İlkel, Köleci ve Feodal Toplum



Yüklə 0,53 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/63
tarix11.09.2018
ölçüsü0,53 Mb.
#67939
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   63

42
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
bu, özellikle ellerinin altýnda bulunan kabataslak aletlerle daha da
güçtü. Plastik yöntemlerle kendilerini kuþatan dünyadaki nesnele-
rin benzerlerini yaratabilmeleri için, çalýþmanýn, insanlarýn örgenler-
ini  (özellikle  yüksek  bir  yetkinlik  derecesine  ulaþan  ellerin)
inceltmesini ve avadanlýklarýn çok iyileþmesini beklemek gerekir.
Bazý  kaya  ve  taþlarýn  girintili  çýkýntýlý  kenar  çizgileri,  tarih-
öncesi sanatçýlara, hayvanlarýn siluetlerini anýmsatýyordu ve bunlarý
yontarak ve boyayarak, bu benzerliði daha da güçlendirmeye çalýþý-
yorlardý. Daha sonra, insan siluetleri, hatta maðara duvarlarýna, ka-
yalarýn  yüzeylerine,  yaþamlarýndaki  bütün  bu  oluntuyu  (épisode)
anlatan komposizyonlar çizmeye baþlýyorlar; bazan da bu þematik
desenleri madenî renklerle canlandýrýyorlardý. Bu kompozisyonlar,
yabanýl hayvanlarý, av sahnelerini, kýsaca insanýn yaþamýnda karþýlaþ-
týðý ve belleðinde kalan her þeyi, çok gerçekçi bir biçimde betimli-
yorlardý. Yapýtlarýn konusu gibi yapýlýþ biçimleri de, toplumsal yaþam
tarafýndan koþullandýrýlýyordu, bir baþka deyiþle, tablolar, doðal çev-
renin, insan tarafýndan ne ölçüde kavranýldýðýný yansýtýyordu.
Demek  ki,  sanat,  böylece,  baþlangýcýndan  beri,  çevredeki
sahnelerin ve nesnelerin özel bir biçimde benzerinin yapýlmasýn-
dan baþka bir þey olmadý.
Ýlkel topluluk düzeni tam açýlýp geliþme çaðýndayken, insan,
nesnelerin ve doða olaylarýnýn vb. dýþ özelliklerini azçok doðru bir
biçimde betimlemek yeteneðine ulaþmýþtý. Ama onun bilgilerinin
hepsi yüzeyseldi; henüz nesnelerin ve görüngülerin derin anlamýný,
birbirleriyle baðlantýlarýný, karþýlýklý etkilerini anlayamýyordu. 
[sayfa 45]
Dinsel Betimlrmelerin Doðuþu
Ýnsan, çalýþýrken, doðayý gözönünde tutmak zorunda olduðu-
nu görüyordu ve bu gözlemleri, onu, kendini çevreleyen dünyayý
daha derin bir biçimde açýklamak için ilk denemelere giriþmeye
götürüyordu. Ama onun gücü, onun deneyimi gibi, doða hakkýnda-
ki  bilgileri  de  yetersizdi.  Ýlkel  insan,  doða  olaylarýnýn  birbirleriyle
baðlantýlarýný, ardarda geliþlerini, kendi yaþamý üzerindeki etkilerini
anlayamýyordu.  Kendi  ilkel  donatýmý  ile  kendini,  doða  afetleri
karþýsýnda  güçsüz  hissediyordu.  Sel  basmalarý,  yanardað  püskür-
meleri, orman yangýnlarý, kuraklýklarý, açlýklar ve benzeri afetlerin
patlak vermesi anýnda, bu güçsüzlük, doðanýn yasalarý konusunda-


43
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
ki cýlýz bilgisi, onu, kendi kavrayýþýnýn dýþýnda, gerçeksiz, imgesel
güçlerin  doða  olaylarýný  yönettiðini  düþünmeye  yöneltiyordu.  Bu
þekilde ortaya çýkan dinsel fikirler, bu güçsüzlük duygusundan ileri
geliyordu ve beyinde, insanlýðýn yaþamýný düzenleyen tamamen ger-
çek  olan  görüngülerin  bozulmuþ,  yanlýþ  ve  imgesel  bir  yansýsýný
oluþturuyordu.
Arkeolojik araþtýrmalarýn kanýtladýðý gibi, dinsel betimleme-
ler ancak 50 ya da 40 bin yýldan beri vardýr. Ýnsan, çok kez, kýzgýn
yýrtýcý hayvanlarýn kaba kuvvetine karþý koyamadýðý ve kendi yaþamý,
avdaki talihine baðlý olduðu için, yabanýl hayvanlara doðaüstü nite-
likler, özellikler yakýþtýrmaya koyuldu. Hayvanlarla kendisinin ortak
atalardan geldiðini, hayvanýn, kendisine etini feda ederek, kendisini
yaþattýðýný  düþünüyordu.  Yaþamý  ve  ölümü  açýklayamayan  tarih-
öncesi insan, hayvanlarýn kemikleri saklandýðý takdirde, bazý büyü-
lerle onlara yeniden canlýlýk verebileceðini düþünüyordu.
Klanýn atalarýný ve koruyucu ruhlarýný bazý hayvanlarda gör-
me olayý, totemizm adýný aldý. Daha sonra insanlar, yalnýzca hayv-
anlarý deðil, otlarý, aðaçlarý da, totem, yani 
[sayfa 46]
 klanlarýnýn atalarý
ve koruyucularý olarak almaya baþladýlar. Ýnsan, yaþamýný daha iyi
güven altýna almak, kendini yabanýl hayvanlardan korumak, avda
talihli  ve  mutlu  olabilmek  için,  kendi  yarattýðý  totemin  yardýmýný
saðlamayý, büsbütün zorunlu bir þey sayýyordu. Dua ederek, yakara-
rak, sungularda bulunarak, totemi övgülere boðarak, gönlünü al-
maya çalýþýyordu. Yavaþ yavaþ, toteme bu sýðmýþlar, av büyüsü ya
da gözbaðcýlýðý denen çok kesin olarak belirlenmiþ bir ayin usulüne
göre yapýlmaya baþlandý.
Dinin  en  yaygýn  biçimlerinden  biri  animizmdi,  yani  maddî
olmayan doðaüstü bir erk ve yetiye sahip güçlere (iyi ve kötü ruhla-
ra, þeytanlara, tanrýlara vb.) inanmaktý. Bu inanç, kökenlerini, insa-
nýn, maddî olmayan bir varlýk yakýþtýrdýðý, ama ayný zamanda da,
insanlara özgü yetiler ve açýklanamaz bir güç yükleyerek, bir baký-
ma kendi kavrayýþý içine çektiði doða olaylarýnýn gerçek ayýrdedici
özelliðini kavrayamamasýndan almaktadýr. Böylece, gökgürültüsü,
fýrtýna, orman, ýrmak, doðaüstü varlýklar biçiminde (naiade – çeþme
ve sular tanrýlarý; sylvain – orman ve tarlalar tanrýlarý) temsil edil-
mekteydiler. Ölümün ve yaþamýn ruhsal ilkesine inanmak da, ani-
mizmden gelmektedir.
Doðaüstü inanç, her çeþit muskacýlýðý ve büyücülüðü ortaya


44
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
çýkardý ve yaydý. Baþlangýçta, savaþçýlarýn danslarý, savaþçýlarýn sava-
þým  içgüdülerini  yapay  olarak  kýþkýrtmak,  harekete  geçirmekten
baþka bir amaç gütmüyordu; ama zamanla, etkilerini artýrmaya yö-
neltilmiþ birçok ayinle çapraþýklaþtýrýlan bu danslara, büyülü bir deðer
yüklenildi. Baþlangýçta, sevilen varlýðýn ilgisini kendi üzerine çek-
mekten baþka bir þey olmayan aþk konusundaki büyüler, zamanla
gizemli bir anlam kazandýlar. Ensonu, týbbî büyücülük de, etkinlik-
leri tartýþma götürmeyen kan alma, tedavi edici menkular (haþlanmýþ
bitki sularý) kullanýmý vb. gibi uygulamalardan ileri gelmektedir.
Ama büyü, eðer derinliðinde, insanýn ruhlarý yardýmýna 
[sayfa
47]
 çaðýrma gücüne iman idiyse; fetiþizm, büsbütün farklý bir din bi-
çimiydi. Fetiþizm, maddî nesnelere, doðaüstü bir güç yakýþtýrmaktan
ibarettir. Demek oluyor ki, bu nesneler, insan üzerinde bir etkiye
sahip sayýlýyorlardý, þu halde onlara tapmak gerekiyordu. Ýnsanlarýn
nasýl ve niçin doðup öldüklerini anlayamayan Avustralyalýlar ve baþka
halklar, yaþamýn gizeminin küçük çakýl taþlarý ya da tahta parçalarý
içinde gizlendiðini ve bunlarýn parçalanmasýnýn, insanýn hemen öl-
mesine neden olduðunu kabul ediyorlardý.
Ölümü  kendi  kendilerine  açýklayamayan  insanlar,  ölüm
karþýsýnda boþinanlardan gelme bir dehþet duyuyorlardý; bu duygu,
yaþarken topluluðun sýradan üyelerinin kendilerinden korkmuþ ol-
duklarý büyük savaþçýlar, þefler vb. gibi ölülerin kiþiliði üzerine ak-
tarýldý. Yýðýnýn hayalgücü, bu kiþilerin bedenlerine, giderek imgelerine
bile doðaüstü bir güç yüklüyorlardý. Daha sonra ölülerin ruhlarýnýn
oturduklarý bir öteki dünya fikri ortaya çýktý. Doðaüstü güçlerin kay-
ralarýný kazanmak isteði, tanrýlara sunulan kurbanlar, maddî armað-
anlar âdeti ile ifade edildi.
Görülüyor ki, ilk dinsel betimlemeler, insanýn doða karþýsýnda
duyduðu güçsüzlük duygusundan doðdu. Dinler, bu güçsüzlük kom-
pleksini sürdürmeye yardým ettiler; çünkü dinler, dünyanýn bilimsel
olarak tanýnmasýný engelliyorlar, insaný, doða görüngülerinin gerçek
inceleniþinden uzaklaþtýrýyorlar, böylece insanýn geliþmesini engel-
liyorlardý. 
[sayfa 48]
 


Yüklə 0,53 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   63




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə