Asef ORUCOV
U L U S L A R A R A S I S E M P O Z Y U M
“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI”
(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih)
boncuğu, yılan boynuzu asılarmış. İnanca göre nehre çalxalıyanda av (dağ
keçisi) onun üstüne gelse yağı bereketli olur. Anadolu da ise Hıdırellez bayramı
günü kadınlar dışarıdan yeşil ot ve yaprak toplayıp eve getirir onlarla nehrəni
süleyerler (Kartal: 1997, 274).
Alay gittikten sonra damızlık qoyunlarım bala düşürdü, dölüm tutmadı,
kuzum kalmadı, Tanrının hoşuna gitmeyib, Alayı incitmişem. Nezir diyorum,
akşam yetim kuzuları, doğar koyunlara teliyecem belki geldi.
-Diləyin başa varsın dediler ..... Koyunların kuyruğunun altına tuz döküp, tuzlu
su vurup fırladılar. Atlılar atlarını qamçılayıb kişnetdiler, köpekler ulaştı,
kadınlar ağı kurup ağlaşdılar. Çocukların bir bölüyü gevreği yakıp şeytan oyunu
oynadılar. (Süleymanlı: 1984, 105-106).
Bundan elave yazar romanda gelen musibetler sırasında icra edilen eski
inançlar sistemine de değinmiştir.
Çen, duman geldi. On gün göz gözü görmedi. Geceyi gündüzden seçmek
olmadı. Kapıda kurban kestiler, her kapıda erkek çocukların alnına kandan işare
koydular, alın yazısıdır, dediler. Çocuklar çen-dumanın içinde görünmeye-
görünmeye yüzünü göğe tutup bağırdılar.
Çen karısı, çen eyleme!
Sana yumurta vereceğim,
Ben yaptım, sen eyleme!
Dağ geç, dere geç! "
Geldiğin yere git ... (Süleymanlı: 1984,
158).
Qarakəllə tayfasının düşdüyü yurt yerini şiddetli çen-çiskinin basması,
öncelikle uzun uzun süren nem, daha sonra ise şiddetli rüzgar ve kuraklığın
insanları ağır imtihan edip çıkılmaz duruma düşürmesi hoş olmayan, başarısızlık
- mutsuzluk getirebilecek bir işaret sayılırdı. Adamlar üstlerine gelen
mutsuzluğun önüne önceden almak için sadağa çıkarır, kurbanlar keserler
(Eliyeva: 2003, 8). Bugün eski inanç sistemine bakarak görürüz ki,
Azerbaycanın hemen-hemen bir çok bölgesinde bir dertden, baş vere bilecek
müsübetden kurtulmak için "Müselliye çıkmak" merasimi teşkil edilir. Bu
zaman belli ayinler icra edilir ki, bu da hemen-hemen romanda seslenen,
yukarıda belirttiğimiz inanç sistemi ile uyumluluk, benzerlik teşkil etmektedir.
Sayfa 27 / 847
Mevlüt Süleymanlının “Göç” Romanında Eski İnanç Sistemleri
U L U S L A R A R A S I S E M P O Z Y U M
“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI”
(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih)
Romanda hayvandarlık teserrüfatı ile bağlı eski inanç sistemlerine de raslaırık ki
bunada bir göz atalım.
Karı fikre gitti. Bira azda diksinib gənəçi gerekir, - dedi
Kalkıp arxaca gitti. Yüz koyundan yüz maldan yedi kene tapdı. Qamış kesip,
kamışın içine doldurdu, ağzını mumladı, Getirib direğin dibine koydu ... .. Yedi
gün əzində keneler birbirini yedi, sadece bir tanesi kaldı, o güçsüzleri yiyip
şişmiş dama dönmüştü. Karı sık sık kamışı suya batırıp çıkarıyordu. Yedi
günden sonra gelinin sancısı tuttu. Bir oğlan cocuğu doğdu ..... Karı cocuğu
büküp yüyrüyə koydu, gelinin ağuz sütünden bir üsküyə sağdı, barındırdığı
geneyi alıp bir üsküyə de keneyi düşürdü. Yedinci gene kamıştan çıkan gibi
kene patladı, karı kenenin sütünü ağız sütüne karıştırdı, bir çimdik yarpız, kekik
otu, .... bir tane çeten tohumu ezip karıştırıp kaynattı, damla damla çocuğa verip
mayalandırdı ..... Kırkı çıkana kadar çocuğu sakladı. Gündüzler arxacları, koyun
kuzuyu, malı-atı terpede terpede kene topladı, kızartılmış yağ ile çocuğun
gövdesini yağladı. Kırkıncı gün çocuğun üstüne getirildiği, gənələr çocuğun
korkusundan çatlayıp öldü (Süleymanlı: 1984, 164). Çocuk gənəçi olmuştur.
Halk arasında toplanan etnografik malzemelerine göre özel gənəçilər olmuştur.
Onların ağzını kene kanı ile açmışdılar. İnanca göre bu çocuklar hangi hayvanın
üstüne aparılarsa, hayvanda bulunan gənələr tökülərmiş. Bu da halk arasında var
olan eski inanç sistemlerinden biri olmuştur.
Sonuç olarak belirtmek isteriz ki, romanda yazar "Göç" ün şahsında
halkımızın, eski türklerin, köklü tarihini, kültürünü, günlük kaygılarını, gelenek
ve göreneklerini, eski inanç sistemlerini şekillendirmiştir. Bu hem de toprak, su,
doğa kadar eski bir halkın manevi değerlerini, yaşam tarzının ve görünmeyen
katlarının aynasıdır.
KAYNAKÇA
Eliyeva R, 2013, Mövlud Süleymanlı yaradıcılığında folklor motivləri,
(avtoreferat), Bakı, s.22
Kalafat Y, 1998, Kuzey Azerbaycan-doğu Anadolu ve Kuzey İrakda eski türk
dini izleri (dini folklorik tabakalaşma). Ankara: Kültür
Bakanlığı, 240s.
Sayfa 28 / 847
Asef ORUCOV
U L U S L A R A R A S I S E M P O Z Y U M
“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI”
(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih)
Kalafat Y, Ahmet D, 1995, Kuzey İrakta karşılaştırmalı türk halk inançları.
Ankara: Ecdad yayınları, 62 s.
Kartal N, 1997, Kocacıkta Hıdırellez gelenekleri / V MTHKK Gelenek,
Görenek, İnamlar Seksiyonu bildirileri. Ankara: Kültür Bakanlığı
Yayınları, s. 272- 281.
Qədirzadə T, 2008, İslamaqədərki adətlər, inamlar və mərasimlər (Naxçıvan
materialları əsasında). Naxçıvan, tarix elmləri namizədi alimlik
dərəcəsi almaq üçün təqdim olunmuş dissertasiya. AMEA
Naxçıvan bölməsinin kitabxanası.
Гордлевский В.А, 1962, Избранные сочинения: в 4 томах. III том. Москва:
Издательство восточной литературы, 587 с.
Süleymanlı M, 2006, Seçilmiş əsərləri. Bakı: Şərq-Qərb, s. 158
Süleymanlı M, 1984, Göç. Bakı: Elm, 278 s.
Seyidov M, 1989, Azərbaycan xalqının soykökünü düşünərkən. Bakı: Yazıçı,
496 s.
Söylemezd M, 1998, Gümrülerin Nevruzda sulaşma geleneği. Milli folklor, sayı
37, Ankara: Feryal Matbaacılk, 105-106 s.
Sayfa 29 / 847
Dostları ilə paylaş: |