Azərbaycan fəLSƏFƏ VƏ sosial-siyasi



Yüklə 5,14 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə16/67
tarix23.11.2017
ölçüsü5,14 Kb.
#12129
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   67

Fəlsəfə tarixi
 
 
 
- 49 -
Агиль Ширинов 
 
Проблема отношения духа к телу в истории философии 
(с древности до наших дней) 
(резюме) 
 
Проблема  связи  духа  и  тела – одна  из  важнейших  и  спорных  в  фило-
софии. В истории философии существовали два подхода к ее решению. Один 
из  них – дуализм,  рассматривавший  дух  и  тело  как  две  самостоятельные 
субстанции,  другой – монизм,  трактовавший  дух  и  тело  как  тождественные 
субстанции.  В  статье  анализируются  взгляды  проф.  С.Халилова,  предприн-
явшего  попытку  примирить  идеалистический  и  материалистический  подхо-
ды, решить проблему, основываясь на достижениях позитивных наук. Иссле-
дуются  фундаментальные  подходы  к  рассматриваемой  проблеме  в  истории 
философской  мысли,  в  свете  которых  оцениваются  взгляды  проф.  С.Хали-
лова на проблему душа-дух-тело.  
 
Ключевые слова: дух, душа, тело, дуализм, монизм, субстанция 
 
 
Bu məqalə Azərbaycan Respublikası Prezidentinin 
yanında Elmin İnkişafı Fondunun maliyyə dəstəyi ilə 
gerçəkləşdirilmişdir. –  
Grant № EİF-2011-1(3)-82/74/5
 
 
 


 
 
 
 
Epistemologiya 
 
 
  
Hermeneutik felsefe açısından 
bilgi-değer ilişkisi 
 
 
Mustafa Günay

  
(Türkiyə) 
 
 
“Bilgi”, “değer” ve “bilgi-değer ilişkisi”, felsefenin tarihi boyunca en 
önemli problemler öbeğini meydana getirmiştir. Bu problemlere yönelik çe-
şitli bakış açıları ve yanıt bulma denemeleri mevcuttur. Bildirimde konuyu 
daha çok hermeneutik felsefe açısından (ve özellikle Dilthey’ın düşünceleri-
ne dayanarak) ele almaya çalışacağım. 
İnsan, anlamlar ve değerler yaratan bir varlık olarak, anlamlar ve de-
ğerlerden oluşan bir dünyada yaşar. Bu nedenle o, hem kendisine hem de 
diğer bütün varonlara bu anlam ve değerlerin içinden bakıp kavramaya, an-
lamaya uğraşır. Dünyanın anlam ve değerlerden meydana gelen bir gerçek-
lik olmasının temelinde, insanın, kendi anlam verme yeteneği ve özgür yara-
tıcı gücü bulunmaktadır. Bu, insan varoluşunun en temel niteliği, insanı in-
san yapan şeydir. İnsanın bir tarih ve kültür varlığı olması, onun yalnızca bi-
len bir varlık (epistemolojik özne) değil, aynı zamanda yaşayan /tarihsel bir 
varlık olduğunun da ifadesidir. Bu durum, insanın bilen yanıyla eyleyen ya-
nını birlikte ele almayı da gerektirir. Bilgi ile değerler arasında yer alan 
bağıntıyı da burada bulabiliriz. 
Dilthey’a göre, insanlarher zaman, insanlara özgü inanç, değer, 
                                                 
 
- 50 -

 Dr., Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Felsefe Grubu Eğitimi ABD, 
mgunay@cu.edu.tr 


Epistemologiya 
 
 
- 51 -
norm, ide, kural, tasarım türünden şeylerin, yani yine kendi yaşamalarının 
ürünleri olan bu şeylerin yönlendirdiği bir insani ilişkiler ağı içerisindedirler 
ve her şeye bu yaşamanın içinden bakarlar. Bu, her zaman, yani insanlar 
toplu halde yaşamaya başladıklarından beri böyledir; yani bu yaşamanın 
kendisi,  tarihsel olarak oluşan bir şeydir ve insani-toplumsal olan her şeyi 
içermesi bakımından, yaşama, “tarihsellik”ten ve doğadan farklı bir oluşum 
olarak da “tinsellik”ten başka bir şey değildir. Dilthey’a göre, doğal durum-
dan toplumsal duruma geçtikleri aşamadan bu yana, insanlar, kendi koyduk-
ları kural, değer ve normlardan örülmüş bir çevrede yaşamaktalar; kendi 
yaratıları olan bu kural, değer ve normlar, sonradan yine insan eylemlerini 
belirleyen neden ve motifler olmaktadırlar.” (2, s.78-79) 
İnsanın amaçlı ve iradi eylemleri, tarihsel-toplumsal gerçekliği mey-
dana getirir. “Tarihte, doğabilimsel anlamda yasalar ve kategoriler olmadığı 
gibi, ona süreklilik kazandırabilecek ideler de yoktur. Çünkü insani düşünce 
ve amaçların ürünü olan bu ideler de, durmadan, her çağda değişirler. Ama 
bu belirlemelerden kalkıp, tarihi bir “kaos” saymak da yanlıştır. Her çağın, 
her dönemin kendisi için kendine kurduğu bir düzen, bir tinsel yaşam tarzı 
ve bu yaşam tarzına şekil veren hukuksal, politik, ekonomik kurumları, bu 
yaşam tarzına sinen ahlaksal, dinsel, estetik inanç, ilke ve ideleri vardır.” (2, 
s.70) 
Değerlerin ahlaksal, estetik, dinsel vb. olmak üzere, çeşitli tipleri ol-
duğunu biliyoruz. Ama içeriği farklı olsa da, bütün değerler; insan ürünü ol-
maları, insan tarafından gerçekleştirilmeleri bakımından ortak bir özelliğe 
sahiptirler.  İnsan, içinde bulunduğu gerçekliği değerlendiren tek varlıktır. 
Bu değerlendirme insanın varolma koşullarından biridir. İnsan gerçekliği 
değerlendirerek eylemde bulunur, içinde bulunduğu tarihsel/kültürel dünya-
yı oluşturur. Bir kez meydana gelmiş olan ve nesnelleşen bu dünya da insanı 
oluşturur. İnsan tarihsel süreç içinde kendini gerçekleştiren bir varlıktır. 
Değerler insanın tarih ve kültür varlığı olarak kendini gerçekleştirmesi 
bakımından olduğu kadar, kendisinin ne olduğunu bilmesi/soruşturması ba-
kımından da önem taşır. Değerlerin hem eylem hem de bilme bakımından 
insan varoluşunun temeli olduğunu söylemek yerinde olur. Bilgi arayışı da 
hep bazı değerlerle bağıntılıdır. “Bilgi bilinci” ve “değer bilinci” birliktedir. 


Yüklə 5,14 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   67




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə