Monoteizm Hakkında Schmidt ile Pettazzoni Arasındaki Tartışma
141
tarihsel bakımdan farklı biçimlerde ifade edilmektedir: Hayvanların Efendisi,
Toprak Ana, Gök Baba. Tüm bu yapıların, kendilerini şekillendiren ve çeşitli
Yüce Tanrıların birer ifadesi olduğu çeşitli kültürel gerçekliklerle derin ilişkileri
vardır.
112
Bu alıntıdan açıkça görüldüğü üzere Pettazzoni, Schmidt‟in savunduğu
gibi Yüce Varlığın mantıksal-nedensel düşüncenin değil, mitik düşüncenin
bir ürünü olduğu konusunda ısrar etmektedir. Yani Pettazzoni‟ye göre Yüce
Varlık düşüncesi, insanın nesnelerin kökeni ve varlık nedenini bilme
yönündeki zihinsel bir ihtiyacından değil, onun varoluşsal bir ihtiyacından
doğmuştur.
113
Mitleri, çocuksu hayaller olarak değerlendiren bilim
adamlarının bu mit karşıtı yaklaşımını eleştiren Pettazzoni,
114
mitolojiyi bir
saçmalık olarak gören ve dinî düşünceyi özellikle Tanrı inancını rasyonel
düzeye indirgeyen Schmidt‟i eleştirmesi doğaldır. Zira etnolojik verilere
dayanarak konuşan Schmidt‟in mit kavramına yanlış bir anlam yüklediğini
Pettazzoni yine etnolojik verilere dayanarak ispat etmektedir.
Batı dillerinde mit kavramı zıt anlam taşıyan kavramlardan biri olduğu
için aynı kavramla birbirine tamamen zıt düşüncelerin ifade edilmesine
neden olmuştur. Bryan S. Rennie‟nin “mit araştırmacısının sayısı kadar mit
tanımı vardır” ifadesi, konunun ne derece karmaşık olduğu hakkında bir
ipucu vermektedir.
115
20. yüzyıla gelinceye kadar Batı‟daki felsefecilerin ve
teologların çeşitli mit tanımlamalarının hepsi Yunan mitolojisine dayanılarak
yapılmış ve bundan dolayı mit kavramına hayali, uydurma, gerçek dışı,
kurgu, yalan vs. gibi anlamlar yüklenmiştir.
116
Logos ve daha sonra
historia
kavramlarının karşıtı hâline gelen mythos kavramı, sonunda “gerçekte var
olmayan” şeyleri ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır.
117
İncillerin
Yunancaya çevrilmesiyle birlikte Yunan düşüncesinin kavramlarıyla kendini
ifade etmeye çalışan Hıristiyanlık, paganizme karşı yürüttüğü mücadelede
112
Raffaele Pettazzoni, “The Supreme Being: Phenomenological Structure and Historical
Development”. Krş. Pettazzoni, “Yüce Tanrı İnancının Fenomenolojik Yapısı ve Tarihsel Gelişimi,”
ss.78-79; Pettazzoni, Tanrı’ya Dair, ss.33-35.
113
Pettazzoni, “Yüce Tanrı İnancının Fenomenolojik Yapısı ve Tarihsel Gelişimi,” ss.73-74;
Pettazzoni,
Tanrı’ya Dair, ss.27-28.
114
Ugo Bianchi,
The History of Relgions, (Leiden E. J. Brill, 1975), s.93.
115
Bryan S. Rennie,
Reconstructing Eliade: Making Sense of Religion, (Albany: State University of
New York Press, 1996), s.61.
116
Mircea Eliade, The Quest, s.72.
117
Eliade, Aspects du mythe, s.12; Mircea Eliade, “Myth in the Nineteenth and Twentieth Centuries,”
Dictionary of the History of Ideas, (ed.) Philip P. Wiener, v.3, s.307. Ayrıca bkz. Mehmet Aydın,
Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, (Konya: Din Bilimleri Yayınları, 2005), ss.512-513.
142
Ramazan Adıbelli
mit kavramını bu anlamda kullanmıştır. Çünkü Hıristiyanlığa göre Eski Ahit
ile Yeni Ahit‟in doğrulamadığı her şey yanlıştı, yani bir “efsane” idi. Doğal
olarak Hıristiyanlık kültürüyle beslenen 19. yüzyıl Avrupa‟sında da mit
kavramı ile gerçekliğe aykırı olan şeyler kastedilmekteydi.
118
Bu durumu
Eliade şu veciz ifade ile dile getirmektedir: “Yunanlılar, bundan yirmi beş
asır önce öyle ilan ettikleri için bütün Avrupa dillerinde “mit” kelimesi bir
kurguya işaret etmektedir.”
119
Arkaik toplumlarla ilgili malumatların artmasıyla birlikte bu durumun
20. yüzyılın başlarından itibaren olumlu yönde değişmeye başladığı
görülmektedir.
120
Bronislaw Malinowski,
121
Pettazzoni
122
ve Eliade
123
vs.
gibi bilim adamlarının çalışmalarında mit kavramını Yunan-Hıristiyan
bağlamından kopararak ona fenomenolojik bir yaklaşımla yeni bir anlam
yüklemeleri sonucunda bu kavram olumlu bir anlam taşır hâle gelmiştir.
Hem gerçeklik hem de uydurma ve yalan anlamlarını aynı anda taşır
hâle gelen mit teriminin semantik alanının bu şekilde genişlemesi, bu
kavramın gündelik dildeki kullanımında bazı yanlış anlaşılmaları ve anlam
karışıklıklarını da beraberinde getirmiştir. Alan Dundes ve Percy S.
Cohen‟in belirttikleri gibi bu kelime, günümüzde Batı halk dilinde genellikle
pejoratif anlamda kullanılmaktadır.
124
Ancak bu kavram, “kurmaca” ya da
118
Mircea Eliade, Mythes, rêves et mystères, (Paris: Gallimard, 1957), s.21. Ayrıca bkz. Eliade, Aspects
du mythe, s.200.
119
Eliade,
Aspects du mythe, ss.184-185.
120
Eliade, “Myth in the Nineteenth and Twentieth Centuries,” s.307.
121
Uzun yıllar aralarında kalarak Melanezya yerlilerinin kültürünü incelemesi sonucunda Malinowski,
mitin modern romanlardaki öyküler gibi basit bir kurgudan ibaret olmayıp; bilakis yaşanılan bir
gerçeklik olduğunu keşfetmiştir. Bu tür topluluklarda mitin naklettiği olayların çok eski bir zamanda
vuku bulduğuna ve bunların dünya ve insanın kaderi üzerinde halen etki ettiğine inanılmaktadır
(Bronislaw Malinowski, İlkel Toplum, çev. Hüsen Portakal, (Ankara: Öteki Yayınevi, 1998), s.102;
Bronislaw Malinowski; “The Role of Myth in Life,” Sacred Narrative: Readings in the Theory of
Myth, Alan Dundes (ed.), (Berkeley-Los Angeles-London: University of California Press, 1984),
s.198). Malinowski, mitleri, kutsal birer anlatı/öykü (sacred tales) olarak tanımlamaktadır
(Bronislaw Malinowski; “The Role of Myth in Life,” Sacred Narrative, Alan Dundes (ed.), s.203).
122
Pettazzoni‟ye göre mitoloji, alışılagelmiş mit karşıtı tavrını terk etmeli ve miti insanlık hâlinin bir
ifadesi ve vesikası olarak kabul ederek ona karşı sempatik bir tavır takınmalıdır (Pettazzoni, “Myths
of Beginnings and Creation-Myths,” s.36).
123
Eliade, mit kavramını, söz ve masal kavramlarından ayırıp
kutsal fiil,
anlamlı hareket,
ilk olay
kavramlarıyla ilişkilendirmek gerektiği görüşündedir (Eliade, Traité d’histoire des religions, s.349).
Eliade‟a göre mit, “ister bütün gerçeklik olan Kozmos, ister bir ada, bir bitki türü, bir insan davranışı
veya bir kurum gibi Kozmosun sadece bir parçası olsun, Doğaüstü Varlıkların icraatları sayesinde
bir gerçekliğin nasıl meydana geldiğini anlatır. Dolayısıyla mit, her zaman bir “yaratılış” öyküsüdür:
Bir şeyin nasıl meydana geldiği, nasıl var olmaya başladığı anlatılır” (Eliade, Aspects du mythe,
s.16).
124
Percy S. Cohen; “Theories of Myth,”
Man, New Series, 4:3 (1969), s.337; Alan Dundes;
“Introduction,” Sacred Narrative, Alan Dundes (ed.), s.1.