiyordu. Ayrıca beyler
arasından birini “Han” atıyorlardı. Da-he
4
diye adlandırılan bu kişi diğer 7
kabile beyini idare ederdi. Han’ın işareti çadırının önünde bayrak ve büyük
bir davul konulurdu.
5
Yukarıdaki bilgilerden o çağlarda beylerin görevi, günlük hayatta, göç
etme, vergi toplama gibi sosyal işlerden başka savaş sırasında komutan olma,
hak ve adaleti düzenleme gibi işlerle uğraşmak idi. Ayrıca iktidar yukarıda
belirtildiği üzere babadan oğula geçerdi ve bu onlarda etno-politik gelişimin
işareti sayılabilir.
Bunu yanı sıra Çin kaynaklarına baktığımızda hem Kök Türkler hem de
Uygurlar tarafından Moğol asıllı kabileleri denetlemek üzere değişik memur-
ların da görevlendirilmeleri söz konusudur. Bunlar ya doğrudan merkezden
veya bizzat o halkın içinden seçiliyordu.
Bu dönemlerde Moğol asıllı halklar Kök Türk ve Uygur hükümdarlarına vergi
olarak, seferberlik sırasında askeri destek ve hayvan vermişlerdir. Aslında Kök Türk
ve Uygur hükümdarlarının eski Moğol kabilelerine yaptığı saldırılar da sanıldığı gibi
çok sert değildi. Genelde halkları kendilerine bağlamak için onlara karşı iyi davranı-
yordu. Bununla birlikte beyler ve onların yandaşlarına karşı kendilerine sadakat gös-
termedikleri zaman çok şiddetle cezalandırıyorlardı. Mesela bunu biz Uygur Kagan
Moyun Çor’un Tatarlara karşı yaptığı seferleri anlatan Şine Usu Yazıtında görebiliz.
Burada; onları orada yendim suçluları tutmama tanrı yardım etti. Halka dokunma-
dım. Evini, öküz ve at sürüsünü yağma etmedim. Ceza söyledim. Bana gelmelerini,
kavimim olduklarını söyledikten sonra bıraktım,
6
diyor. B
u bize Moğol halkları-
nın kendi iç işlerinde serbest bırakıldığını gösterir.
3 Gökalp, Çin Kaynaklarına göre Shih-wei Kabileleri (Proto-Moğollar Üzerinde Bir
Etüd Denemesi), Doçentlik Tezi, Ankara 1973, s. 9, 10, 18, 22, 23, 37, 40; Liu, M. T. Çin
kaynaklarına göre Doğu Türkleri, Çev. E. Kayaoğlu, D. Banoğlu, İstanbul 2006., s. 168.
4 Çince’de büyük adam manasına gelmektedir. Moğolca’da en büyük, herkesden büyük
anlamında imiş. Perlee, Hyatan Nar, Tednii Mongolçuudtai Holbogdson Ni, Tomus 1.
Fasc I. Ulaanbaatar 1959, s. 29.
5 Perlee, a.g.e., 29.
6 Batsuren, Uigar ba Baiirku, Ysyn Tatar Nar 747-751 Ond,
J
ournal
of
E
urasian
s
tudiEs
,
Volume II., Issue 2./April-June 2010, s. 64.
Kök Türk ve Uygur Dönemindeki Moğol Asıllı Halkların Siyasi ve Sosyal Teşkilatı
(6 ve 9. Yüzyıllarda)
317
Enkhbat AVIRMED
b-Siyasi ve İdari Unvan; Türklerle Moğollar uzun yıllar birlikte yaşamış
olduklarından ve Moğolların epeyce Türk idaresinde kalmaları yüzünden, dil
ve kültür bakımından Türklere fazlasıyla yaklaştıkları da ortadadır.7 Mese-
la kaynaklarda, Hilerin (Tatabı) “memurluk unvanları,Türklerinkiyle aynısı-
dır,”8 deniliyor.
Kagan unvanını 696 senesinde kısa süreliğine bağımsızlık kazanan Kıtan
liderleri de taşıyordu ki. Kagan uvanını ilk olarak eski Siyen-pilerin küçük
reislerinin kullandığı söylemektedir. Bu unvanı Moğol ve Türk hükümdarla-
rının en büyük sandır.
Tudun unvanını taşıyan Kök Türk devlet erkânı Moğol asıllı halklardan
vergi topluyordu. Kök Türkler, vergi işleriyle meşgul olan memurlara da Tu-
dun demektedir.
9
Bu unvan sonraki Moğollar arasında da rastlanmaktadır.
Moğolların Gizli Tarihi’nde Menen Tudun
10
şeklinde geçer. Ayrıca Kök Türk
ve Uygurların benimsemiş olduğu birkaç unvanın XIII. yüzyılda Moğollar
tarafından kullanıldığını da görüyoruz. Mesela Tarhan
11
, Çor
12
gibidı.
Kontrol memuru anlamına gelen Kıtan ve Hi (Tatabı) reislerinin bu devir-
de “Sengün” unvanını da kullandıklarını Kök Türk kitabelerinden görebiliriz.
Bu unvanı genelde orta rütbeli asker komutanlar taşımışlardı. Ama bu çağlar-
da Shi-wei kabilelerinin reisleri birbirinden biraz farklı unvanlar taşıyordu.
Güneydeki Sh-wei kabilelerinin reislerine “Yü-mü-fu
13
”, kuzeydekilerin re-
islerine de “Mo-ho-fu” adı verilmiştir. Ayrıca, Kuzey Shi-weilerinin müşte-
rek bir reisleri vardır; adı Ch’i-yin Mo-ho-tu’dur. Sonraları kabile liderlerinin
unvanları “Mo-ho-tu She-kuan” olmuştur.
14
Tung-hu soyundan gelen bu çağ-
7 Gömeç, “Bazı Çingiz Yasalarının Tarihi ve Sosyal Dayanakları”, Türk Kültürünü
Araştırma Enstitüsü, Türk Kültürü Dergisi, Sayı 521-522, Ankara 2006, s. 272.
8 Eberhard, Çin’in Şimal Komşuları, Çev. N. Uluğtuğ, Ankara 1942, s. 57.
9 Gömeç, Kök Türk Tarihi, 3. Baskı, Ankara 2009, s. 201.
10 Moğolların Gizli Tarihi, Cev, A. Temir, 3. Baskı, Ankara 1995, s. 14; Menen Tudun
Çingiz Kagan’ın ceddi idi.
11 Tarhan her türlü vergiden muaftı ve bulunduğu ordunun ve ele geçirdiği ganimetin tartışmasız
sahibi idi. Onlar izin almadan padişahın huzuruna çıkarlardı. Ayrıca işleyecekleri her suçun
soruşturmasından muaf tutuldular. Onların dokuz göbek torunlarına kadar bu emre uyuldu.
Alaaddin Ata Melik Cüveynî, Tarihi-I Cihan Güşa, Çev. M. Öztürk, Ankara 1999, s. 94.
12 Çingiz Kagan’ın ceddi Bodon-çor’un isminde geçiyor. Daha geniş bilgi için bakınız.
Enkhbat, “Bodonçar-Munghuh” Adı Hakkında, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi,
Volume 3/11 Spring 2010, s. 79-82.
13 Bu unvanı Liu Mau-Tsai kendi eserinde, “Yü-mo-fu-man-to” diye yazdı. Çince’de bu
sözcük “reis” kavramına geliyor. Liu, a.g.e., s. 168
14 Gökalp, a.g.t., s. 87.