Gizli sırlar Öğretisi



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə14/64
tarix29.05.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#46588
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   64

Günümüzde hala kutsal topraklar sözünün ne anlama geldiği genel çoğunluk
tarafından  anlaşılabilmiş  değildir.  Çünkü  bu  sır  hala  açılabilmiş  değildir.
Bilenlerin sayısı da zaten iyice azalmış durumdadır.
Daha  sonra  Kudüs’ten  de  kayan  büyük  merkezin  şu  anda  tam  olarak  nerede
bulunduğu  bilinmemektedir.  Ancak  şu  kadarını  söyleyebilirim  ki,  buna  benzer
irili  ufaklı  bazı  merkezler  dünyanın  çeşitli  bölgelerinde  tespit  edilmiştir.
Mekke, Roma, Yukatan bölgesindeki bazı yerler, Peru, Tibet (Himalayaları’ın
güneyine bakan eteklerinde bazı noktalar, İstanbul’un tam olarak açıklanmayan
özellikle  bir  noktası  bu  coğrafyada  yer  alan  merkezlerdir.  Bunların  bir  kısmı
hala vardır ve vazifelerini görmektedir.
Bu merkezlere bağlılık, oralara yönelmek, hac etmekle sembolize edilmiştir.
Ayrıca,  Hint’te  Meru  Dağı,  Delf’te  Onfalos  Dağı,  Hz.  Musa’nın  Sina  Dağı,
Hz.  Muhammed’in  Hira  Dağı,  Hz.  İsa’nın  Zeytinlik  Dağı  hep  bu  kutsal
coğrafyanın belirli noktalarını ifade eden merkezlerdir.
Örneğin  Delf’teki  Onfolos  Dağı’nda  rahibeler  büyük  kehanetlerde
bulunurlardı.  Büyük  kitleleri  yöneten  kehanetlerdi  bunlar…  Önceleri  açıkta
bulunan  bu  mabetler  zaman  ilerledikçe  iyice  gizlenmeye  başlandı.  “Gizli
Öğreticilik”  kelimenin  tam  anlamıyla,  zaman  geçtikçe  daha  da  gizlenmiştir.
Böylelikle inisiyasyon merkezleri tamamıyla sır mahalleri haline gelmiştir.
Eski toplumların geleneklerinde bu tür kutsal coğrafyaya ait yerlere: “Kutsal
Topraklar”,  “Ulvi  Topraklar”,  “Paradeşa”,  “Saray”  gibi  çeşitli  isimler
verilmiştir. İslam Tasavvufu’nda ise bu tür yerlere “Kutup” ismi verilmiştir.
Kozmik tesirlerin biriktiği ve yansıtıldığı bu yerlerde ortaya çıkan muazzam
enerjiler çevreye adeta bir ışın gibi yayılmaktaydı.


ARİF İÇİN DİN YOKTUR
İslam Ezoterizm’indeki bir meseleyle yolumuza devam edelim…
Mürid için ilk olarak merkez, şeyhidir. İlk çalışmalarda üstad, müride kendi
yüzünü  gözünün  önüne  getirmesini  isterdi.  Çünkü  manyetik  tesirleri  ilk  başta
mürid  şeyhinden  alabilmekteydi.  Bu  yüzden  mürid  şeyhine  kendisini  teslim
eder.  Tamamiyle  ondan  beslenirdi.  İnisiyasyonun  ilerki  aşamalarında  kozmik
tesirleri  mürid  kendi  kendine  de  almaya  başlar.  Böylelikle  şeyhine  ihtiyacı
kalmaz.  Sembolik  olarak  söyleyecek  olursak  o  da  artık  gökyüzüne  yüzünü
çevirmiş ve o da artık gökyüzünden beslenmeye başlamıştır. İslam Ezoterizm’i
sembolik  bir  anlatımla  bu  aşamaya  gelen  müridin  Tanrı’ya  teveccüh  ettiğini
söyler. Muhittin Arabi: Bu seviyeye gelen müritler için şöyle der:
“…Arif için din yoktur…”
Bu  aşamaya  gelen  bir  bireyin  hiç  bir  şeriatle  alakası  yoktur.  O  fert  artık
şeriatin  üzerine  çıkmıştır.  şeriat  henüz  oraya  ulaşamamış  olanlar  içindir.
Gelişmemiş  şartlara  bağlı  olarak  yürümek  zorunda  olanlar  için  şeriat  devam
etmektedir. Alt benliği ile üst benliği arasındaki irtibatı kuramayanlar için bu
süreç  devam  edecektir.  Bu  aşamayı  geçen  mürid  için  artık,  şeiratin
şartlandırmaları değil, bilgi ön plandadır. O artık şeriat’ten marifet ve hakikat
kapılarına  doğru  ilerlemektedir.  Kısacası  o  artık  batıniler  denilen  bir  grubun
üyesi olmuştur.
Sırlar bilgisi onun da yaşamına hakim olmuştur… Bu yüzden de, “Hakikatin
realitesi çoktur, fakat hakikatin kendisi birdir” derler…


EZOTERİZM EVRENSEL BİR ÇALIŞMADIR
Ezoterizm’in  temel  prensipleri  aynı  kalmak  koşuluyla  her  toplum  bu  gizli
bilgileri  ve  teknikleri  kendi  üslubu  içinde  kullanmışlardır.  Örneğin  İslam
Ezoterizm’i ile Hint Ezoterizm’i arasında ilk bakışta bazı şekilsel farklılıklar
varmış  gibi  görünürse  de  araştırıldığı  takdirde,  tüm  ulusların  ezoterik
çalışmalarının köken itibariyle bir ve aynı olduğu görülecektir.
Buna  küçük  bir  örnek  verelim.  Hint’in  ezoterik  çalımalarında  bir  yöntem
olarak  kullanılan  “mantra”  onların  meditasyonlarında  nasıl  vazgeçilmez  bir
unsursa,  Sufi  tarikatlarında  vecd  halinin  sağlanması  için  kullanılan  “zikr”  de
aynı  şekilde  vazgeçilmez  bir  unsurdu.  Yani  Hint  gelenekleri  “mantra”  demiş,
Sufi  gelenekleri  buna  “zikr”  ismini  vermiştir.  Köken  ve  yöntem  aynı  olmakla
beraber  bu  yönteme  verilen  isim  de,  kullanılan  kelimeler  de  farklı  olmuştur.
Ancak  amaçlanan  hedef  ve  teknik  köken  itibariyle  aynıdır.  Bu  genellememiz
tüm  ulusların  ezoterik  çalışmaları  için  geçerlidir.  Hiç  birinde  ayrılık  yoktur.
Konuyu ilginç yapan da zaten budur. Kutsallık her yerdedir. Ve kutsalın dışında
bir şey yoktur.


III. BÖLÜM
SEMBOLİZM
“…Sırların evrensel dili olan sembolizm
gizleyerek açıklar, açıklayarak gizler …”


SEMBOLİZM NEDİR?
İnsanlar  binlerce  yıldır,  bir  düşünceyi  izah  etmek  için  birçok  yollar
denemişlerdir.  Bir  düşüncenin  anlamını  kademeli  şekilde  insanların
anlayışlarına  ve  olgunluklarına  göre  bir  takım  kalıplar  içerisine  koyup
sunmuşlardır.  Özellikle  ezoterik,  gizli  tutulması  gereken  bir  çok  bilgi
sembollerle  anlatılmıştır.  Yani  doğrudan  doğruya  bir  düşünce,  bir  bilgi  izah
edilmemiş, üstü adeta örtülerek bohçalandıktan sonra aktarılmıştır.
Bir sembol anlatmak istediği fikri; kısa, en kesin ve en belirli şekilde ifade
eden  bir  işarettir.  Bir  şeyi  diğer  bir  şeye  benzeterek  ve  onun  içinde  adeta
kaybederek anlatma tarzıdır. Konuyu biraz açmaya çalışalım…
Farzedin  ki,  karşınızda  farklı  seviyelerde  kişiler  var.  Ve  onlara  bazı
gerçekleri  açıkça  anlatma  güçlüğü  ile  karşı  karşıyasınız.  Bazı  insanlara  bir
meseleyi  açıkça,  bir  kalıba  sokmadan  anlatabilirsiniz.  Bazı  kişilere  ise,  bunu
bir  benzetme  yoluyla  anlatmanız  lazım  gelebilir.  Çünkü  o,  henüz  o  meseleyle
açık  bir  şekilde  karşı  karşıya  gelebilecek  durumda  olmayabilir.  İşte  o  anda
onun daha önce bildiği bir şeyden hareket etmeniz gerekecektir.
“Yani nasıl?” gibi bir soruyla karşılaştığınız anda, onu bir şeye benzeterek,
mecazi bir tarzda izah etmek zorunda kalırsınız. Benzetme unsurunuz, bir tabiat
olayı olabileceği gibi herhangi bir nesne ya da bir geometrik şekil de olabilir.
İşte o anda bazı olayları sembolik hale getirmiş olursunuz.


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   64




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə