57
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
deðiþikliklere göre ortaya çýkan üç gruba bölünmeye baþlýyor.
Bu gruplar, en baþta, her çeþit mülkiyetten yoksun ve kendi-
leri efendilerinin malý olan köleler, sonra, üretim alet ve araçlarýný
ellerinde bulundurduklarý gibi ayný zamanda emeklerini sömürdükle-
ri kölelerin de sahibi olan efendiler, ensonu, üretim alet ve araçla-
rýnýn özel mülkiyetine sahip bulunan ve kendi küçük iþletmelerinde
üretim yapan topluluðun özgür üyeleri. Zamanla, bu küçük mülk
sahiplerinin büyük çoðunluðunun ekonomileri yýkýlýyor ve kendileri
de köle haline geliyordu; çok küçük bir bölümü ise, tersine,
zenginleþiyor ve kendileri de efendi ve köle sömürücüsü durumu-
na geçiyorlardý. Ama küçük mülk sahipleri, topluluklarýn içinde, her
zaman bulunuyorlardý.
Artýk, üretici güçlerin ilerlemesi, en kesin ve en son nokta-
sýnda, üretim iliþkilerinin niteliði sorununa, üretim alet ve araçla-
rýnýn kimin elinde bulunduðu sorununa gelip dayanýyordu. Ve iþte
toplum, insanlýk tarihinde, ilk kez, üretim alet ve araçlarýna sahip
olanlar ile üretim araçlarýna sahip olmayanlara göre, sýnýflara bölün-
dü.
Öte yandan, özel mülkiyet ve servet eþitsizliði de, toplum
üyelerinin haklarý ve buna dayanan yükümlülükleri üzerinde
deðiþiklikler yaptý. Tarýmcý topluluklarýn bütün iþlerinin yönetimi,
gerçekte, ileri gelenleri eline geçiyordu.
[sayfa 63]
Yavaþ yavaþ zenginler ve nüfuzlu kimseler, topluluðun silahlý
güçlerini de ellerine geçirdiler ve onlarý, topluluðun yararýndan çok
kendi kiþisel amaçlarý için, yeni zenginliklere elkoymak ve en baþta
yeni köleler, yani maddî deðer üreticileri ele geçirmek için kullan-
dýlar. Servet eþitsizliðinin sonucunda, hukuksal eþitsizlik ortaya çýktý.
Ýlkel topluluk düzeni, son nefesini veriyordu. Topluluðun öz-
gür üyelerinin emeði, artýk toplum zenginliklerinin baþlýca kaynaðý
deðildi ve toplum, geliþmesinin yeni bir aþamasýna giriyordu. Yeni
toplumsal ve ekonomik iliþkiler kurulup yerleþmeye baþlýyordu.
[say-
fa 64]
58
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
ÝKÝNCÝ KISIM
KÖLECÝ TOPLUM
BÝRÝNCÝ BÖLÜM
ASYA VE AFRÝKANIN KÖLECÝ TOPLUMLARI
ÝLKEL topluluða özgü üretim tarzý ve düzeni, kaçýnýlmaz ola-
rak, sonuna varýyordu. Ama bu zamaný geçmiþ düzenin yerini, zorun-
lu olarak, kölelik düzeninin almasý, bu kölelik düzeninin, hiçbir
þekilde, birdenbire ortaya çýkacaðý ve bir atýlýmda eski üretim iliþki-
lerinin yerini alacaðý anlamýna gelmiyordu. Ýlkel topluluðun baðrýn-
da ortaya çýkan köle sahibi sömürücü sýnýf güçlenip saðlamlaþtýkça
ve kölelik düzeni geliþtikçe, giderek kölelik toplumu da kurulmuþ
oldu.
Yeni üretim tarzý, ilkel topluluk düzeninden daha ilerleyici-
ydi, çünkü nüfusun bir bölümünün el emeðinden kurtarýlmasý, iler-
lemeyi olanaklý kýlýyordu.
[sayfa 65]
59
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
Köleci toplumlar, insanlýk tarihinde, ilkin Asyada ve Afrikada
ortaya çýktýlar. Köleliðin bu kýtalar üzerindeki evrimini inceleyerek,
bir yandan kölelik iliþkilerinin oluþumuna önderlik eden genel ya-
salarý günýþýðýna çýkarabilir, öte yandan da Asya ve Afrika ülkelerine
özgü özellikleri ortaya koyabiliriz.
1. TOPLULUÐA AÝT KÖLELÝK
VE ATAERKÝL KÖLELÝK
Uzun süren yaþamý boyunca, kölelik düzeni, birçok aþamadan
geçti. Ýlki topluluða ait kölelikti. Ýlkel topluluðun baðrýnda, henüz
orada ortaklaþa mülkiyet biçiminin üstün geldiði bir zamanda orta-
ya çýktý. Bu çaðda, köleler de, bütün topluluðun malý idi. Köleliðin
ataerkil biçimi, topluluða ait kölelik biçimine çok benzer. Ataerkil
kölelik biçimi de, ilkel toplulukta belirmiþ ve uzun zaman topluluk
iliþkileriyle ve onlarýn kalýntýlarýyla birlikte bulunmuþtur. Köleler, ol-
dukça azdý ve köle emeði, belirleyici bir rol oynamýyordu. Kölelik
örtülü bir biçimdeydi ve çok kez, klanýn ya da kabilenin içinde
yardýmcý öðe þeklinde bulunuyordu.
Savaþ tutsaðý ya da topluluðun yýkýma uðramýþ üyeleri, toplu-
luðun zengin bir üyesinin (çok kez þef ya da din adamýnýn) kendisi-
ne saðladýðý bir lokma karþýlýðýnda, bütün emeðini vermek zorunda
kalýyordu. Mülkiyetin genel ilerlemesi ile birlikte, derece derece,
yalnýz maddî mallarý deðil, onlarýn üreticilerine de sahip olma hak-
ký kesinleþti. Yýkýma uðramýþ, malýný kaybetmiþ üye ya da kabul
edilen savaþ tutsaðý, yalnýz fiilen deðil, hukuken de köle oluyordu,
baþka bir deyiþle efendisinin malý haline geliyordu.
Köle, en güç ve en tehlikeli iþi yapýyordu. Ýlkel topluluk düze-
ninin tepkisine karþýn, kölenin durumu, gittikçe daha güçleþiyordu.
Özel mülkiyet, hiç acýmaksýzýn, kan baðlarýný koparýyordu. Aslýnda
kabile üyesi olan bir köleyi öldürmek ya da onu satmak, topluluðun
üyelerinde büyük bir
[sayfa 66]
tiksintiye ve hatta klanýn zenginleþmiþ
böyle bir üyesine karþý tepkilere neden oluyordu.
O zamanlar, köle edinmenin baþlýca kaynaklarý, savaþlar, köle
alýþveriþi ve topluluðun malým yitirmiþ, batmýþ üyelerinin, borçlarý
karþýlýðýnda, köleleþtirilmesiydi.
Bazý deðiþik biçimler ve bazý ayýrýmlar dýþýnda, bu kaynaklar,
köleci toplumlar tarihinde, bütün kýtalar üzerinde görülür.
60
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
2. DEVLETÝN ORTAYA ÇIKIÞI
Kölelik düzeni iliþkilerinin geliþmesi, üretici güçlerin
geliþmesine koþut olarak ilerlemekte ve onlara baðlý bulunmaktay-
dý. Tarýmsal üretimin artmasý, tarým ile hayvancýlýk arasýnda gittikçe
artan ayrýlýk, madenciliðin ilerlemesi vb., el emeði talebini, yani
köle talebini artýrýyordu.
Kölelerin sayýca artmasýyla, toplumun baþlýca sýnýflarý olan
köleler ile efendiler arasýndaki uzlaþmaz karþýtlýk keskinleþiyordu.
Kölelerin sömürülmesi, tarihte bilinen sömürü biçimlerinin
yalnýz ilki deðil, ayný zamanda en zalimi oldu. Yoksulluk içinde ve
sürekli olarak borçlanýp köleleþmek tehdidi altýnda sürünerek
yaþayan özgür insanlarýn durumu da, o kadar çetindi.
Efendiler, ancak sürekli bir baský örgütünün varlýðý ile kölele-
ri ve topluluðun özgür üyelerini ellerinde tutabilirler ve onlarý kendi
yararlarýna, kendi zenginliklerini artýrmaya ve doymakbilmez aç-
gözlülüklerini tatmin etmeye zorlayabilirlerdi. Bu kurum, giderek,
devlet haline geldi.
Devletin Görevleri
Köleci devletin ilk görevlerinden biri (ister feodal, ister kapi-
talist olsun, sömürünün bulunduðu geri kalan bütün toplumlarda
da olduðu gibi) sömürülenleri bastýrmaktý. Köleci devletler, durma-
dan fetih savaþlarý yürütüyor,
[sayfa 67]
yenilen halklarýn ülkelerini yað-
ma ediyor ve onlarý haraca baðlýyor ya da köleleþtiriyordu. Devletin
ikinci görevi, yani kendi topraklarýný geniþletmek de, buradan geli-
yordu. Bu, yalnýz köleci devletin deðil, bütün sömürücü devletlerin
tipik görevidir.
Devlet, bu görevlerini, kendisine uygun bir aygýt ile yerine
getirir. Ýlkin, þimdi artýk bütün klan ve kabilenin çýkarlarýný deðil,
soydan gelme zorbalar haline gelen kýdemlilerden ve þeflerden
küçük bir grubun çýkarlarýný ifade eden bazý kabile ve klan kurum-
larýný, kendi amaçlarýna uyarlar. Ýlkel topluluk zamanýnda, askerî
güç, topluluðun eli silah tutan üyelerinin yýðýn halinde toplanmasýn-
dan oluþurken, köleci devlet, halktan ayrý ve ona düþman olan bir
silahlý güç, köle sahiplerinin en dar anlamda ve bencil çýkarlarýný
korumak amacýyla sürekli bir ordu yaratýr. Böylece, eylemlerinde,
Dostları ilə paylaş: |