Monoteizm Hakkında Schmidt ile Pettazzoni Arasındaki Tartışma
137
bulunsa da bunun yanında başka dinî ve hatta büyüsel biçimlere de yer
verildiği için hakikî bir monoteizmden bahsedilemez.
104
1931‟de yayımlanan
Origine et Évolution de la Religion adlı eserinde Schmidt, Pettazzoni‟nin bu
kitabını değerlendirmektedir. Schmidt‟e göre Pettazzoni‟nin tezinin zayıf
noktası, basit bir gerçeklik olmayan gökyüzünü kişileştirilmiş bir fenomen
olarak ele almasından kaynaklanmaktadır. Gökyüzünde yaşayan ve semavî
fenomenlerin arkasına gizlenerek bunları birleştirdiği kabul edilen bir Varlık,
gökyüzünün kişileştirilmiş hâli olamaz. Diğer taraftan Schmidt,
Pettazzoni‟nin teorisinin olgularla örtüşmediğini ifade etmektedir. Schmidt‟e
göre Yüce Varlığın tek oluşunu gökyüzünün birliği ile izah etmek doğru
değildir. Zira “gökyüzünü kişileştirmek, gökyüzüne bir kişi yerleştirmekten
ibaret ise neden biri gök gürültüsü, diğeri yağmur vs. ile ilgilenen birkaç
tanesi düşünülmesin?”
105
1949 yılında Brüksel Üniversitesinde verdiği “Monoteizmin Oluşumu”
başlıklı
konferansta
Pettazzoni,
Schmidt‟in
“İlk
Monoteizm”
(
Urmonotheismus) teorisini “bilim yoluyla vahiy doktrininin eski konumuna
bir dönüş”
106
olarak değerlendirmektedir. Pettazzoni, ilkel kabilelerde yer
alan Yüce Varlık kavramını monoteizm ile özdeşleştirmenin ne derece
mümkün olduğu konusu üzerine eğilmekte ve bu konuda benimsenmesi
gereken yaklaşımı şöyle ifade etmektedir:
Bence monoteizm problemine girişmeyi metodolojik yönden mümkün kılan
bir tek tarz bulunmaktadır; o da bir kez daha tarihteki büyük monoteist dinleri
hareket noktası olarak alıp, bunlardan monoteizmin ne olduğuna ilişkin pozitif
ve somut bir kavram çıkararak bilinenden bilinmeyene doğru ilerlemektir.
104
Raffaele Pettazzoni, “Das Ende des Urmonotheismus?,” Numen, 3:2 (1956), s.157. Anthropos
Enstitüsü üyesi misyoner Paul Schebesta (1887-1967), Schmidt‟in avcı-toplayıcı kabilelerin dininin
monoteist karakterine ilişkin tezini test etmek üzere Orta Afrika‟da yaşayan Bambuti Pigmeleri
arasında bir alan araştırması yürütmüştür. Bu araştırmanın sonucuna göre Schmidt‟in kabul ettiği
gibi Bambuti Pigmelerinin dini salt bir monoteist karakter arz etmek yerine dualistik bir niteliğe
sahiptir. (Bkz. Zimon, a.g.e., s.253). Pettazzoni‟nin eleştirisini haklı gösteren bu örnek, Schmidt‟in
Urmonotheismus teorisinin olgularla örtüşmekten ziyade ideal bir inşadan ibaret olduğunu da
göstermektedir. Schmidt, Urmonotheismus‟u hiçbir olumsuz unsur taşımayan mükemmel bir din
olarak takdim etmektedir. Zimon‟un belirttiği gibi Schmidt, ilk dinin mükemmel olduğu
varsayımından hareketle ilkel halkların dinlerini ele almakta ve bunlardaki olumsuz unsurları,
bozulma süreci sonucunda daha sonra meydana geldiklerini düşündüğü için göz ardı ederek ilk din
şeklini yeniden inşa etmeye çalışmaktadır. Sadece kendi teorisini destekleyecek verileri dikkate
aldığı için Schmidt seçici davranmakta ve dolayısıyla da sübjektif ve keyfî bir yaklaşım
sergilemektedir (Bkz. Zimon, a.g.e., s.250).
105
Schmidt,
Origine et évolution de la religion, s.269.
106
Pettazzoni, “The Formation of Monotheism,” s.4.
138
Ramazan Adıbelli
Monoteist karakteri kuşku götürmeyen dinler, öncelikle Yahudilik,
Hıristiyanlık ve İslam‟dır. Her biri diğerleriyle iyi bilinen genetik ilişkilere
sahip olan bu üç büyük din dışında bir din daha vardır ki düalist yapısına
rağmen monoteist akideler içerisine dâhil edilmelidir; o da Zerdüştlük‟tür.
Dolayısıyla monoteizme ilişkin her araştırma, monoteizm ve bunun nasıl
şekillendiği hakkında tarihsel bakımdan kabul edilebilir bir fikir elde etmek
için bu dinlere müracaat etmelidir.
107
Monoteizm konusunda tartışabilmek için Yahudilik, Hıristiyanlık, İslam
ve Zerdüştlük‟ten hareketle bir monoteizm kavramı geliştirilmesini savunan
Pettazzoni, bu monoteist dinlerin ortak karakterlerini şu şekilde
sıralamaktadır: 1) Bu dinlerin her biri daha önce var olan politeist çevre
içerisinden yeni bir din olarak çıkmışlardır, 2) Bunların her biri dinî bir
reform ve bir reformcunun icraatı ile sıkı bir ilişki içerisindedir, 3)
Monoteizm düşüncesi, her zaman yeni bir din kurucusu olarak ortaya çıkan
bir peygamberin tebliğinin konusudur. Pettazzoni‟ye göre bu kriterlerin
hepsi monoteist dinlerde mevcuttur. Yahudi monoteizmi, eski Doğu politeist
kültlerine karşı ortaya çıkmıştır. Hıristiyanlık, pagan Greko-Romen ve
barbar Batı‟nın çeşitli dinleri ile mücadele etmiştir. İslam ise putperest
Arapların geleneksel dinlerine sert bir tepki göstermiştir. Aynı şekilde
Zerdüştlük de İranlıların geleneksel dinlerine karşı koymuştur. Sonuç
itibariyle Pettazzoni, monoteizmi, politeizmin reddi olarak tanımlamakta ve
böylece hem Vahiy teorisinden hem de evrim teorisinden farklı bir izah tarzı
getirmektedir.
Evrimci teoriye göre monoteizm, çok az farklılaşmış birçok ruha inançla
başlayıp evrim süreci sonunda tek Tanrı inancına indirgenmiştir.
Monoteizmin oluşumu ile ilgili bu izah tarzını Pettazzoni, zihinselci bir bakış
tarzı olarak görmektedir. Evrimci teoriyi reddeden Pettazzoni, kendisinin
daha az zihinselci ve daha çok dinî bir bakış açısını benimseyeceğini
bildirmektedir. Ancak o, tarihsel açıdan “İlk Monoteizm” teorisini de kabul
edilebilir bulmamaktadır. Tarihteki büyük monoteist dinleri referans alarak
monoteizmi, politeizmin reddi olarak tanımlayan Pettazzoni‟ye göre bu
tanım gereği monoteizm, politeizmi gerekli kılmaktadır. Dolayısıyla
politeizmin inkârı olan monoteizm, Schmidt‟in “İlk Monoteizm” teorisinde
öne sürdüğü gibi ilk din şekli olamaz. Animist teoriyi reddettiği gibi
Schmidt‟in teorisini de reddeden Pettazzoni, ilkel halklarda antropolog ve
107
Pettazzoni, a.g.e., s.6.