Yazı İşleri Müdürü Op. Dr. Aydın er tıbbi Hizmetler Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Nurgül Şenol önder



Yüklə 457,19 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə17/17
tarix18.06.2018
ölçüsü457,19 Kb.
#49573
növüYazı
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   17

Sağlığa Gündoğdu

55

Sonbahar  aylarında  her  ne  hikmetse  inşaat  işçilerinin 



ellerindeki  demir  malzemeyi  gerilim  hattına  temas 

ettirmesi  sonrası  her  iki  el  ve  ayaklarda  ampütasyona 

varan  elektrik  yanıklarının  olmasını  beklemekteyiz. 

Kışa  girmeden  cam  kavanozla  konserve  yapımı 

esnasında  yanan  ev  hanımları  sıraya  girerler.  Havalar 

soğuyunca  sanayi  mahalleleri,  kötü  şartlardaki  işyeri 

ya da imalathanelerde ısınma ihtiyacı hâsıl olur. Teneke 

içine  konan  tiner  emdirilmiş  veya  dökülmüş  üstüpü 

yakılırken meydana gelen her iki el kol ve yüz yanıkları 

sağanak  halinde  gelmeye  başlar.  Bunu  özelikle  genç 

bayan  hastaların  sıcak  su  torbaları  ile  karın,  göbek 

ve  genital  bölgelerini  haşlayarak  gelmeleri  ve  damar 

hastalıkları  nedeni  ile  ayaklarında  kronik  üşüme  hissi 

olan  ileri  yaş  hastaların  elektrikli  sobaların  karşısında 

her iki ayaklarını bir güzel pişirerek gelmeleri takip eder. Kış 

iyice  bastırınca  soba  yangınları  kurbanların  aynı  zamanda 

gaz zehirlenmesi ile birlikte geldikleri aylar başlar. 

 Bir de 


bölgesel yanıklar söz konusudur. Ege bölgesinde tandır 

yanığı pek olmaz fakat Kuzey Ege’de tek başına yaşamak 

zorunda bırakılmış ileri yaştaki insanların piknik tüpte 

yemek  yaparken  pantolon  ya  da  eteklerinin  tutuşması, 

söndürememeleri ve neticesinde ağır yanık vakaları hiç 

de az değildir. Güney Ege yöresinde trafolara keçi, tavuk, 

kedi kaçması (!) sonrası ağır elektrik yanıkları rutindir. 

Son  zamanlarda  lazer  ile  daha  da  güzelleşmek  isterken 

bacakları Dalmaçyalı gibi puanlı bir şekilde yanan genç 

bayan  hasta  grubumuzda  hızla  çoğalmaktadır.  Kupa 

çekilirken yakılanlar, birer “çocuk haşlama” işine dönen 

çay  içme  yöntemlerinden  hiç  bahsetmiyorum.      Yanık 

yaralanmaları kanser, kalp damar hastalıkları gibi ileri yaş 

grubunda değil, daha çok çalışan, genç ve bakacak nüfusu 

olan vatandaşları etkilemektedir. Yanık travmasının en 

etkin tedavisi yanmamaktır. Bu önlenememiş ise tedavi 

hasta  yanıyorken  başlar.  Hastanemize  gelen  hastaların 

ölüm  ya  da  sakat  kalmasına  neden  olan  etmenlerin 

başında uygun olmayan kurtarma, yanlış ilk müdahale 

ve özensiz sevk şekilleri gelmektedir. 

Güney Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği ile 

hekim ve yardımcı sağlık personellerine yönelik  2 kez 

yapılan  eğitim  toplantıları  her  ne  kadar  gözle  görülür 

sonuçlar vermiş olsa da bu sorunun üstesinden gelmek içi 

İl Sağlık Müdürlüğü ve Bakanlık düzeyinde halk eğitim 

faaliyetleri  ve  düzeltici  önleyici  faaliyetler  elzemdir. 

Bu  görev  Çalışma  Bakanlığı,  Milli  Eğitim  Bakanlığı 

teşkilatlarının katılımı ile et kemiğe bürünebilir.

Acısız, sızısız günler dilerim.

R

öportaj




Sağlığa Gündoğdu

56

İş Kazası ve Meslek Hastalığı



Nedir

?

Değerli okurlar, 



dergimizin bu 

sayısında sizlere 

kaza, iş kazası ve 

meslek hastalığı 

nedir tanımlarını 

yaparak iş 

kazası ve meslek 

hastalığı meydana 

geldiği zaman 

bidirimini SGK’ya 

nasıl yapacağızı 

açıklamaya 

çalışacağım.

İ

şverenler, işyerlerinde sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sağlayabilmek için 



gerekli  tedbirleri  almakla  yükümlüdürler.  İş  kazaları  ve  meslek  hastalıklarına 

maruz  kalmanın  en  önemli  nedenlerinden  birinin  bu  konudaki  bilgisizlik  veya 

eğitim yetersizliği olduğunu söyleyebiliriz. İş kazalarının % 2’si insan dışı önlenemez 

nedenlerden kaynaklanmakta, %98’i ise insan davranışı ile olan önlenebilir tehlikeli 

hareketler  ve  durumlardan  kaynaklanmaktadır.  Bu  noktada,    işverenlerin  eğitim 

konusunda  yeterince  bilinçli  olmamaları  ve  eğitimi  hala  bir  maliyet  unsuru  olarak 

görmeleri,  bunun  yanı  sıra  çalışanların  da  işyerindeki  tehlikelere  karşı  eğitilmemiş 

olmaları veya aldıkları eğitimin gereğini yapmamaları da insan hatasıyla iş kazalarının 

olduğuna işaret etmektedir. İnsanlarda yaralanma veya ölüm, ekipman hasarı, çevreye 

zarar ya da ürün kaybı ile sonuçlanan istenmeyen olaylara kaza denir. Oysa biz bir 

kazaya  iş  kazası  diyebilmemiz  için  kanunlarda  yapılan  tanımlara  uygun  olması 

gerekmektedir. Dolayısıyla önce bu tanımları biliyor olmalıyız.



Safiye ÇOŞKUN

Güney Genel Sekreterliği

İş Sağlığı ve Güvenliği 

Birim Sorumlusu

iş Sağlığı ve Güvenliği




Sağlığa Gündoğdu

57

Safiye ÇOŞKUN



Güney Genel Sekreterliği

İş Sağlığı ve Güvenliği 

Birim Sorumlusu

Örnek verecek olursak; işçinin işyerinde 

kalp  krizi  geçirmesi  iş  kazası  olarak 

kabul edilir. Bu olayda işverenin veya 

üçüncü  bir  kişinin  kusuru  olması 

şart değildir. 6331 sayılı Kanunda 

yapılan  tanımda;  İşyerinde  veya 

işin yürütümü nedeniyle meydana” 

gelmesi  yeterlidir.  Yine  eğer 

işyerinde  intihar  eylemi  gerçekleşmiş 

ise intihar eden çalışanın gördüğü işle ilgili 

ve işvereninin kusurundan kaynaklanması şartı 

aranmaksızın  olayın  işyerinde 

olması  nedeniyle  iş  kazası 

olarak  değerlendirilmektedir. 

Çalışanın 

işyerine 

servisle 

gidip 

gelmesi 


sırasında  geçirmiş  olduğu 

kaza  da  iş  kazası  olarak 

değerlendirilmektedir. 

Aynı 


zamanda  çalışanın  servisi  beklerken 

kaza  geçirmesinin  de  iş  kazası  sayıldığı  yargı 

kararlarını  da  görmekteyiz.  Şöyle  ki;“  sigortalıların, 

işverence  sağlanan  bir  taşıtla  işin  yapıldığı  yere  toplu 

olarak götürülmesi sırasında veya servis aracına binmek 

üzere işveren tarafından belirlenen yerde beklediği sırada 

kaza  meydana  gelmiş  ise  de  iş  kazası  sayılmaktadır.” 

Örnek vermeye devam edecek olursak; işyerinde çalışanın 

ıslak zeminde kayarak düşmesi, batıcı delici alet yaralanması 

veya kimyasal maddelerin solunmasıyla zehirlenmesi yine iş 

kazası olarak kabul edilmektedir.

İş kazası 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda 

“İşyerinde  veya  işin  yürütümü  nedeniyle  meydana 

gelen,  ölüme  sebebiyet  veren  veya  vücut  bütünlüğünü 

ruhen  ya  da  bedenen  engelli  hâle  getiren  olay”  olarak 

tanımlanmaktadır.  5510  sayılı  Sosyal  Sigortalar  ve 

Genel Sağlık Sigortası Kanun’unun 13’üncü maddesine 

göre ise iş kazası;

•  Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

•  İşveren  tarafından  yürütülmekte  olan  iş  nedeniyle 

sigortalı  kendi  adına  ve  hesabına  bağımsız 

çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

•  Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli 

olarak  işyeri  dışında  başka  bir  yere  gönderilmesi 

nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

•  Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının 

(a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, 

iş  mevzuatı  gereğince  çocuğuna  süt  vermek  için 

ayrılan zamanlarda,

•  Sigortalıların,  işverence  sağlanan  bir  taşıtla  işin 

yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve 

sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen 

engelli hâle getiren olay şeklinde tanımlanmaktadır.

Meslek  hastalığı  5510  sayılı  Kanunun  14’üncü 

maddesinde  “sigortalının  çalıştığı  veya  yaptığı  işin 

niteliğinden  dolayı  tekrarlanan  bir  sebeple  veya  işin 

yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli 

hastalık,  bedensel  veya  ruhsal  engellilik  halleridir” 

şeklinde  yapılmıştır.  6331  sayılı  Kanun’da  ise  meslek 

hastalığını  “mesleki  risklere  maruziyet  sonucu  ortaya 

çıkan hastalık” olarak tanımlandığı görülmektedir.

iş Sağlığı ve Güvenliği




Sağlığa Gündoğdu

58

İş Kazası ve Meslek Hastalıklarının 



Bildirimi Nasıl Yapılmalıdır?

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unun 14’üncü 

maddesi göre işveren istihdam ettiği çalışanın iş kazası 

veya meslek hastalığı geçirmesi durumunda bildirimde 

bulunmak  ve  bununla  ilgili  araştırma  yaparak  rapor 

hazırlamak ve kayıt altına almak zorundadır.

      

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unun 4’üncü 



maddesine  göre  işveren  “çalışanların  işle  ilgili  sağlık 

ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede 

mesleki  risklerin  önlenmesi,  eğitim  ve  bilgi  verilmesi 

dâhil her türlü tedbirin alınması” ile yükümlüdür. 

İş  Sağlığı  ve  Güvenliği  Kanun’unun  öncelikli  amacı; 

çalışanların ruh ve beden sağlığını korumak ve çalışanların 

güvenli ve sağlıklı ortamlarda çalışmalarını sağlamaktır. 

Bu konuda işverenlere ciddi sorumluluklar yüklenmektedir. 



İşverenin İş Kazasını Bildirme, 

Rapor Düzenleme ve Kayıt 

Altına Alma Yükümlülüğü:

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 14’üncü 

maddesine göre işveren;

İşveren  iş  kazasını  o  yerin  yetkili  kolluk  kuvvetlerine 

derhal, SGK’ya da en geç kazadan sonraki 3 gün içinde 

bildirmek zorundadır. İşyeri hekimi veya sağlık hizmeti 

sunucuları;  meslek  hastalığı  ön  tanısı  koydukları 

vakaları,  Sosyal  Güvenlik  Kurumu  tarafından 

yetkilendirilmiş sağlık hizmeti sunucularına sevk eder. 

Yetkilendirilen  sağlık  hizmeti  sunucuları  da  meslek 

hastalığı  tanısı  koydukları  vakaları  Sosyal  Güvenlik 

Kurumuna bildirirler. Bundan sonra SGK bünyesindeki 

Kurum  Sağlık  Kurulu  devreye  girerek,  yasal  tanıyı 

koyar  ve  durumu  ilgili  işverene  bildirerek,  3  işgünü 

içinde bildirim yapılmasını sağlar. Kurum Sağlık Kurulu 

Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı 

Tespit  İşleri  Yönetmeliğine  göre,  kayıp  oranını  tespit 

ederek yasal tanıyı koyar. İhtilaf halinde SGK yüksek 

sağlık kurulu nihai kararı verir.

6331  sayılı  Kanun’da  İşveren  öncelikle  meydana  gelen 

bütün  iş  kazalarını  ve  meslek  hastalıklarını  SGK’ya 

bildirmek, gerekli araştırmaları yaparak rapor hazırlamak, 

yaralanma veya ölüme sebep olmamasına rağmen zarara 

uğratma  potansiyeli  olan  olayları  ve  ramak  kala  olarak 

nitelendirilen olayları da kayıt altına almakla yükümlüdür. 

İlk etapta iş kazası gibi görünmese bile iş kazası olarak 

değerlendirilen  olaylarda  bulunmaktadır.  Çalışanın 

işyeri bahçesinde bir cismin başına isabet etmesi sonucu 

yaralanması,  işyerinde  yediği  yemekten  zehirlenmesi, 

işyerinde  bir  şahıs  tarafından  saldırıya  uğraması  gibi 

fiziksel  olmayıp  çalışanın  ruh  sağlığı  üzerinde  olumsuz 

etkilere yol açan yangın vb. olaylarda 6331 sayılı İş Sağlığı 

ve Güvenliği Kanunu’na göre iş kazası olarak sayılmaktadır.



Sağlığa Gündoğdu

59



Sağlığa Gündoğdu

60

Erken evrede tanı alan, yayılmamış yemek borusu, mide ve barsak kanserlerinde tümörü açık ameliyata 



gerek  kalmadan  “Endoskopik  Submukozal  Diseksiyon”  adı  verilen  yöntemle  alan  Doç.  Dr.  Fatih  Aslan 

geliştirdiği  endoskopik  teknikle  Endoskopi  şampiyonasında  Dünya  Birincisi  oldu.  Amerika’da  yapılan 

Dünya  Endoskopi  Yarışmasına  Türkiye  adına  kendi  geliştirdiği  endoskopik  teknikle  katılan  ve  seçilmiş 

10  ülke  arasından  dünya  birincisi  olan  Doç.  Dr.  Aslan’a  Amerikan  Gastrointestinal  Endoskopi  Derneği 

tarafından madalya verildi. Sunumunu, Egenin yöresel efe kıyafeti ile yapan Doç Dr. Aslan, Türkiye’de az 

sayıda merkezde uygulanan, “Endoskopik Submukozal Diseksiyon Yöntemini”, gastroenteroloji kliniğini ve 

ödül gecesinde yaşananları bizlere anlattı. 

DÜNYA’NIN

TESCİLLEDİĞİ

BAŞARI


Sağlığa Gündoğdu

61

- Kliniğinizi tanıyabilir miyiz?

Kliniğimiz,  1960  yılında  Doç.  Dr.  Namık  Kemal 

Menteş  tarafından  Ege  Bölgesi’nin  ilk  gastroentoloji 

kliniği olarak kurulmuştur. Ardından 1975-1990 yılları 

arasında  Dr.  Naci  Çalış  klinik  şefliğini  yürütmüş  ve 

hizmet  vermiştir.  1990-1997  yılları  arasında  Prof.  Dr. 

Sadun  Koşay  klinik  şefi  olarak  görev  yapmıştır.  1997 

yılında  klinik  şefliğine  atanan  Doç.  Dr.  Belkıs  Ünsal 

halen bu görevini sürdürmektedir. Doç. Dr. Ünsal 1998 

yılında her ay binlerce tanısal ve tedavi amaçlı girişimsel 

endoskopik işlemlerin yapıldığı bir endoskopi ünitesini 

kurmuştur.  Kliniğimiz  Avrupa’da  ve  Amerika’da  pek 

çok  sunumları  olmuş  akabinde  Türkiye’de  ve  yurt 

dışında pek çok ödül almıştır. 

- Klinik olarak aldığınız ödülden bahseder misiniz?

Ödülümüz  yaptığımız  işle  yani  endoskopiyle  ilgili. 

Gastroenteroloji’ de endoskopik işlemler hem tanı hem de 

tedavi amacıyla yapılmaktadır. Tanı amaçlı endoskopik 

işlemler  erken  evre  kanserlerin  saptanması  için, 

bunların  çıkarılması  ise  tedavi  amaçla  yapılmaktadır. 

Bu  lezyonların  çıkarılmasında  ameliyatsız  yöntemler 

teknolojinin ilerlemesiyle devreye girmeye başlamıştır. 

İlk  yöntemler  Japonya’da  başlayarak  tüm  dünyaya 

yayılmaya başlamıştır. Bizde bu amaçla Japonya’ ya 2012, 

2013 ve 2014 de üç kez gittik ve bu konuda eğitim aldık.

Eğitim  sonrasında  öğrendiğimiz  tüm  uygulamaların 

üzerine  kendi  tekniğimizi  de  koyarak  hastanemizde 

uygulamaya başladık. Şuan Türkiye’de ilk uygulamaları 

hatta bazı Avrupa Ülkelerinde ve Amerika’da yapılmayan 

uygulamaları hastanemizde uygulamaya başladık. Sonra 

geliştirdiğimiz  tekniklerden  birini  Amerika  Birleşik 

Devletlerinde yapılan bütün ülkelerin ve 20 bin doktorun 

katıldığı  bir  kongrede  sunmaya  karar  verdik.  Kongre 

öncesi tüm ülkeler uyguladıkları endoskopik tekniklerin 

videolarını  buraya  gönderdi.  Ardından  bu  videolar 

arasında seçim yapılarak 10 ülkeye indirildi.

 Daha sonra bu 10 ülke daha önce gönderdiği tekniği canlı 

olarak sırasıyla sundu. Bundan sonra aynı Eurovizyon 

yarışması  gibi  diğer  ülkeler  tarafından  puanlama 

yapılarak  birinci  belirlendi.    Bizim  ülkemiz  ilk  kez 

seçilen 10 ülke içinde Dünya Endoskopi şampiyonasını 

kazandı.  Amerika  2,  Japonya  3.  oldu.    Daha  öncede 

İspanya-Barselona’da da sunum yapmıştık. Orada da 7 

ülke arasına girmiş ve ödül kazanmıştık.



- Ödül aldığınız Endoskopik Submukozal Diseksiyon 

Yöntemi nedir?

Tümörler  erken  evrede  yani  bağırsak  duvarının,  mide 

duvarının ya da yemek borusu duvarının dışına çıkmamış 

olarak  endoskopik  ve  radyolojik  olarak  tespit  edersek, 

vücutta  herhangi  bir  kesi  olmadan  ameliyatsız  olarak, 

ağız ya da makat yolundan endoskopla girerek tümörü 

bu  işlemler  için  geliştirilmiş  özel  aletlerle  endoskopik 

olarak  sıyırıp  çıkartıyoruz.  Bu  yönteme  Endoskopik 

Submukozal Diseksiyon(ESD) diyoruz. 

- Bu yöntemin diğer yöntemlerden farkı nedir?

Hasta  bu  uygulamanın  ertesi  gününde  su  içmeye  ve 

diğer gününde de taburcu oluyor. Hasta için çok avantajlı 

bir  yöntem.  Kendisinin  büyük  bir  ameliyat  olduğunu 

fark etmeden normal yaşantısına devam ediyor. Mesela 

kalın  bağırsak  için  yapılan  klasik  ameliyatlarda  eğer 

tümör anal kanala çok yakınsa, ameliyat sonraı hastanın 

dışkılamasını  yapması  için  torba  takılıyor.    Hayatını 

sonuna  kadar  bu  böyle  devam  ediyor.    Ama  bizim  bu 

yöntemle  hastada  ne  kesi  ne  dikiş  oluyor  ne  de  organ 

kaybı olmadan, hasta normal yaşantısına devam ediyor.  

Örneğin  mide  için  düşünürsek  midede  erken  evre  bir 

kanser  tespit  edildiğinde  kişinin  midesinin  tamamı 

alınmadan  sadece  hastalıklı  bölge  ağızdan  çıkartılıyor 

ve kişi normal yaşantısına devam ediyor.

R

öportaj




Sağlığa Gündoğdu

62

- Bu yöntem hangi organlara yapılabiliyor?

Bu  yöntem  yemek  borusu,  mide  ve  bağırsağa 

uygulanabiliyor.  Japonya’da  kulak  burun  boğaz 

bölümlerinde  uygulanmaktadır.  Ancak  ilerleyen 

dönemlerde  bu  teknik  geliştirilip  bizde  de  diğer 

organlara uygulanabilir. 

- Bu yöntemin zorlukları nelerdir?

Bu  yöntemin  sıkıntısı  uzun  eğitim  süreçlerini  ve 

adaptasyonu  gerektirmesidir.    Bunun  için  ayrı  bir 

ekip  kurmanız  gerekli  bu  ekibinde  size  inanması  ve 

güvenmesi  gerekiyor.    Bundan  dolayı  şuan  Ülkemizde 

bu tekniği başarıyla uygulayan nadir kliniklerden biriyiz



- Diğer ülkelerin bu tekniğe ve size bakışı nasıl oldu?

Biz bu tekniği 2012 yılında başladık. Ardından 2013 

ve 2014 yılında verileri hem yurt içi hem de yurt 

dışı kongrelerde paylaştık. Başlangıçta vaka sayımız 

düşük olduğu için bir dikkat oluşturmadı.  Vaka 

sayımız arttıkça, yeni teknikler ve farklı yaklaşımlar 

oldukça diğer ülkelerin dikkatini çekmeye başladı.  

Ve nihayetinde hem İspanya/Barcelona’da hem de 

Amerika Birleşik Devletlerinde sunumu bunların 

üzerine yaptık. Sunum sonrası özellikle Orta Doğu 

Ülkelerinde, Birleşik Arap Emirlikleri’nden Ürdün, 

Arabistan, Asya Ülkeleri’nden Pakistan, Hindistan, 

Avrupa Ülkeleri’nden Norveç, İsveç gibi ülkelerdeki 

doktorlar bu konuda eğitim almak için bize başvuruda 

bulundular. Eğitim konusunda biz Avrupa Eğitim 

Merkezi olduktan sonra eğitime başlamak istediğimizi 

belirttik. Neticesinde yaptığımız bu işlemler ve 

yaptığımız ileri derece endoskopik uygulamalar için 

Avrupa’dan denetlemeye geldiler ve bize Avrupa Eğitim 

Merkezi Sertifikası verdiler. İkinci önemli nokta ise 

bu ülkelerdeki hastaların bizim hastaneye gelmesi 

konusunda girişimlerde bulunmak istediler. Şuan 

kliniğimize yabancı hastalar gelmeye başladı.

- Kaç hastada bu yöntemi kullandınız?

Yaklaşık 4 yılda 1200 hastada erken evrede yemek borusu, 

mide veya kolon kanserleri veya daha kanserleşmemiş 

polipler için endoskopik submukozal diseksiyon(ESD) 

ve endoskopik mukozal rezeksiyon(EMR) yöntemini 

uyguladık. Yani ülkemizde bu yöntemi en fazla sayıda, 

başarıyla uygulayan kliniğiz. 

R

öportaj




Sağlığa Gündoğdu

63

- Bu ödülle ile yaptığınız uygulamalar Dünyaca 



tescillendi, klinik olarak uyguladığınız farklı 

yöntemler var mı?

Klinik  olarak,  hem  farklı  hem  de  sadece  bizim 

uyguladığımız teknikler var.  Örneğin yemek borusunun 

gevşemediği,  kişinin  yemek  yiyemediği  ve  kilo  kaybı 

ile sonuçlandığı Akalazya diye adlandırılan hastalığın 

tek  tedavisi  endoskopik  balon  dilatasyonu  ya  da  açık 

ameliyattır.  Ancak  endoskopik  balon  dilatasyonun 

başarı  oranı  çok  düşüktür.    Bizde  bu  yoldan  çıkarak 

Japonya’nın  geliştirdiği  peroral  endoskopik  myotomi 

tekniğini öğrenmek için Japonya’ya ve Fransa’ya eğitime 

gittik. Akabinde Türkiye’de hiç yapılmamış bu yöntemi 

27 Mayıs 2014 tarihinde ilk kez gerçekleştirdik. Şuana 

kadar bu tekniği 150 hastaya hastanemizde uyguladık. 

Bu tekniği ülkemizde bizim hastanemiz ve kliniğimiz 

dışında hiçbir yerde uygulanmamaktadır.

- Hedeflerinizden ve ilerisi planlarınızdan 

bahseder misiniz?

Hedefimiz  her  zaman  ilerlemeye  devam  etmek. 

Tekniklerimizi  anlatmamız  için  ülkelerden  sürekli 

davet almaktayız. Amerika Birleşik Devletlerinde ödül 

gecesinde ülkemizi temsil ederek ilk kez bayrağımızla 

ve yerel kıyafetimizle sunum yapmamıza olanak verildi. 

Madalya  töreninde  de  milli  marşınız  çalındı.  Bunlar 

ülkemiz adına onur verici. Bu işlemlere, yeni tekniklere 

devam  etmeye  ve  geliştirmeye  devam  edeceğiz.. 

Aynı  zamanda  yeni  endoskopik  uygulamalar  üzerine 

çalışıyoruz ve bunları da yakında sunacağız. 

Doç. Dr. Fatih ASLAN kimdir?

Fatih Aslan, 21 Temmuz 1977, 

Kütahya/Tavşanlı doğumludur. İlk, 

orta ve lise eğitimini Kütahya’da 

tamamlamıştır. Tıp Fakültesini Bursa/

Uludağ Üniversitesi, İç Hastalıkları 

uzmanlık eğitimini Samsun Ondokuz 

Mayıs Üniversitesinde, Gastroenteroloji 

uzmanlık eğitimini İzmir Atatürk Eğitim 

ve Araştırma Hastanesinde yapmıştır. 

Evli ve 2 çocuk babasıdır. Japonya’da 

ileri endoskopik uygulamalar üzerine 

eğitim almıştır. İleri endoskopik işlemler 

ve minimal invaziv endoskopik tedavi 

yöntemleri konusunda ilgilenmektedir. 



R

öportaj



Sağlığa Gündoğdu

64

Yüklə 457,19 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   17




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə