XəZƏr universiteti erciyes universiteti



Yüklə 3,79 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə132/179
tarix23.01.2018
ölçüsü3,79 Kb.
#22108
1   ...   128   129   130   131   132   133   134   135   ...   179

284 
 
  Farkın karşıtlık ilkesi üzerinden işleyen bu yapısı temsilci düşünme gelene-
ğinin bir ürünüdür. Temsillere dayalı düşünce geleneğinde özeşlik ve fark arasında 
diyalektik  bir  ilişki  vardır.  Deleuze’e  göre  temsillere  veya  özlere  dayalı  düşünce 
geleneği  özü  olumlayarak  farkın  ve  farklı  olanın  üstünü  örtmeyi  amaçlar.  Çünkü 
özdeşlik düşüncesi için bu alan özdeş olanın karşıtı olduğundan negatiftir ve özdeş 
olanın  kendini  ifade  etmesinde engeldir.  Bu  düşüncenin  en  açık  örneği  Platon ve 
Hegel felsefesidir. Platon ideaların özdeşliği üzerinden duyular alanını olumsuzlar-
ken, Hegel tinin özdeşliği üzerinden tinin karşıtını olumsuzlar. Deleuze özdeşlikçi 
düşünmeyi, farkı öz üzerinden tanımlayarak olumsuzlaması nedeniyle eleştirir. Oysa 
fark sabit olmayıp bir süreç olarak akış halinde bir oluştur
1
 ve tümel değil tekildir. 
Deleuze kendi fark ontolojisini Platon ve Aristoteles’in varlık anlayışlarıyla başla-
yan  temsilci  düşüncenin ters  çevrilmesi  olarak  görür.  Temsilci  düşünme  geleneği 
varlığı aşkınsal olan, idea,  madde,  özne, Tanrı, tin  vb.  bazı  özdeşlikler  üzerinden 
açıkladığından negatif farklılk ilkesine dayalıdır. Buna karşın minör fark ontolojisi 
varlıktaki  tümelliği  ve  aşkınlığı,  tekil  ve  pozitif  fark  ile  yersizyurtsuzlaştırarak, 
düşünme süreçleri üzerindeki özdeşlikçi aşkınsal yapıyı, düşünmeyi kaldırır.  
  Aşkınsal  düşünme  nedir?  Aşkınsal  düşünme  sabit  bir  öz  veya  köken  üze-
rinden varlığın olumlanmasıdır. Varlığın belli bir öz üzerinden olumlanması ise bu 
öz  ile  aynı  özü  paylaşmayan  varlık  alanının  olumsuzlanmasına  neden  olur.  Aş-
kınlıkta durgun ve mutlak olan, tin gibi, bir öz vardır. Varolan öz mutlak olduğundan 
değişime ve oluşa kapalıdır; yapılması gereken yeni bir şeyin üretilmesi veya varo-
lanın  dönüştürülmesi  olmayıp  varolan  bu  özün  anlaşılması,  kavranılmasıdır.  Bu 
nedenle aşkınlık temelli düşünmede yaratım ve üretim edimi değil, kavrama, anlama 
ve  yorumlama  edimleri  baskındır.  Deleuze’e  göre  bu  düşünme  yapısının  felsefe 
tarihinde baskın olmasından Platon’un felsefi kuramı sorumludur. Platon’un felsefi 
kuramının düşünmede yarattığı problem, düşünmeyi ve düşünceyi yaratım ontoloji-
sinden  koparıp  hakikatin,  ideaların  kavranmasına  indirgemesidir.  Deleuze’e  göre 
Platon felsefesi özdeşlik, benzerlik, zıtlık ve analoji ile kurulan bir öze, aşkın ideaya 
dayanması  nedeniyle  negatif  farklılık  düşüncesiyle  işler.  Platon  bu  negatif  fark 
kavrayışıyla idealar ile aynı özü paylaşmayan duyular ve yaratımı temsil eden simu-
lakrum alanını olumsuzlar. Simulakrumu Platon iki nedenle olumsuzlar: Birincisi, 
Platon’un olumladığı tümelleri değil tekillleri oluşturması; ikincisi, Platon’un olum-
ladığı ideaların özdeşliğine karşıt olarak değişim ve yaratıma ait olması. Oysa Platon 
felsefesinde tekiller ve simulakrumlaryanılsamalaralanınakarşılık gelmesi nedeniyle 
olumsuzlanır. Platon’un olumsuzladığu bu alanı, Deleuze pozitif farkı, değişimi ve 
oluşu olanaklı kılması nedeniyle olumlar. 
2
 
Deleueze aşkınsal düşünmenin bu yapısını açığa çıkararak düşünme süreçle-
rinde baskın olan dogmatik, ağaç biçimli yapıyı değiştirmeyi amaçlar. Ağaç biçimli 
düşünme, özdeşlik temelli Batı düşünme geleneğini temsil eder. Bu gelenek, bir öze 
ve kökene bağlı düşünme yapısıdır. Özellikle ulus ve dini temelli kimliklerin inşası 
özdeşlik kökenli ağaç biçimli düşünme  modeline bağlıdır. Ağaç biçimli düşünme 
                                                        
1
Toddy May, Gilles Deleuze, An Introduction, p. 24.  
2
 Gilles Deleuze, Difference and Repetition, p. 82.  


285 
 
yapısı  kendisinden  farklı  bir  öze  veya  kökene  sahip  olan  kimlikleri  olumsuzladı-
ğından negatif bir düşünme yapısını temsil eder. Ağaç biçimli düşünme yapısı özün-
de Platon’un idea kuramı ile bağlantılıdır. Platon’un idea kuramı bir öz veya hakikat 
üzerine kurulu olduğundan, idea ile aynı öze, değişmeyen öze sahip olmayan alanları 
olumsuzlar. Budüşünme yapısı düşünmenin dogmatik imgesini oluşturur. Düşünme-
nin dogmatik imgesinde fark, daha önceden özdeşleşmiş şeyler arasındaki ilişkidir.
1
 
Düşünmenin dogmatik imgesinde özdeşlik farka baskındır ve farkı olumsuzlar bas-
kın olan özdeşlik üzerinden. Özdeşlik temelli düşünme yapısı Aristoteles ontolojisin-
de de belirgindir. Aristoteles farkı özdeşlik ilkesini temel alarak olumsuzlar; birincil 
niteliklerin  ikincil  niteliklerden  üstün  tutulması  veya  birincil  niteliklerin  zorunlu, 
ikincil niteliklerin birincil niteliklerin üzerine kurulması. Özdeşlik temelli düşünme-
nin  belirgin  olduğu  bir  diğer  filozof  ise  Descartes’ın  düalist  varlık  kavrayışıdır. 
Descartesi’ın düalist varlık kavrayışında zihin merkeze alınarak, zihin ile aynı öze 
sahip olmayan beden olumsuzlanır. Düalist düşünme yapsı “öteki kimdir?” proble-
minin de doğmasına neden olan varlık kavrayışına neden olur.  
  Öteki kimdir? Öteki merkezdeki kimliğin veya özdeş olanın karşıtında yer 
alandır;  öteki  ben  olmayandır.  Ben’in  veya  merkezdeki  kimliğin  olumlanıp,  bu 
merkezdeki kimlikle aynı öze veya özellikleri sahip olmayan ötekinin olumsuzlan-
masıdır. Burada neyin olumsuzlanıp neyin olumlanacağı merkezdeki düşünme yapı-
sı üzerinden şekillenir. Özdeşlik düşünme yapısında merkeze alınan kimlik olumla-
nırken, ki bu merkeze almayı belirleyen ise erktir, bu merkezdeki kimlikten öz olarak 
ne  kadar  uzaklaşırsa  farklılıklar  olumsuzlanır.  Olumsuzlamaya  neden  olan  bu  dü-
şünme yapısı majöratif düşünme yapısıdır. Özellikle bu türden bir kavrayış ulus ve 
dini temelli kimlikle kurulan politik sistemlerde çok belirgin bir şekilde işler. Öz-
gürlük-zorunluluk, iyi-kötü, gelenek-gelecek, insan-doğa, kaos-düzen, kadın-erkek 
vb. tüm karşıtlıklar negatif farklılık kavrayışı ve düalist düşünme ile şekillenir. Düa-
list düşünme hiyerarşik ve majöratif düşünmenin kökenini temsil edeer. Bu düşünme 
yapısında  düşünen  ben  (cogito)  düşünmenin  dogmatik  yapısının  da  temelidir. 
Düşünmenin dogmatik yapısı özdeşlik ve negatif farklılık ile işlediğinden, kendini 
kanının, hakikatin temsili, merkezi haline getirir. Modernite de bu özelliği ile majör 
bir kimliğe bürünür. 
2
Bu kanı içerisinde düşünen ben, “herkesin bildiği gibi…” veya 
“herkesin düşündüğü gibi…” veya “bunu düşünmek saçma ve çılgınca olacak …” 
gibi tümel ve olumsuzlayıcı kanılar üretir.  
2. Negatif Fark Düşüncesinin İşleyiş Yapısı 
Negatif fark düşüncesinin belirgin olarak açığa çıktığı iki temel alan dilbilim 
ve  diyalektik  düşüncedir.  Diyalektik  düşünce  farkın  olumsuzlanmasının  temel 
nedenlerinden birini oluşturduğundan, pozitif fark düşüncesi bağlamında eleştirilir. 
Diyalektik düşünceye yönelik eleştiriler temelde iki nedenden kaynaklanır: Birincisi, 
farkı  özün  karşıtı  olarak  alması;  ikincisi,  bir  erekselliği  olan  hakikat  tinine  da-
yanması.  Bu  nedenle  diyalektik  düşüncede  en  sert  eleştiriler  Hegel  diyalektiğine 
yöneliktir. Hegel farkı tinin kendi iç çelişkilerinin bir sonucu olarak görürür ve tin 
kendini karşıtında tanır. Hegel uçların karşıtlığıyla farkı belirler ve her özdeş olan 
                                                        
1
 Philip Goodchild, Deleuze ve Guattari – Arzu Politikasına Giriş, s. 25.  
2
 M. Hardt & A. Negri, İmparatorluk, 2002, s. 69.  


Yüklə 3,79 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   128   129   130   131   132   133   134   135   ...   179




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə