İlkel, Köleci ve Feodal Toplum



Yüklə 0,53 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə58/63
tarix11.09.2018
ölçüsü0,53 Mb.
#67939
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   63

188
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
minler) anlamlarýna gelen “Ýslâm” ve “müslümanlar” (müslim) söz-
cüklerine deðin, yürürlükte olan sömürü ve köleleþtirme rejimini
onaylýyordu.
Müslümanlarýn kutsal kitabý Kuran, servet eþitsizliðini, Allah
tarafýndan konulmuþ ve bu yüzden de deðiþmez bir kural olarak
ele alýr. Hýristiyanlýkta olduðu gibi, islâmiyet de, yoksullara, yeryü-
zündeki acýlarýnýn ve sefaletlerinin 
[sayfa 219]
 avuncunu öteki dünyada
aramayý öðütler.
Budizm
Yayýlmasý ve etkisi bakýmýndan budizmin de, dünya dinlerin-
den sayýlmaya hakký vardýr. “Budizm”, söylenceye göre, kurucusu
olan Buda’nýn adýndan gelmektedir.
Brahmanizmin bazý tezlerinden baþlayarak eski Hindistan’da
geliþmiþ olan budizm, baþlangýçta, köle sahipleri sýnýfýnýn resmî dini
oldu.
Ortaçaðda, hindu dini, zamanla budizmi Hindistan’dan kov-
du, ama budizm, bu kez komþu ülkelerde yeni müminler buldu.
Çin’de, MS 1. yüzyýlda yayýlmaya baþladý ve 4. ve 7. yüzyýllar arasýn-
da  doruðuna  vardý.  Daha  sonra,  Çin’de,  konfüçyüs  dini,  egemen
din  oluyor;  ama  konfüçyüs  dini,  hiçbir  zaman,  budizmi  tümüyle
ortadan kaldýramadý. Budizm, Çin’den Kore’ye, Japonya’ya, Siyam’a,
Birmanya’ya, eski Kamboçya’ya, Hindi-Çin yarýmadasýnýn öteki ül-
kelerine, Seyland’a, Nepal’e, Moðolistan’a yayýldý.
Buda dininin ideolojisine göre, görünür dünya, bir yanýlsa-
madan, ahiret mutluluðunun yeri ya da nirvâna olan mistik bir ruh-
sal  ilkenin  yanýltýcý  gösterisinden  baþka  bir  þey  deðildir.  Bu  ilke,
öteki dinlerde Tanrý ile kiþileþtirilen kavramlara uygun düþer. Yaþam
yalnýzca acýlardýr, tek kurtuluþ nirvânayý aramaktýr. Daha sonra, buda
öðretisi de, cennet-cehennem kavramlarýný kabul etti; bu da, buda
dinini geniþ yýðýnlarca daha kolay kabul edilir hale getirdi ve, ayný
zamanda onun, feodal senyörler sýnýfýnýn resmî dini, toplumsal eþit-
sizlikleri haklý göstermek için getirilmiþ bir din olma görevlerini güç-
lendirdi.
Anti-Feodal Ýdeolojinin Ýlerlemesi
Ýdealist ve dinsel öðretilerin (Avrupa’da hýristiyanlýk, Asya ve


189
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
Afrika’da müslümanlýk ve budizm vb.) ideolojik 
[sayfa 220]
 egemenliði,
karþýt akýmlarýn varlýðýný ortadan kaldýramýyordu.
Baskýlara ve kovuþturmalara karþýn, ortaçað toplumunun ile-
rici öðeleri, materyalist fikirleri kullanýp yararlanmaya çalýþýyorlardý.
Týpký  antikçaðda  olduðu  gibi,  feodalite  de,  felsefeler  arasýnda
amansýz bir savaþým dönemi oldu.
Katolik tanrýbilimciler (Thomas d’Aguin ve baþkalarý), en baþta
antikçaðýn bazý idealist filozoflarýna ve anlamýný bozduklarý Aristote-
les öðretisine dayanarak ortaçaðýn dinsel anlayýþlarýný hazýrladýlar.
Arap düþünürleri ise, antikçaðýn materyalist anlayýþlarýný, özellikle
Aristoteles’in  materyalist  öðelerini  ortaçað  anlayýþlarýna  sokmaya
yardým ettiler. Bu düþünürler arasýnda, en baþta Ýbn-i Sina’yý (Avicen-
ne)  ve  Ýbn-i  Rüþd’ü  {Averroes)  belirtmek  gerekir.  Ýbn-i  Rüþd’ün
görüþleri, Demokritos’un görüþüne çok yakýndý. Ýbn-i Rüþd, madde-
de bir nesnel gerçeklik ve atomlarda ise maddî parçacýklar (part-
küller) görüyordu. Her bireye özgü olan “ölümlü can”ýn yanýnda,
bilince  ulaþma  anýnda  can  (nefs-i  ruh)  ile  birleþip  kaynaþan  bir
evrensel akýl kabul ediyordu. Ýnsanlarýn toplumsal durumlarýndan
baðýmsýz olarak entelektüel eþitlikleri konusundaki demokratik tez,
Ýbn-i Rüþd’ün görüþleri arasýnda seçkin bir yer tutuyordu.
Ýbn-i Rüþd’ün fikirleri, onlarý kendi kýtalarýna özgü toplumsal
ve ekonomik koþullara ve orada yerleþmiþ olan materyalist gelene-
klere uygulayan Batý Avrupa’nýn öncü düþünürleri tarafýndan kulla-
nýldý. Materyalist fikirler, ilerici öðelerin iktidardaki feodaller sýnýfýna
karþý savaþýmýnda çok yararlý bir silah oldu.
Fransa’da, Siger de Brabant, materyalist anlayýþýn önde ge-
lenlerinden  biri  oldu.  O,  Latin  averroizminin  (Ibn-i  Rüþd-cülüðü-
nün) kurucusu oldu ve anti-feodal ideolojinin teorik temelini yarattý.
Siger de Brabant’ýn öðretisi, Boèce de Dacie’nin çalýþmalarý ile de-
steklendi.
Ortaçað materyalizminin ilk ifadesi, adcýlýk denen, 13. 
[sayfa
221]
  yüzyýlda  cisimleþen  idealist  akým  oldu.  Bu  akýmýn  yandaþlarý
(özellikle Ýngiliz filozoflarý Duns Scot ve Guillaume d’Occam) dünya-
nýn  maddî  niteliðini  tanýyorlar,  doðada  her  þeyin  ilkesini,  bilince
göre ilk veriyi görüyorlardý. Evrenin tanýnabilir olduðunu da benim-
siyorlardý.  Bununla  birlikte  onlarýn  materyalizmi  diyalektik  deðil,
mekanikçi idi. Daha sonra, (13. yüzyýlýn sonundan 15. yüzyýla ka-
dar) adcý felsefede idealist öðelerin güçlendiði görüldü.


190
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
Mezhep  Sapkýnlýklarý
Anti-feodal muhalefet, varlýklý burjuvaziye olduðu kadar köylü-
lere ve yoksul kentlilere de dayanýyordu. Dine ve hüküm sürmekte
olan kiliseye karþý savaþýma sýký bir biçimde baðlýydý.
Öyleyse,  burjuva  mezhep  sapkýnlýklarýndan  ve  köylü  mez-
hep sapkýnlýklarýndan sözedilebilir. Sýnýf savaþýmýnýn ideolojik bir
biçimini oluþturan mezhep sapkýnlýklarý, sýk sýk feodal iktidara karþý
silahlý ayaklanmalarla birleþiyordu. Bazan, kentli ve köylü muhale-
feti, resmî dine düþman olan mistik öðretilerde ifadesini buluyordu.
Ýdealizme ve dine karþý bu savaþým, materyalizmin ve mo-
dern tanrýtanýmazlýðýn ortaya çýkýþýný hazýrladý.
7. HALK YIÐINLARININ ANTÝ-FEODAL SAVAÞIMI
Anti Feodal Savaþýmýn Ýktisadî Temeli
Feodal sömürü, köylülerin ve zanaatçýlarýn sert direnmesi-
nin nedeni oluyordu. Emekçi yýðýnlarýn feodallere karþý yürüttükleri
sýnýf savaþýmýnýn kökeninde, küçük iþletmenin iktisadî baðýmsýzlýðý
ile üreticinin emeðinin bir bölümünü vermek zorunda olduðu feo-
dal senyör karþýsýndaki ekonomi-dýþý baðýmlýlýðý arasýndaki çeliþki
vardýr.
Bu savaþýmýn biçimleri, tarihsel somut koþullara: üretici güçle-
rin düzeyine, üretim iliþkilerinin biçimlerine, siyasal 
[sayfa 222]
 kurum-
larýn niteliklerine baðlý bulunuyordu.
Feodal toplumun geçtiði üç dönem boyunca, yýðýnlarýn (en
baþta  da  köylülerin)  sömürücülere  karþý  savaþýmýnýn  nedenleri,
amaçlarý ve biçimleri deðiþmiþtir. Elbette ki, her yanda angaryalar-
dan, ve senyörlere karþý öteki yükümlülüklerden kurtulmak isteði
vardý,  ama,  ancak  feodalitenin  toplumsal  bir  biçimlenme  olarak
daðýlýp parçalanmasý sýrasýndadýr ki, emekçilerin sýnýf savaþýmý, dü-
zenin temellerini yýkabildi. Feodal üretim iliþkileri, hâlâ, üretici güçle-
rin ilerlemesine elveriþli olmakta devam ediyorlardý.
Yukarda  söylediðimiz  gibi,  yukarý-ortaçaðda  köylülerin
savaþýmý, kölelik düzenine karþý yöneltilmiþti. Kentlerin ortaya çýkýþý
ve meta-para iliþkilerinin ileri atýlýmý ile ayýrdedilen feodalitenin ikinci
aþamasý, özellikle zorlu fýrtýnalarla kendini gösterdi. Avrupa’da kent-


Yüklə 0,53 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   63




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə