GtRtŞ
39
G encin en temel görevi, bireyin yapısında derinlere kök
saldığından, dünyaya daha sağlam tutunabilm esi ve çevresinin
koşullarına uyabilmesini en iyi sağlayacak işlevi ayrıştırıp, onu bir
başına geliştirmektir. Bu ayrıştırmayı gerçekleştirdikten sonra ancak
öteki işlevler ayrıştırılabilir.
Birey, bilincini, çevresindeki dünyaya dem ir atıp sağlamca
bağlamadan — ki bu, erişkinlik çağında, hatta daha sonra, belli bir
görgü birikiminden sonra olur— ille de gerekmedikçe, bilinçdışıyla
karşılaşmamalıdır.
Davranış tipi için de aynı şey söz konusudur. Ömrün ilk
yarısında, yaradılıştan gelen yatkınlık ağır basar; çünkü yolunu buldu
racak en iyi şey doğanın ona verdiği davranıştır. Ancak ömrün ikinci
yarısında, karşıt davranışın da hakkını vermek gerekir.
Hem içedönük, hem de dışadönük için bir tehlike söz konusudur.
Bunlardan birine aşırı gidilip, Öteki yan savsaklandığında, sonuç
nevroz'dur. Çünkü amaç daim a ruhsal bütünlük, tamlıktır. Söz konusu
dört işlevden en çok üçünün bilinç yüzeyine çıkarılması gerekir. Genel
davranış yatkınlıklarını dört temel işlevle çakıştıracak olursak, sekiz
değişik tip elde ederiz: Dışadönük düşünen tip, içedönük düşünen tip;
dışadönük duygusal tip; dışadönük duyumsal tip, içedönük duyumsal
tip vb.
İnsan bilincinin ayrışma derecesinin Jung'un
persona (kişilik)
dediği şey üzerinde büyük etkisi vardır; persona, bireyin dış dünyaya
karşı genel ruhsal davranış biçimidir.
Şekil 2, bireyi çevresiyle tem asa getiren ruhsal ilişkiler düzeninin,
BEN ile nesnel dünya arasına nasıl bir tür örtü gerdiğini göstermekte.
Burada olsun, öteki biçimlerde olsun, düşünme, baş işlev sayılmak
tadır: Persona'ya, B EN 'in çevresindeki örtüye, hem en hem en
tam am iyle egem endir. Y ardım cı işlevlerin rolleri yoktur pek,
gelişmemiş alt işlev olan duygu duyma işlevininse, gerçekte hiç rolü
yoktur. Persona, aslında BEN'in parçası, dış dünyaya dönük parçasıdır;
Jung şöyle tanımlar persona'yı: «Persona, işlevsel bir komplekstir;
uyum, ya da gerekli uygunluk için oluşmuştur»8, ancak kişilikle bir
8
On Psychical Energy,
s. 58.
40
GtRİŞ
DÜŞÜNME
Şekil 2
tutmamak gerekir. Persona'nın işlevsel kompleksi, yalnızca nesne ile,
yani dış dünya ile olan ilişkiyle ilgilidir. Persona, bireyle toplum
arasında insanın nasıl görünmesi gerektiği konusunda bir uzlaşmadır.
Çevrenin koşullarıyla, bireyin iç yapısal gereksinimi arasında bir
uzlaşma.
Doğru işleyen bir persona üst etkeni hesaba katmalıdır: Birinci
etken, her insanın içinde taşıdığı BEN-ülküsü, ya da dilek-imgesidir;
yaradılışının ve davranışının ona benzemesini ister; ikinci etken,
bireyin içinde bulunduğu özel ortamın kendisini dilediği biçimde
görüşüdür; üçüncü etkense, bu ülkülerin gerçekleşmesini sınırlayan
bedensel ve ruhsal olaylardır. Bazan olduğu gibi, bu etkenlerden biri,
hatta ikisi hesaba katılmadığı zaman, persona görevini gerektiği gibi
başaramaz. Kişiliğin gelişmesine yardım edeceğine, ona engel olur.
Yalnızca dıştaki toplumun onayladığı niteliklerden oluşan bireyin per-
sona'sı, kitle adamının persona'sıdır; öte yandan, yalnızca kendi dilek
imgesini hesaba katan ve öteki iki etkeni savsaklayan bir kimsenin per-
GİRİŞ
41
sona'sı ise, ya bir züppenin, ya da bir başkaldıranın persona'sı olur.
Persona'nın ilgilendiği, yalnızca ruhsal nitelikler değildir, aynı zaman
da, toplumsal davranış biçimleriyle, kişisel görünme, duruş, yürüyüş,
giyiniş, yüz ifadesi, gülüm sem e, kaş çatm am ızın niteliği, hatta
saçımızı tarayış biçimimizle de ilgilenir. Çevre koşullarına kendi iç
yaşamını iyi uydurmuş bireyde, persona, dış dünya ile kolay ve doğal
ilişkiler sağlayan koruyucu bir boyadır. Ama kim i zaman öyle olur ki,
insan bu örtü ardında gerçek yaradılışını kolayca saklam aya alışıverir,
bu maske donar, birey de ardında yok olur gider. «İnsanın mevki ile,
ya da ünvanı ile özdeşleşmesi gerçekten çok çekicidir, birçok insanın
toplumun kendilerine bağışladığı saygınlıktan başka bir şey olm a
maları bundandır. Bu kabuk arkasında kişilik aramak boşunadır.»9
Bütün bu şişirilm işlik altında, acınacak küçük bir varlık yatar.
«Mevkinin, ya da ne olursa olsun şu dış kabuğun bu denli çekici
olması bundandır.»10 Kişisel yetersizlik için ucuz, dengeleyici bir
öğedir bu. Bireysel kişiliği, profesörlük rolü ile tükenmiş profesör tipi
ni hepimiz biliriz: M askesinin ardında, huysuzluk ve bebeksilikten
başka bir şey bulamazsınız. İşleme yönteminin alışkanlık olmasına,
dolayısıyla da otomatik çalışm asına karşın, persona, dıştaki birinin,
örtü ardındaki bireysel karakterin niteliklerini farkedem eyecek dere
cede erişilmez olmamalıdır. Artık bir kenara atılmayacak katı bir
biçimde büyümemelidir. Normal olarak, bilinç, doğru dürüst işleyen
bir persona'yı istediği gibi kullanabilir, ânın koşullarına uydurabilir
onu, hattâ gerekirse başka bir persona ile değiştirebilir. Çevresine ken
disini iyi uydurmuş birey, düğüne giderken başka, iş konuşurken
başka, nutuk çekerken başka persona'lar takar. Persona'sını değiştire
bilmesi için onun bilincinde olması gerekir. Tabi, persona'sı bilincin
geliştirilmiş üst işlevi ile ilgisi ise, yapabilir bunu. Ama ne yazık ki,
her zaman böyle olmaz; çevreye uyum, istenilenin tersine, bazan üst
işlevle olur. Ya da, bireye ana babasının ya da eğitimin baskısıyla zor
lanabilir. Ama bu çok sonra acı sonuçlar doğurabilir. Doğal ruhsal
9
On the Nature o fth e Psyche, s.
207.
10
Aynı yapıt,
s. 216.