Gizli sırlar Öğretisi



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə9/64
tarix29.05.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#46588
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   64

Tarik: Yol demektir. Tarikatlerin ilk ortaya çıkışları tamamen inisiyatik bir
özellik taşır. Batıni yani içsel gizli bilgilerin öğretildiği ve bunların
uygulamalarının yaptırıldıkları özel merkezlerdi. Belli bir süre, son derece
önemli çalışmaların yapıldığı bu merkezlerden çok sayıda kişi eğitimden
geçirilmiştir. Sufizmin kökeni de, böyle bir özellik gösterir.
Osmanlı  devrinde  belli  bir  süre  bozulmadan  eğitim  hizmeti  veren  bu
merkezler,  daha  sonraki  yıllarda  fonksiyonlarını  kaybetmişlerdir.  Diğer
ülkelerde  meydana  gelen  dejenerasyon  burada  da  kendini  göstermiş  ve  içle
uğraşan  bu  merkezler,  dışla  uğraşmaya  başlamışlar  ve  her  biri  siyasi  bir
hüvviyete  bürünerek  asıl  yoldan  sapmışlardır.  Dolayısıyla  günümüzdeki
tarikatların  inisiyatik  bir  çalışmayla  uzaktan  yakından  bir  ilgileri  kalmamış
durumdadır.


İNİSİYASYON HİÇ BİR DİNİN TEKELİNDE
DEĞİLDİ…
İnisiyatik çalışmaların temel prensipleri ve uygulanan metotları belirlidir. Bu
metot  ve  prensiplerin  kökeni  ise  Atlantis  ve  Mu  Uygarlıklarına  kadar  uzanır.
Bu  metotlar  ilk  kez  Mısır’da,  Tibet’te  ve  Amerika  Kıtası’ndaki  Yukutan
bölgelerinde  kurulan  mabetlerde  bizim  devremiz  insanlarına  öğretilmeye
başlandı.
Bu  merkezlerden  Mısır’ın  bir  başka  görevi  daha  vardı.  Bu  sırları  çevre
ülkelerden  gelenlere  de  öğretmek…  Böyle  bir  görevi  üstlendiği  için  bu
bilgilerin kaynağı olarak hep Mısır gösterilmiştir. Aslında aynı bilgiler sözünü
ettiğimiz  diğer  merkezlerde  de  vardı  ama  onlar  inisiyatik  bir  çalışmanın
merkezini oluşturma görevini almamışlardı. Sırları sadece kendi bünyelerinde
saklıyorlardı.
Böylelikle  kendisine  verilen  görevi  Mısırlı  rahipler  yerine  getirmeye
başladılar. Bu görevlerini yerine getirebilmeleri için gerekli olan mabetler de,
bizzat Mu ve Atlantisli bilgelerin yardımlarıyla inşa edildi.
İlk  kez  Atlantisli  bilgelerden  öğrenilen  bu  sırlar  daha  sonra  Mısırlı
rahiplerce  çeşitli  dine  mensup  kişilere  öğretildi.  Ve  bu  sırları  öğrenenler,
kendi dinlerinin içinde bu bilgileri kullanmaya başladılar. Osmanlı döneminde
Sufiler  de  bu  sırları  İslam  dininde  uygulayarak  kendi  insanlarına  bu  bilgileri
kuşaktan  kuşağa  kısıtlı  sayıda  da  olsa  aktardılar.  Karşılaştırılmalı  olarak
incelenirse,  tüm  ulusların  inisiyatik  çalışmaları  her  ne  kadar  farklı  dinlerin
içinde yapıldıysa da, hepsinin belirli özelliklerde birleştikleri görülür. İşte bu
ortak özelliğin sebepleri de, evrensel bir eğitim yolu olan inisiyasyonun temel
özelliklerne bağlıydı…
Kitabımızın  ilerleyen  sayfalarında  bu  husus  çok  daha  net  bir  şekilde
karşınıza  çıkacaktır.  Sıkılmadan  o  sayfalara  kadar  gelebilirseniz,  bunu  tüm
açıklığıyla  görmeniz  mümkün  olacaktır.  Biz  kaldığımız  yerden  ilerlememize
devam edelim…


İNİSİYASYONA KABUL ŞARTLARI
Her  isteyen  böyle  bir  yola  giremezdi.  Samimi  arzusunun  yanı  sıra  insanda
aranan bazı şartlar vardı.
1- Beden Temizliği:
Bundan  kasıt,  sık  sık  yıkanmak  değildir.  Burada  sözü  edilen  bedenin  iç
temizliğidir. Yani alınan besinlerle, bedene iyi bakma konusundaki temizliktir.
Zararlı besinleri yiyen, uyuşturucu kullanan, aşırı alkol alan kişiler kesinlikle
inisiyasyona  kabul  edilmezlerdi.  İnisiyasyonda  tavsiye  edilen  beslenmede
sebze  ve  meyve  baş  sırayı  alırdı.  Özellikle  kırmızı  et  insan  bedeninde  kaba
enerjilerin  birikmesine  sebebiyet  verdiği  için  beyaz  etin  dışındaki  etlere
kesinlikle  izin  verilmezdi.  Ve  uzun  süre  kırmızı  etle  beslenmiş  kişiler
inisiyasyona kabul edilmezlerdi.
2- Duygusal Asalet:
Bundan, insanlara karşı gerçekten insanca duygular içinde bulunmak; sevgili,
hoşgörülü,  merhametli  olmak  kastedilirdi.  İçtenlik  ve  samimiyet  aranan
vazgeçilemez  şartların  başında  gelirdi.  Olumlu  -  pozitif  hislerle  dolu
olmayanlar derhal rahiplerce farkedilir ve daha ilk başlarda elenirdi.
3- Zihin Genişliği:
İnisiye adayı zeki olmalıydı. İyi bir gözlemci ve sentezci olması beklenirdi.
Olaylara  farklı  açılardan  bakabilmek,  küresel  bir  anlayışla  olayları
değerlendirebilmek,  inisiye  adayında  aranan  en  önemli  şartlardan  bir
diğeriydi. Olayları alışılagelmiş, ön yargılar ve tabularla değerlendiren değil,
son derece esnek ve sıradışı diyebileceğimiz bir yetenekle kavrayabilen kişiler
titizlikle seçilirlerdi.
4- Ruhsal Olgunluk Seviyesi:
İç  potansiyalinin  zengin  ve  bu  potansiyalin  belli  bir  çalışmayla  ortaya
çıkartılıp  çıkartılamayacağına  dikkat  edilirdi.  Aday  mutlak  surette  sır


saklayabilecek ruhsal olgunlukta olmalıydı. Kendini göstermek için, olur olmaz
her şeyi söylememesi gerektiğinin bilincinde olup olmadığına bakılırdı. Çeşitli
komplekslerini  yenmiş  ve  ahlaksal  olarak  zaaflarda  bulunmamalıydı.  His
realitesinin kıskaçları altında kalmış olmamalıydı.


İNİSİYASYONUN SAFHALARI
Tam bir inisiyasyonda üç büyük safha vardı.
1- Küçük Sırlar:
Özel  eğitimin  başlamasıyla  birlikte,  adaylar  teorik  ve  pratik  çalışmalardan
geçirilirdi.  İlk  hedef,  adayı  egoizmasından  sıyırmaktı.  Çünkü  kendi  iç
denetimini başka türlü sağlayabilmesi mümkün değildi. Aday bir yandan yeni
yeni  bilgilerle  karşılaşırken,  bir  yandan  da  adına  “Kendini  Bilmek”  adı
verilen,  çok  titiz  bir  çalışmadan  geçirilirdi.  Bunu  da  çeşitli  pratiklerle  adaya
uygulatırlardı.  Öncelikle  adaya  egosunun  ve  çeşitli  zaaflarının  esiri  oldu
farkettirilir,  daha  sonra  da  bu  esaretten  kurtulması  için  son  derece  zorlu
deneylere  tabi  tutulurdu.  Yani  öncelikle  hapiste  olduğunu  farkedecek,  ondan
sonra da hapisten kurtulma ihtiyacını hissedecekti. Beklenen buydu işte…
Tüm bunların tek bir gayesi vardı: Kendini her yönüyle tanımak. Tanıdıktan
sonra da değişmesi gereken taraflarını törpülemek. Bu safha inisiyasyonun en
uzun  süren  çalışmalarını  oluştururdu.  “Kendini  Bilmeyen  Rabbini  Bilemez”
sözü,  tüm  inisiyasyonun  temel  prensiplerinin  başında  gelirdi.  İnisiyasyonun
ilerki aşamalarında çok daha net bir şekilde anlaşılacak bir sözdü bu…
Küçük  sırlara  ermiş  kişilere  Eski  Mısır’da  “Mist”  ismi  verilirdi.  “Mister”
sözü de oradan gelmektedir. Küçük sırlar, Mist’lere evrende mevcut olan genel
işleyiş  kanunlarını  öğretmeyi  konu  edinmiştir.  Bu  aynı  zamanda  büyük  sırlar
için  bir  hazırlık  devresi  olma  özelliği  gösterirdi.  Peki  evrende  mevcut  genel
işleyiş  kanunları  nelerdi?  Bunlar  varoluşun  ve  insan  pisikolojisinin  en  genel
bilgilerini oluştururdu. Yani temel prensiplerini…


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   64




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə