Asef ORUCOV
U L U S L A R A R A S I S E M P O Z Y U M
“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI”
(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih)
Azerbaycan bağımsızlığını yeniden yaptıktan sonra ciddi önem verilen
konulardan biri de milli ilişkilerin, gelenek ve göreneklerin, inançlar sisteminin,
genel olarak ulusal değerlerin iyice incelenmesi, tanıtımı ve korunması olmuştur.
Günümüzde ulusal özünü derkin, özünə qaydışın modern aşamasında milli-
manevi kültürümüzün derin ve kapsamlı öyrenilib tebliğ edilmesi önemli
meselelerdendir.
Yaşadığımız yüzyılın bilimsel ve teknik ilerleme dönemi olması ve
bunun etkisi sonucunda halkımızın eski inanç sistemlerinin, yani bu manevi
servetinin artık unutulup aradan çıkma korkusu böyle bir konuya başvurmak
nedenlerden biridir. Romanda Türk tarihi ve bu tarihe münasebet-yazmak,
anlatmak, öğrenmek ve öğretmek yazarın esas düşünce predmetine daxildir.
Mitoloji dünyagörüş M.Süleymanlı yaratıcılığının zirve makamı olan "Göç"
romanında kendisinin tüm tarihi manevi gücü gider. Romanda Dede Korkud
motifi de öz eksini bulmuştur. Burada elin başında duran ağsaqqal Dede
karakteri, bakıcı-görücü statüsünde görev yapan Karı nene, olacakları önceden
duyan küçük İmir, Qarakəllə tayfasının Beyaz Ozanı, Ağ Çobanı, Domrulu,
Beyrəyi, Bəkili, Alayı, bir sözle, çocuktan büyüğe herkes bütün varlığıyla
inandığı, bağlı olduğu mitolojik tasavvur ve inanışlarla yaşıyor (Eliyeva: 2013,
8).
Romanda eski Türk tayfalar;ndan olan Qarakelle, Qoşqarlı,
Qanıqoğulları boylarının meişet marasimləri, onların yaşam tarzı, inanç
siztemlərindən bahsedilir. Mevlüd Süleymanlı bu romanı ile kadim Türk
boylarının inanç sistemlerine de bir nazar salmak mümkündür. Eserde bahsi
keçen bu inanç sistemleri halk arsında da hemen-hemen bu günde yaşamaktadır.
Bir meseleye tokunmak isterdim ki, romanda baş veren hadiselerin, olayların bir
kısmı Nahçıvan bölgesinin Salvartı, Eyrikar yaylalarında olmuştur. Kadim yurt
yerleri olan bu yaylalar Nahçıvan bölgesinde şu anda mevcuttur ki, bu yerlerinde
eserde sık sık isimleri çekilir.
Romanada bir kaç inanç sistemlerine nazar salak. Bunun için eserde
birkaç bölüme dikkat edelim.
Qarakəllərin su, ışık, toprak and yerleri idi. Kardeş adına yemin ettiği
gibi suya, ışığa, toprağa and içiyorlardı. Qedim zamanlardan türklerin suya, ışığa
(Güneşe), toprağa kult gibi baktıklarını biliyoruz. Günümüzde de insanların bu
ışığa kör bakım, bu işığ hakkı, bu su üstümde tapılmasın ve s. gibi deyimlere de
rastlanmaktadır. Romanda su inançıyla ilgili bazı konular yer almaktadır:
Sayfa 23 / 847
Mevlüt Süleymanlının “Göç” Romanında Eski İnanç Sistemleri
U L U S L A R A R A S I S E M P O Z Y U M
“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI”
(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih)
Hürü karı suya yalvara akar suyun yakası ile gidiyordu:
-Yardım Öyle balama, ay bu suyun nuru. Karı suya derdini anlatırdı, dağa
ömrünü (Süleymanlı M. 1984: 48). Halk arasında topladığımız bilgilere göre su
kültü ile ilgili, suya konuşma ile, derdini suya demek ile, bağlantılı bir deyimde
vardır.
Əzizim oda yandı,
Od tutup o da yandı.
Derdimi suya dedim,
Od tutup o da yandı.
Su ile ilgili inanç sistemine halk arasında bilinen, Novruzdan önce
hayata keçrilen "su çerşenbesi" merasiminde rastlanmaktadır. O gün insanlar
çerşenbe suyundan alıp birbirinin ısladarlar. Bahsedilen adet Türkiye'nin
Gümürü bölgesinde de yapılır (Söylemezdik: 1998, 105).
Aynı gün çerşenbe merasiminde evde tüm su kaplarını boşaltıp yerine
"Çarşamba suyu" doldururlar. Sudan ekmek pişirmek için hamur tutuyorlar.
"Çarşamba suyu" ndan bir gün saklayıp, sonra ekin alanına seperler. Bolluk-
bereket, artıb-çoğalmak sembolik olarak alınan sudan ekin alanına sepilecek
tohumun, hayvanların üstüne de çiləyərlər. Çarşanba suyundan eve-heyete
sepmekle sıra, komşu ve akraba evlerinin çatısına çıkar, onların bacasından da
içeri tökərmişlər. Bu, "ili aydınlıkta keçirərsən" anlamında yeni yılın bereketli
olması arzusunu bildirmiştir. "Çarşamba suyu" ndan Nevruz bayramı günü
yakılan ateşin külünün üzerine seperler ki, hem kalpler serinlesin, hem de şer
güçler evden kənarlaşsınlar. Götrülen sudan gelen yılın Axır çerşenbesine kadar
saklamak adeti vardır. Onunla boğazı ağrıyan çocukların boğazını ovurlar, aynı
zamanda çok az miktarda hastalara içirirler. Araştırmacı M.Seyidov yazıyor ki,
eski Çin kaynaklarına göre Qoali (faoli) adlı Türkçe konuşan kabileler baharda
suya tapınma belirtisi olarak özel ayin icra edirmişler. Onların xaqanı bahar
bayramı ayininden, təntənəsindən sonra hemen elbiseli suya girermiş (Seyidov:
1989, 214).
Romanda diğer bir eski inanç sistemine nezer atalım.
Oğlun olduğunu bildirme. Onu da Bike gibi yaparsınız, deyersiniz
kızdır. On beş yaşına kadar kız kıyafetini çıxartmazsınız. Anneme dersin
Bikenin adı Bəkildi birden yadından çıkmış olur. Hörüyünü de kesmeye acele
etmeyin. Halk arasında topladığımız bilgilere göre eski zamanlarda oğlu olup
Sayfa 24 / 847