95
Askerî Hapishanesi’ne götürülürken bulunduğu “tsaritsa” adlı gemiden firar etmeyi
başarmıştır. Amuderya Mahkemesi yakalanması için her türlü girişimde bulunmasına
rağmen Karakul’un izine rastlanamamıştır. Firarının üzerinden bir buçuk yıl
geçtikten sonra Karakul, Tamdı nahiyesinde tekrar ortaya çıkmıştır. Bundan sonra da
Rus yönetimine karşı mücadelesine devam etmiştir. Bu ayaklanmanın büyümesinden
çekinen Amuderya Bölümü yöneticileri, kaptan Susanin’i, onu yakalaması için
görevlendirmiştir. Fakat kaptan Susanin, emrindeki dört Rus Kazak askerinden
oluşan bölükle Karakul’u yakalayamamıştır. Karakul Kosmagambetoğlu arandığını
bildiği için öncelikle Aktav’da saklanmıştır. Daha sonra uzak bölgelere giderek izini
kaybettirmiştir. Karakul, 1894’de Tamdı nahiyesinde ortaya çıkmıştır. Fakat Ruslar
onu yine yakalayamamıştır. 1896’da Tamdı nahiyesinde mücadelesini güçlendiren
Karakul, yöneticilere karşı çıkarak onları tanımadığını bildirmiştir. Karakul
Kosmagambetoğlu’nun hareketi Rusları oldukça korkutmuştur. Bunun üzerine
Karakul’u yakalamak için 1900 yılında Amuderya Bölümü’ne bağlı Şorahan bölgesi
karakolundan Poriçik Koluşev başkanlığında yeni bir bölük oluşturulmuş, fakat bu
bölük de başarısız olmuştur. Karakul’a bu sırada Sibirya’dan kaçan üç kişi de
eklenmiştir. Ayrıca yerli halktan insanlar da Karakul’u desteklemiştir. Böylece
Karakul’un başlattığı ayaklanma belli bir güce kavuşmuştur. Karakul
Ayaklanması’ndan korkan Amuderya Bölümü yöneticileri, Sırderya bölge valisinden
yardım istemiştir. Sırderya askerî valisi de durumu Türkistan valisine bildirmiş,
Sırderya valisi, Türkistan valisine yazdığı raporda: “Amuderya Bölümü yöneticisinin
raporunda da belirtildiği gibi Tamdı nahiyesinde insanları öldüren kaçakları
yakalamak amacıyla Poriçik Koluşev’e yardım etmek için Türkistan 18. atış
bölüğünden bir kısım askerleri, Astrahan 1. Kazak bölüğünden 106 askeri
başlarındaki subaylarla birlikte göndermenizi rica ediyorum.”
269
diye istekte
bulunmuştur. Karakul Ayaklanması belli bir zaman sonra Rus askerleri tarafından
bastırılmıştır. Böylece Göklen Ayaklanması’na benzer birçok ayaklanma Amuderya
Bölümü’nün değişik nahiyelerinde kendini göstermiştir.
1880–1891 yılları arasında ortaya çıkan bu tür ayaklanmalar, topraksız ve
ezilen köylü hareketleri olarak kalmış, asla bütün halk kitlesini arkasından
269
ÖZROMA, fond: 2, liste:1, dosya:121, s. 2–3.
96
sürükleyememiştir. Bunun sebebi de Türk toplumları arasındaki çekişmeler ve
kabilecilik anlayışıdır. Fakat bu tür ayaklanmalar gelecekte çıkacak olan
ayaklanmalara örnek olmuş ve onlara ışık tutmuştur.
Amuderya Bölümü’nde olduğu gibi Hive Hanlığı hâkimiyetinde yaşayan
Karakalpaklar da han yönetimine karşı gelmeye başlamışlardır. Hive Hanlığı
hâkimiyetinde yaşayan Karakalpaklar ve diğer bazı Türkler, hanın ve onun
yöneticilerinin kötü yönetiminden hoşnut olmadıklarından Rus hâkimiyetindeki
Amuderya Bölümü’ne göç etmeye başlamışlardır. Çoğu Karakalpak olan bu
göçmenler Rus vatandaşlığına geçmek için başvuruda bulunmuş, Hive Hanlığı’ndan
Amuderya Bölümü’ne göç etmek istediklerini bildirmişlerdir.
270
Hive hanı Rus
vatandaşlığına geçme girişiminde bulunan halkı cezalandırmıştır. Örneğin Hive
hanının mehteri 1887’de bazı köylülerin göç etme hazırlığında olduğunu öğrenince
bu köylere baskın yaparak bunların her birini 13 tilla ödemekle cezalandırmıştır.
Ayrıca bu göçebelere ait altı çadırı da ateşe vermiştir. Rus askerî topograf
Belyayevskiy’in verdiği bilgilere göre 1884’de 1000 Karakalpak ailesi Amuderya
Bölümü’ne göç etmiştir. Hive devlet yöneticilerinin verdiği 1887 yılına ait bilgilere
göre de 670 Karakalpak ailesi Amuderya Bölümü’ne göç etmiştir.
271
Sonuç olarak
baktığımızda Karakalpakların ve diğer Türk boylarının yürüttüğü ayaklanma
hareketleri, sadece Rusların hâkimiyetinde olan Amuderya Bölümü’nde değil aynı
zamanda Hive Hanlığı’nın hâkimiyetindeki topraklarda da kendini göstermiştir. Hive
Hanlığı’nda yaşayan Karakalpaklar, hanlığın yönetimini beğenmediği için Rusların
hâkimiyetinde olan kardeşlerinin yanına göç etmeyi amaç edinmişler ve bunu bir
kurtuluş yolu olarak görmüşlerdir. Fakat görmüşlerdir ki sömürü ve baskı Rus
hâkimiyetindeki topraklarda da vardır. Bir başka deyişle nereye giderlerse gitsinler
ezilmekten ve sömürülmekten kurtulamamışlardır.
4- Tallık Nahiyesi Ayaklanması (1898–1900)
Göklen Ayaklanması ve diğer ayaklanmaların Ruslar tarafından
bastırılmasından sonra buna benzer ayaklanmaların önü kesilmemiştir. Bunlardan
270
T. A. Jdanko, Oçerki istoriçeskoy etnografii karakalpakov, s. 133–156; İstorii Uzbekskoy SSR, Cilt
1, Kniga: 2, Taşkent 1956, s. 152; Oçerki istorii Karakalpakskoy ASSR, Cilt 1, Taşkent 1964, s.
268–269.
271
Borba trudyaşihsya Karakalpakii, s. 46–47.
97
biri de yerli halkın 1898 yılında Tallık nahiyesi başkanı Kulen Kudayşüküroğlu’na
karşı başlattıkları ayaklanma hareketidir. Arşiv belgelerinden edindiğimiz bilgilere
göre yerli beyler ve din adamları tarafından Kulen’in yeniden nahiye başkanı olarak
seçilmesi kararlaştırılmıştır.
272
Kulen’in yönetimini beğenmeyen halk onun
seçilmesini istememiştir. Fakat Çimbay bölgesi başkanı ve Amuderya Bölümü
başkan vekili Rus Kornilov, halkın isteğine aldırmadan Kulen’in ve halkın istemediği
bazı aksakallıların yeniden seçilmesini sağlamıştır. Bu seçimi içine sindiremeyen
halk arasında yöneticilere karşı büyük bir nefret uyanmıştır. Halk, 6 Mart 1899’da
Tallık nahiyesine bağlı Dosnazarov köyündeki Kopak Gölü kenarında yapılan
toplantıda alınan kararla Kornilov’dan beğenmedikleri yöneticilerin görevden
alınarak 1898 seçimi sonuçlarını iptal etmesini ve seçimlerin yeniden yapılmasını
istemiş; fakat Kornilov bu isteği kabul etmemiştir. Bunun üzerine halk ayaklanarak
karakollara ve yöneticilere saldırmaya başlamıştır.
273
Amuderya Bölümü yöneticisi
Galkin, Taşkent’teki Türkistan valisine gönderdiği telgrafta: “ Düzeni sağlamak için
Tallık nahiyesine gidiyorum.”
274
diye yazmıştır. Bu ayaklanmalar sonucu 28 Mart’ta
tutuklamalar başlamış, ayaklanalar arasından on dokuz kişi ceza hukukunun 263.
maddesine göre tutuklanmıştır. Tutuklular, askerler eşliğinde Petro-Aleks Askerî
Hapishanesi’ne gönderilerek burada beş ay süreyle kalmışlardır.
275
Ayaklananların
çoğu aynı köyde yaşamaktadır. Köylüler bir araya gelerek suçlu olarak kabul edilen
bu insanların serbest bırakılmalarını istemişlerdir. Böylece halkın isteği üzerine 25
Eylül 1899’da ayaklanmacılar hapisten çıkarılmıştır. Ayaklanmanın bastırılmasıyla
ayaklanmaya katılanlar nahiye yöneticisi Kulen Kudayşüküroğlu’nu yerinden etmek
için çalışmalar yapmıştır. Bu ayaklanmadan sonra Çimbay bölgesi komiseri
272
Kulen Kudayşükürov, 1882’de Tallık nahiyesi başkanlığı için yapılan seçimlere birinci aday olarak
girmiştir. 1886’da yapılan seçimlerde yeniden nahiye yöneticisi olarak seçilmiştir. Yönetici
seçimleri üç yılda bir yapılmıştır. 1898’de yapılan seçimlerde Kulen Kudayşükürov beşinci kez
seçilmiştir. Rus hükûmeti, 1888’de K. Kudayşükürov’u hizmetlerinden dolayı Türkistan valisi
aracılığıyla gümüş madalya ile ödüllendirmiştir. K. Kudayşükürov 1894’te Amuderya hükûmeti
tarafından Anna gümüş madalyasına layık görülmüştür. bk. R. Kosbergenov, ayn. esr., s. 261.
273
Borba trudyaşihsya Karakalpakii, s. 48.
274
ÖZROMA, fond: 910, liste: 4, dosya: 2358, s. 1; J. Ubbiniyazov, Borba karakalpakskogo naroda
protiv sotsialnogo i natsionalno-kolonialnogo ugneteniya, konets XIX-naçala XX vv. (XIX. Yüzyılın
Sonu-XX. Yüzyılın Başında Karakalpakistan İşçilerinin Sosyal Sömürüye Karşı Yürüttükleri
Mücadeleler), Kandidatskaya Dissertatiya, Taşkent 1969, s. 57–58.
275
Bu isyana katılanların elebaşları arasında yirminci sırada Kalimbet Askarov vardı. Kalımbet,
Ruslara yakalanmayarak uzun süre kaçmayı başarmıştır. Kendisi daha sonra yakalanarak hapse
atılmıştır. 12 Mart 1900 tarihli “Türkistanskiye vedomosti” (Türkistan cetvelleri) gazetesinde
Kalımbet Askarov’un arandığı ilân edilmiştir. ÖZROMA, fond: I–910, liste: 42358, s. 1; J.
Ubbiniyazov, ayn. esr., s. 57-58.
Dostları ilə paylaş: |