Pazarlama yönelişi de başkalarından uzaklaşmaya daya-
nır; ama biriktirici yönelişin tersine, bu uzaklaşma yıkıcı değil
dostça bir nitelik taşır. Pazarlama yönelişinin dayanmış olduğu
tüm ilke, insanlarla kolayca temas kurmayı, yüzeyde kalan bir
bağlılığı ve yalnızca daha derin bir duygusal anlamda onlardan
uzaklaşmayı gerektirir.
(5) Çeşitli Yönelişlerin Karışımları
Yaratıcı olmayan yönelişlerin çeşitli tiplerini ve yaratıcı
yönelişi anlatırken, bu yönelişleri sanki birbirinden ayrı tiplermiş,
birbirinden büsbütün farklı imişler gibi ele almıştım. Konuyu iyice
açıklayabilmek için bu şekilde hareket etmek zorundaydık;
çünkü bu çeşitli yönelişlerin karışımlarını anlayabilmek için,
daha önce, her bir yönelişin özel niteliğini anlamamız
gerekiyordu. Oysa gerçekte, her zaman karışımlarla karşılaşıyo-
ruz; çünkü bir karakter hiçbir zaman yalnızca yaratıcı olmayan
yönelişlerden birinden ya da yalnızca yaratıcı yönelişten oluş-
muş değildir.
Çeşitli yönelişlerin bileşimleri içerisinde, yaratıcı olmayan
yönelişlerin kendi aralarındaki karışımları ile, yaratıcı yöneliş ve
yaratıcı olmayan yönelişler arasındaki karışımları birbirinden
ayırmak zorundayız. Birinci tipten olanlardan bazıları birbirlerine
daha yakındırlar;
sözgelişi,
alıcı
yöneliş genellikle
biriktirici
yönelişle değil
de,
sömürücü yönelişie karışma
eğilimini
gösterir.
Biriktirici yönelişte, ilgili
kişi
objeden
uzaklaşmış olduğu
halde,
alıcı ve sömürücü yönelişlerin
her ikisinde de kişi
ile
obje
arasında yakınlık
vardır. Bununla
birlikte,
birbirine
en
az yakın
olan yönelişlerin karışımlarına da
sık
sık rastlanmaktadır. Bir
insanın karakterini belirlemek istiyorsak, bunu genellikle o
insanda hangi yönelişin belirgin durumda olduğunu göz önünde
tutarak yapmak zorundayız.
137
ı
127
Yaratıcı olan ve olmayan yönelişler arasındaki karışım
üzerinde daha fazla durmak gerekecektir. Yönelişi tümüyle
yaratıcı olan ya da yaratıcılıktan büsbütün yoksun bulunan bir
insan yoktur. Şu var ki, her insanın karakter yapısındaki yaratıcı
olan ve olmayan yönelişten biri ya da öteki daha ağır basar ve
bu da yaratıcı olmayan yönelişlerin niteliğini belirler. Daha önce,
yaratıcı olmayan yönelişler üzerinde dururken, bunların belli bir
karakter yapısında egemen durumda oldukları varsayılmıştı.
Şimdi, yaratıcı olmayan yönelişlerin, yaratıcı yönelişin egemen
olduğu bir karakter yapısı içerisindeki niteliklerini göz önünde
bulundurarak, daha önce söylediklerimizi tamamlamalıyız.
Burada, yaratıcı olmayan yönelişler kendi başlarına egemen
oldukları zamanki olumsuz anlamları taşıyacak yerde, farklı ve
yapıcı bir nitelik kazanmışlardır. Gerçekten de, yaratıcı olmayan
yönelişler -daha önce belirtmiş olduğumuz şekilde ele
alındıklarında- yaşamanın normal ve zorunlu bir parçası olan
yönelişlerin bozulmuş şekilleri olarak görülebilirler. Her insan,
hayatta kalabilmek için, başkalarının verdiği şeyleri alabilmek
(kabul edebilmek), başkalarından bir şeyler alabilmek, biriktir-
mek ve değiş-tokuş etmeyi bilmek zorundadır. Otoriteye boyun
eğmeyi, başkalarına önderlik etmeyi, yalnız başına kalabilmeyi
ve kendini göstermeyi de bilmek zorundadır. Ancak nesneleri
elde etme ve kendisi ile başkaları arasında ilişki kurma biçimi
büyük ölçüde yaratıcı olmayan türden olduğu zamandır ki, kabul
etme, alma, biriktirme ve değiş-tokuş etme yetenekleri, "zorla
alma", "sömürme", "biriktirme" ve "pazarlama" ihtiyacını duyma
ve istediği şeyi bu gibi yollara başvurarak elde etme eğilimine
dönüşür. Yaratıcı yönelişin egemen olduğu bir kimsedeki sosyal
ilişkilerin yaratıcı olmayan şekilleri ise -bağlılık, otorite, çekicilik
ve kendini gösterme- yaratıcı olmayan yönü ağır basan bir
kişide, "boyun eğme"ye, "başkalarına egemen olma"ya,
"el-çekme"ye ve yıkıcılığa dönüşür. Bu bakımdan, yaratıcı
g e l e c e ğ e yönelik
gelecekten ve g e ç m i ş t e n y o k s u n
açık-fi kirli
herhangi bir ilkeye v e d e ğ e r e
bağlı değil
sosyal, ahbap-canlısı
yalnız başına kalamaz
yeni d e n e y i m l e r e açık
a m a ç s ı z
d o g m a l a r a bağlı değil
"öyle de olur, böyle de olur"
gibi bir t u t u m içinde
iş-çıkarmasını bilir
g e r e ğ i n d e n çok çalışır
meraklı
incelikten y o k s u n (patavatsız)
(bilmek, ö ğ r e n m e k ister)
zeki
aşırı d e r e c e d e akılcı
u y m a y e t e n e ğ i var
a y r ı m g ö z e t m e z
h o ş g o r u l u
kayıtsız (ilgisiz)
nükteli
zevzek, gülünç d u r u m a d ü ş e r
eliaçık
s a v u r g a n
Olumlu ve olumsuz görünüşler, iki ayrı türden belirtiler
değildir. Bu özelliklerden her biri, egemen durumda bulunan
yaratıcı yönelişin derecesine göre belirlenmiş olan bir süreklilik
zinciri içerisinde bir halka olarak tanımlanabilir; sözgelişi, akla
uygun sistemli bir düzenlilik, yaratıcılık yüksek bir düzeye
ulaştığı zaman karşımıza çıkabilir; oysa yaratıcılık azaldıkça,
gerçekte kendi amacını bozmaktan başka bir işe yaramayan
akıldışı, ukalâ, zorlayıcı bir düzenliliğe dönüşerek yozlaşır. Aynı
şey gençlik ve dinçlikten çocuksuluğa, ya da gururlu olmaktan
kibirli olmaya doğru giden değişmeler için de doğrudur. Yalnızca
temel yönelişleri göz önünde bulundurmakla, her insanda, aşa-
ğıda belirtilmiş olan olguların etkisiyle oluşan bu tür değişimlerin
değişirlik derecesini görebiliriz:
141
ı
1
27
1) Yaratıcı olmayan yönelişler, hangisinin daha ağır
bastığına göre çeşitli şekillerde birbirlerine karışmışlardır.
2) Var olan yaratıcılığın derecesine göre her birinde bir
nitelik farkı oluşmaktadır.
3) Farklı yönelişlerden her biri maddî, duygusal ya da
düşünceyle ilgili etkinlik alanlarında farklı bir güçle etkide
bulunabilmektedir.
Kişiliğin genel tablosuna, farklı mizaçları ve yetenekleri de
katacak olursak, bu temel unsurların karşılıklı etkilerinden
oluşan düzenin, kişilikte sayısız değişikliklere yol açacağını
kolayca kestirebiliriz.
Dostları ilə paylaş: |