30
GtRtŞ
toplaşır; psikanaliz bu bulgunun gerçekliğiyle, ya ayakta durur, ya da
devrilir.»
Jung'un bu konudaki düşüncesi açıktı: Oidipus Kompleksi onun
için bir varsayımdı, bazı durumlarda doğrulanabilirdi, ama genelleşti
rilmesi olacak şey değildi. Kadınların durumu ne olacaktı peki? Onlara
nasıl uygulanacaktı? Jung, Freud'a «Elektra Kompleksi» sözcüğünü
önerdi; am a Freud bu sözcüğü benimseyemedi pek. Jung, Freud'un
yöntemlerini eleştiriyordu, inatçılığına ve kendi kuramına ters düşen
şeyleri görmezlikten gelme eğilimine kızıyordu onun. Freud'un kendi
üzerinde durduğu bir konuya aşırı önem verdiği kesindi, sanki onu
düşünmüş olması, onun gerçek olması için yetiyordu.
Freud hastalarına karşı çok yumuşaktı, duyguluydu derler, ama
öğretm enlik cübbesini sırtına geçirdiğinde kasıp kavuruyorm uş,
duygular arka plana geçer, sanki o duygular yokmuş gibi davranırmış.
Freud, özel yaşamının tüm izlerini yok etmek için önlemler
aldığını söyler, özellikle de, gençliğine ait hatıra defterleri, mektuplar
ve bilimsel notları yok etmek istemişti. «Genel dünya konusundaki
bütün düşünce ve duygularım, özellikle de beni ne bakımdan ilgilen
d ird ik le rin i gösteren belgeler yok edilmiştir. Yaşamını yazanların,
düşkırıklığına uğramasını görmek, onu sevindiriyordu.
Altı yedi yıl sürdü dostlukları: 1913’te ayrılışları, uzun tartışma
lara, spekülasyonlara yol açtı.
Jung, "Bilinçdışının Psikolojisi' adlı yapıtının ikinci bölümünün
Freud'u kızdıracağını biliyordu; vardığı sonuçları Freud kabul etmeye
cekti. Nitekim öyle de oldu; çünkü bu sonuçları, kendi buluşu olan
psikanalizin kapsam ının haksız bir biçimde genişletilmesi gibi görü
yordu. Jung, bu yapıtını yayımladıktan sonra, Freud ile araları açıldı,
gene de Uluslararası Psikanaliz Dem eği Başkanı olarak yeniden iki yıl
için seçilmesi am acıyla orada bulunanların üçte ikisi oy verdi; Jung
seçildi. Dernek, İkinci Dünya Savaşı yüzünden toplanamadıysa da,
Jung başkan olarak kaldı.
Freud ile Jung arasında bir süre resmî m ektuplar yazıldı çizildi,
derken iki taraf da sustu. Freud için olduğu kadar, Jung için de son
derece sarsıcı bir olaydı bu. İçinden kendi kendine bir güvensizlik duy
GtRtŞ
31
maya başladı, nereye yönelmesi gerektiğini bilmiyordu. Sürekli bir
«iç-bakış»tan söz eder, «aklını oynattığından» kuşkulanır. Nitekim
1913'te, Jung, kendisini tedirgin eden baskının dışa doğru yöneldiğini
söyler. «Baskı altında» olm ak duygusu, sanki yalnızca ruhsal bir
durumdan değil de, somut bir gerçekten çıkıyordu. Jung, kendi zihnin
deki karmaşa ile bunun arasında bir ilişki kuruyordu. Derken Jung,
gözü önünden bir türlü gitmeyen bir görüntü görm eye başladı: Dünya
kana bulanıyor, yakılıp yıkılıyordu. H er psikiyatrın tanık olabileceği
gibi, bu bir akut şizofreni başlangıcıdır. Jung, bir psikozla karşı karşıya
bulunduğunu sanıyordu. Bu görüntü, 1914 yılı başlangıcına kadar
sürdü. Derken, 1 Ağustos 1914'te Birinci Dünya Savaşı başladı.
Jung'un tepkisi beklenmedik oldu. Görmüş oldukları, bir akıl bozuk
luğu sonucu değildi; yaklaşan dünya çatışmasının ilk belirtileriydi. Bu
kuramı, eski düşüncelerini destekliyordu. Yani baskı altındalık duy
gusu kendi içinden değil, dıştaki somut bir gerçekten ileri geliyordu.
Böyle de olsa, Jung, görevinin kendi düşlerini ve görüntülerini incele
mek olduğuna inanıyordu. İnsanlığın genel durum uyla kendi yaşantısı,
birbiriyle uyuşuyordu. İlk görevi, kendi ruhunun derinliklerine inm ek
ti.
Jung, kendini özel çalışmalara adamak için Zürich Üniversitesi’n-
deki kürsüsünden istifa etti. Zürich'teki K üsnacht'da hastalarına bak
m aya, birbirlerini izleyen yüzlerce yapıt verm eye devam etti.
Bilinçdışı ile varoluşsal yapısı üzerindeki araştırmalarına koşut olarak
ilkel halk topluluklarının psikolojisini, onların arasında yaşayarak,
doğrudan doğruya incelemek istedi. 1921'de uzun süre Afrika'da kaldı;
1924-25'de A rizona ve New M exico'daki Pueblo K ızılderilileri
arasında yaşadı; 1926'da K enya'da Elgon D ağı’nın Güney ve Batı
yamaçlarında dolaştı. Çağdaş bir Avrupalı'nın bilinçdışı ile ilkel ruhun
bazı belirtilerinin içeriği arasındaki güçlü benzerlikler, Jung'un etnolo
jinin ve din psikolojisinin daha derinlerine inmesine neden oldu.
Derken, genişlemiş görüş açısıyla, Uzak Doğu'nun felsefe ve din
simgeciliğini inceledi. 1936'da Harvard Üniversitesi ona fahrî pro
fesörlük verdi ve dünyanın ileri gelen bilimcilerinden olduğunu onay
ladı. Kalküta Üniversitesi tarafından çağrıldı: Benares'teki Hindu
32
GİRİŞ
Ü niversitesi ile A llahabad'daki İslam Bilimleri Ü niversitesinden
«ulemâ» ünvam aldı. 1961’de öldü.
Jung'un öleceği günün ikindi vakti, Küsnacht'taki evinin üzerinde
bir fırtına kopmuş, tam ruhunu teslim etmek üzereyken de pek sevdiği
bahçedeki çınar ağacına yıldırım düşmüş. Jung ve Çağımız adlı kitap
ta, dostu ve arkadaşı Laurens van der Post, ölümünden epey yıl sonra,
Jung'un yaşam öyküsünü filme alıyormuş. «Filmin hazırlıkları bir yıl
önceden tamamlanmıştı,» diyor Laurens van der Post, «Jung'un son
gününü canlandıracak sahne evinde çekilecekti. Bütün gün evinde
çalışmıştık; kameraman, yapımcı ve ben, birbirimize açıklamamıştık
ama, sanki Jung'un yanı başım ızda olduğunu sezinler gibiydik.
Kam eram anın yarı şaka, yarı ciddi yanındaki yardımcıya şu sözleri
fısıldadığını duydum: ‘Biliyor m usunuz,’ diyordu, ‘öyle bir duygu var
ki içimde, sanki Jung, bütün gün omuzumun üzerinden bakıyordu.’
Zürich'in eski mahallelerinde bazı sahneler çekmek üzere evden
ayrıldığım ızda, kuru, sıcak bir hava vardı. Zürich'ten, Jung'un
Küsnacht'taki evine dönüyorduk; gök masmaviyken birden karardı ve
gök gürültüleri duyulmaya başladı. Sanki acelesi vardı bulutların.
K üsnacht'a varm ıştık ki, şim şek çakm aya başladı, bardaktan
boşanırcasına yağm ur yağıyordu. Kameramana Jung'un nasıl öldüğünü
anlatırken, şimşeğin nasıl çakıp, sevdiği ağaca yıldırım düştüğünü
söylerken, o yıldırım yeniden ağaca düştü. Bugün o sahne
gökgürültüsüyle birlikte çekilmiş bulunmakta, isteyen herkes seyrede
bilir."
-II-
Ö yle çok yazmıştır ki Jung, yapıtlarını bir bir ele alıp incelemek
olanağı yoktur. Sayısı yüzleri aşan kitaplarındaki ortak yanları bul
m akla yetineceğiz.
Ruh, Jung'a göre, hem bilinci, hem de bilinçdışını içerir. Bilinç ile
bilinçdışı, birbirine karşıttır ya, aynı zamanda birbirini tamamlayan iki
alandır da. BEN ise her iki alana doğru uzanır. Bilinç alanı, bilinç-
Dostları ilə paylaş: |