82 Yerel Dış Politikanın temelleri
Avrupa Parlamentosu gibi uluslarüstü
39
konuma sahip organlarının
ulus-altı yönetimlere yönelik ciddî politikalarının olduğu, bu politi-
kaların çeşitli malî araçlarla desteklendiği, hatta AB’nin bunlarla üye
devletlerin “ağırlığını” azaltarak bölgeleri güçlendirmek istediği za-
man zaman ifade edilmektedir
40
. Fakat şu unutulmamalıdır ki, AB’yi
kuranlar ulus-devletlerdir ve bunlar AB’nin en etkili karar organı olan
Avrupa Birliği Konseyi’ni yönetmektedir. Yani AB’de son söz, yine
büyük üye devletlerin başşehirlerinde söylenmektedir. Diğer yandan,
AB’nın kurumsal şemasında yerel ve bölgesel yönetimleri temsil eden
AB Bölgeler Komitesi bir danışma organıdır, her ne kadar önemli bir
fonksiyonu
icra etse de
41
.
Yani, uluslararası düzeyin yerel yönetimlerle ilgili geliştirdikleri
çalışmalar ya tavsiye niteliğindedir, ya da Özerklik Şartı gibi bağla-
yıcı olsalar bile, hem yazılma ve kabul aşamasında, hem onaylanma
syona doğru evrilen bir kurumdur. Bu nedenle AB-içi düzlemde yerel yönetimler arası ilişkiler,
derinleşen bütünleşme ortamında “dâhilî” (domestic) bir hüviyete bürünmektedir. Diğer yan-
dan tezin temel amacı, dünyadaki gelişmeler ışığında Türk yerel yönetimlerini ve birliklerini
konumlandırmak ve bir takım dersler çıkarmaktır. Oysa Türk yerel aktörlerin uluslararası alan ile
etkileşimlerinin siyasî ve hukukî çerçevesi ile, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin yerel aktörlerin (iç
düzlemdeki) kendi aralarındaki etkileşimin ve bunların “Brüksel” ile ilişkilerinin çerçevesi çok
farklıdır. Dolayısıyla, AB’nin iç dinamiklerinden ve bütünleşme mekanizmalarından kaynakla-
nan yerel aktörlerin bu alandaki “kazanımları”, AB’ye üye olmayan Türkiye’nin yerel yönetim-
leri için çok geçerli bir emsal değildir. Kincaid (2003:79) de, AB entegrasyonu ortamında
AB’li ulus-altı yönetimlerin kendi aralarındaki ve AB ile olan ilişkilerinin artık “uluslararası”
sayılamayacağını, bunun “dâhilî yönetimler-arası ilişkiler” (domestic inter-governmental re-
lations) olarak görülmesi gerektiğini ifade etmektedir. Yani, Türkiye için emsal değeri olan,
misalen, Fransız belediyelerinin Alman belediyeleriyle işbirliği hususunda yetkilendirilmeleri
değil, Fransız belediyelerinin Fas, Türkiye veya Rusya’nın belediyeleri ile (yani AB-dışı, gerçek
uluslararası düzlemde) olan ilişkilerindeki yetkinliğidir.
39 Avrupa Birliği’nin genellikle uluslar-üstü (supra-national) bir yapı olduğu ifade edilse de, bu an-
cak kısmen doğrudur. Zira Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Adalet Divanı
gibi uluslarüstü mekanizmalara sahip olsa bile, en etkili siyasî karar organı olan Avrupa Birliği
Konseyi (Council of the European Union) üye devletlerden oluşarak uluslar-arası (inter-nation-
al) veya hükümetler-arası (inter-governmental) bir özellik taşımaktadır.
40 Birleşik Avrupa’nın ‘fikir babaları’ başlangıçtan beri bölgeselleşmeye önem vermiş ve teşvik
etmişlerdir. İlk önce ekonomik gerekçelerle; çünkü bölgeler, Avrupa ekonomisinin düzen-
lenmesinde kilit aktör olarak algılanmışlardı ve dolayısıyla onları muhatap almak gerekirdi.
Ondan sonra politik ve ideolojik gerekçelerle; bölgeselleşme ve yerinden yönetimin (desant-
ralizasiyon) Avrupa’da demokrasinin kökleşmesi için şart olduğunu düşünüyor, bölgeleri, millî
egemenlik fikrine fazlaca bağlı kalarak bütünleşme önünde engel duran ulusal yönetimler-
den daha uygun bir muhatap olarak görüyorlardı (Daoudov, 2007:35, Goergen’den aktarılan
bu ifade Deyon (1997)’a aittir.). Ayrıca AB, siyasî bir güç olarak bütünleşme için bir yandan
yerelleşmeyi/bölgeselleşmeyi teşvik etmekte, diğer yandan insanların kendi ulus-devletlerinin
vatandaşlığından öte bir AB vatandaşı oldukları bilincinin yerleşmesi için çabalamaktadır
(Demirkaya, 2008:33).
41 AB’nin alacağı ve yerel yönetimleri ilgilendiren kararlarda Bölgeler Komitesi’ne danışılması
zorunludur.
Yerel Dış Politikanın temelleri 83
ve iç hukuka aktarılma sürecinde ulus-devletlerin söz sahibi olduğu
bir çerçevede gelişmektedir. Diğer yandan, yerel yönetimlerin yurtdışı
ilişkilerinin yasal çerçevesini hazırlayan veya bunu kısıtlayan, siya-
seten destekleyen veya reddeden, malî yönden buna kaynak aktaran
veya aktarmayan güç odağı, parlamentolar ve hükümetler gibi ulusal
yönetim organlarıdır.
Ayrıca ulusal yönetimin, yerelin uluslararası alanda yetkilendiril-
mesi hususundaki yatkınlık veya “gönüllülük” durumu iç ve dış faktör-
lerin etkisi ile değişkenlik gösterebilir. Bir yandan belirli ülkenin güçlü
veya gelişen demokrasi kültürünün olması gibi iç faktörler, diğer yan-
dan ise uluslararası camia nezdinde demokratik ülke olarak algılanma
arzusu (imaj kaygısı) ve o camianın beklentileri ve talepleri (tabir ca-
izse bir nevi “uluslararası mahalle baskısı”
42
) gibi dış faktörler, bu gö-
nüllülüğü artırma şeklinde etkileyebilir. Buna karşın, bir ülkenin içteki
demokrasi açığı veya ayrılıkçı hareketlere karşı gelişen merkeziyetçi
ve koruyucu refleksler gibi iç faktörler, veya, misalen, o ülkenin civar
ülkeleriyle ciddî sorunlar yaşaması gibi dış faktörler, bu husustaki gö-
nüllülük derecesini düşürebilir. Başka bir ifade ile bir devlet, demok-
ratik yetkilendirme yönündeki dış baskılara iç sebeplerle direnebilir.
Nitekim ileride görüleceği üzere, benzer sebeplerle Türkiye’de yerel
yönetimlerin uluslararası alanda yetkilendirilmeleri hususunda daha
temkinli bir politika benimsenmiştir.
3.1.5.2. küreselleşme ve ulusal Yönetim
Diğer yandan, yerel yönetimin uluslararasılaşmasını sağlayan de-
mokraselleşme olgusunun ikinci bileşeni olan küreselleşmenin ortaya
çıkmasında ve gelişmesinde de “ulusalın” önemli bir rolünün olduğu-
nu ifade etmek gerekir. Küreselleşmenin ulus-devleti ve ulusal ölçeği
aşındırdığı, saf dışı bıraktığı yöndeki literatüre yukarıda işaret edilmiş-
ti. Küresel ve ulusalın, yaygın ön kabulden farklı bir ilişkiye sahip ol-
duğu gerçeğine dikkat çekmek için burada bir başka çalışmaya kısaca
yer vermekte fayda vardır.
42 Burada, grup veya ortam baskısı, grubun/ortamın bir bireyin/grup üyesinin davranışlarını
belirli yönde etkileme kabiliyeti anlaşımına gelen ve Türkiye’de artık yaygın kullanılan “ma-
halle baskısı” kavramı, uluslararası toplumun bir ülke üzerinde, belirli ilkeleri/değerleri ben-
imsetme yönündeki etkisini ifade etmek için kullanılmıştır. Kavram hakkında geniş bilgi için
bkz. Çetin, 2010.