140
AÜÝFD XLVI (2005), sayý I
gunlaþýr. Yine herhangi bir nedenle bireyin dinsel inanç, anlayýþ ve yaþayý-
þýnda meydana gelen deðiþimler onun inancýnýn olgunlaþmasýna katkýda
bulunabilir.
Bireyin inancýný etkileyen durumlardan biri de dýþsal etkiler ve buhran-
lardýr. Ýnsanlar, buhranlara beklenmedik biçimlerde tepki gösterirler. Talih-
sizlik bazý insanlar üzerinde olumlu etki yaparken bazý insanlar üzerinde
olumsuz etki yapmaktadýr. Bir kýsým insanlar, savaþ, deprem, kaza, kýtlýk
gibi yaþadýklarý olumsuzluklarý, inançlarýný geliþtirmek için bir fýrsat olarak
kullanýrlarken, bazýlarý bu durumlarý olumsuz bir bakýþ açýsýyla deðerlendi-
rerek inançlarýndan daha da uzaklaþabilirler.
Ýnsanýn bilinçli davranýþlarda bulunabilmesi ve seçimler yapabilmesi de
onun inancýnýn geliþmesine katkýda bulunur. Seçim ve davranýþ konusunda
taklit ve körü körüne baðlanmayý yeðleyen birey, büyük olasýlýkla inanç
konusunda da ayný durumu gösterir. Ama bir kiþinin sorumluluðunu alabil-
diði özgür seçim ve davranýþlar, onun iman geliþiminin kaynaklarýndan biri
olarak kabul edilir. Çünkü özgür seçim ve davranýþ gösteren insanlar, inanç
konusunda da kendi iç güçlerini kullanýr. Kendi içsel deðerleriyle hareket
eden insan ise duygu, düþünce gibi duygusal ve zihinsel süreçleri kullana-
caðýndan, onun olgun bir imana ulaþma olasýlýðý daha yüksektir.
Bireyin inanç geliþimini çok yönlü etkileyen ve Clark’ýn açýk olarak ifade
etmediði bir baþka önemli etken ise onun duygu ve düþünce geliþimidir.
Duygu ve düþünce dünyasý daha geniþ bir kavramla ruhsal dünyasý geliþen
ve zenginleþen bireyin inanç dünyasý, duygu ve düþüncelerindeki geliþme
ve deðiþmeye koþut olarak deðiþim ve geliþim gösterir. Çünkü bireyin inanç
yapýsý, onun diðer yaþayýþ alanlarýndan baðýmsýz deðildir. Nitekim henüz
soyut düþünce düzeyine ulaþamayan çocuklarda görülen antropomorfist
Tanrý anlayýþýnýn soyut düþünce düzeyine ulaþan ergenlerde yerini yavaþ
yavaþ soyut Tanrýya býraktýðý bilinmektedir. Ama soyut düþünme biçimini,
çocukluk döneminde oluþturduðu dinsel inanca uygulayamayan insanlar-
da, inanç alanýnda bir deðiþimin olmadýðý ya da çok az deðiþim görüldüðü
ve böyle kiþilerde çocuksu inanç biçiminin ömür boyu sürdüðü de bilinen
bir gerçektir.
Diðer taraftan iman geliþimi ile psikolojik geliþimi birleþtirerek bireyin
inancýnýn yörüngesini açýklamaya çalýþan Fowler’in iman geliþimi kuramýn-
da, yapýsal olarak birbirinden ayrý yedi aþama vardýr. Bu aþamalarýn birin-
den diðerine geçiþ, biyolojik olgunlaþmayý, duygusal ve biliþsel geliþmeyi,
psikososyal deneyimi ve dinsel-kültürel etkileri içine alýr. Ýnanç geliþimin-
de, bir evreden diðer bir evreye geçiþ, otomatik veya kesin deðildir (1996,
s. 169). Ama yukarýda sayýlan etkenlerden her biri evre geçiþinin hazýr ol-
141
masýnda önemli bir rol oynar. Bu evrelerden birinin dengesi, krizler, yeni-
likler ve bireyin temel bilgilerinin mevcut örüntülerini tehdit eden açýlým
deneyimleri tarafýndan altüst edildiðinde, geçiþ kendi kendine ortaya çýkar.
Sosyal, ekonomik ve politik çevrede ortaya çýkan bir deðiþim de evre geçi-
þine katkýda bulunabilir (Fowler, 1986, s. 27).
Çalýþmalarýnda iman (faith) kavramýný kullanmayý yeðleyen Fowler’in
ileri sürdüðü iman geliþimi aþamalarý þöyle özetlenebilir (Fowler,1986, s.
15–40; Fowler, 1992, s. 19–36; Fowler, 1996, s. 169–176; Koenig, 1994, s.
87–93) :
1. Evre: Temel Ýman (0–2 yaþ), (Primal Faith): Bu evre bebeklik döne-
minde yaþanýr. Çocuðun geliþmesi sýrasýnda, anne-babasý ve çevresiyle kar-
þýlýklý iliþkileri içinde þekillenir. Bu iliþkilerde güven oluþturmak için bir ara-
ya getirilen deneyimler, vücut iliþkisi ve bakýmýný, sözlü ve görsel etkileþi-
mi, ritüel haline gelen ilk dönem oyunlarýný, yeme içme iliþkilerini, çocu-
ðun bakýcýlarýyla arasýnda geliþen etkili uyumu içine alýr. Bu evre dil ve
sembol geliþiminin baþlangýcýdýr ve bu baþlangýç evresinde ana-baba ile
iliþkiler büyük öneme sahiptir. Yani inanç geliþiminin baþlangýç evresi, anne-
baba ve çevreyle ile iliþkiler baðlamýnda oluþan güven duygusuyla iliþkilidir.
2. Evre: Sezgisel-Ýzdüþel Ýman (2–7 yaþ) (Intuitive-Projective Faith): Ýlk
çocukluk olaylarýndan ve iliþkilerinden kaynaklanan deneyimlerin duygu-
sal ve algýsal düzeninin yapýlarý, çocuðun deneyimlere anlam vermesinin
ilk bilinçli çabalarýnda, denemelik ve deðiþime açýk yönelimler oluþturur.
Bu evrede, derin ve ileriye doðru uzanan düþünceler þekillenebilir. Bu dü-
þünceler, imanýn duygusal ve biliþsel temellerini oluþturur. Biliþsel geliþim
henüz tamamlanmadýðý için neden-sonuç iliþkisi tam olarak anlaþýlamaz.
Ýnanç/iman geliþiminin bu evresinde çocuk Tanrýyý hissetmeye ve ona bir
biçim vermeye çalýþýr. Ancak çocuðun kafasýndaki düþünce, gerçekten daha
çok hikâyelerle iliþkilidir.
3. Evre: Mitsel-Gerçek Ýman (7-12yaþ) (Mythic-Literal Faith): Bir önceki
evrenin duygusal ve düþünsel temelleri, bu yeni evrede hala etkili olmasý-
na raðmen, düzenli düþünme, bilinçli yorumlarýn ve deneyimlerin daha
oturmuþ biçimlerini oluþturmaya zemin hazýrlar. Bu evrede düþünme iþle-
mi tersine çevrilebilir yani neden-sonuç iliþkileri daha açýk bir þekilde anla-
þýlabilir. Çocuk, yeni bir bakýþ açýsýyla dünyasýný kurabilir. Bu evrede, ço-
cuk, henüz içselleþmiþ duygular, tutumlar ve içsel yol göstericiler oluþtura-
mamýþtýr. Bu dönemde, bireyin inandýðý Tanrý, bireyin kendine has bir Tan-
rý deðildir. Hala dýþ belirleyicilerin etkisi aðýrlýktadýr. Tanrý, bir kural koyucu
ya da ebeveyn olarak düþünülür. O, iyilikleri ödüllendirir, kötülükleri ceza-
landýrýr.
Psikolojik Açýdan Ýnanç, Ýman ve Þüphe