Saçmalıklar Çağı



Yüklə 1,91 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə42/91
tarix15.03.2018
ölçüsü1,91 Mb.
#31994
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   91

karmaşıklığıyla  gerçekten  olduğu  gibi  tanımanın  esas

özgürleşme ve tevazu eylemleri oldukları kesindir.

Ayrıca  şahsen  hayatımda  ne  bana  uzaktan  yakından  kutsi

gelen bir aptal gördüm ne Blake'in dediği gibi, aptallıkta ısrar

ederek  bilgeliğe  ulaşan  bir  aptala  ne  de  aptallıklarından

memnun bir düşünüre rastladım. Eski Ahit'teki peygamberler,

tıpkı şefkatli İsa hatta iyicil Buda ("İnsan aptalları hiç görmese

ebediyen mutlu olabilir"

[178]

) gibi, gazaplarının büyük kısmını



aptallara  yöneltmişlerdir.  19.  yüzyıl  düşünürlerinin  tavrı  çok

daha  kırıcıdır  ama  benim  gözde  cümlem Derlemeci'den:

"Çünkü  akılsızın  gülmesi,  kazanın  altındaki  çalıların  çıtırtısı

gibidir."

[179]

Rasyonel  düşünce  başarıyla  gözden  düşürüldü.  Francis



Wheen, How  Mumbo  Jumbo  Conquered  the  World  [Laf

Salatası  Dünyayı  Nasıl  Fethetti]

[180]

  adlı  kitabında  aklın



uyutulmasıyla  ortaya  çıkarılan  birçok  canavarı  listelemişti.

Büyük  Britanya  hükümetinin  kent-içi  resmi  binaların

güzelleştirilmesi  konusunda  Renuka  Wickmaratne  adlı  bir

feng-shui  danışmanı  tuttuğu  ve  ödedikleri  para  karşılığında,

"Kırmızı  ve  turuncu  çiçekler  suç  oranlarını  ve  fıskiyeler

yoksulluğu  azaltacaktır.  Şahsen  ben  bu  kadim  bilgilerle

büyüdüm"  öğüdünü  aldığı  doğru  olabilir  mi?  Ronald



Reagan'ın,  aralarında  Orta  Menzilli  Nükleer  Silahlar

anlaşmasının  da  bulunduğu,  bir  başkanlık  müşavirinin

söylediği  şekliyle  "hemen  tüm  büyük  hamle  ve  kararları

almayı"  önce,  Mihail  Gorbaçov'un  astrolojik  analizini  de

yapan  Joan  Quigley  adlı  San  Franciscolu  bir  astroloğa

onaylattığı  doğru  olabilir  mi?  Amerikalıların  yüzde  48'inin

UFO'lara,  yüzde  27'sinin  uzaylıların  dünyayı  ziyaret  ettiğine

ve  yüzde  2'sinin  (3,7  milyon  kişi)  uzaylılar  tarafından

kaçırıldıklarına inandığı doğru olabilir mi?

Peki, bunca akla aykırılık ve bönlük nasıl ortaya çıktı? Her

zamanki gibi, hem alt hem üst kültürlerde birbiriyle örtüşen ve

birbirini  etkileyen  birçok  neden  var.  Sadece  aklı  değil,

gerçeği,  nesnelliği,  anlamı  hatta  geçeklik  ve  olguları  bile

reddeden  epistemik  görelilik,  hak  görme  çağının  çalışma

güçlüğü zahmetine girilmeden nitelendirme talepleri, sunumun

açıklamaya  ve  imajın  içeriğe  yeğlenmesi,  soğuk,  mesafeli,

insanlık  dışı,  züppe  ve  baskıcı  gösterilen  bilimden  nefret  ve

rasyonel  tartışmanın  yerine  sıcacık,  insani,  alçakgönüllü,

olumlu  ve  özgürleştirici  gösterilen  duygunun  geçirilmesi

bunlardan birkaçıdır.

Kabahatin  bir  kısmını  düşünürler,  özellikle  Sartre  ve

Nietzsche  üstlenmeli.  Göreliliğin  tohumlarını  Nietzsche'nin

ahlaka  yönelik  sert  kınamaları  atmıştır.  Felsefe  sistemlerine



duyduğu nefret, Sartre'ın sistemlerle birlikte sistemleri yaratan

aklı  da  reddetmesine  –Sartre  aklı  "demir  kafes'  diyerek

horlamıştı;  yaptığı,  çöken  bir  binanın  kabahatini  inşaat

yapımında  kullanılan  aletlere  yüklemek  gibiydi–  yol  açmıştır

ama  bu  düşüncesi,  sahnede  gitarlarını  parçalayan  rock

yıldızlarınınkine  benzer  bir  dikkat  çekme  yıkıcılığı  dahilinde

yapılan  akla  saldırıda  aklı  kullanan  postmodern  yaklaşım

tarafından hevesle benimsenmiştir.

Ve  akıl  gözden  düşürüldükten  sonra  artık  her  şeyin  yolu

açıldı.  Doğruluk  artık  göreceliydi;  herkesin  kendi  doğru

yorumu  vardı  ve  hepsi  aynı  ölçüde  geçerliydi.  Haliyle

tarihçiler  olaylara  yönelik  herhangi  birisinin  aktardıklarının

başka  herhangi  birisininki  kadar  değerli  olduğunu,  edebiyat

eleştirmenleriyse  bir  "metnin"  okur  ne  anlamak  istiyorsa  o

anlama geldiğini öne sürmeye başladılar. Bu yaklaşımların en

büyük  avantajı,  anlam  ve  doğruluk  oluşturmaya  giden

gereksizce zahmetli yolu devre dışı bırakmasıydı.

Böylece  bilim,  nesnel  doğruluk  iddiasından  mahrum

bırakıldı.  Bilimin  içinde  yaşadığı  kültürden  etkilendiği  fikri,

bilimin  ancak  birçok  kurgusal  anlatıdan  biri  sıfatıyla  reddine

ya da modern fiziğin geçmişte sadece türlü türlü çatlak inancı

meşru  kılmaya  yaradığı  olgusuna  vardı.  Bilim  tuhaf

olabiliyorsa, her türlü tuhaflık da bilim olabilirdi.



Bilimcilerin  keşiflerini  merak  ve  iyilik  kaynağı  görmeye

meylettikleri 

gerçeğine 

ve 


gezegenimizin 

karşılaştığı

tehlikelerle  ilgili  ilk  uyarıların  hep  bilimcilerden  gelmiş

olmasına ve bugün bu sorunların çözümü için ter dökmelerine

rağmen,  bilime  bir  de  dünyanın  büyüsünü  bozma  ve  doğal

yaşamı  mahvetme  ayıbı  yüklendi.  Ama  bilime  yönelik  en

dâhiyane  saldırı  ödülü,  bilimin  kesinlikle  akla  dayanmadığı

iddiasını  öne  süren  filozof  John  Gray'e  verilmelidir.  Şöyle

diyor  Gray:  "Bilimin  kökeninde  rasyonel  araştırma  değil,

inanç,  büyü  ve  numaralar  yatar.  Modern  bilim  rakipleri

karşısındaki  zaferini  üstün  akılcılığı  sayesinde  değil,  ortaçağ

sonlarında  ve  modern  çağın  ilk  dönemlerinde  yaşamış

kurucularının  retorik  ve  politika  sanatlarını  kullanmada  daha

becerikli 

olmaları 

sayesinde 

kazanmıştır."

[181]


 

Ve:


"Filozofların  resmettiği  üzere,  bilim  fazlasıyla  rasyonel  bir

faaliyettir.  Ama  tarih  bilimsel  yöntemin  kurallarına  burun

kıvıran  bilimcilerle  doludur.  Bilimin  sadece  kökeninde  değil,

ilerlemesinin  altında  da  akla  aykırı  eylem  yatmaktadır."

[182]

Gray  görünüşe  göre  baskın  bağnazlığın  reddini  (ki  keşifler



genellikle bu yoldan yapılır) "akla aykırı eylem" saymaktadır.

Oysa  bağnazlığın  reddi  aklın  en  önemli  kullanımı,  bizzat

zaferidir.  Öte  yandan  Gray,  nadir  rastlanan  bir  minnettarlık

anında  "büyü  ve  numaralar"  dediği  şeyin  kimi  faydalarını  da

kabul  etmektedir:  "Anesteziyle  yapılan  dişçilik  katıksız  bir



Yüklə 1,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   91




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə