Atatürk üNİversitesi TÜRKİyat araştirmalari enstiTÜSÜ dergiSİ Sayı / Number 57 Güz / Autumn 2016



Yüklə 16,6 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə149/158
tarix20.08.2018
ölçüsü16,6 Mb.
#63698
1   ...   145   146   147   148   149   150   151   152   ...   158

1874

* TAED


 

57            

 

     


         

 

 



                                      Hamza ALTIN 

 

yaşları  aynı  olmalıdır.  Bu  anlamda,  okula  yeni  başlayanlar  için  en  uygun  yaş  7  olmalıdır 



(Vehbi, 1315, s. 5). 

II. Abdülhamid devri pedagoglarından Melekzade Fuad bazı eğitimcilerin yeteri kadar 

idealist davranmamasının disiplini zedelediğini ileri sürmekteydi. Ona göre muallimin işi sadece 

ders  anlatmak  değildir.  Öğretmen  öğrenciyi  izlemeli  ve  her  şeyiyle  ilgilenmelidir.  Böyle 

davrandığı takdirde disiplini sağlamak kolaylaşır (Melekzade Fuad, 1315, s. 61). 

Osmanlı’da  modern  eğitim  denince  akla  ilk  gelen  isimlerden  olan  Mustafa  Satı  Bey 

disiplin  konusunda  fiziki  şartları  da  önemsemekteydi.  Örneğin;  talebe  rahleleri  birer  kişilik 

olmalıydı. Birden fazla talebenin bir rahlede oturması sınıfta disiplinsizliğe neden olabileceği 

gibi, bulaşıcı hastalıkların yayılmasına da sebebiyet verebilirdi. Bu nedenle ABD okullarında 

bir  kişilik  rahleler  kullanılmaktadır  (Satı,  1325,  s.  67).  Mustafa  Satı  Bey’e  göre  öğretmenin 

sesi,  hâl  ve  hareketleri  hatta  sınıfın  düzeni  öğrencinin  başarı  yahut  başarısızlığını  etkiler. 

Öğretmen bunların farkına varmalı ve gerekli önlemleri almalıdır (Satı, 1325, s. 131). 

Mustafa Satı Bey’in fikrine göre disiplin, başarı veya başarısızlık en nihayetinde bir 

vicdan meselesidir ve eğitimci bunun farkında olmalıdır. Ona göre vicdan ahlak kanunlarının 

en  önemli  yaptırım  güçlerindendir.  İnsan  kimsenin  görmediği  ve  herhangi  bir  cezaya 

çarptırılmayacağını bildiği hâlde dahi fenalık yapmasını engelleyen etken o insanın vicdanıdır 

(Satı, 1325, s. 344). 

Disiplini  sağlama  yolları  üzerinde  mesai  harcayan  pedagoglardan  biri  de  Süleyman 

Paşazade Sami Bey’dir. Sami Bey, mükâfat ve mücazatı eğitimcinin talebeyi istediği yöne sevk 

etmede kullandığı disiplin vasıtaları olarak değerlendirmekteydi (Sami, 1328, s. 193). 

Sami  Bey’in  fikrince  öğretmen  için  bir  okulda  disiplini  sağlamanın  en  kolay  yolu, 

öğrencilerin  güvenini  kazanmaktır.  Zira  bir  çocuk  öğretmenin  kendisinin  iyiliğini 

düşündüğünden emin olursa öğretmenin hiçbir sözünden dışarı çıkmaz (Sami, 1328, s. 197). 

Öğretmen,  çocuklardan  herhangi  bir  şeyi  yapmalarını  istediği  zaman  taviz  vermeden 

çocuklara  istediğini  yaptırmalı,  çocukların  söz  konusu  işi  niçin  yapacaklarına  dair  soruları  iş 

bittikten sonra yanıtlamalıdır. Günümüz pedagoji anlayışıyla pek fazla bağdaşmamasına rağmen 

bunun sebebini şöyle açıklamaktaydı:  

Yani bir çocuk hiçbir vakit aldığı emre, esbabını bildiği için itaat ettiği, itaatine alet bu 



olduğu fikir ve zehabına düşmesin” (Sami, 1328, s. 198). 


Osmanlı Pedagoglarında Disiplin, Ödül ve Ceza Fikirlerine Dair Örnekler         

 

       



TAED 

57* 1875


 

 

Sami  Bey’in  eğitimcilere  salık  verdiği  düzen  ve  disiplini  sağlamada  kullanabilecek 



diğer  araçlardan  biri  de  öğrenciler  arasında  rekabet  ortamı  oluşturulmasıydı.  Öğrencilerin  her 

biri,  doğal  olarak  öğretmen  tarafından  sevilmek,  takdir  edilmek  ve  mükâfatlandırılmak  ister. 

Öğretmen,  ders  çalışana,  hâl  ve  hareketlerine  dikkat  eden  öğrencilere  iltifat  ederse  diğer 

öğrenciler  arasında  da  bu  iltifatlara  layık  olmak  isteyenler  olacaktır.  Yalnız  öğretmenin  bu 

konuda  dikkat  etmesi  gereken  şey,  sadece  başarılı  öğrencileri  değil  bunun  için çaba  harcayan 

bütün öğrencileri taltif etmesidir (Sami, 1328, s. 200-201). 

II. Meşrutiyet devri önemli pedagoglarından olan Sabri Cemil (Altın, 2013b, s. 19-35) 

zaman  cetvelinin  bir  disiplin  aracı  olarak  kullanılabileceğini  savunmaktaydı.  Ona  göre, 

öğrencilerin  sıkı  bir  şekilde  gözlemi  disiplin  için  lüzumluydu.  Sabri  Cemil  hakiki  disiplini, 

kurallara  aykırı  bir  olay  olmadan  alınan  tedbirlerle  onu  keşfetmek  ve  olay  cereyan  etmeden 

ortadan  kaldırmak  olarak  yorumlamaktaydı.  Onun  kanaatine  göre  öğretmenlerin  nüfuzunu 

kullandığı  iyi  bir  okulda  disipline  aykırı  bir  hadise olmaz  ve  cezaya  müracaat etmeye  gerek 

kalmazdı (Cemil, 1326, s. 124). 

Sabri Cemil öğretmenlerin ders dışında da öğrenciyle ilgilenmesini, bazı zamanlar eve 

kadar onlara refakat etmelerini, ders dışındaki faaliyetlerini gizlice takip etmelerini istemekte 

ve  bu  faaliyetlerin  okul  disiplini  açısından  fevkalade  yarar  sağlayacağına  inanmaktaydı 

(Cemil,1326, s.128). 

Disiplini  sağlamada  öğretmenin  dikkat  etmesi  gereken  hususlardan  biri  de  öğrenci 

yakınlarıyla  görüşmesi  olduğunu  belirten  Sabri  Cemil,  bu  davranışın  çok  faydası  olacağını 

ifade etmekte ve şunları dile getirmekteydi: 

Muallimler inzibat hususunda çocukların pederleri, biraderleri, dayı ve amcaları ile 

görüşmeksizin bir şeye muvafık olamazlar” (Cemil, 1326, s. 129). 

Sabri  Cemil  düşüncesine  göre  öğrenciyi  disipline  etmek,  daha  çok  ders  çalışmasını 

sağlamanın yollarından birisi de rekabettir. Ancak bu yöntemi çok iyi ve yerinde kullanmak 

gerekir. Aksi takdirde birçok sorun ortaya çıkar: 

1. Çocukların dikkati asıl görevlerinden mükâfata çevrilebilir. 

2. Çocukların bazılarında gurur, ötekilerinde mahcubiyet hasıl olabilir. 

3. Çocuklar arasında kin ve hasede sebebiyet verilebilir. 



1876

* TAED


 

57            

 

     


         

 

 



                                      Hamza ALTIN 

 

4.  Öğrenciler  ömür  boyu  kendilerine  farklı  davranılmasını  istemek  gibi  yanlış  tutum 



içerisine girebilirler (Cemil,1326, s.113-114). 

2. Pedagogların Ödül ile İlgili Görüşleri 

Musa Kâzım Bey, II. Abdülhamid devrinde yayınladığı pedagoji kitabı Rehber-i Tedris 



ve  Terbiye  isimli  eserinde  ödül  ve  ceza  konularını  da  tartışmaktaydı.  Ona  göre  eğitimcilerin 

bilmeleri  gereken  en  hayatî  konulardan  biri  de  “Mükâfat  ve  mücazat”  (Ödül  ve  ceza) 

meselesidir.  Memlekette  adil  ve  kadirşinas  insanların  çoğalmasını  sağlamak  için  muallimler 

eğitim hayatında bu iki konuya önem vermelidirler. Eğitimci dersine çalışan okulun kurallarına 

uyan öğrencileri taltif etmeli, bunun aksi yönde hareket eden öğrencileri de cezalandırmalıdır. 

Eğitimciler  ödül  ve  cezanın  tevzi  ve  tertibinde  suistimalin  ortaya  çıkmaması  için  çok  özen 

göstermelidir.  Günlük  derslerine  çalışan  gayret  sarf  edenlere  evvela  şifahi  olarak  teşekkür 

edilmeli,  çalışmasını  sürdürenlere  bir  aferin  kâğıdı  verilmelidir.  Mükâfatta  bundan  sonraki 

aşamalar ise altmış aferin kâğıdı alan öğrenciye bir kitap hediyesi, başarının özel bir tezkire ile 

öğrenci velisine bildirme olmalıdır (Kâzım,1310, s. 20). 

Sami  Bey’in  kanaatine  göre  eğitimcilerin  öğrencileri  eğitmek  için  kullandığı 

vasıtalardan biri de mükâfat olmalıdır. Eğitimci, çocukların çalışma derecelerine göre mükâfat 

vermeli, bu konuda haksızlık yapılmamasına dikkat etmelidir. Talebeleri sadece derse çalışma 

açısından  değerlendirmemeli,  ahlaklı,  terbiyeli,  hâl  ve  hareketi  düzgün  öğrenceleri  de 

mükâfatlandırmalıdır (Sami, 1328, s. 202). 

Süleyman  Paşazade  Sami  Bey’e  göre  mükâfat  ve  ceza,  bir  eğitimcinin  vazgeçmesi 

mümkün  olmayan  eğitim  araçlarıdır.  Esasen  bir  öğrencinin  amacı  mükâfat  olmamalı  ve  onun 

için  çalışmamalı,  “Vazifesini  ikmal  etmek  ve  muallimini  memnun  etmek  için  çalışmalıdır”. 

Bununla  birlikte  insanlar  hedeflerine  ulaştıklarında  ödüllendirilmekten  hoşlanırlar.  Tabiatıyla 

çocuklarda böyledir. Bu durumda muallime düşen görev öğrencilerin mükâfatı asıl gaye olarak 

algılamalarına mani olmak ve mükâfatı sadece bir araç olarak kullanmaktır (Sami, 1328, s. 204). 

Eğitimci  talebeyi  ödüllendirirken  dengeli  davranmalı,  ödül  öğrenciyi  hodbin  edecek 

derecede  kıymetli  olmamalı  ve  ödül  ile  ödüle  layık  görülen  davranış  mümkün  mertebe 

mütenasip olmalıdır. Akıl, zekâ veya ahlaka ait ödüllendirilecek bir davranış için “Bir meyve, 

bir tatlı veyahut alelıtlak zevk-i cismaniyi temin eden bir şey verilmemelidir”. 

Öğrenciler nazarında değeri düşmemesi için mükâfat çok sık verilmemeli, hak etmeyen 

öğrenciye mükâfat vermekten kaçınılmalıdır (Sami, 1328, s. 206). 



Yüklə 16,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   145   146   147   148   149   150   151   152   ...   158




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə