282
KİMLİĞİN İNŞA EDİCİ YAPISI OLARAK FARK(LILIK) POLİTİKASI
Sinan KILIÇ
Giriş
Kimlik nedir? Kimlik kişinin birey olarak varlığını, varoluşunu anlamlandıran
yeryurttur. Kimlik varoluşun anlamlandırılması olarak hem kültürle kazanılan hem
de sonradaninşa edilebilenbir yapıya sahiptir. Bu inşa süreci doğum ile başlayarak,
varoluşun ölümle sonlanmasına kadar devam eden bir kimliklendirme sürecidir.
Kimliklendirme süreci bireyin isteminden bağımsız olarak, doğduğu kültür tara-
fından kendisine verilen cinsiyet kimliği (cinsel kimlik değil) ile başlar ve ileri
süreçlerde cinsel, etnik, politik vb. farklı kimliklerin edinimi ile devam eder. Bu
süreçtebireyin kimliğinin oluşumunda birden fazla iç içegeçmiş yapılar, çokluklar
belirleyicidir. Çoklu yapılar içerisinde inşa edilen kimlik oluşumunda içinde yer
alınan toplumun kültürel ve sosyal normları belirleyici olduğu gibi, aynı zamanda
toplum tarafından bireye dayatılan kimliklerin, birey tarafından yeni kimlikler inşa
edilerek (feminist, çevreci, anarşist, eşcinel vb.) yersizyurtsuzlaştırılması da belir-
leyicidir; örneğin toplumsal bir norm olarak bireye doğumla dayatılan etnik ve
cinsiyete bağlı cinselkimlikten ileri yaşlarda çıkılarak veya rededilerek, etnik ve
cinsel kimlikfarklı yeryurtlarda farklı kimliklerle yeniden inşa edilebilir. Kimlik inşa
sürecinde yanıtı aranan temelsorular ise: “Herhangi bir kimliğin(cinsel, etnik, poli-
tik, dini vb.) oluşumunda işleyen düşünme yapısı nedir?”, “kimliğin oluşumunda
veya kavranmasında etkin bir rol oynayan düşünme yapısınasıl şekillenmektedir?”,
“bu düşünme yapısına bağlı olarak yaşam nasıl kavranmaktadır?”vb. sorulardır. Bu
sorulara yanıtlar fark ontolojisi ve politikası bağlamında verilecektir. Fark polit-
ikasıpozitif ve negatif fark kavrayışı olarak ikiye ayrılır vebu fark kavrayışı bir
kimliğin inşa sürecine baştan sona egemendir.
Fark nedir? Fark Batı felsefe tarihinde bir şeyin diğer şeylerden farkını
olumlayarak veya olumsuzlayarak, onun ne olduğunu veya ne olmadığını karşıtlık
ilkesiylebelirleyen düşünme yapısıdır.
1
Bu nedenle bir kimliğin inşasıfark(lılık)dü-
şüncesiyle bağlantılıdır. Fark düşüncesi, Batı felsefe tarihinin özdeşlik problemiyle
ilintilidir. Ödeşlik nedir? Özdeşlik bir şeyin ne olduğunu, onu diğer şeylerden ayıran
özü le açıklayan düşünme ilkesidir. Özdeşlik ilkesine göre bir şey ne ise o’dur ve o
diğer şeylerden farklı olan, diğer şeylere karşıt olandır.
2
Bu düşünme ilkesi ile fark,
özdeş olanın karşıtı olarak kavranır. Politik olarak problem kimliğin inşa edici temel
unsuru olan farkın karşıt veya negatif değil, pozitif düşünülmesinin olanaklı olup
olmadığıdır. Bu ön bilgiler çerçevesinde çalışmada bir kimliğin inşa edici sürecinin
“ne olduğu?”, “nasıl işlediği?” ve “bu işleyişe bağlı olarak farklılıkların nasıl olum-
suzlandığı?” ontolojik bir yöntemle değerlendirilecektir. Ontoloji nedir? Ontoloji
düşünme ilkeleri arasındaki bağlantıların açığa çıkarılarak, düşünmenin yeni bir
1
Gilles Deleuze, Difference and Repetition, translated by Paul Patton, Columbia
University Press,
New York, 1994, p. 38.
2
Miguel de Beistegui, Truth and Genesis-Philosopy as
Differential Ontology, Indiana University
Press, Bloomington and Indianapolis, 2004, p. 67.
283
bağlamada ve düzlemde yeniden yaratılmasıdır. Çalışma üç ayrı bölümde gerçek-
leştirilecektir: Birinci bölümde, fark ve kimliğin inşa edici sürecindeki felsefi
temelleri açığa çıkarılacak; ikinci bölümde bu temeller üzerine inşa edilen negatif
politik kimliğin işleyiş yapısı analiz edilecek ve üçüncü bölümde pozitif farkın
çoklukla olan ilintisi ele alınacaktır.
1. Kimlik (Özdeşlik) ve Negatif Fark Düşüncesi
Batı felsefesinin özdeşlik geleneğinde farkın ne olduğunu belirlemeden,
özdeşliğin ne olduğunu tanımlamak olanaksızdır. Özdeşlik nedir? Özdeşlik en yalın
anlatımla A, A’dır ilkesidir. A, A’dır ilkesi bir şeyin kendisnin dışında başka bir şey
olamayacağını ifade eder. Bu ilkeye göre bir şeyin özdeşliği onun diğer şeylerden
farkını açıklar. Özdeşlik/kimlik düşüncesinde fark her zaman için özdeş olanla aynı
olmayan, bir şeyin bir başka şeyden farkı olduğu için özdeşlikle belirlenir. Özdeşlik
ilkesine göre bir şey ne ise o olduğundan özdeş olan değişime ve oluşa kapalıdır.
Buna göre kadın kadındır, erkek erkektir, kalem kalemdir ve başka bir şey olamaz,
eğer başka bir şeye dönüşebilirse bu özdeşlik ilkesine aykırı olur. Bir şey kendisinin
dışında başka bir şey olamayacağından özdeşlik ilkesi özdeş olanın dışında
yer alan
farkı olumsuzlar. Buna göre bir kavram veya şeyin onun olabileceği şey olabilmesi
için bir öze sahip olması ve bu özün dışında başka bir şeye dönüşmesi olanaksız
olmalıdır.
1
Örneğin kadın ve erkek kimliğinden her ikisine de ait olmayan transek-
süellik, eşcinsellik merkezdeki heteroseksüelliğe, özdeş olana aykırı olması nedeniy-
le olumsuzlanır. Farklı kimliklerin olumsuzlanmasında, özdeşlik ilkesinin bu işleyişi
tek belirleyici ilke olmasa da baskın olan kavramdır. Deleuze’ün fark felsefesi
açısından özdeşlik, Batı felsefe geleneğinde farka yönelik negatif bakış açısının
temel belirleyici ilkesidir.
Özdeşlik temelli Batı felsefe geleneğinde kimliklerin, kültürlerin farklılığı
bu özdeşlik ilkesiyle oluşturulur.
2
Buna göre özdeş bir varlığın aynılığı, onun diğer
şeylerden farkının ne olduğunun belirlenmesiyle tanımlanır. Bu
bağlamda kimlikler
kendilerini tanımlarken, kendilerini neden ayrıldıkları üzerinden, karşıtıyla inşa
ederler. Kimlik inşa sürecinde dışsal ve içsel olmak üzere iki tür negatif farklılık
yasası işler. Bir kimlik ilk olarak kendisiyle aynı özdeşliği paylaşmayan kimlikten
kendini farklılaştırırken, dışsal farklılık ilkesi geçerliyken aynı zamanda kendi içinde
de içsel bir ayrılma oluşturur. Çünkü her kimlik, grup, sınıf, cinsiyet kendini di-
ğerinin farklılığı üzerinden kurarken, kendi içinde de parçalanmış bir kimlik inşa
eder. Örneğin erkek kimliği kendini kadınlardan farklı olan yönleriyle tanımlarken
dışsal bir ayrım, aynı zamanda erkekler arasında da bir farklılık oluşturarak da içsel
ayrım inşa eder. Kimlikler kendilerini inşa ederken karşıtında olumsuzladığı ay-
rımlar üzerinden kendini olumlarken, kendi kimliğinin ilkeleri üzerinde de hakikatin
majöratif bir normunu oluşturur. Deleuze özdeşlik temelli Batı felsefe tarihinde
egemen olan bu türden negatif fark kavrayışını Platon’dan Hegel’e uzanan tarihsel
çizgide baskın olduğunu söyler.
3
1
Miguel de Beistegui, Truth and Genesis, Philosophy as Differential Ontology, p. 50.
2
Mark Curie, Difference, Routledge, London, 2004, p. 3.
3
Gilles Deleuze, Difference and Repetition, p. 30.