Sağlığa
Gündoğdu
50
Sağlık Bakanlığı
tarafından İzmir’de
yılın hemşiresi/
ebesi seçilen
Ebe Elif DUMAN
ödülünü 12 Mayıs’ta
Ankara Green
Park'ta düzenlenen
Hemşireler/Ebeler
Günü Ödül Töreninde
almıştır. Kendisiyle
yaptığımız röportajla,
ödüle giden bu
süreçte mesleki
alanda yaşadıklarını
bizlere anlattı.
• Merhaba Elif Hanım, öncelikle kendinizden bahsedebilir
misiniz?
Ben Elif DUMAN. Kahramanmaraş/Elbistan İlçesi, 1961 doğumlu, 10
çocuklu ailenin en büyüğüyüm. 2 kız çocuğu annesiyim. 1978 yılında
Kahramanmaraş Sağlık Meslek Lisesi’nden mezun olup meslek
hayatıma başladım. İnsanları ve bu mesleği çok severek yapıyorum.
• Göreviniz icabı birçok hizmetler yapmışsınızdır. Bazılarını
öğrenebilir miyiz?
38 yıldır Türkiye’nin farklı bölgelerinde ebelik görevini yürüttüm.
İlk görev yerim Kütahya/Gediz/Kızılkoltuk Köyünde 1 yıl, ardından
Adıyaman/Gölbaşın’da 12 yıl, Kahramanmaraş’ta 4 yıl, Elbistan’da 12
yıl, Elazığı’nın ve İzmir’in en ücra köylerinde ve sağlık evlerinde görev
aldım. Şuan 5 yıldır Urla Devlet Hastanesi’nde görev yapmaktayım.
Aslında emeklilik vaktim geldi. Ama kendimi çalışamaz hissedinceye
kadar çalışacağım. Herhalde ebelik mesleğini yapmasam başka bir iş
yapamazmışım gibi hissediyorum.
Nurgül ŞENOL ÖNDER
Güney Genel Sekreterliği
Grafik Tasarım ve Basım
Yayın Birimi
Sağlığa Gündoğdu
51
HAYATINIZIN
İLK
ŞAPLAĞINI
ATAN
FEDAKAR
ELLER
• Sağlık Bakanlığı tarafından İzmir’de yılın hemşiresi-ebesi
seçildiniz. Bu süreç nasıl gerçekleşti?
Aslında benim için çok büyük bir sürpriz oldu. Her yıl Sağlık
Bakanlığı İl bazında yılın hemşiresi/ebesi seçmektedir. Hastanemizin
Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Keziban ÇAKAL benim haberim
yokken benim adıma başvurmuş. Ödüle layık gördüklerini hastanenin
hemşireler günü kutlamasında öğrendim. Dediğim gibi benim için çok
büyük bir sürpriz ve mutluluk oldu.
• Özellikle Urla Devlet Hastanesi’nin Türkiye’de 5. İzmir’de
ilk kez “Anne Dostu Hastane Ödülü” almasında büyük bir
katkınız var. Bize bu süreçten bahseder misiniz?
Daha öncede söylediğim gibi 38 yıldır Ülkemizin değişik yerlerinde
görev aldım. Birçok doğum gerçekleştirdim. Mesleğimi çok severek
yaptım. Özellikle benim yaşımdaki insanlar nöbet tutmak istemezken
ben nöbet tutmak, çalışmak, annelerle iletişimde bulunmak yeni bir
can dünyaya gelmesine yardımcı olmak istiyorum.
Sağlığa Gündoğdu
52
Çalışmak hep beni canlı tutuyor. Buraya geldiğimde ayda 10 normal
doğum gerçekleşiyordu. Hastanemizde uygulamaya geçilen Anne
Dostu Hastane Uygulamaları çalışmaları doğrultusunda annelerimizi
normal doğuma teşvik ettik. Şimdi ayda 60-100 arasında normal
doğum gerçekleşiyor. Tüm ebe arkadaşlarımız ve hastane yönetimi
Anne Dostu Hastane Uygulaması için çok emek verdi. Çok güzel bir
ekip ve sistem kurduk burada. Önce aday gösterildik. Beğenildik ve
bunun karşılığı olarak Anne Dostu Hastane Ödülü aldık. Eskiden ilçe
hastanelerinden İzmir’e doğum yapmaya giden olurdu. Şimdi İlçelerle
beraber İzmir’den bize doğum yapmaya gelen oluyor.
• Uzun süredir mesleğiniz ile ilgili çalışıyorsunuz. Peki, ebe
olarak çalışmanın sizce artı ve eksi yönleri nelerdir?
Ebelik mesleğinin yapmanın maddi yararını geçersek manevi çok
güzellikleri var. Bir doğumu yaptırdığınız zaman, bir canlı dünyaya
getirirken karşınızdaki insanlar çok mutlu oluyor doğal olarak siz
de mutlu oluyorsunuz. O canlının dünyaya gelmesinde çok büyük
emeğiniz oluyor. Hele de o bebekleri, büyüyüp karşınızda görünce
daha da mutlu oluyorsunuz. Ve insanlar tarafından nereye gidersen
git “Bu benim ebem” diye anılıyorsunuz. Ayrıca o hastaların öyle
dualarını alıyorsunuz ki manevi olarak çok mutlu ve rahat oluyorsunuz.
Her yerde ve her koşulda çalıştığımı söyleyebilirim. 30 yıl önceki
zamanda koşullar daha da kötü ve zordu. Bir hastaya gidebilmek
için önce sağlık ocağına ait cipe binerdik. Cipin gidemediği yerde
traktörle giderdik, traktörün yetmediği yerde atla giderdik. Atın
gidemediği yerde de yürüyerek giderdik. Her koşulda bir şekilde
oraya varırdık. Gittiğin yerden de aynı gün içinde dönemezsin,
orada hastanın evinde kalırsın. O dönem Eylül dönemlerinin olduğu
dönemlerdi yani çok karışıktı. Ancak ben mesleğimi, insanları çok
sevdiğim için korkmuyordum. Her ne kadar o dönem karışık olmasına
rağmen mesleğimi severek yaptığımdan insanlara davranışlarımdan
dolayı herkes tarafından saygı duyulurdum. Çok zorluklar çektim
ama yaşanması gereken şeylerdir diye düşünüyorum. Ben bu mesleği
seçmişim bir kez, insanlar benden fayda bekliyor ve benim bir şeyler
yapmam gerekir diye düşünüyorum.
• Bugüne kadar mesleğinizde en fazla
zorlandığınız konular nelerdir?
İlk görev yerime gittiğimde daha 17
yaşında ve bekardım. Ebelik mesleğine
çok genç yaşta uzak bir köyde başladım.
Aslında biraz olgulaşınca köylerde
çalışılsa daha iyi olur. Tek başınıza
oluyorsunuz çünkü. Köyde sadece 1
imam, 2 öğretmen bir de ebe ve köylüler
oluyor. Ama yine de mesleğini seven bir
insan için çok da zor bir şey değil. Ayrıca
doğu bölgesinde çalıştığım için Türkçe
bilmeyen çok hastam vardı. Hastalarıma
her zaman anlayacakları dilden yaklaştım.
Onlara dil öğretmek mümkün olmadığı
için kendim dil öğrendim. Burada
kullanılan Kürtçe tüm kelimeleri liste
yaptım ve öğrendim. Buraya geldiğimde
Kürtçe bilmiyordum ama şuan Kürtçe
konuşulan şeyleri anlayabiliyorum.
Çünkü benim için önemli olan anne
ve bebek. Onun güvenini kazanarak
güler yüzlü davranmak çok önemli.
Zaten ondan sonra gerisi geliyor. Hasta
nerde olursa olsun en iyi hizmeti hak
etmektedir. İster hastanede olsun ister
köyde olsun. Sonuçta kendi şartlarında
yaşayan bir insandır. Ben oraya görevli
olarak gitmişim ve ben onun şartlarında ona
uyum sağlamak zorundayım her zaman.
R
öportaj