118
kurtuluş
devrimlerini inceleme, tarihini öğren-
me ve o bağlam içerisinde Kürdistan’ın tarihi
ve toplumsal özellikleri ve devrimin niteliği ge-
liştirilmektedir. Dönemin temel çalışması kav-
ramsal diriliştir. Kürdistan toplumu Türkiye
egemen sınıfı tarafından ulusal yayılma alanı
olarak ele alındığında, Kürdistan’a sömürge
demek bile mümkün değildir. Kürdistan adı ya-
sak, dili yasak, kültürü ve toplumsal özellikleri
yasaklanmış, Kürt sözcüğünün Türk oğuz boy-
larının karda yürürken çıkardığı “Kart-kurt”
seslerinden çıktığı tezleri, en anlı şanlı Türk
profesörleri tarafından teorileştirilmeye çalışıl-
makta ve toplum buna inandırılmak istenmek-
tedir. Öte yandan başta devlet şiddeti olmak
üzere
ekonomik, sosyal, kültürel alt yapı ve he-
men Kürdistan’daki her şey asimilasyona göre
düzenlenmiş ve stratejik olarak ele alınıp uy-
gulanmaktadır. Kürt toplumu tam bir cendere
içine alınmış, Türkleşmekten başka bir seçenek
bırakılmamıştır. Yine Kürtlük değerleri aşağı-
lanmakta “Kuyruklu Kürt”, “Mağara Kürdü”
gibi en aşağılık kavramlarla kişilik parçalan-
masına uğratma ve Kürtlüğünden utanır hale
getirilmektedir. Buna karşı beyaz Türk ulus de-
ğerleri başta eğitim olmak üzere, bütün olanak-
lar kullanılarak yüceltilip Kürde dayatılmakta
idi. Aşağılanan Kürt, Kürt olmamak için beyaz
Türklüğe koşar adım gitmektedir.
Bu koşullarda Kürdistan’da devrim yapmak
için objektif şartların doğuşu ve onun bir sonu-
cu olarak gerçekleşme şansı bulunmamaktadır.
Öncelikli olarak aşağılanan Kürt toplumsal
değerlerinin baş aşağı gidişini durdurmak, bir
öze dönüş hareketi başlatmak olmasa olmaz ilk
şart olmaktadır.
Bu doğrultuda manevi dün-
yayı doğru tanımlamak, öncelikle maneviyat-
ta dirilişi gerçekleştirmek ve kavramlaştırmak
bir zorunluluktur. Kürt halk önderi Öcalan,
başından itibaren sorunu maddi bir olgu ola-
rak değil; manevi olarak ela almak ve böylece
onu kavramsallaştırmak gerektiğinin derin
bilincindedir. Yani Kürdistan Devrimi, mane-
viyatın dirilişini ve onun kavramsallaşmasını
gerektirmiştir. O açıdan 1973-27 Kasım 1978
PKK’nin kuruluşuna kadar geçen süre, Kür-
distan’da kavramsallaşmış düşüncenin inşası
olarak gerçekleşmiştir. Bu döneme ‘kavramsal
diriliş’ demek doğru bir tanım olacaktır. Bu
bağlam içinden bakıldığında özünde Özgürlük
Hareketi, devrimsel anlamda yıkıcılık yanı çok
sınırlı; buna karşı yapıcılık ve inşa yönü ağır-
lıkta olan bir hareket olarak doğmuş, gelişmiş
ve büyümüştür.
Özgürlük hareketinde negatif
eylem zayıf, pozitif eylem esas yöndür. Bu ta ba-
şından itibaren böyledir. Kürt toplumsal haki-
katine engel oluşturan, onu dumura uğratan ve
zayıflatan oluşumlara karşı yıkıcılığa başvurul-
muş; o engeller aşıldıkça giderek pozitif eylem
sürecine geçilmiştir. Çoğunluklada her ikisi iç
içe gelişmiş; yani yıkma ve yerine hemen inşayı
gerçekleştirme temel esas olmuştur.
Tarihin Şen Çocukları
Kürdistan özgürlük hareketinin temel özel-
liklerinden biri de kendi öz gücüne güvenmesidir.
Bilinçlenmiş, örgütlendirilmiş ve eyleme geçil-
miş insan en temel hakikattir. Ona ‘kadro’ denir.
Kadro, sorun çözen, başarıyı ve zaferi güvence
altına alan, yoğunlaşmış bir bilinci ifade eder.
Kürdistan devriminin objektif koşulları
yoktur. Dayanılan ve örnek alınabilecek,
dersler
çıkarabilecek bir mirasa sahip değildir. Dolayı-
sıyla hemen her tür gelişme iğne ile kuyu kazar
gibi kazılarak ortaya çıkarılacak ve gerçekleşti-
rilecektir. Dayanılan dış bir destek de yoktur.
Her şey zihinsel bir devrimle başlatılacaktır.
Sömürgeciliğin tutsak aldığı beyinler, kirletilen
zihinler adeta temizlenecek ve onların yerine
doğru bir bilinç ve onun eylemini gerçekleştire-
cek olan insana dayandırılacaktır. Zihniyet de-
vimi oradan topluma taşırılacaktır. O yüzden ta
baştan itibaren kolaya kaçılmamış, zor olan esas
alınmış ve zor başarıldıkça sağlam bir örgüt ve
eylem hattı geliştirilmiştir.
Günün koşulları bir dergi etrafında hızla
gruplaşmaya müsaittir. Yığınla örgüt, çıkardı-
ğı bir dergi ile birkaç sayı sonrası binlerce genç
dergi etrafında kümelenip saf tutmaktadır.
Ancak bu tarz örgütlenmenin baştan itibaren
gevşek olacağı, oradan devrim yapabilecek di-
siplinli ve güçlü bir ideolojiye sahip bir devrim
örgütü kurulamayacağını Kürt Halk Önderi
Üzerinde imha ve inkâr politi-
kaları uygulanmış
bir toplum-
dan özgür bir yaşam, toplum
ve birey yaratmayı amaçlamak,
dünyanın en zor ama en onurlu
görevini üstlenmek demektir
119
Öcalan görmekte ve kolay yolu tercih etmemek-
tedir. Onun yerine küçük gruplarla sıkı bir eği-
tim, araştırma-inceleme yolu ile hem Kürdistan
devrimi kavramlaştırılmış; hem de bir örgütsel
ağın nasıl inşa edileceğinin yolları aranmıştır.
Bulunan o yolla, daha sonra PKK tarzında poli-
tik arenaya giriş yapılacaktır.
Yürütülen ideolojik-teorik çalışmalar An-
kara’da yapılmaktadır. Ankara Türkiye’nin
başkentidir. Devletin kendisini en güçlü örgüt-
lediği bir mekandır. Özgürlük hareketinin ilk
kavramsal dirilişinin burada gerçekleştirmesi
anlamlıdır. Kürdistan’ın fiziki ve kültürel soy-
kırıma uğratılma kararı, bu şehirde alınmıştır.
Kürt’ ün düşünceyi
inşa etmeyi bu kentte ger-
çekleştirmesi, başlı başına Türk ulus- devletine
verilmiş en çarpıcı yanıt olmaktadır. Ankara’da
kaybedildi, özgürlük düşüncesi Ankara’da ka-
zanıldı. Bu başlı başına tarihi bir adımdır. Çok
yönlü irdelemeye ve değerlendirmeyi hak eden
bir konudur. Kürt Halk Önderi A. Öcalan “
Kaybettiğin yerde arayıp bulacaksın” demekte-
dir. “Kaybedilen”, aranmış ve bulunmuştur.
“1970-80 Türkiye’sinde iki kelimeye dayalı
siyasal bir kavramla birlikte yürüyebilmek ve
yaşamak çok önemlidir. Yıllar değil günler kur-
şun gibi ağır geçiyordu. Gerçekleşmesi beklenen
hedefin kendisi bile hayalden daha muğlaktı.
Fakat grup olmanın bile büyük bir gerçekleşti-
rim olduğuna emindim” (A.Öcalan)
Hilvan-Siverek Direnişi
Kürdistan’da toplum ve birey parça parça
edilmiş, toplumsallığı dağılmış ve tarihle bağı
kesilmiştir. Üzerinde imha ve inkâr politikala-
rı uygulanmış bir toplumdan özgür bir yaşam,
toplum ve birey yaratmayı amaçlamak, dünya-
nın en zor ama
en onurlu görevini üstlenmek
demektir. İşte bu görev üstlenilmişti. Gereğini
yapmak için ne gerekiyorsa hemen her şey göze
alınmış ve pratik adımlar atılmıştır. Bu bağlam
içinde Ocak 1976’da yapılan grup toplantısında
Kürdistan’a dönüş kararı alınmıştır. İlk gruplar
Kürdistan’ın değişik şehirlerine birer ikişer şe-
kilde dağılmışlardır.
Kürdistan’da sürdürülen bir yıllık çalışma-
ları değerlendirmek için Ocak 1977’de Anka-
ra’da ikinci bir toplantı yapılmıştır. Çalışmalar
değerlendirilmiş ve verimli sonuçların açığa
çıktığı görülmüştür. Yapılan planlama ile Kürt
Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Kürdistan’a
seyahati karar altına alınmıştır. Bu seyahatte
grubun düşünceleri ilk ağızdan yapılacak top-
lantılarla kamuoyuna duyurulacaktır. İlk top-
lantı Ankara’da gerçekleştirilecektir. Ardından
Serhat, Dersim ve en sonuncusu da 5 Mayıs
1977’de Antep’te gerçekleştirilecektir. En kala-
balık katılım Antep’te olmuştur. Öcalan’ın bu
çalışması bir toparlanmaya yol açmış, müca-
delenin gelişeceği daha iyi görülmüştür. Ancak
sömürgecilik, bu gelişmelerden ciddi rahatsız
duyacak ve gruba ilk uyarısını 18 Mayıs 1977’de
bir komplo ile Haki Karer’ i katlederek yapacak-
tır. Cinayeti gerçekleştiren bir istihbarat elama-
nıdır. Yani devlet bu cinayetle gruba şu mesajı
vermiştir: “ileri giderseniz
hepinizi böyle katle-
derim” ... Haki Karer grup içerisinde en etkin
önder düzeyde mücadele yürüten biridir. Aynı
zamanda Kürt Halk Önderinin yardımcısıdır.
Bu gelişme üzerine mesaj Öcalan tarafından
doğru okunmuştur. Devletin kendilerine yöne-
leceğini ve grup ilişkileri ile devlet saldırılarını
etkisizleştirmenin mümkün olmayacağı değer-
lendirmesini yapacaktır. Hem bu durum, hem
de Haki Karer’ in anısına bağlılığın gereği ola-
rak partileşme kararına ulaşılmıştır. Fakat sö-
mürgeci saldırılar hızlanarak devam edecek, bir
taraftan sosyal şoven guruplar ve ilkel milliyetçi
oluşumlar, diğer taraftan ajanlaştırılmış aşiret-
çi-feodal yapılar gruba saldırılar yapmaktadır.
Daha partileşip politik bir güce ulaşılmamasına
rağmen, grup kendini bir çatışmanın ortasında
bulacaktır. Hilvan’da Haki Karer’ in şahadet
yıldönümü nedeniyle afiş yapan gruba aşiretçi-
feodal güruhun saldırısı sonucu Halil Çavgun
katledilecektir. Bu gelişme üzerine Hilvan dire-
nişi başlayacak ve aşiretçi-feodal güruh teslim
olmak zorunda kalacaktır. Hilvan direnişi, ge-
niş Kürt çevrelerinde yankı
bulacak ve gruba
katılımlar artacaktır. Böylece kitlesel olarak her
geçen gün büyüme devam edecektir. 26-27 Ka-
sım 1978’de Amed’ in Lice Kazasına bağlı Fîs kö-
Demokratik Kürt uluslaşma-
sının mayalandığı, ete-kemiğe
büründüğü dönem, 1973-80yıl-
ları arasında gerçekleşmiştir.