21
Bu sabah Harbiye Nezareti’nde iken, erkanıharp Binbaşısı Ke-
mal Bey, beni ziyaret etti. Başkomutan Vekili İzzet Paşa’nın bir ya-
zısını getirdi...
**
Berlin Sefi rimiz Osman Nizami Paşa, makamını Mahmut Muh-
tar Paşa’ya devredip İstanbul’a dönmüştü.
Kendisini kabul ettim.
-İbrahim Hakkı Paşa, Londra’da zamparalık etmekle meşgul,
dedi. Başmurahhaslığı almadığı iyi oldu. Reşit Paşa’nın murahhas
tayin edilmesine de muhalifi m. Bu zat, öğleden sonra yataktan kal-
kıp 2,5 saat tuvaletiyle meşgul olduktan sonra sokağa çıkar.
**
Marki Pallaviçini (Avusturya sefi ri) çıkınca, Fransız sefi ri Mös-
yö Bombard girdi. Bir saatten fazla oturdu. İngiliz ve Alman sefi r-
lerinin dışarıda beklediğini bildiği halde bu kadar oturması saygı-
sızlıktı.
Yemen’de demiryolu inşa ettirip ettirmeyeceğimizi, ettirecek-
sek hangi şirkete vereceğimizi sordu. Fazla gümrük resmi aldığı-
mızdan şikayet etti. Bunun kapitülasyon anlaşmalarına aykırı ol-
duğu imasında bulundu. Ecnebi tebaalarının tevkif edildiğini ve
hapishanelerimizde dayak yediklerini söyledi.
Bütün bunları ıslah edersek, kapitülasyonların tedricen kaldırı-
lacağını ilave edip, gitti.
**
İngiliz büyükelçisi girdi. İngilizce çıkan Levant Herald gazete-
sini, İstanbul muhafızı Cemal Bey’in (daha sonra Cemal Paşa, yk)
kapattığından şikayet etti.
**
Sonra Almanya Büyükelçisi von Wangenheim geldi. Ruslardan
ve İngilizler’den şikayet etti.
Halbuki asıl Almanlar dehşetli bir kavimdir. Aslında İngilizler
ve Ruslar, Almanlardan ürküyorlardı.
**
Akşama doğru uşağım Kazım, havanın güzel olduğunu, Babıali
bahçesinde gezersem faydalanacağımı söyledi. Çok söyleyip çok
dinlemekten, fazla yazıp okumaktan başımda bir ağırlık vardı. Bah-
çede biraz gezmeyi münasip gördüm.
22
Fakat yaverlerimden Eşref ve Şinasi Beyler, hatta birkaç polis
ve uşak, peşimi bırakmadılar. Uzaktan beni takip ve tarassut ediyor-
lardı. Uzaktan Babıali harap görünüyor ve yangının tahribatı belli
oluyordu. İki sene daha sadarette kalırsam,*** Babıali’yi iyice ta-
mir ettirmeye karar verdim.
**
Alman Sefarethanesi’ne gittim. Baron von Wangenheim’la bir
müddet görüştükten sonra Saray’a gidip huzura çıktım...
**
Fransa Sefarethanesi’ne gittim. Fakat büyükelçi yoktu.
**
Anadolu’nun bir parçası olan bu adaların terkini kolay kolay
kabul edemezdim.
Baron von Wangenheim’a dedim ki
-İngiltere’ye bazı kolaylıklar gösterirsek, Adalar meselesinde
bizi tutar mı?
Alman Büyükelçisi, son derece telaşlandı. İngiltere’ye fazla
haklar tanımanın, Almanya ile dostluğumuza gölge düşürebilece-
ğini söyledi.
Almanya ile dostluğumuzu bozmayı aklımızdan geçiremeyece-
ğimizi söyledim ve şöyle ilave ettim...
**
Aynı fi kirde olduğum cevabını verdim. İzzet Paşa’yı, Bağdat,
Basra ve Musul eyaletlerimizin başına umumi müfettiş olarak ge-
çirmek ve Bağdat’a yollamak niyetindeydim.
**
İtalya Sefarethanesi’ne gittim. Adalar işinde İtalya’nın bizi tut-
mak vaadinden uzaklaştığını söyledim.
**
Huzuru Şahane’ye çıktım. Padişah, Eyüpsultan’da kendisine
bir türbe yanında da bir mektep yaptırdığını söyledi.
**
Önce Rus Sefi ri girdi.
-Gene İran topraklarına girmişsiniz, dedi, İran’da 15 000 aske-
riniz varmış.
-Bahsettiğiniz mevkide 1 500 askerimiz bile yoktur, diye cevap
verdim...
23
**
Daha sonra Almanya Sefareti ikinci tercümanı gelip Baron von
Wangenheim’ın mektubunu verdi.
Haber çok tatsız olduğu için Baron bizzat gelmemişti…
**
Almanlara yaptırmak istediğimiz yeni demiryollarından bahis
açtım. (Fransız Sefi ri’nin) Bunun üzerine bütün neşesi kayboldu,
küplere bindi,
-Almanlar memleketimizi adeta inhisarlarına aldılar, dedi….
**
Ermeni Patriği, Muş Sancağı’nda 9 Ermeni’nin Kürtler tarafın-
dan öldürüldüğü için şikayette bulunuyordu.
**
10 Haziran Salı günü sabahtan önce saat bir buçukta derin uy-
kuya dalmıştım ki, uşağım Kazım Harbiye Nezareti’ndeki yatak
odama girdi. Almanya ataşemiliterinin geldiğini, beni acele görmek
istediğini söyledi. Ataşemiliteri, yatağımda, olduğum halde kabul
ettim.**** “Ne var” dedim. Berlin’den iki telgraf aldıklarını, Ba-
ron von Wangenheim’in derhal bana malumat verilmesini istediğini
söyledi…
**
Ataşemiliter gittikten sonra bir müddet daha uyudum. Çok er-
ken kalktım. Yunanlılara verilecek cevabı yazdım…
*
Sadrazam ve Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın Günlüğü, İstanbul,
1988. s.111
**
ibid., s.105. Bundan böyle sayfa numarası işaretini gerekli bulmuyorum.
***
Mahmut Şevket Paşa, bu notu yazdıktan bir ay sonra öldürüldü. (Yayınevi’nin
notu)
****
ibid., s.197
KAPİTALİZM’İN GRESHAM YASASI
Gresham Yasası, para ile ilgilidir; “kötü para iyi parayı kovar” an-
lamına geliyor. Sir Thomas Gresham’ın adına yazılı olmakla birlikte,
Sir Thomas’ın bu diktum’u yazıya dökmediğini biliyoruz. Gresham,
1519-1579 yılları arasında yaşamış, Cambridge Universitesi mezunu
çok zengin ve önemli bir tüccar idi, bir çok yerlerde resmi görevlerde
bulunmuştu. Bununla birlikte, bu yasayı, “The Elements of Political
Dostları ilə paylaş: |