Hazirlayanlar



Yüklə 3,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə40/189
tarix10.12.2017
ölçüsü3,37 Mb.
#15029
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   189

Özet

Türk tarihinin çok önemli bir dönemini anlatan Millî Mü-

cadele romanları, işledikleri çeşitli konu ve meseleler ara-

sında azınlıklara da yer verirler. Eserlerde azınlıklarla ilgili 

sayfalar, olayların mahiyeti ve seyri nedeniyle büyük ölçü-

de Rumlarla ilgili ise de zaman zaman Ermenilerden de 

bahsedilir veya Ermeni kahramanlara yer verilir.

Millî Mücadele’nin bir özelliği de, tarihî olayların kaçınıl-

maz bir sonucu olarak, Anadolu ve Rumeli’de yüzlerce 

yıl bir arada yaşamış ırk veya milletlerin geldikleri yol ay-

rımında birbirlerinden uzaklaşıp kendi kader çizgilerinde 

yeni istikâmetlere yönelmeleridir. Türk romancıları Millî 

Mücadele’yi Türk milleti için bir varlık-yokluk davası halin-

de işlerken, azınlıkların genellikle olumsuz bir tavır ve tu-

tum içinde olduklarını belirtirler. Genel bakış ve yaklaşım 

böyle olmakla birlikte bazı yazarlar eserlerinde menfîlerin 

yanı sıra olumlu azınlık kişilerine de yer verirler. Bunlardan 

bazıları Ermeni kahramanlardır.

Tarık Buğra’nın Küçük Ağa adlı eserindeki Dr. Minas, Attila 

İlhan’ın Sırtlan Payı’ndaki Pandikyan Efendi, Kemal Tahir’in 

Esir Şehrin İnsanları’ndaki Mıgırdıç Efendi, Ahmet Hamdi 

Tanpınar’ın  Sahnenin Dışındakiler’indeki Madam Elek-

çiyan, Talip Apaydın’ın Toz Duman İçinde’sindeki Artin 

Usta, İlhan Tarus’un Var Olmak’ındaki Margosyan Efendi, 

Ömer Polat’ın Saragöl’ündeki Zadik Usta ve Siran’ı böyle 

roman kişileridir. Bu kahramanlar, her şeyden önce insan 

oldukları bilinciyle, geçmişte zamanın derinliklerine giden 

güzel bir beraberliğin mevcudiyetini dile getirerek kavga-

ya karşı çıkarlar veya kavga yanlısı ırkdaşlarının girişim ve 

eylemlerine bigane dururlar. Tebliğimizde birlikte yaşama 

sanatının Millî Mücadele dönemindeki örnekleri addedi-

lebilecek söz konusu roman kahramanlarının kişilikleri ile 

fi kir, tutum ve davranışları tahlil edilecektir.



121

Yrd. Doç. Dr. Esat CAN



Millî Mücadele Romanlarında Türk-Ermeni İlişkileri 

Türk tarihinin çok önemli bir dönemini anlatan Millî Mücadele ro-

manları, işledikleri çeşitli konu ve meseleler arasında azınlıklara da yer 

verirler. Eserlerde azınlıklarla ilgili sayfalar, olayların mahiyeti ve seyri 

sebebiyle büyük ölçüde Rumlarla ilgili ise de zaman zaman Ermenilerden 

de bahsedilir veya Ermeni kahramanlara yer verildiği görülür.

Millî Mücadele’nin bir özelliği de, tarihî olayların kaçınılmaz bir 

sonucu olarak Anadolu ve Rumeli’de yüzlerce yıl bir arada yaşamış  ırk 

veya milletlerin, geldikleri yol ayrımında birbirlerinden uzaklaşıp ken-

di kader çizgilerinde yeni istikâmetlere yönelmeleridir. Türk romancıları 

Millî Mücadele’yi Türk milleti için bir varlık-yokluk davası halinde işler-

ken azınlıkların genellikle olumsuz bir tavır ve tutum içinde olduklarını 

belirtirler. Genel bakış ve yaklaşım böyle olmakla birlikte bazı yazarlar 

eserlerinde menfi lerin yanı  sıra olumlu azınlık kişilerine de yer verirler. 

Bunlardan bazıları Ermeni kahramanlardır.

Tarık Buğra’nın Küçük Ağa

1

 adlı eserindeki Doktor Minas, bu kahra-

manların en dikkat çekici olanı sayılabilir. Karakter yaratmada usta olup 

Millî Mücadele romanlarının en önemlilerinden birini, Küçük Ağa’yı yaz-

mış olan Tarık Buğra, Doktor Minas’ın şahsında hem kimliği hem de kişi-

liği ile Osmanlı olup siyasî ve sosyal hengâmelere rağmen öyle kalabilmiş 

müspet bir insan ve namuslu bir aydını anlatır. O, imparatorluğun çökü-

1 Tarık Buğra, Küçük Ağa, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 1992.



122

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



şüne rağmenekmeğini yediği, emek paylaştığı bu toprakla bu insanlara 

bağlı kalan pek az hristiyandan biridir. Bunu herkes gibi Ali Emmi de 

bilir ve doktora ayrı bir yakınlık, hatta saygı duyar. Aralarında pek açığa 

vurulmamış bir dostluk vardır. Dr. Minas’ın insanî cephesini, eşraftan Ali 

emmiyle hem dost olarak hasbihal ederken, hem de onun ağır hastalığı ile 

hekim olarak uğraşırken daha iyi anlarız: 

Minas nabzını tuttuğu zaman Ali Emmi’nin gözleri aralandı. O da 

şevklendirmeye çalıştığı yüksek bir sesle:

Ne o koca herif dedi; salıvermişsin kendini, yakışır mı sana?



Ali Emmi gülümsemeye çalıştı

2

. (…) 



Doktor nabzı saymış, kalbi ve ciğerleri muayene etmiş, dereceyi al-

mıştı. Bir de iğne yaptı. Pek ümitsiz olduğu yüzünden belliydi, bunu belli 

etmek de istiyordu. Dipteki ocağın yanına oturdular. Reis bey de, Küçük 

Hacı da bir şey sormaya cesaret edemiyor veya buna lüzum görmüyorlar-

dı. Ama Minas fısıldadı:

 Hiç iyi değil. Ciğerleri bitmiş. Kalp de paso demek üzere. İğne bi-



raz kendine getirecek, belki diyeceği bir şeyler vardır

3

.

Ali Emmi mistik bir direnişle, zaferden önce, zaferi görmeden önce 

kendisine bir şey olmayacağını aklına koymuş bir ihtiyardır. 

İkide bir; ‘Gâvuru kovduğumuzu görmeden ölmem ben oğlum’ derdi. 

Bu ‘ölmem’ kelimesi zaman zaman da; ‘ondan önce bana bir şey olmaz’ 

şeklini alırdı

4



Doktorun, Ali Emmi’nin yanına gidip nabzını tuttuktan sonra araların-



da geçen şu konuşma, birlikte yaşamayı sanat haline getirmiş insanların 

pek özel samimiyet ve sıcaklığını yansıtır: 



… Minas bir çocuk sever gibi sordu:

Nasılsın Ali Emmi? 



‘Eeeh..’ diye hafi f bir ses çıktı. 

Minas daha belli bir gülüşle: 

Gâvur doktoru tanımadın mı koca herif? dedi. 



Reis bey de, Küçük Hacı da kımıldayamadan ona bakıyorlardı. Ali 

Emmi gayret bulmuştu: 

2 Buğra, a.g.e., s.492.

3 Buğra, a.g.e., s.493.

4 Buğra, a.g.e., s.494.




Yüklə 3,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   189




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə