Bibliyografya: 6 Bibliyografya: 7



Yüklə 1,09 Mb.
səhifə22/33
tarix30.10.2018
ölçüsü1,09 Mb.
#76033
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   33

BÜDELÂ333

BÜDEYL B. VERKÂ

Büdeyl b. Verka' b. Abdil'uzzâ (Amr) el-Huzâî (ö. 11/632 [?]) Huzâa kabilesinin reisi, sahâbî.

Arap dâhilerinden olduğu söylenen Bü-deyl'in (İbn Hazm, s. 239) Mekke fethin­de müslüman olduğuna dair rivayetler bulunmakla beraber bütün Huzâalılar'ın Hudeybiye Antlaşması'ndan sonra İslâ­miyet'i kabul ettiği dikkate alınırsa, İbn Hacer'in de kaydettiği gibi, Büdeyl'in fe­tih yılından önce Müslümanlığı kabul et­tiği anlaşılır. Hz. Peygamber müslüman olması için daha önce Büdeyi'e bir mek­tup göndermiş, Resûlullah'ın Hz. Ali'ye yazdırdığı bu mektup sonraki yıllarda bu ailenin iftihar vesilesi olmuştur.

Hicretin 6. yılında (628) Hz. Peygam­ber Kabe'yi ziyaret etmek üzere ashâb-ı kiramla Hudeybiye'ye vardığı zaman Bü­deyl bazı Huzâalılar'la birlikte onların ya­nına geldi. Mekke'de bir evi bulundu­ğu için Kureyşiiler'in müslümanlar aley­hindeki faaliyetlerini biliyordu. Hz, Pey-gamber'ie görüştükten sonra Mekkeli-ler'in yanına giderek müslümanların Ka­be'yi ziyaret etmekten başka bir niyet­leri olmadığını, hatta Kureyşliler'le an­laşma yapmayı bile düşündüklerini, an­cak umre yapmaları engellendiği tak­dirde savaşı bile göze alacaklarını ha­ber verdi.

Bu olaydan iki yi! sonra Huzâa kabile­sinden birkaç kişiyle birlikte Medine'ye giden Büdeyl, Kureyşliler tarafından des­teklenen Bekiroğullan'nın saldırısına uğ­radıklarını ve bu yüzden kabile mensup­larından birçoğunu kaybettiklerini Hz. Peygamber'e haber verdi. Müslümanla­rın müttefiki olan Huzâaiılar'a saldırmak Hudeybiye Antlaşması'nın açıkça ihlâ­li anlamını taşıdığı için Hz. Peygamber Mekke fethi hazırlıklarına başladı. Bü-deyl'i Büsr b. Süfyân ile birlikte, Huzâa'-nın bir kolu olan kendi kabileleri Kâ'bo-ğullan'nı Mekke fethine katılmak üzere ramazan ayında Medine'ye getirmekle görevlendirdi. Mekke fethedildiği gün Hz. Peygamber Mekkeliler'e eman verirken Büdeyl'in evine sığınanların da canları­nı kurtarmış olacaklarını ilân etti. Daha sonra Büdeyl kabilesiyle birlikte Huneyn Savaşı'na katıldı. Bu savaşta elde edilen esirlerle ganimet mallarının Ci'râne'ye götürülüp orada korunması görevini Hz. Peygamber Büdeyl'e verdi. Bu görevin başka sahâbîlere verildiği de rivayet edil­mektedir. Tebük Savaşı'nda da bulunan Büdeyl'in vefat tarihi hakkında çeşitli rivayetler vardır. Onun Sıfffn'de vefat et­tiğine dair rivayet doğru değildir. Zira Sıffîn'de şehid düşen Büdeyl'in oğlu Ab­dullah'tır. Hz. Peygamber'den önce Ve­fat ettiğine dair olan rivayetler daha kuv­vetlidir. Hz. Peygamber'in Büdeyl'e Ve­da haca esnasında, Mina günleri diye de anılan kurban bayramının ilk günlerin­de oruç tutulmayacağını söylemesi ve bugünlerin yeme içme günleri olduğu­nu müslümaniara duyurmasını emretme­sinden, ayrıca Hz. Peygamber'den önce öldüğü rivayetinden hareketle onun 11'-de (632) vefat ettiği sonucu çıkarılabilir. Bu sebeple Ebü'ş-Şeyh'in Büdeyl'i İsfa­han fâtihlerinden biri olarak gösterme­si de doğru değildir.

Büdeyl'den oğlu Selem ile Habîbe bint Serik hadis rivayet etmişlerdir.



Bibliyografya:

Buhârî, "Şurût", 15, "Meğâzî", 48; Vâkıdî, si-Meğâzî, II, 593-594, 749-750, 783-784, 800, 814-815, 817; III, 923, 990; İbn Hİşâm, es-ST-re, III, 311-312; IV, 391, 395-396, 400, 402; İbn Sa'd, ei-Tabakât, II, 96; IV, 294; V, 459; Taberî, Târih (Ebü'I-Fazi), II, 625-626; 111, 44-46, 50-52, 55; Ebü's-Şeyh, Tabakatü'l-muhad-dişîn bi-Esbehân334, Beyrut 1407/1987, 1, 259-265; İbn Hazm, Cem-here, s. 239; İbn Abdülber, el-İstfâb, I, 165-166; İbnü'l-Esîr, üsdü'i-ğâhe, I, 203-204; İbn Hacer, et-isâbe, I, 141; a.mlf., Taccr/ü7-men-/aca, Haydarâbâd 1324, s. 48-49; M. Hamîdul-lah. el-Vesâ' iku's-siyâsiyye, Beyrut 1403/1983, s. 273-278; H. Lammens. "Eüdeyl", lA, II, 829-830; a.mlf.. "Budayl b. Warkâ5", El2 (Fr.|, I, 1322-1323.



BÜĞDÜZ

Oğuz boylarından biri.

Kâşgarlı Mahmud (XI. yüzyıl) Büğdüz-ler'i Oğuz boylan listesinde sekizinci sı­rada zikreder ve damgalarının şeklini ve­rir. Eserini Hindistan'da 1206 yıllarında yazmış olan Fahreddin Mübarek Şah'ın Türk kavimleri listesindeki Oğuz beyleri arasında Büğdüzler'in de adı geçmek­tedir. Reşîdüddin Fazlullah'ın (XIV. yüzyıl) Câmi'u't-tevârih adlı eserindeki tam ve daha tafsilâtlı Oğuz boyları listesinde Büğdüzler'in kardeşleri, taşıdıkları adin mânası, onkunları (totem kuşları), ülüşleri (şölenlerde koyun etinden yiyecekleri kı­sım] ve damgalarının şekli bildirilmiştir. Buna göre Büğdüzler Oğuzlar'ın Üçok koluna mensup olup İğdir, Yıva ve Kınık boylanyla birlikte Oğuz Han'ın aitı oğ­lundan biri olan Deniz Han'dan gelmiş­lerdir. Büğdüz adının mânası "her­kese karşı alçak gönüllü olan, yardımcı (hizmet edici)" demektir. Onkunlan avcı kuşlardan çakır, ülüşleri koyunun "aşığ-Iu" denilen kısmıdır. Eserini XV. yüzyılın birinci yarısında yazmış olan Yazıcıoğlu Ali'nin Seîçuknâme'sindeki Oğuz boy­ları listesi de Câmi'u't-tevârih'ten alın­mıştır.

Cömi'u't-tevânh'tek] "Türklerin Ta­rihi ve Oğuz Han'ın Cihangirliğinin Hikâ­yesi" bölümünde de Büğdüzler'in adı ge­çer. Burada anlatıldığına göre son Oğuz yabgusu (meliki) Ali Han. Oğuz elinden ayrılarak suyun öte yanında oturan bir kısım Oğuzlar'a çok genç yaştaki oğlu Kılıcarslan'ı vali tayin etmiş ve ona Şah Melik unvanını vermiş, yaşlı ve tecrübeli beylerinden Kuzucu'yu da Şah Melik'in atabegliğine getirmiştir. Kuzucu Büğdüz boyundandı. Ancak Şah Melik atabeği Kuzucu'nun öğütlerini dinlemeyip ba­şında bulunduğu Oğuz topluluğuna zul­metmeye başladığını gören beyler onu öldürmeye karar verirler. Bunun üze­rine Şah Melik atabeği ile birlikte Yeni Kent'te oturan babası Ali Han'ın yanına kaçar, o da Atabeg Kuzucu'nun sözle­rini dinlemeyerek oğlunu zincire vurdu­rup zuime uğrayan beylere teslim et­mek ister. Bu bilgi Büğdüzler'in, Oğuz­lar'ın İslâmiyet'ten Önceki tarihlerinde rol oynamış boylardan biri olduğunu gös­termektedir.

Dede Korkut destanlarında Büğdüz­ler Emen Bey İle temsil edilirler. Fakat Emen Bey bu destanlarda büyük ihtimal­le bir yanlışlık eseri olarak Bozok beyle­ri arasında zikredilmiştir. Bununla bir­likte Büğdüz Emen'in kendi kolu olan Üçoklu beylerine küsüp oymağı ile Bo-zoklar'ının yanında oturmuş olması ve bundan dolayı Bozoklar'dan (Taş Oğuz -Dış Oğuz) sayılması mümkündür. Emen Bey'in lakabı "bıyığı kanlu"dur (öfkeli ve cesur). Fakat Büğdüz Emen için şeref ve­rici husus, onun Hz. Peygamber'i ziyaret ettiğinin söylenmesidir. Bununla ilgili olarak Büğdüz Emen öğülürken, "Varu-ban Peygamber'in yüzünü gören, gelü-ben Oğuz'da sahabesi olan" denilmekte­dir. Emen'in büyük beylerden Kazılık Koca oğlu Yigenek'in dayısı olduğu da bilinmektedir. Yine bu destanlarda Büğ­düz Emen'in Depe Göz adlı olağan üstü yaratıkla savaştığı, fakat başarılı olama­dığı da söylenir. Bütün bu bilgiler, Büğ­düzler'in XI-XI1. yüzyıllarda Seyhun boy­larının Karaçuk dağları kısmında yaşa­yan Oğuz-eli'nde önemli bir mevkiye sa­hip olduklarını ortaya koymaktadır.

XVI. yüzyılda Anadolu'da Büğdüzler'e ait yirmi iki yer adı tesbit edilebilmiştir. Buna göre Büğdüzier Oğuz boylarının yer adları sayısına göre düzenlenmiş cet­velinde on yedinci sırada bulunmakta­dır. Bu yer adları Anadolu'nun bir Türk ülkesi haline gelmesinde Büğdüzler'in önemli rol oynadıklarını göstermektedir. Bütün Büğdüz obaları erken bir zaman­da toprağa bağlanmışlardır. Bundan do­layı Hazar ötesi Türkmenleri arasında bu isimde hiçbir topluluk görülmediği gibi XVI. yüzyılda Anadolu'da sadece Su­riye'de Hama sancağında altmış beş ver­gi nüfuslu bir Büğdüz oymağı tesbit edil­miştir. XVI. yüzyılda yirmi iki olan yer adından ise günümüze ancak üçü gele­bilmiştir.



Bibliyografya:

Dtuârıü lugâti't-Türk, I, 56; Dîuânü lugati'l-Türk Tercümesi, I, 56; Dîüânü İLigâti't-Türk (Dankoff}, i, 101; Târihi Fahreddîn Mübârek-şâh (nşr. E. D. Ross), Lorıdon 1927, s. 47 ve fo­tokopi; Reşîdüddin. Câmicu'l-teüâ.nh335, Tahran 1338, I, 49; a.e.; TSMK, Hazi­ne, nr. 1653, II, vr. 389b-390J; a.e.: Oğuz Des­tanı (üre. Z. Velidî Togan), İstanbul 1972, s. 73-74; a.e.: Die Geschichte der Oğuzen des Ra-sid addın336, Wien 1969, s. 62-63; Yazıcıoğlu Ali. Selçuknâme, TSMK, Revan, nr. 1390, vr. 22ab; Dede Korkut Kitabı (nşr. Mu­harrem Ergin), Ankara 1958, I, 113, 175, 200, 202, 208, 210; a.e.: The Book of Dede Korkut337, Austin-London 1972, s. 37, 87, 118, 125, 126, 169, 170; Türkiye'de Meskûn Yerler Kdauuzu, Ankara 1946, I, 184; Faruk Sümer, Oğuzlar: Türkmenler, İstanbul 1980, s. 359, 400, 456.




Yüklə 1,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   33




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə