Cerrahi kongresi kongre biLİmsel programi ve biLDİRİ Özetleri



Yüklə 197,7 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə10/64
tarix14.06.2018
ölçüsü197,7 Kb.
#48721
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   64

 www.minimalinvazivjinekolojikcerrahi.org
21 - 25 Şubat 2018
Wyndham Grand İstanbul Levent • İstanbul
MİNİMAL İNVAZİV JİNEKOLOJİK
CERRAHİ KONGRESİ
VS-12 
Laparoscopic Repair Of Vesicovaginal Fistula With Omental Flap
Serhan Can Işcan
1
, Taylan Oksay
2
, Candost Hanedan
1
, Ebru Erdemoğlu
3
, Arap Sedat Soyipek
2

Evrim Erdemoğlu
1
1
Department of Gynecologic Oncology, Süleyman Demirel University, Türkiye
2
Department of Urology, Süleyman Demirel University,Isparta, Türkiye
3
Department of Obstetrics and Gynecology, Isparta City Hospital
INTRODUCTION: Vesicovaginal fistula (VVF) is a rare complication of gynecologic surgery. 
Recently laparoscopic repair has been favored. Although laparotomic approach is more succesful 
than vaginal approach, it has unique disadvantages; higher morbidity and longer hospital 
stay. Laparoscopy might offer advantages of minimal invasive surgery along with high succes 
rates, even in complicated fistulas. Laparoscopic VVF repair may provide lesser morbidity while 
facilitating to operate complex fistulas with a notable success rate. However, laparoscopic VVF 
repair is not clearly demonstrated and can be limited by technical diffuculties. We demostrate 
the technique of laparoscopic VVF repair with omental flap which may be performed by many 
surgeons.
MATERIALS-METHOD: A 42 year old woman had VVF following abdominal hysterectomy. VVF 
was evident on clinical examination and was also verified with tomography. The tract of high VVF 
was observed at posterior and right centromedial of bladder with 6 mm diameter. Three months 
after prior surgery, the operation was carried out. Initially VVF was examined with cyctoscopy 
and than 6F catheter was placed into fistula tract and 4.8F double-J catheters were placed to the 
both ureters. The fistula tract was excised from bladder and vaginal cuff. The bladder wall and 
vaginal side was further dissected and repaired with tension free multilayer interrupted sutures. 
Subsequently omental flap was generated with vessel sealing unit, and it was fixed between 
bladder and vagina.
RESULTS AND CONCLUSIONS: Laparoscopic surgery may be an alternative to laparotomy. 
Laparoscopic surgery has better cosmetic result, rapidly healing with less hospitalization. VVF 
repairs have high rate succes and low rate complication with laparoscopy. Omental flap is 
important for recovery because of the omentum supplies excellent lymphatic drainage and 
maintains its suppleness following resolution of inflammation and omental flap increase succes 
rate (95%-100%).
 
Keywords: vesicovaginal fistula (VVF), Laparoscopic surgery, omental flep.
 
 
 


21 - 25 Şubat 2018
Wyndham Grand İstanbul Levent • İstanbul
MİNİMAL İNVAZİV JİNEKOLOJİK
CERRAHİ KONGRESİ
 www.minimalinvazivjinekolojikcerrahi.org
VS-13 
Laparoskopik Derin İnfiltratif Endometriozis Cerrahisi
Hüseyin Kiyak, Pinar Kadiroğullari, Kerem Doğa Seçkin
istanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın 
Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İstanbul
GİRİŞ: DİE endometriozisin yüksek infiltran fomudur ve endometriozislerin % 1-5 ni oluşturur. 
Sıklıkla rektovajinal nodül, uterosakral ligaman tutulumu, rektum, vajen ve mesaneyi tutmaktadır. 
Endometriozisin oluşturduğu nodul ve/veya skar dokusu görülür. Pelvik ağrı, anotomik 
distorsiyon, infertilite, dizüri, dismenore, disparonü ve irritable barsağı taklit eden gastrointestinal 
semptomlar klinik belirtileridir. Üreter tutulumlarında sessiz böbrek kayıpları görülebilir.
 
METHOD VE BULGULAR: DİE nin yaygınlığının transvajinal ultrason ile tanımlanması 
ve haritalandırma laparoskopik cerrahi öncesi lezyonların tam eksizyonu için gereklidir. 
Laparoskopide bütün batın boşluğunun eksplorasyonu yapılmalı, bütün lezyonlar saptanmaya 
çalışılmalıdır. Pelvisdeki lezyonların eksizyonunda öncelikle pelvik anatomi eski haline 
dönüştülmeye çalışılmalıdır. Hastalıksız alandan diseksiyona başlanmalıdır. Pelvik anotomik 
boşluklar, diseksiyonda kullanılmalıdır. Endometriosis cerrahisinde kullandığımız medial 
pararektal boşluk hipogastrik sinir ile barsak arasındadır ve klasik ‘latzko space’den farklılık 
gösterir. Her iki ureter ihtiyaç durumunda hastalıksız pelvik girişten başlayarak mezosunu 
koruyarak ureter tuneline kadar diseke edilir. Barsağı etkileyen endometriosisde lezyonun 
boyutuna göre segmenter reseksiyon, discoid reseksiyon ve traşlama tedavi secenekleridir. Nodul 
ve skar dokusunun eksizyonunda her iki hipogastrik sinir korunmaya çalışılmalıdır. Olgumuzda 
her iki ureter tuneline kadar diseke edildi, bütün yapışıklıklar açılıp anotomi düzeltilmeye çalışıldı 
ve barsak üstü skar dokusu makas ile enerji kullanılmadan reseke edildi, endometriomaların kist 
cidarları soyuldu.
 
TARTIŞMA: DİE bağlı dismenore şiddeti ile ilişkili bulgu rektum ve vajen tutulumunun olmasıdır. 
DİE cerrahi tedavisinde laparoskopi altın standarttır. Nodul ve skar dokuları tam olarak alınmalıdır. 
Tam olarak alınamayan lezyonlar hastalığın tekrarlama sıklığını arttıracak ve hastalıksız intervali 
kısaltacaktır.
 
Anahtar Kelimeler: Laparoskopi, Endometriozis, Adezyon
 
 
 


 www.minimalinvazivjinekolojikcerrahi.org
21 - 25 Şubat 2018
Wyndham Grand İstanbul Levent • İstanbul
MİNİMAL İNVAZİV JİNEKOLOJİK
CERRAHİ KONGRESİ
VS-14 
Laparoskopik radikal histerektomide inferior epigastrik damar yaralanması
Engin Çelik, Hamdullah Sözen, Yağmur Minareci, Özgür Aydın Tosun, Samet Topuz
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Jinekolojik Onkoloji
Erken evre serviks kanserlerinin tedavisinde günümüzde laparoskopik cerrahi giderek daha 
fazla kullanılmaya başlanmıştır. Tüm diğer cerrahi yöntemlerde olduğu gibi laparoskopide de 
anatomi önem arz etmektedir. inferior epigastrik arter laparoskopik cerrahide özellikle trokar 
girişleri esnasında yaralanmaktadır. Trokar giriş yerlerinde oluşan damar yaralanmalarının 
yönetiminde elektrokoterizasyon, foley kateter yerleştirilmesi ve giriş yerlerinin intrakorporeal 
veya ekstrakorpereal olarak sütürasyonu gibi yöntemler uygulanabilir. T-Lift laparoskopik askı 
sistemleri organların batın ön duvarına doğru eleve edilmesi ile ameliyatı kolaylaştırmak için 
kullanılan ekartör yöntemlerinden birisidir. 
N.Ç. isimli hasta 64 yaşında ve kliniğimize postmenopozal kanama sonrası dış merkezde 
yapılan küretaj sonucu skuamöz hücreli karsinom gelmesi üzerine başvurdu. Hastanın 
yapılan muayenesi ve çekilen pelvik MRG’sinde servikste 2,5cm’lik tümorak kitle saptanması 
üzerine evre 1B1 serviks kanseri düşünülerek laparoskopik radikal histerektomi kararı verildi. 
Dört port girişi açılarak laparoskopik radikal histerektomiye başlandı. Adezyonlar giderildi. 
Bilateral infundibülopelvik ligamanlar tutuldu mühürlendi ve bağlandı. Paravezikal ve Pararektal 
alanlar oluşturuldu. Bilateral pelvik ve obturatör lenf nodu diseksiyonu yapıldı. Uterin arterler 
üreteri çaprazladığı yerde mühürlendi. Önde mesane vajina üst 1/3’ne kadar diseke edildi. 
Üreterler pelvik girimden başlayarak mesane girimine kadar diseksiyonu yapıldı. Bu esnada 
mesane elevasyonu için T-Lift kullanılmasına karar verildi. T-Lift batına girerken sağda inferior 
epigastrik damarda yaralanma meydana geldi. Bipolar koagülasyon, harmonik ve Ligasure ile 
hemostaz sağlanamaması üzerine fasya kapatıcı ile yaralanmanın kaudaline ve kranialinden 
geçecek şekilde birer sütür atılarak hemostaz sağlandı. Operasyon olağan şekilde sonlandı. 
Postoperatif dönemi sorunsuz geçen hasta ameliyat sonrası 2. gününde taburcu edildi.
 
Anahtar Kelimeler: laparoskopik histerektomi, inferior epigastrik arter, T-Lift, fasya kapatıcı
 
 
 


Yüklə 197,7 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   64




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə