XəZƏr universiteti erciyes universiteti



Yüklə 4,93 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə44/222
tarix15.03.2018
ölçüsü4,93 Mb.
#31889
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   222

97 

 

Milli karakteri yansıtan ögelerden biri olan batıl inançlara İskender de ese-



rinde değinir. Sandro Dayı’nın güzel kızı Tali’nin doğumundan sonra annesi Katya 

Teyze bebeğini kötü ruhlardan korumak için beşiğinin etrafına kavrulmuş mısır unu 

ve öğütülmüş tuz serper. Tali’nin molla olan dedesi Habug Dede ona muska yazar 

ve Katya Teyze muska kağıdına vergi makbuzlarını da ekleyerek bebeğin boynuna 

asar.  Yaptığının  yanlış  olduğunu  bilse  bile  Sandro  Dayı  bu  duruma  ses  çıkarmaz. 

Çünkü bu, bir annenin bebeğini kendine göre koruyabileceğine dair inancıdır. Çe-

gemliler aynı zamanda kadınların hangi cins çocuk doğuracaklarının daha doğuştan 

kendilerine bağışlanacağına da inanırlar. Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu Çe-

gem köyünde domuz besleyip bunu yabancılara satan Köylü Miha burada çok ayıp-

lanır. Hatta köyün sakinleri bu işle uğraşan kişilerin Abhazların tertemiz yaşamlarına 

bozgunculuk  ve  mundarlık  kattığını,  ayrıca  büyüklere  saygı  bırakmadığını  düşü-

nürler.  

Sonuç olarak, Abhaz halkının milli kimlikleri romanda gerçek tarihleriyle, örf 

ve adetleriyle, batıl inançlarıyla, gelenek ve görenekleriyle ortaya konur. Fazıl İs-

kender yaptığı röportajlarda Çegem ahlakında ataerkil dünyanın artık geçmişte kal-

dığına vurgu yaparak Çegemli Sandro romanında ataerk uyumunun çocukken gör-

düğü unsurlar olduğunu söyler ve kitabında bunu  nostaljik bir güçle geliştirdiğini 

ekler (İskander, 2003:6). İskender 25 Temmuz 1994 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde 

çıkan Zor Yaşamak, Kolay Nefes Almak adlı yazısında ise kendi biyografisini anlatır, 

Rusya’nın  bunalımlı  günlerinden  nasıl  kurtulacağına  dair  fikirlerini  Türk  okuyu-

cularla paylaşır. Sanatçı bu yazısında Çegemli Sandro romanı üzerinde de durarak 

eserinin Rusya’da uğradığı sansüre ve Avrupa’daki etkilerine dikkat çeker.  

Fazıl İskender’in sanatını oluşturan milli temeller, farklı kültürlerin sentez-

lenmesi, gerçek tarihin yansımaları ve anlatım tekniğindeki özgünlük bu romanın en 

karakteristik  özellikleridir.  Ünlü  Türk  edebiyat  bilimci  Mehmet  Kaplan’ın  Rus 

edebiyatı hakkında yazdığı “Büyük edebi ve fikri eserler sınır tanımazlar. Tolstoy, 

Dostoyevski, Gogol, Maksim Gorki ve değerli Rus musiki eserlerini Rusya, silah ve 

para kuvvetiyle dünyaya ve bize kabul ettirmemiştir. Üstün fikir ve sanat eserleri, 

rüzgarlar  ve  bulutlar  gibi  devletlerin  sınırlarını  aşarlar.  Onları  harekete  getiren 

kudret dışlarında değil, içlerindedir” (Kaplan, 2012: 119) şeklindeki görüşü Fazıl 

İskender’in sınırları aşansanatını anlamamıza yardımcı olacaktır.  

Ünlü eleştirmen ve edebiyat tarihçisi İ. A. Vinogradov Çegemli Bir Bilgenin, 

Fazıl İskender’in Rus Düz Yazısı (Russkaya proza çegemskogo mudretsa, Fazilya 

İskandera,  1992)  adlı  makalesinde:  “Rus  yazarlardan  hiçbirisi,  Rus  yaşamından 



başka  bir  yaşamdan  alınmış  tasvirler  düzleminde  ‘kaybolmuş  bir  neslin’  manevi 

sorunsalını sahiplenmemiştir. Bu eser, İskender’in Rus-Abhaz dünyasındaki gerçek 

janrı kavramak için bir anahtardır. Bu, bir ırkın, bir ülkenin tarihidir. (…) İskender’i 

ilgilendiren geleneksel toplum ahlakının sadece gizli kalmış ruhsal gerçekliğidir ve 

ruhundaki  iyi  niyetiyle,  ahlakıyla,  adaletiyle,  güveniyle,  iyiliğiyle,  doğruluyla  Ab-

haz’ın yaşamına yeni bir yol açar” diyerek romana ve sanatçıya övgüler yağdırırken, 

akademisyen A. A. Lebedev Hem Gülüş, Hem Gözyaşları, Hem de Aşk (İ smeh, i 

slyozı, i lyubov, 1988) adlı makalesinde: “Bizim şu anki edebiyatımızda Fazıl İsken-

der’in şimdi ünlü olan Sandro Dayı’sı belki de en renkli ve birbirine en karşıt tüm 



98 

 

gerçekliktir… Sandro hem çok büyük ve acınası, hem de çok küçük ve devasadır. 



Sandro hem şövalye, hem de köle; ayrı ve aynı zamanlarda hem Don Kişot, hem de 

Sanço Panço’dur. Sandro hem aklı başında olanların en şiirseli, hem de şiirselliğin 

en aklı başında olanıdır” diye yazarak Çegemli Sandro’nun kısa ve öz bir tarifini 

verir (İskander, 2003:387).  

Sanatçı  hakkında  bilimsel  çalışmaları  bulunan  N.  B. İvanova,  1990  yılında 

yayımladığı Korkuya Karşı Gülüş, ya da Fazıl İskender (Smeh protih straha, ili Fazil 

İskander) adlı kitabında: “İskender Çegem’deki yaşamı betimler. (…) Sanatçı Sand-

ro  Dayı’da  milli  karakterinin  tüm  karşıt  özelliklerini  bir  arada  toplamak  ister. 

Sandro, çok güzel bir prenses için kurşun yiyen korkusuz bir şövalye, toprak üstünde 

çalışırken ter döken bir köylü, sanatçı, dansçı, aynı zamanda, kardeşin kardeşi öl-

dürdüğü bir savaşta kendi halkını korumak isteyen bir bilgedir. Sandro Dayı yaşlı, 

yaklaşık seksen yaşında… ancak sonsuza dek genç birisi” diyerek eserin başkahra-

manının Abhaz halkının milli kimliğini yansıttığını ifade eder (İskander, 2003:388).  

Sanatçı seksen beşinci yaş günü dolayısıyla Moskova’da yaptığı röportajında 

“Ben,  elbette  bir  Rus  yazarıyım.  Eserlerimi  Rus  dilinde  yazıyorum  ve  bu  sırada, 

şüphesiz, kendi Abhazya’mı da yüceltiyorum” (Alayev, 09. 03. 2014) şeklinde demeç 

vererek her zaman olduğu gibi milli kimliğini ön planda tutar. “Yazarların evlerini, 



hatta kimliklerini sırtlarında taşıdıkları ve böylece yazdıklarının onlar için ‘gerçek 

bir ev’ oluşturduğu söylenir”(Watkings-Goffman, 2006:104) düşüncesi, Fazıl İsken-

der’in eski havasını bir türlü bulamadığı Çegem köyüne ve kendi anavatanına duy-

duğu özlemi gözler önüne sererken sanatçının nerede yaşadığına değil, ne yazdığını 

incelemek gerektiğine vurgu yapar.  

Fazıl İskender bu eserinde XX. yüzyılın ortalarında çok uluslu Abhazya’da 

yaşayan tüm halkların fertlerini, dillerini ve kültürlerini okuyucuya sunarak başkah-

ramanı Çegemli Sandro Dayı üzerinden bir Abhaz’ın yaşamını ve kendi dünya gö-

rüşünü  paylaşır.  Bu  romanda  gördüğümüz  kadarıyla,  Çegem  köyünde  yaşayanlar 

milli  ayrıştırmadan  uzaktırlar  ve  birbirleriyle  kendi  kimlikleri  çerçevesinde  barış 

içinde yaşarlar. İskender eserini Rusça kaleme alarak Abhaz kimliğini tüm dünyaya 

tanıtmak ister ve okuyucusuna Kafkas topraklarında etnografik bir yolculuk yaptırır. 

Sanatçı Rus dilinin etkin gücü sayesinde anavatanı Abhazya’yı, kendi duygularını 

ve felsefi düşüncelerini aktarabilmiştir.  

 

KAYNAKÇA 



Cumhuriyet Gazetesi, 25 Temmuz 1994, s. 12.  

İSKANDER, F. A., Sandro iz Çegema, Tom 1, Moskva: Moskovskiy raboçiy, 1989.  

İSKANDER, F. A., Sandro iz ÇegemaTom 2, Moskva: Moskovskiy raboçiy, 1989.  

İSKANDER, F. A., Sandro iz Çegema, Tom 3, Moskva: Moskovskiy raboçiy, 1989.  

İSKANDER, Fazil, İzbrannoye, Moskva: Ast, 2003.  

KAPLAN, Mehmet, Kültür ve Dil, 29. Baskı, İstanbul: Dergah, 2012.  

KARPAT, Kemal H., Osmanlı’dan Günümüze Kimlik ve İdeoloji, 4. Baskı, İstanbul: Timaş, 

2011.  


MERT, Okan, Türkiye’nin Kafkas Politikası ve Gürcistan, İstanbul: IQ, 2004.  

MİMİNOŞVİLİ,  Otar,  Gürcüstan’da  Etnografik  Yolculuk,  Çev.  :  Hacer  Özkan,  İstanbul: 

Çiviyazıları, 1999.  

POPŞU,  Murat,  Bir  Adlandırma  Sorunu:  Abhaz  mı  Abaza  mı?,  Nart,  İki  Aylık  Düşün  ve 




Yüklə 4,93 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   222




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə