Iii. Uluslararasi



Yüklə 6,81 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə316/318
tarix14.12.2017
ölçüsü6,81 Mb.
#15593
1   ...   310   311   312   313   314   315   316   317   318

716

III BEYNƏLXALQ HƏMZƏ NİGARİ

TÜRK DÜNYASI MƏDƏNİ İRSİ SİMPOZİUMU

35.000-40.000 arasında göçmen indirilmiştir. Hastalık tehlikeli ölçüde bu bölgeye 

sıçramıştır. 

Son 48 saat içinde Samsun’da 500 kadar Çerkes göçmeni ölmüştür. Fırıncılar 

korkudan fırınlarını kapatarak kenti terk etmişlerdir. Bu yüzden kent birkaç gündür 

ekmeksiz  kalmışlardır.  Bu  durum  nerede  ise  bir  ayaklanmaya  yol  açıyordu.  Dr. 

Barozzi göçmenlere yardım etmek üzere Samsun’a gelmiştir. 

Bir Türk buharlı savaş gemisi yedeğinde bir yelkenli ve birkaç küçük tekne olduğu 

halde  İstanbul’dan  buraya  gelmiş,  derhal  Kafkasya  sahillerine  gitmesi  ve  oradan 

alacağı göçmenleri doğruca Varna’ya götürmesi emredilmiştir. Daha 200.000 kadar 

Çerkesin ülkelerini terk etmek üzere oldukları bildirilmektedir. Haberlere göre Ruslar, 

bütün göçmenlerin Mayıs sonuna kadar ülkelerini terk etmesini istemektedir. 



Şu anda Trabzon’da bulunanlar Ubıh boyu mensuplarıdır. Genel anlamda yoksul 

ve  tembel  insanlardır.  Temizlik  kurallarına  uymamaları  hastalığın  bastırılmasını 

engellemekte  ve  korkutucu  salgınlara  neden  olmaktadır.  Sıkışık  düzende 

bulundukları için hızla birbirini enfekte etmektedirler. Yerel makamlarca  dağıtılan 

yiyecek ve giyecek istihkaklarını ve çocuklarını bir kaç kuruş karşılığında satıyorlar. 

Kefen bezlerini çalmak için geceleri ölülerini mezardan çıkarıyorlar ve cesetleri açıkta 

bırakıyorlar.  Son  zamanlarda  bazıları,  ölüm  olaylarını  salt  onların  istihkaklarını 

almaya devam edebilmeleri için yerel makamlardan saklıyorlar. Nitekim geçenlerde 

çadırların  birinde  11  gündür  saklanmakta  olan  bir  ceset  bulunmuştur  ve  geride 

kalanlar en küçük bir tiksinti duymadan aynı çatıyı paylaşıyorlar. 

Bu  sefalet  çok  geçmeden  bir  kargaşalığa  neden  olabilir.  Sıcaklar  bastırır 

bastırmaz  bu  yerler  kuşkusuz  bir  mikrop  kaynağı  haline  gelecektir.  Bab-ı  Ali’nin 

yeniden dikkatinin çekilmesi yerinde olur. Aksi takdirde Samsun ve Trabzon gibi 

iki  önemli  ticaret  kentinin  yaşamı  tehlikeye  girecektir.  FRAS  J.  STEVENS.”  (Şahin, 

2016:2793).

Yine, büyük sürgün hareketinin yaşandığı 1864 yılının o günlerinde tesadüfen 

Samsun’da bulunan Batılı gezgin H. J.Lennep, buraya ulaşabilmiş olan Kafkasyalı 

sürgünlerle ilgili olarak kaleme aldığı satırlarda şunları ifade etmekteydi:

 “Samsun’a vardığımızda kasabayı gemiler dolusu gelen Çerkes göçmenleriyle 

ağzına  kadar  dolu  bulduk.  Kasabanın  nüfusu  10.000kişiyi  geçmezken,  Çerkes 

göçmenler nedeniyle bugün nüfus 45.000 kişiyi çoktan aşmış. İtalyan konsolosu, 

halen kasabada bulunan Çerkeslerin 42.000 kişi olduğunu, her gün deniz yoluyla 

500’den  fazla  göçmen  geldiğini  söylüyor.  Samsun  bölge  içinde  sıtması  ile  ünlü 

bir yer. Toprağın bataklık olması sıtmanın hızla yayılmasına neden olmakta, iklim 

değişikliği  ve  sıtma  yüzünden  göçmenlerden  her  gün  ortalama  700-800  tanesi 

ölmektedir. Sağ kalabilenler ise başka limanlar ve kentlere gönderiliyorlar. Gemilere 

hiçbir  eşya  kabul  edilmediğinden  yalnızca  üzerlerindeki  elbiseleri  ve  silahlarıyla 

gelen Çerkesler aç kaldıklarından, küçük yaştakiler dâhil çocuklarını ucuz bir fiyata 

pazarda satmak zorunda kalmaktadırlar. Bir kısmı bizi yolda birçok kez durdurarak 

tabanca satmak istediler. Silahlarını bile satarak yaşamlarını sürdürmeye çalıştıkları 

anlaşılıyor” (Berzeg, 2008: 14-15).              

Osmanlı  Devleti’nin  Kafkas  muhacirlerinin  Anadolu’da  iskân  edilmesinde 

izlediği siyasetinde nüfus bakımından bir denge sağlamaya çalıştığı anlaşılmaktadır. 



Dolayısıyla  Samsun’dan  başlayıp  Sinop,  Samsun,  Amasya,  Çorum,  Yozgat, 

Sivas,  Kayseri,  Maraş,  Adana  ve  Antakya’ya  kadar  uzanan  geniş  şerit  üzerine 

yerleştirilmişlerdir. Anadolu’yu kuzeyden güneye ikiye bölen bu şeridin doğusunda 

ve  kuzeyinde  Rumlar,  onun  güneyinde  Ermeniler  yerleşmiş  durumda  idi.  Bu 



717

III BEYNƏLXALQ HƏMZƏ NİGARİ

TÜRK DÜNYASI MƏDƏNİ İRSİ SİMPOZİUMU

topluluklar ise XIX. yüzyılın başından beri devamlı Osmanlı Devleti’ne karşı isyan 

eder duruma gelmişlerdi. Bu sebeple Osmanlı Devleti bakımından problem olmaya 

başlayan  bu  toplulukların  batı  sınırları  boyunca  Çerkeslerden  bir  tampon  şerit 

bölge oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu uygulamanın diğer bir amacı da iç güvenliği 

sağlamak ve ortaya çıkacak her türlü olumsuzluğu engelleme düşüncesi olmuştur 

(

Berzeg, 1996: 137-140, Göktepe, 2007: 65).  



   

İstanbul muhacir hareketliliğinin en yoğun yaşandığı yer olması münasebetiyle 

aksamaların yaşanması kaçınılmazdı. Boğazda farklı iskele açıklarına gelen muhacir 

gemilerine  zamanında  yardım  ulaştırılmamasından  dolayı  aksamalar  oluyordu. 

Örneğin;  

Kabataş İskelesi açıklarına gelen bir gemideki muhacirler, iki gün boyunca 

karaya  çıkartılamamış  ve  bu  süre  zarfında  aç  kalmışlardı.  Daha  sonra  gerekli 

tedbirlerin aksatılmadan alınması şehremanetine bildirilmesine rağmen, muhacirler 

kalıcı  iskân  bölgelerine  gönderilinceye  kadar  geçici  bir  süre  İstanbul’da  ikamet 

etme mecburiyetinde kaldıklarından önemli ölçüde konut meselesi yaşamışlardı.   

Bu  yaşananları,  İstanbul’da  kalıcı  iskân  bölgelerine  sevk  edilmeyi  bekleyen 

Çerkes  muhacirler  alınan  tedbirlere  karşın  sefil,  perişan  bir  durumda  olduklarını 

Sadarete ve Dâhiliye Nezaretine yazdıkları şikâyet dilekçelerinde dile getirmişlerdi. 

(Y. A. HUS-175/25). Diğer geçici iskân bölgelerinde aynı meseleler yaşandığından, 

bu şikâyetler oralarda da gündeme gelmişti. 

Bütün yaşanan bu olumsuzluklara rağmen 

geçici iskâna tabi tutulan muhacirler 

için devlet gereken tedbirleri almaktaydı. İkamet ettikleri yerlerin kiraları, ekmek 

ve nakliyat masrafları karşılanmaktaydı (BOA. Y. A. HUS-163/77). Yine muhacirlerin 

elbise  ihtiyaçları    (BOA.  A.  MKT.  NZD-281/8)  yanında,  kışlık  kömür  ve  diğer 

yakacakları devlet tarafından giderilmekteydi. Bu amaçla Muhâcirîn Komisyonu’na 

gereken ödenek verilerek muhacirlerin ihtiyaçlarının satın alınması istenmişti (BOA. 

A. MKT-1325/46).

Ayrıca,  padişahın  ekonomik  durumu  zayıf  olan  muhacirlere  kişisel  olarak 

ihsanlarda bulunduğu görülmektedir. Üsküdar’da şiddetli geçen kış günlerinde zor 

duruma düşmüş olan muhtaç ve aciz muhacirlere padişah tarafından kömür, çorap 

yardımında  bulunulmuştu.  Bunun  üzerine  muhacirlerde  padişaha  şükranlarını 

takdim etmişlerdi (BOA. Y. A. HUS-163/77).     

Muhacirler İstanbul’da bulundukları süre içerisinde fırınlarda yeteri kadar ekmek 

çıkarılmaması sebebiyle aç kalan muhacirlerden bazıları bizzat padişahın huzuruna 

çıkarak  dertlerine  çare  bulunmasını  istemişlerdir  (Erkan  1996:  84).  Muhacirler 

sevkiyat  sırasında  ortaya  çıkan  aksamalardan  ve  içerisine  düştükleri  sefaletten 

dolayı  zaman  zaman  taşkınlıklar  da  yapmışlardır  (BOA.  Y.  A.  HUS-175/112).    Bu 

gelişmelerde muhacirlerin İstanbul’da uzun süre beklemelerinin sakıncalı olduğunu 

bir an önce kalıcı iskân bölgelerine sevk edilmelerinin önemini göstermiştir.

Geçici  iskân  bölgelerinde  karşılaşılan  önemli  meselelerden  birisi  de  kendi 

rızaları  dışında  yerlere  sevk  edilmek  istenmeleriydi.  Bu  itibarla  muhacirler  bazen 

yer  konusunda  değişik  isteklerde  bulunmuşlardır.  İtirazda  bulunmalarının 

sebeplerinden  birisi  daha  önce  akrabalarının  iskân  edildikleri  yerlere  gitmek 

istemeleri idi. Yoğun göç ve iskân edilme faaliyetlerinin yaşanmasından bazen aile 

fertleri dahi birbirlerinden ayrılmak mecburiyetinde kalabilmekteydi.

Ailelerin  parçalanmaması  için  hükümet,  muhacirler  arasında  anne,  baba, 

kardeş  gibi  yakınlarını  arayanlara  yardımcı  olunmasını  uygun  buldu.  Ayrıca 

ailelerin  parçalanmasını  önlemek  için  iki  tarafın  bulunduğu  kaza  yönetiminin 

haberleşerek  müsait  olan  yerde  ailenin  birleşmesi  usulü  getirilerek  meselenin 



Yüklə 6,81 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   310   311   312   313   314   315   316   317   318




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə