Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
382
Darwinist görüşler Amerika’da olduğu gibi Avrupa’da da pek
çok taraftar buldu. Birçok kişi, Nazi ideolojisinin oluşmasında
da bu yaklaşımın payı olduğunu söylemektedir. Hitler ‘Kav-
gam
’ (Mein Kampf) kitabında şöyle demiştir: “Yaşamak iste-
yen savaşmalıdır ve ezeli savaşın hayatın bir kanunu olduğu
bu dünyada, savaşmayanın var olmaya hakkı yoktur.”
685
Burada vurgulanması gerekli nokta, biyolojideki Evrim
Teorisi’nin sosyoloji ve ahlak alanında Sosyal Darwinizm’in sa-
vunulmasını gerektirmediğidir. Birçok kişi biyolojideki Evrim
Teorisi ile Sosyal Darwinizm’i ayırt edemediği için, Darwin’in
Evrim Teorisi’ni; Nazizm, merhametsizlik, dünya savaşları gibi
olgulardan sorumlu tutmuşlardır. Oysa Spencer’ın yaklaşımı,
daha ilk günlerden itibaren Huxley gibi Darwin’in en yakın-
ları ve Evrim Teorisi’nin ortaya konmasında önemli katkıları
olanlar tarafından eleştirilmiştir. Huxley, Spencer’ın, Stoacılığın
doğanın takip edilmesine dair nasihatini kötü bir şekilde uy-
guladığını düşünür. ‘Var olma savaşı’nın gerçekten de doğada
büyük işler başardığını, fakat toplumların başarısının doğayı
taklit etmekte değil, ona karşı durmakta olduğunu söyler.
686
Huxley’in yaklaşımından da anlaşılacağı gibi, biyolojik Ev-
rim Teorisi, ahlak ve siyaset alanında birbirinden çok farklı
görüşlerin savunulması için hareket noktası olmuştur. Spen-
cer doğanın tam bir taklidinde erdem görürken, Huxley do-
ğaya karşı durmakta erdem bulmuştur. Karl Marx ve Fried-
rich Engels de Evrim Teorisi’ni desteklemişlerdir ama kendi
görüşleriyle çok zıt noktada olan Sosyal Darwinizm’e karşı
çıkmışlardır. Doğal seleksiyon fikrini ortaya ilk koyanlar-
dan biri olan Wallace da devletin müdahalesini yararlı bulan
685 Adolf Hitler, Mein Kampf, çev: Murphy J. Hurst And Blackett, London, (1939), s.
242; Aktaran: Michael Ruse, Can A Darwinian Be A Christian, s. 173.
686 Thomas Henry Huxley, Evolution and Ethics, (‘Philosophy of Biology’ içinde ed:
Michael Ruse) Prentice Hall, New Jersey ,(1989), s. 299-300.
Tanrı İnancı, Dinler ve Evrim Teorisi
383
sosyalist bir yaklaşımı benimsediği için;
687
Spencer’ın, doğal
seleksiyonu topluma uygulayan Sosyal Darwinist yaklaşımına
zıt bir konumdaydı.
Evrim Teorisi’ne inanan düşünürlerin birbirinden çok farklı
‘doğalcı etik’ yaklaşımları olabilmektedir. Bu arada, Evrim
Teorisi’ni savunan biyologların ve felsefecilerin önemli bir
kısmı, bu teorinin ahlak ve sosyoloji ile ilgili kuramlarla ka-
rıştırılmaması gerektiğini söylemektedirler. Bu görüşlerini sa-
vunurken, özellikle David Hume’un ‘olan’ (is) ile ‘olması ge-
reken’ (ought) arasındaki ayrımı iyi yapmamız ve bunların
birinden diğerine yükselmemiz ile ilgili öğüdüne gönderme
yapmaktadırlar.
688
‘Doğalcı etik’ konusuna eğilen birçok düşü-
nür “Niçin doğal düzen etiğin normlarını karşılamak zorunda?
Doğanın yaptığının, ahlak açısından iyi ya da kötü olduğuna
nasıl karar verilebilir” diye sormaktadırlar. Doğalcı bir etiğin
yapmaya giriştiği gibi ‘olan’dan ‘iyi’ olanın üretilmesini ‘do-
ğalcı yanlış’ (natural fallacy) olarak nitelemekte ve bunun bir
mantık hatası olduğunu söylemektedirler.
689
Bu fikri paylaşan
düşünürler doğada, bilimin keşfetmesi gerekli bir ahlak yasası
olmadığını ileri sürerler.
690
Görüldüğü gibi biyolojik Evrim Teorisi’ni, belli bir ahlak
sistemi veya sosyolojik ve politik bir sistem ile bir tutup bi-
rine yöneltilen eleştiri ile diğerini çürütmeye çalışmak veya
birinin doğrulanmasını, diğerinin de doğruluğunun delili say-
mak hatalıdır. Her şeyden önce biyolojik Evrim Teorisi’ne ina-
nanların da karşı çıkanların da hem ahlaki sistemleri hem de
687 Michael Ruse, Can a Darwinian Be a Christian, s. 173.
688 David Hume, A Treatise of Human Nature, Oxford University Press, Oxford,
(1978), s. 87.
689 Marc Kirsc, Etiğin Doğal Temelleri, çev: Nermin Acar, (Giriş yazısı) ed: Jean-
Pierre Changeux, Doruk Yayınları, Ankara, (2002), s. 23.
690 Jerome H. Barkow, Davranış Kuralları ve Evrimin Davranışı, çev: Nermin Acar,
(ed: Jean Pierre Changeux, ‘Etiğin Doğal Temelleri’ içinde), Doruk Yayınları,
Ankara, (2002), s. 79-91.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
384
sosyolojik ve politik yaklaşımları farklıdır. Ayrıca sırf doğa
araştırmasına dayanan bir çalışmadan, ahlak alanına sıçrama
yapmak felsefi açıdan yanlıştır. Böyle bir çabanın ‘doğalcı
yanlış’ın içine düşmesi kaçınılmazdır.
EVRİM TEORİSİ, DİNLER VE ETİK
Tektanrılı dinlerin en temel özelliği Tanrı merkezli varlık
anlayışlarıdır (ontolojileridir). Bu dinlerin varlığı değerlendi-
rişi, Tanrı-âlem ilişkisini kurması, kozmolojik kuramı ve etik
öğretisi hep bu ontoloji ile alakalıdır. Dinlerin etik ile ilgili
yaklaşımında, bireylerin özgürlüğü hakkında tartışmalar,
691
iyi-
lik ve kötülüğün yahut güzellik ve çirkinliğin insanların fiil-
lerinin özünde mi yoksa sadece Tanrı’nın emrine bağlı olarak
mı bulunduğuyla ilgili farklı yaklaşımlar
692
olmuştur. Tektan-
rılı dinlerin içinde etikle ilgili bazı konularda farklı yaklaşım-
lar bulunmakla beraber, dinin ahlaksal emirlerinin, ontoloji-
nin merkezindeki Tanrı ile ilişkisi hususunda bir ittifak vardır.
Tüm güç ontolojinin merkezindeki Tanrı’da toplanmıştır. Bu
gücün başkalarına dağıtılması şirktir ve tektanrılı dinler bunu
asla kabul etmez. Tüm gücü elinde toplayan Tanrı’nın ahlaki
buyruğu kadar güçlü bir emir olamaz. Ne ebeveynin ne dev-
letin ne de toplumun emirleri bu kadar güçlüdür; çünkü bir
buyruğu güçlü yapan o buyruğu verenin gücüdür. Tanrı’nın
gücü yanında, Tanrı’dan ahlaki buyrukları alan insanın haya-
tını, bedenini kısaca her şeyini Tanrı’ya borçlu olmasının vere-
ceği minnet duygusu, bu buyrukları etkili kılar. Tanrı’nın hem
dünyada hem de ölümden sonraki yaşamda her türlü mükâfat
ve cezayı verebilecek olması ve ahlaki buyruklara uymanın
691 Örnek olarak bakınız: Hüsameddin Erdem, Ahlak Felsefesi, Hü-Er Yayınları,
Konya (2002).
692 Örnek olarak bakınız: Kasım Turhan, Kelâm ve Felsefe Açısından İnsan Fiilleri,
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul (2003).
Dostları ilə paylaş: |