KİTAPLAR NEDEN BASILMADI?
Atatürk, James Churchward’ın iki kitabıyla özellikle ilgilenmişti: “Kayıp Mu
Kıtası” ve “Mu’nun Çocukları.” Bu iki kitap, Anıtkabir kitaplığında 1301 ve
1302 no ile kayıtlıdır. Daktilo ile yazılmış kitapların çeviri metinleriyse yine
Anıtkabir kitaplığında dosyalar halinde bulunmaktadır.
Atatürk’ün Mu ile ilgili düşüncelerini ve çıkardığı sonuçları ne yazık ki tam
olarak bilmiyoruz. Çünkü 1935’ten sonra sinsice ilerleyen hastalığı, ona fazla
zaman tanımadı.
1967’ye kadar Türk Dil Kurumu arşivinde, daha sonra Anıtkabir kitaplığına
getirilen bu çeviriler hala basılmamıştır. Öylece durmaktadır. Atatürk’e
kitapları sağlayan Tahsin Mayatepek, Meksika’da araştırmalar yaparken,
Maya-Aztek-İnka uygarlıklarının, Türkler’de kullanılan eşyalara benzer
eşyalar kullandıklarını öğrenmişti. Ayrıca davullar ve kalkanlar bizimkilere
çok benziyor ve üzerlerinde ay - yıldız sembolleri bulunuyordu. Tahsin Bey’in
tüm çalışmalarını belge ve fotoğraflarla birleştirerek üç cilt defter halinde
Atatürk’e yolladı.
Bunların nerede olduğu bilinmiyordu. Uzun araştırmalarım sonucunda, bu
belgeleri Türk Dil Kurumu’nun kitaplığında buldum. Halen 56 ve 57 numaralı
kayıtlarda bunlar muhafaza edilmektedir.
Bu değerli çalışmaların hiç biri malesef basılmamıştır. Oysa ki bu belgeler
dünya kültür tarihine ışık tutan eşşsiz bilgilerle doludur. Gerek dünya
dinlerinin kökenini, gerekse dünya insanlık tarihinin bilinmeyen yönlerini
aydınlatan bu belgeler hakkında mutlaka kamuoyuna ayrıntılı bilgi verilmelidir.
Gerek Churchward’ın kitapları, gerekse Tahsin Mayatepek’in çalışmaları
basılıp yayınlandığı zaman Atatürk’ün düşüncelerini belki daha iyi
anlayabiliriz. Aksi taktirde bu eserler de, Atatürk’ün gizli kalmış düşünsel
yönleriyle beraber, Anıtkabir’in sessizliğinde uyumaya devam edeceklerdir.
Aynen Mu kıtasının kalıntılarının Büyük Okyanus’un derinliklerinde beklediği
gibi…
Şimdi bu belgelerden de edindiğim bilgiler ışığında sizlere Mu ve Atlantis
Uygarlıkları, daha sonra da bu uygarlıkların bizim uygarlığımıza olan etkilerini
kısaca özetlemeye çalışacağım…
KAYIP UYGARLIKLAR ve KAYIP SIRLAR
“Bizim bilmediğimiz bazı sırlara eskilerin vakıf olduklarını kabul etmek
zorundayız.”
Bu sözler 20. Yüzyılın önemli bilimadamı olan Einstein’a aittir. Evet… İster
kabul edelim ister etmeyelim ancak tarihin geçmiş devirlerine doğru uzandıkça
eskilerin bizim bilmediğimiz sırlara sahip olduklarını görüyoruz. Böylelikle
Einstein’ın bu konuda da haklı çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Kimdi bu
eskiler? Bu eski insanlar ATATÜRK’ün de izlerine rastladığı Mu ve Atlantisli
bilgelerdi.
Mu ve Atlantisliler’in, maddi ve manevi alanda son derece ileri seviyede
bilgilere sahip oldukları, günümüze kadar gelen yazılı belgelerde kendini
göstermektedir. Örneğin, M.S. 8. yüzyılda Mahavira’yı yazan Bhavabonti’nin
anlattıkları bu sırların Hint’tin sakladığı sırlarda açıkça bilindiğini gösterir.
Günümüze kadar gelebilen bu belgede şunlar yazılıdır:
“Kutsal bilimin sırları ancak inisiyelerce malumdur. Binlerce yıldan beri
ermişler, Brahma ve başkaları, bunları gördüler ve öğrendiler. Kriçaçva, Mu
Bilim Rahipleri’nin gizli bilimlerinin bütün sırlarını açıklamıştı. Bana da
bunları Viçvamitra söyledi.”
Gene Mahavira’nın beşinci bölümünde, Puşpaka denilen bir çeşit hava taşıt
aracıyla, insanların taşındığı anlatılır. Ayrıca bu hava taşıt araçlarının, gece
seferlerini yaparken birer yıldız gibi parladıkları belirtilmektedir.
Öte yandan, Hint Yogasutrası, Aiçvaryalar’dan söz eder. Aiçvarya, bir
insanın sahip olduğu halde kullanmasını bilemediği yeteneklerini öğretme
bilimidir.
Yogasutra, aşağıda yazılı olan bilim türlerinin Naakaller’den, yani MU’da
hem rahip hem de bilgin sıfatıyla yaşayan bir sınıftan (Mu Bilim
Rahipleri’nden) alınmış olduğunu yazar.
Hint Aiçvaryalar’ı yedi bölüm halindedir:
1. Amma: Düşünce gücüyle maddeleri ufaltıp büyütebilmek. Maddeler
üzerinde çeşitli etkilerde bulunmak. (Telekinezi)
2. Lghima: Cisimleri hafifletmek ve havada durdurabilmek. (Levitasyon)
3. Prapte: Zaman sınırlarını aşarak, çeşitli yerlere ulaşmak ve düşünce
nakli. (Astral Seyehat ve Telepati)
4. Prakamya: İrade yolu ile, gaz, sıvı ve katı cisimler arasından
geçebilmek.
5. İçitritva: Maddelerin özelliklerini değiştirme. (Alşimi - Simya)
6. Sohtart: Kendi bedenine ikinci bir ruh sokabilmek. (Medyomluk)
7. Atartvaç: Görünmez olabilmek. (Demateryalizasyon)
şu küçük alıntıdan bile, bir zamanlar ne denli inanılmaz bilgilerle insanların
yetiştirildikleri ortaya çıkmaktadır. Günümüz Parapsikoloji Bilimi’nin
ilgilendiği bu çalışmalara verilen isimleri, ben de size parantezlerle yukarda
aktarmaya çalıştım.
Bu bilimleri öğreten, “Mu Bilim Rahipleri”nin ne denli bir kudrete sahip
olduklarını hayal etmek bile, insanın içini ürpertmeye yetmektedir…
Daha sonra okyanusun sularına gömülen bu uygarlıklar, batmadan önce kendi
kültürlerini çevre kıtalara yaymışlardı. Orta Amerika’ya, Orta Asya’ya ve
Afrika Kıtası’nın Kuzey Bölgesi’ne yani Mısır’a yaptıkları yoğun göçlerle,
ellerinde bulundurdukları sırları bu bölgede yaşayanlara da aktarmışlar ve
onları, gerek bilim alanında gerekse din alanında eğitmişlerdi.
Mu ve Atlantis Uygarlıkları’nı Gösteren Bu Haritanın
Orjinali Atatürk’ün Araştırmış Olduğu
Churchvard’ın Kitaplarında Bulunmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |