BahâÎLİĞİn arka plani ve söylemi Üzerine bir değerlendirme



Yüklə 276,79 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/8
tarix19.10.2018
ölçüsü276,79 Kb.
#74986
1   2   3   4   5   6   7   8

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                                           metin bozkuş 

141

Mehdî tabiri  daha çok bazı hadislerde geçmektedir.

3

 Ve buralarda lugat 



anlamında, yani “Allah’ın doğruya ulaştırdığı kimse” anlamında gelmiştir. Sonra bu 

tabire, “beklenen ve yeryüzünü adaletle dolduracak imam” anlamı verilmiştir. Bu 

anlamı ilk defa Hz. Ali’nin kölesi Keysan, Hz. Ali’nin oğlu Muhammed b. Hanefiyye 

için kullanmıştır. Keysan, Muhammed’in, Razvâ dağında kaldığını iddia etmiştir. Oysa 

Muhammed h. 81’de ölmüş ve Bâkî mezarlığında defnedilmiştir. Ancak taraftarları 

onun ölmediğini, gâib olduğunu ve günün birinde döneceğini iddia etmişlerdir. 

Böylece  İsnâaşeriyye fırkasının beklenen imam fikrinin esasını bu hadise 

oluşturmuştur. Zamanla mehdî konusunda çok şey söylenmiştir. Özellikle, şiîler 

arasında bu kavram hızla yayılmış ve bu konuda pek çok hadis uydurulmuştur. Hadis 

âlimleri bu hadislerin senetlerinin zayıf olduğunu açıklamıştır. Emevî yönetiminin 

haksız uygulamaları bu fikrin yayılmasını  hızlandırmıştır.  İslâm tarihinde, Alevîler 

(Şiîler), Emevîler ve Abbâsiler “mehdi” lafzını kendileri açısından kullanmışlar ve bu 

isim her birinde farklı bir içerik kazanmıştır. Kısaca mehdî fikrinin siyasî, ictimaî ve 

dini pek çok sebebi vardır. Ancak bu fikir ilk önce şiîler arasında taraftar bulmuş ve şiî 

önderler, tabilerinin ümitsizliğe kapılarak dağılmasından korktukları için mehdî fikrini 

canlı tutmuşlardır.

4

 

İmamiyye şiasında, imamet konusu iman esaslarındandır. Din; Kur’ân, hadis 



ve 12 imamın sözlerinden oluşur. Beklenen mehdî, onikinci imam Muhammed el-

Mehdî’dir. 30 Temmuz 869 tarihinde doğmuş, 2 Ocak 873 tarihinde babasının 

vefatından sonra gizlenmiştir. Halen sağ olduğuna inanılan Onikinci İmamın 

kaybından 260 / 873 yılından 15 şaban 328 / 27 Mayıs 940 tarihine kadar geçen 

devreye Gaybet-i Suğrâ (küçük gizlilik) denir. İnanışa göre, bu dönemde onikinci 

imam ile şiîler arasında, ümmetin işlerine hidayet etmek üzere dört sefîr görevli 

kılınmıştır. Bunlara Nüvvâb-ı Erba’a (dört kapı) da denir. Dördüncü sefîr olan Ali b. 

Muhammed’in 15 Şaban 328 / 27 Mayıs 940 tarihinde ölümüyle başlayan ve 

günümüze kadar süren devreye Gaybet-i Kübrâ (büyük gizlilik) dönemi denir. Artık bu 

dönemde Onikinci İmam, Mehdî sıfatıyla, insanların gözünden tamamen gizli 

(gâib)’dir, ama sağdır. O, yeryüzü haksızlık ve zulümle dolduğu, her türlü kötülük ve 

düzensizliğin etrafı kasıp kavurduğu huzursuzluk günlerinde mutlaka ortaya çıkacak 

ve dünyayı adaletle dolduracaktır. Bu bakımdan Gâib İmam’a inanç, Şiî-İmâmiyye’nin 

bütün mensupları, özellikle haksızlık ve adâletsizliklerden, sosyal ve ekonomik 

sıkıntılardan en çok muzdarip olan halk tabakası arasında son derece güçlüdür ve 

yegâne ümit ve teselli kapısıdır. Gâib İmam’ın bir gün döneceği beklentisi bu kitlenin 

en büyük ve en önemli dayanağıdır.

5

 



b. Şeyhîlik Tarîkatı 

Şeyhîlik,  İran’da Ahmet Ahsâî (1753-1826)’nin kurduğu ve talebesi Kazım 

Reştî (1783-1843)’nin geliştirdiği, Bâbîlik için geçiş görevi gören, bir harekettir. Esas 

                                                 

3

 Buhari ve Müslim “mehdi” hadislerini, kendi şartlarını taşımadıkları için rivayet etmediler. Bu hadisleri Ebû 



Davud, Tîrmizî, İbn-î Mace ve diğerleri rivayet ettiler. Bkz. Avni İlhan, Mehdîlik, İstanbul, 1993, s. 130-40; 

Ali Osman Ateş, Ehl-i Sünnet ve Şia’nın Delil Olarak Aldığı Bazı Hadisler, İstanbul, 1996, s. 47-57. 

4

 Bkz. Emin, Duha’l-İslam, III, 235-241; İlhan, a.g.e., s. 65-103; Yaşar Kutluay, İslam ve Yahudi Mezhepleri



Ankara, 1965, s. 214-15; Muhsin Abdülhamidİslama Yönelen Yıkıcı Hareketler (Bâbîlik ve Bahâîliğin 

İçyüzü), çev. M. Saim Yeprem-Hasan Güleç, Ankara, 1973, s. 47-53. 

5

 Bkz. Ethem Ruhi Fığlalı,  İmamiyye  Şiası,  İstanbul, 1984, s. 175-80; Kaşifü’-Gıtâ,  Caferî Mezhebi ve 



Esasları, çev. Abdülbakî Gölpınarlı, İstanbul, 1976, s. 50-55; Öz, a.g.e., s. 59-67. 


 

 

 



 

 

 



 

 bahâîliğin arka planı ve söylemi üzerine... 

142

itibariyle, Şiî-İmamiyye’de Gaybet-i Kübrâ döneminde, Şiîlerin, Allah’ın hücceti olarak 

gördükleri imamlarının manevî nûrunu yansıtacak veya onunla bağlantı kuracak ve 

ona açılacak kapı (bâb) anlamında bir kâmil şiî’nin varlığı esasına dayanır.

6

  Şeyh 


Ahmet Ahsaî, küçük yaşta Kur’ân-ı  öğrendi. Pek çok din aliminden dersler aldı. 20 

yaşında Necef ve Kerbela’yı ziyaret etti. Ehl-i Beyt ve imamlara duyduğu büyük 

saygıyla meşhur oldu ve çevresinde insanlar toplandı. Mi’rac, Kıyamet ve va’dedilen 

kimsenin zuhuru konularında farklı fikirleriyle öne çıktı. İran’da Şiraz ve Yezd şehirleri 

ile Mekke ve Medine’yi ziyaret etti. O’nun vefatından sonra hareketin başına talebesi 

Kazım Reştî geçti. Kazım Reştî de küçük yaşta Kur’an’ı öğrendi. 22 yaşında Şeyh’e 

talebe oldu. Onun yolunu sürdürdü. Beklenen Zuhur’un yakın olduğunu söyledi ve 

anlattıklarıyla düşmanlar kazandı. Şiîler tarafından  küfrüne karar verildi.

7

 

Şeyhîlik tarikatı, Oniki İmamı, ilahi iradenin zuhur ettiği yer, Allah’ın 



arzusunun müfessirleri ve hilkatin mucib sebepleri olarak görür. Dolayısıyla onlar 

olmasalardı, Allah hiçbir şeyi yaratmayacaktı, o halde onlar yaratılışın nihâî 

gayesidirler. Ulûhiyetin tezahürleri onlar vasıtasıyla hasıl olur. Gaybet-i Kübrâ’dan 

sonra onların nurunu ve Hz. Muhammed’in hakikatini aksettirecek bir “kâmil şiî”nin 

var olması gerekir. Kâmil Şiî olarak bu nur en mükemmel bir şekilde kendilerinde 

tecelli etmiştir. Allah idrak edilemez ve hiçbir yaratılmış olan varlığın düşüncesine 

sığmaz. Ancak hakikatte, en yüksek varlığın cevheri olan imamlar vasıtasıyla 

anlaşılabilir. Levh-i mahfuz, bütün yer ve gökleri ihata eden imamın kalbidir.

8

 

İmamiyye  şiası onyedinci yüzyılda Usûliyye ve Ahbâriyye adı altında bir 



bölünme ve çekişmeyi yaşamaktaydı. Bu bölünmenin izleri onbirinci ve onikinci 

yüzyıllara kadar uzanır. Ahbârî anlayış, Molla Muhammed Emîn Esterâbâdî (ö. 1623) 

tarafından sistemli bir yapıya kavuşturulmuştu. Temel hedefi, şiî fıkhını ictihada 

dayalı aklî esaslar yerine, Kur’ân ile Ehl-i Beyt’ten gelen hadislere dayandırmaktı. Bu 

anlayış, aslında imamiyye şiası içinde ilk günlerden itibaren ulemâ tarafından temsil 

edilmişti. Ancak Safevîlerin son dönemleri ile Kaçar hanedanın ilk yıllarında ulemâ, 

fıkhî pek çok meseleyi çözme zarureti ile karşı karşıya kalınca, içtihat konularında 

kendilerini olabildiğince hür hissetmiş; bu durum da Ahbârîlerin tepkisini çekmiştir. 

Usûlî anlayış ise, müctehidlere geniş ve mutlak yetkiler tanımış ve onları ‘taklîd 

merciî’ haline getirmişti. Buna göre mukallid olan bir şiî, yaşayan bir müctehide 

bağlanmak ve onun itikâdî ve fıkhî emirlerine uymak zorundadır. Ahbârîler ise, gâib 

olan imama bağlanmayı, Kur’an ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerle yetinmeyi 

savunmuştu. Ahmet Ahsâî bu iki anlayışın temsilcileri ile temaslarda bulunmuş ve 

görüşlerini öğrenmiştir. O, Şiîlerin, yaşayan bir müctehidin otoritesine bağlanma 

anlayışı olan usûlî anlayışı reddetmiş ve bunun yerine, “er-ruknu’r-râbi” (dördüncü 

esas) akîdesini ileri sürmüştür. Ayrıca İmamiyye’nin inanç esası olarak benimsediği, 

tevhîd, nübüvvet, imamet, meâd ve adalet esaslarını; tevhîd, nübüvvet ve imamet 

şeklinde üçe indirgemiş ve bunlara dördüncü olarak, imamlar ile inananlar arasında 

aracılık yapan, ‘kâmil şiî’ inancını eklemiştir. Buna göre, kâmil şiî, manevî müşahede 

                                                 

6

 Ethem Ruhi Fığlalı, Bâbîlik ve Bahâîlik, Ankara, 1994, s. 4; CL. Huart, “Şeyhîler,” İA. XI, 479; Abdülhamid, 



a.g.e., s. 55-56. 

7

 Neyir Özşuca, Bahaî Tarihi Özeti, İstanbul 1987, s. 9-12; Mezhepler ve Tarikatler Ansiklopedisi (E.Ruhi 



Fığlalı Bşk. Heyet) İstanbul, 1987, s. 31; Abdülhamid, a.g.e., s. 62-66. 

8

 Huart, Şeyhiler, XI, 479-80; E. Ruhi Fığlalı, “Bahaîlik”, DİA, IV, 465. 




Yüklə 276,79 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə