Sultan II. Abdülhamid’in Eğitim Politikalarının Mali Bir Veçhesi: Evkâf-ı Münderisenin Maarife Terki
TAED
57* 1863
Erzurum valiliği, vilayet maarif idaresi, Evkâf Nezâreti, Maarif Nezâreti Muhasebe Kalemi ve
Meclis-i Kebiri arasında aylar süren yazışmalar neticesinde adı geçen vakıfların münderis
olduğuna karar verilerek maarif yolunda sarf edilmesine dair karar çıkmıştı (Haziran-1906).
97
Bu minvaldeki sıkıntıların hâlledilmesi için 1906 yılında Dâhiliye Nezâreti devreye girmiş ve
Maarif Nezâretinin bir çözüm önerisi kabul edilerek tüm taşra idarelerine göndermişti. Buna
göre Evkâf ve Maarif Nezâretleri arasında münderis olup olmadığı noktasında anlaşmazlık olan
vakıflar hakkında bu Nezâretlerin mahalli komisyonlarınca yeniden tahkikat yapılacak,
beraberce kayıt altına alınarak tanzim edilen tutanaklar idare meclislerince de incelendikten
sonra Nezâretler de gerekli tahkikatı yapacak ve nihai karar verilecektir.
98
Dâhiliye Nezâretinin
ortaya koyduğu bu çözüm esasında çok olağanüstü bir formül gibi görünmemektedir. Teklifin
içeriğine bakıldığında taşra idarelerinin eşgüdümünün sağlanmaya çalışıldığı ve merkezi
idarenin süreçteki yerinin tespit edilerek keyfiliklerin önüne geçilmeye çabalandığı
anlaşılmaktadır.
Münderis vakıf gelirlerinin uygun bir şekilde yönetilemediği yerlerden biri de Kayseri
Sancağı’ydı. Ankara Vilayetine yazılan şukkada bu sancaktaki gelirlerin layıkıyla idare edilerek
iptidâî mekteplerin ıslah edilmesi, sayılarının artırılması ve rüştiyelerin şartlarının da
iyileştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması ihtar edilmişti (1893).
99
Ülke genelinde görülen
uygunsuzluklar ve ihmaller nedeniyle Maarif Nezâretinden tüm valilik, müstakil mutasarrıflık
ve maarif idarelerine gönderilen bir genelgede münderis vakıfların gelirlerinin, giderlerinin ve
nerelere sarf edildiklerinin merkezi idarece bilenemediği belirtilmişti. Bu nedenle bu başlıklar
altında gerekli tahkikat ve tetkikatın yapılarak cetvel ve defterlere kaydedilip gönderilmesi
emredilmişti (31 Temmuz 1893).
100
Taşra maarif idarelerinde süreç yönetimi anlamında
sıkıntıların önünün alınamaması üzerine Maarif Nezâreti’nin denetimleri sürdürdüğü
anlaşılmaktadır. 1898 tarihinde yine maarif idarelerine gönderilen genelgede münderis vakıf
gelirlerinin zayi edilmemesi hususu vurgulanarak gelirlerin bilgisi istenmişti. Burada dikkat
çeken bir sorun münderis vakıflar için görevlendirilen kâtip ve diğer memurların kefilsiz ve
maaşsız olmalarıydı. Böyle olunca gelir ve giderlerdeki suiistimaller önlenemiyordu. Bunun
üzerine vilayetlerce, istihdam edilen kâtiplerin kefalete bağlanmaya başladıkları ve
bölgelerindeki münderis vakıf gelirlerinin tutarının bildirildiği görülmektedir. Örneğin
97
BOA. MF. MKT. 864/13 (1323.R.11/15 Haziran 1905).
98
BOA. DH. MKT. 2609/94 (1323.Za.20/16 Ocak 1906).
99
BOA. MF. MKT. 161/34 (1310.B.30/17 Şubat 1893).
100
BOA. MF. MKT. 180/91 (1311.S.29/11 Eylül 1893).
1864
* TAED
57
Yakup KARATAŞ
Diyarbekir Vilayeti’ne bağlı Maden Sancağı’nın münderis vakıf ve avarız gelirleri yıllık 14.000
guruş olup 30.000 guruş kefalet ve sandık eminliği ile beraber 200 guruş maaşla bir kâtip
istihdam edildiği bildirilmişti. Mardin için 80 guruş maaşla bir kâtip, ayrıca Diyarbekir’de 80
guruş maaşla diğer bir kâtip görevlendirilmesi planlanmıştı. Yine Selanik’te 200 guruş maaşla
bir kâtibin görevlendirilmesi için izin istenmişti (1898).
101
Anlaşıldığı kadarıyla kitabet için 60-
80 guruş civarında bir maaş tahsis edilirken sandık eminliği görevinin de eklenmesiyle
kâtiplerin aldığı aylık 200 guruşu bulmaktaydı.
Kimi vilayetlerde EMT’nin yayınlanmasının üzerinden uzun yıllar geçmiş olmasına
rağmen bürokratik sürecin sağlıklı işletilemediği tespit edilmiştir. Örneğin Erzurum İnas
Rüştiyesinde muallimlik yapan Abdüllatif Efendi birikmiş maaşını alamadığından bahsederek
Maarif Nezâretine başvurmuştu. Kendi maaşının münderis vakıf gelirlerinden ödendiğini ifade
eden muallim, yaşlılık ve mağduriyetini de öne sürerek Erzurum’a gerekli emrin gönderilmesini
istemişti. Nezâretten Erzurum Maarif Müdürlüğüne yazılan emirde de adı geçen muallimin
birikmiş maaşının ödenmesi, münderis vakıf gelirlerinin ortaya çıkarılması, maarifin hukukunun
korunması ve talimata uygun hareket edilmesi emredilmişti (1899).
102
1904 yılında dahi
Erzurum’daki münderis vakıf gelirlerinin doğru düzgün idare edilememesi ve bürokratik
aksamalardan dolayı muallimlerin maaşlarını alamaması gibi sıkıntılar sürüp gitmekte, vilayet
mal sandığında yıllardır biriken münderis vakıf gelirleri kullanılamamaktaydı. Çözüm olarak da
vakıf köylerinin aşar vergilerinin ihalesi zamanında mültezimlerden senet alınması usulü tavsiye
edilmişti.
103
Ancak Erzurum için evkâf-ı münderise meselesinin başarısızlıktan ibaret
olmadığını da ilave etmek gerekir. Zira yukarıda münderis vakıflar ve diğer yan gelirlerle
Erzurum’da 31 adet okulun açıldığından bahsedilmişti. Buradaki başarı dönemin (1905-1906)
valisi Nazım Paşa’ya ait olmalıdır. Zira valinin münderis vakıflar konusundaki gayreti Maarif
Nezâretince takdir edilmişti.
104
Osmanlı ülkesinin pek çok vilayetinde münderis vakıflara ait iş ve işlemlerin ağır aksak
yürüdüğü söylenmelidir. 1900 yılında tüm maarif idarelerine yazılan bir emirde bu vakıfların
gelir ve giderlerinin, kayıtlarının maarif namına satın alınan emlak ve sairenin gönderilen
örneğe uygun olarak kayıt altına alınması istenmiş bu isteği kulak ardı edenlerin de şiddetle
mesul tutulacağı belirtilmişti. Konya’dan bu genelgeye yazılan cevapta, kendilerine, kayıtların
101
BOA. MF. MKT. 390/1 (1315.Za.2/25 Mart 1898).
102
BOA. MF. MKT. 478/14 (1317.B.25/29 Kasım 1899).
103
BOA. BEO. 2374/178038 (11.Ca.1322/24 Temmuz 1904)
104
BOA. MF. MKT. 837/10 (1323.M.2/9 Mart 1905), 856/60 (1323.Ra.17/22 Mayıs 1905).