Sultan II. Abdülhamid’in Eğitim Politikalarının Mali Bir Veçhesi: Evkâf-ı Münderisenin Maarife Terki
TAED
57* 1859
neticesinde bu vakfın münderis olduğu tahakkuk etmişti. Bunu üzerine Nezâret tarafından
EMT’ye göre hareket edilmesi tavsiye edilmişti.
79
Görüldüğü üzere ortada ciddi boyutlarda
haksız kazançlar söz konusuydu ve devletçe alınan önlemlerle bunların önüne geçilmeye
çalışılmıştı.
Münderis vakıflardan hakkıyla yararlanılmasını engelleyen önemli bir durum da
bürokratik teamüllerin giriftliğiydi. Örneğin Erzurum’da elde edilen evkâf-ı münderise
gelirlerinin dörtte birinin evkâf hazinesine, dörtte üçünün de maarif işlerine harcanması
yolundaki emrin tam anlaşılamadığı, evkâf hissesinin nezârete mi yoksa vilayet evkâf
muhasebeciliğine mi ödeneceğinin bilinemediği bildirilmişti. Bunun üzerine nezâretteki maarif
meclisi söz konusu evkâf hissesinin İstanbul’a gönderilmesini emretmişti.
80
Nezâretler arası
(maarif-evkâf-maliye) yazışmalara geç cevap verilmesi de keza uygunsuz durumların
yaşanmasına sebep olabiliyordu. 1888 yılında Burdur’da münderis vakıf gelirlerinin maarife
devredilmesine dair gerekli emirleri kendi nezâretlerinden henüz almadıklarını ifade eden vakıf
görevlileri biriken meblağa el koymuş ve bazı maarif görevlilerinin maaşları ödenemez olmuştu.
Maarif Nezâretinden Evkâf Nezâretine gönderilen bir yazı ile bu hâlin usul ve hakkaniyete
uymadığı belirtilmiş ve sancak vakıf memurlarına gerekli emirlerin kesin surette verilmesi
istenmişti.
81
Bürokratik gecikmelerden yakınan bir başka dilekçe de Konya’dan gönderilmişti
(Kasım-1888). Konya maarif müdürü vilayetteki münderis vakıflarla ilgili çalışmaları bitirip
tutulan defter ve tutanakları Nezârete gönderdiklerini belirterek ne işlem yapılacağı konusunda
Nezâretin emrini beklediklerini, bundan dolayı vakıf gelirlerinden istifade edilemediğini
belirtmiş ve ilgililere acilen gerekli emirlerin gönderilmesini istemişti. Maarif Nezâreti de
konuyu Evkâf Nezâretine intikal ettirerek vilayetteki evkâf memurlarına gerekli tebligatın
yapılmasını istemişti.
82
1899 yılında dahi sıkıntıları aşamayan Konya Vilayeti için Dâhiliye
Nezâreti devreye girmiş ve Sadarete yazılan bir ariza ile Konya evkâf memurlarına münderis
vakıf gelirlerini maarife devretmesi için emir gönderilmesi istenmişti.
83
Mevzubahis bürokratik sıkıntılar bazen de bir vilayetin kendi memurlarının
tavırlarından kaynaklanabiliyordu. Mesela Halep maarif müdürünün 21 Eylül 1888 tarihli
79
BOA. MF. MKT. 98/90 (1305.Ş.27/9 Mayıs 1888).
80
BOA. MF. MKT. 87/70 (1302.Za.30/10 Eylül 1885).
81
BOA. MF. MKT. 97/41 (1305.C.20/3 Şubat 1888).
82
BOA. MF. MKT. 105/3 (1306.Ca.1/3 Ocak 1889). Konya’daki münderis vakıflardan istifade edilememesinin temel
sebepleri bu vakıfların kimi nüfuzlu kimselerin eline geçmiş olması ve nezaretler arasındaki uyumsuzluktu. Konya’da
anılan dönemdeki eğitim hayatı ve sorunları için bk. Abdülhamit Kırmızı (2005), “Usûl-i Tedrîs Hâlâ Tarz-ı Kadîm
Üzre”: Konya Valisi Ferid Paşa’nın Eğitimi Islah Çalışmaları”, Dîvân İlmi Araştırmalar, Sayı 19, ss. 195-229.
83
BOA. DH. MKT. 2198/48 (1316.Z.26/7 Mayıs 1899)
1860
* TAED
57
Yakup KARATAŞ
ifadesine göre; kendisi münderis vakıfları maarif yolunda kullanabilmek için o kadar gayret
göstermesine rağmen bu çalışmalarının sonuçsuz kalmasının nedenini müftünün çıkardığı
zorluklara bağlamıştı. Müdüre göre müftü, memuriyetteki tecrübe ve kıdemi az, vukufsuz,
makamını korumak için ahalinin her tür menfaatlerini korumaya çalışan, halkın teveccühünü
kazanmak için maarifin hukukunu zayi eden bir kişilikti. Aynı zamanda evkâf komisyonu
reisliği de yapan müftü, maarif müdürünün münderis vakıfları “yed-i me’kelden” (yiyicilerin
elinden) kurtarmak için giriştiği faaliyetleri engellemektedir. Maarif müdürü netice itibariyle
kendi nüfuzunun artırılması yönünde nezâretin manevi yardım ve takviyesini talep etmişti.
84
Anadolu’daki Osmanlı yerleşimlerinin en eskisi ve vakıf geleneğinin en köklü olduğu
yerlerden biri olan Hüdavendigar Vilayetinde münderis vakıf gelirlerinin olmaması Maarif
Nezâretinin dikkatini çekmişti. Nezâretin bu yolda vilayete olan emirlerine cevaben vilayetçe
kaleme alınan arizada dikkat çekici hususlar vurgulanmıştı. Vilayet maarif müdürlüğü, buradaki
vakıfların kısmen zaman içinde çeşitli dairelerin kısmen de ahaliden önde gelen ayan ve eşraf
takımının ellerine geçmiş olduğunu itiraf etmişti. Bunların geri alınması ise zor olacağından
valiliğe emir verilerek mahalli hükümetin gücünden faydalanılmasının yolunun açılması
istenmişti. Bu vilayette iptidâî mekteplerin ihya edilmesi için adı geçen gelirlerin meydana
çıkarılması amacıyla valiliğe bir yazı daha yazılmış ve kurulacak komisyonlar marifetiyle işin
en kısa sürede hâlledilmesi tavsiye edilmişti (1893).
85
Bu kayda göre “şuna buna me’kel olmuş”
münderis vakıfların, talimatı doğrultusunda, devletin istediği şekilde tasarruf edilmesinin pek de
kolay bir iş olmadığı anlaşılmaktadır.
Vilayetlerde münderis vakıf gelirlerinin sağlıklı bir şekilde elde edilememesinin bir
sebebi de evkâf komisyonları ile maarif memurları arasındaki görüş ayrılıklarıydı. Erzurum
Maarif müdürlüğü muavinliğinden Nezârete yazılan bir yazıda (14 Haziran 1891) başkanlığını
müftünün yaptığı evkâf komisyonunun, vilayetteki münderis vakıfları münderislikten kurtarma
temayülünde olduğu belirtilmişti. Maarif idaresince bu yaklaşıma itiraz mahiyetinde bir rapor
kaleme alınarak vilayete ve nezârete gönderileceğini belirten müdür muavini, adam kayırma ve
diğer türlü suiistimallere meydan verilememesi için çalıştığını da ilave etmişti. Bu ihbardan
sonra nezâretten Erzurum Vilayetine gönderilen bir emirde maarifin hukukunun korunması için
gerekli önlemlerin alınması yolunda bir uyarı yapılmıştı.
86
Anlaşıldığı kadarıyla vakıfların
84
BOA. MF. MKT. 102/33 (1306.S.7/13 Ekim 1888).
85
BOA. MF. MKT. 184/143 (1311.R.20/31 Ekim 1893).
86
BOA. MF. MKT. 129/58 (1308.Za.22/29 Haziran 1891).