Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
108
olabileceğini de söylemiştir. Ancak torunu gibi, ortak atadan
sonra dallanan soy ağacından bahsetmemiştir.
229
Erasmus Darwin’in, Lamarck ile benzerlikleri dikkat çeki-
cidir ve bu benzerlikler birçok kişinin aklına birinin diğerin-
den alıntı yapıp yapmadığı sorusunu getirmiştir. Bu iki bilim
adamının hiçbirinin eserinde diğerinden bir bahis yoktur. Ko-
nuyu detaylıca inceleyenler, bu iki düşünürün birbirlerinden
bağımsız bir şekilde aynı fikirlere ulaştıkları sonucuna var-
mışlardır.
230
Erasmus bir fizikçiydi ve Lamarck’ın biyolojiyle
ilgili geniş kapsamlı yayımlarına karşı onunkiler çok sınırlıdır;
eğer Charles Darwin onun torunu olmasaydı, evrim konusun-
daki ilginç yaklaşımlarının unutulmuş olacağı düşünülmekte-
dir. Erasmus ile Lamarck’ın arasındaki ilginç benzerliklerin
sebebi her iki düşünürün de Buffon’dan etkilenmesi olabilir.
İlk olarak Buffon, ‘ortak ata’, ‘evrim’ ve ‘maymundan insan-
ların türemesi’ ihtimalleri üzerinde durmuş ve tüm bu fikir-
leri reddetmiştir. Zamanında etkili bir düşünür olan Buffon’u
okuyan her iki düşünürün, onun gündeme getirip reddettiği bu
fikirleri, kabul ettikleri için birbirlerine benzedikleri, bence,
değerlendirilmesi gerekli bir olasılıktır.
Erasmus, canlıların daha kompleks bir yapıya doğru ev-
rimleşmelerinin, Tanrı tarafından canlılara içkin yaratılan
özelliklerle mümkün olduğunu savunuyordu.
231
Yazılarında
savunduğu fikirlerin Kitabı Mukaddes ile uyum içinde oldu-
ğunu göstermek için Kitabı Mukaddes’ten alıntılar yapıyor-
du.
232
O, Tanrı’nın, araçsal sebeplerle -doğa yasaları içinde
kalarak ve bu yasaları kullanarak- canlıların yaratılışını ger-
çekleştirdiğini savunuyordu. Aslen fizikçi olan ve Newton ile
Leibniz’den etkiler taşıyan Erasmus’un yaşadığı çağda birçok
229 Fairfield Osborn, From The Greeks to Darwin, s. 141-148.
230 Fairfield Osborn, From The Greeks to Darwin, s. 152-155.
231 Peter J. Bowler, Evolution The History of an Idea, s. 77.
232 Erik Nordanskıöld, The History of Biology, s. 295.
Evrim Teorisi'nin Ortaya Konması
109
düşünür benzer bir yaklaşım gösteriyordu. Her ne kadar Ernst
Mayr gibi bazı önemli evrimciler Erasmus’un torununa etki-
sini küçümsüyorlarsa da
233
dedesinin kitaplarını okuduğu bili-
nen Darwin’in, dedesini okumasaydı aynı teoriyi ortaya koyup
koyamayacağı şüphelidir. Anlaşılıyor ki Charles Darwin, göz-
lemlerine başlamadan önce de zihninin bir köşesinde bu teo-
riyi biliyordu. Yani ‘tabula rasa’ (boş) bir zihinle gözlemlerini
yapıp da sonradan teorisini oluşturmuş değildir. En azından
bu teori, Charles Darwin için test edilmesi gerekli bir hipotez
niteliğindeydi, üstelik bu hipotez aile mirasından geliyordu.
AUGUSTE COMTE VE POZİTİVİZM
Evrim Teorisi’nin içinde yer aldığı ve de kabul edilme-
sinde önemli rolü olan paradigmanın en önemli unsurların-
dan biri pozitivizmdir. Auguste Comte (1798-1857) pozitiviz-
min kurucusu ve en ünlü temsilcisidir. Pozitivizm gerek 19.
yüzyılın gerekse 20. yüzyılın en etkili felsefi sistemlerinden
birisi olmuştur.
Bu felsefe her türlü metafiziği reddederken, bilimi meta-
fiziğin yerine koymaya çabalar. Comte bilgi teorisindeki yak-
laşımı açısından deneycidir; onun deneyciliği, metafiziği yok
etmek için bir araçtır. Comte’a göre sadece olguları tasvir
edebiliriz, ama doğal teologların yaptığı gibi bu olgulardan
Tanrı’nın varlığını çıkarsayamayız veya erişilmez olan gayeci
nedenlerle olguları açıklayamayız.
234
Bu yaklaşıma göre fel-
sefe, olguları anlama işini -sadece olguların bilgisi meşrudur-
tamamen bilimlere bırakacak, bu bilgilerin ötesine geçmeye
çalışmadan sadece bilimin kapsamı, yöntemi ve sistemleşti-
rilmesiyle uğraşacaktır. Comte, felsefenin ve tüm bilimlerin
233 Ernst Mayr, The Growth of Biological Thought, s. 340.
234 Auguste Comte, Pozitif Felsefe Kursları, çev: Erkan Ataçay, Sosyal Yayınlar, İs-
tanbul, 2001, s. 38.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
110
üç aşamadan geçtiğini söyler. Bunlar sırasıyla teolojik, meta-
fizik ve pozitivist aşamalardır. Teolojik aşamada insanınkine
benzer iradelerin evreni yönettiği düşünülür. Teolojik aşama,
objelerin canlı kabul edildiği fetişizm, daha sonra her tanrının
farklı bir hâkimiyet alanının olduğu çoktanrıcılık, en son da
tektanrıcılık olmak üzere alt aşamalara ayrılır. Metafizik aşa-
mada Tanrı insana benzetilmez, varlığın sistemli, geniş kap-
samlı bir açıklaması yapılmaya çalışılır. Comte, eleştirilerini
özellikle bu aşamaya, bu aşamanın Descartes gibi temsilcile-
rine yöneltir. Bu aşamayı esasında, teolojik aşamanın basit bir
dönüşümünden ibaret görür.
235
En sonunda pozitivizm aşaması
gelmekte; bilim, dinlerin yerini almakta ve insanlığın geçir-
diği aşamalar bitmektedir. Görüldüğü gibi Comte’ta ‘ucu kapalı
evrim’ fikri vardı, pozitivist aşamayla evrimsel süreç kapan-
makta ve en mükemmel aşamaya ulaşılmış bulunulmaktadır.
Hegel ve Comte gibi felsefelerinde ‘evrim’ kavramını mer-
keze oturtan iki düşünür canlıların evrim geçirdiğini hiç dü-
şünmemişlerdir. 19. yüzyılda evrim kavramı, hem Hegel, hem
Comte, hem Marx ile felsefede yaygınlık kazandı; hem de sa-
nayi devrimi ve bilimsel ilerleme ile zihinlerde sürekli iler-
leme ve gelişme fikri yerleşti. Evrim Teorisi zihinlerde olu-
şan bu imgenin biyoloji alanındaki izdüşümünü verdiği için
daha kolay kabul edildi. Bazıları bu teorinin ortaya konma-
sını da zihinlerde oluşan bu imgeye bağlamaktadır; teorinin
ortaya konmasının bu imgeye bağlı olup olmadığı tartışılabi-
lir, ama bunun teorinin kolay kabul edilmesini sağladığında
çoğunluk ittifak halindedir.
Bu noktada ‘evrim’ kavramının 19. yüzyılda zihinlere nak-
şetmesini sağlayan en etkili isimlerden Comte’un, Lamarck’ın
Evrim Teorisi’ni reddettiğini saptamak önem kazanmaktadır.
236
235 Auguste Comte, Pozitif Felsefe Kursları, s. 32.
236 Erik Nordenskiöld, The History of Biology, s. 446.
Dostları ilə paylaş: |