27
Ancak akıl, bu öznel temelleri nesnel kabul ettiğinde yani “yalnızca kendi öznesiyle ve
içkin kullanılışta bu özneye yol göstermekle ilgili olan şeyi aşkın bir şekilde kendi başına
nesneye bağladığında” (Kant, 2002, s. 81), kaçınılmazcasına yanlış yollara saplanmış,
“kuruntu”ya düşmüş olur.
Anlama yetisinin bütün
saf bilgilerinin özelliği, kavramlarının deneyde verilmesidir.
Fakat aklın aşkın bilgileri (ideler), deneyde verilmezler, ilkeleri de deneyle doğrulanabilir
ya da yanlışlanabilir nitelikte değildir. Kant, kategorilerin kaynağını anlama yetisinin dört
işlevinde bulduğu gibi, idelerin kaynağını da aklın çıkarımlarının üç işlevinde bulur:
“Akıl kavramları ilkin tam özne idesini (tözsel olanı), ikinci olarak koşulların tam dizisi
idesini, üçüncü olarak da bütün kavramların olanaklı olanın eksiksiz tümümün idesinde
belirlenmesini içerir. İlk ide psikolojik, ikincisi kozmolojik, üçüncüsü teolojiktir” (Kant,
2002, s. 83). Kant’a göre, saf aklın bütün ileri sürdükleri bu üç işlev içerisinde “eksiksiz”
olarak serimlenmektedir.
Anlama yetisinin sınırlarının aşılması, aklın kendi yapısından kaynaklanmaktadır, aklın
doğal, kaçınılmaz diyalektiğidir. Kant,
Saf Aklın Eleştirisi
’nde, aklın çıkarımlarının
işlevleri içinde psikolojik, kozmolojik ve teolojik ideleri ayrıntılı olarak inceler, bu ideleri
belirleyen önermeleri karşıtlıklarıyla birlikte ele alarak ortaya çıkan antinomileri serimler.
Örneğin kozmolojik idelerin kaynağı olan dört önermeyi tez ve antitez olarak ayrı ayrı
ele alarak onların temellendirilebilir olduklarını gösterir. Bu antinomilerden biri olarak
ele alınan “özgürlük” ise, Kant’ın saf akıldan pratik akla geçişindeki temel kavramdır.
Özgürlük
antinomisinin tezine göre, “dünyada özgürlükten gelen nedenler vardır”,
antitezine göre, “özgürlük yoktur, her şey doğadır” (Kant, 2002, s. 92) ve Kant’a göre
bunların her ikisi de kanıtlanabilir.
Bu nedenle özgürlük kavramı, saf aklın eleştirisi çerçevesinde, sorunlu bir biçimde, teorik
akılda düşünülmesi imkansız olmayan bir kavram olarak ortaya konulmuştur. Bu haliyle
özgürlük, aklın, nedenselliği düşünürken içine düştüğü antinomiden kurtulmak için
varolması gereken ama tam olarak temellendirilemeyen bir kavramdır. Aklın pratik
kullanımı ise, hem özgürlük kavramını temellendirerek, onu,
diğer antinomilerin de
temellendirilmesi için başat öneme sahip bir konuma getirir, hem de bize ahlak yasasını
verir.