İMÂm ali (A. S) R sûresi Rahman, Rahim Allah'ın Adıyla "Şüphesiz biz, sana Kevser'i verdik. Şu hâlde Rabbin için namaz kıl ve tekbir alırken, namazda ellerini boğazına kadar kaldır. Doğrusu asıl soyu kesik olan, sana kin duyandır


- İMÂM ALİ'NİN (A.S) FEDAKÂRLIKLARINDAN ÖRNEKLER



Yüklə 238,23 Kb.
səhifə14/56
tarix01.08.2018
ölçüsü238,23 Kb.
#59922
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   56

60- İMÂM ALİ'NİN (A.S) FEDAKÂRLIKLARINDAN ÖRNEKLER


196- Rivâyet edildiğine göre Emirü'l-Müminin (a.s) bir gün kerbasçılar217[217] pazarına geldi. Yakışıklı bir adamla karşılaştı ve "Beş dirheme satacak iki elbisen var mı?" diye adama sordu. Adam yerinden sıçrayarak "Evet ey Emire'l-Müminin, istediğin bende vardır" dedi. İmâm (a.s) adamın kendisini tanıdığını anlayınca (almadan) yanından ayrıldı. Sonra bir gencin yanında durdu ve "Ey genç, beş dirheme satacak iki elbisen var mı?" diye ona da sordu. O da "Evet" dedi Emirü'l-Müminin (a.s) birisini üç, birisini de iki dirhem olmak üzere iki elbise aldı. Yanında bulunan hizmetçisi Kanber'e "Ey Kanber buyurdu, üç dirhemliği sen al!" Kanber "Siz minbere çıkıyor, insanlara hutbe okuyorsu-nuz; siz onu giymeye benden daha evlasınız" deyince İmâm (a.s) şöyle buyurdu:

"Sen daha gençsin ve gençlik arzuları taşıyorsun. Ben kendimi sana tercih etmeye Allah'tan utanırım. Ben Resu-lullah'tan (s.a.a) duydum ki, şöyle buyuruyordu: 'Hizmetçilerinize kendi giydiklerinizden giydirin ve kendi yediklerinizden yedirin…"218[218]

197- İmâm Muhammed Bâkır'dan (a.s) "O kullar, adaklarını yerine getirirler ve fenalığı salgın (olan) bir günden korkarlar" âyetlerinin tefsirinde şöyle nakledilmiştir:

"Henüz küçük yaşta olan Hasan ve Hüseyin (a.s) hasta olmuşlardı. Hz. Peygamber (s.a.a) iki kişiyle birlikte onların ziyaretine gittiler. Onlardan birisi bu ziyaret esnasında: "Ey Ebe'l-Hasan dedi, çocuklarının şifası için bir adak ada, Allah onlara şifa versin" dedi. Ali (a.s), 'Üç gün Allah'a şükür niyetiyle oruç tutarım" dedi. Hz. Fâtıma (a.s) da aynı şeyi söyledi. Aynı şekilde iki çocuk (Hasan ve Hüseyin (a.s)) de "Biz de üç gün oruç tutarız dediler. Aynı şeyi hizmetçileri Fizze de söyledi. Hasan ve Hüseyin'e (a.s) Allah şifa verdi. Fakat o günlerde evlerinde yiyecek herhangi bir şey yoktu. Ali (a.s), Şem'ûn ismini taşıyan ve yün işiyle uğraşan Yahudi bir komşusuna giderek "Acaba bana bir miktar yün verir misin ki Muhammed'in (s.a.a) kızı üç sa' (takriben dokuz kilo) arpa karşılığında senin için dokusun?' O da evet dedi. Hz. Ali (a.s) aldığı yünü ve arpa ile birlikte geri gelip durumu Hz. Fâtıma'ya (a.s) anlattı; o da kabul edip itâat etti. Sonra yünü alıp üçte birini dokudu. Ardından da arpanın üçte birini alıp öğüttü ve hamurunu yoğurup her birisi için bir parça olmak üzere beş parça ekmek pişirdi.

Hz. Ali (a.s), Resulullah (s.a.a) ile akşam namazını kılıp evine döndü ve iftar için yemek sofrası açıldı. Hz. Ali tam ilk lokmayı ekmekten kesmişti ki bir dilenci kapının önünde durup şöyle seslendi:

"Selâm olsun size Ey Muhammed'in Ehlibeyt'i, ben Müslümanların fakirlerinden bir fakirim; yediğinizden bana da yedirin; Allah size cennet sofralarından yedirsin."

Hz. Ali (as.s) lokmayı elinden bıraktı ve bilahare (hepsi ekmeklerini vermeğe karar verdiler ve) Hz. Fâtıma (a.s) sofrada bulunanların hepsini alıp dilenciye verdi ve kendileri suyla iftar edip o geceyi öylece sabahladılar. Ertesi gün yine oruç tuttular. Hz. Fâtıma yünün diğer üçte birini de dokuduktan sonra arpanın da üçte birini öğütüp ondan hamur yoğurdu ve her birisi için yine bir parça ekmek pişirdi.

Hz. Ali (a.s) Peygamber (s.a.a) ile akşam namazını kılıp eve döndükten sonra, iftar etmek için beşi de sofra başına oturdular. Hz. Ali (a.s) ilk lokmayı alacağı sırada, bu sefer bir yetim kapıya dayanıp şöyle seslendi:

"Selâm olsun size ey Muhammed'in Ehlibeyt'i, ben Müslümanların yetimlerinden bir yetimim; yediğinizden bana da yedirin; Allah size cennet sofralarından yedirsin."

Hz. Ali (a.s) lokmayı elinden bıraktı ve bilahare Hz. Fâtıma sofrada olanların hepsini alıp ona verdi ve o gün de suyla iftar edip aç sabahladılar. Yine o şekilde oruca niyetlendiler. Hz. Fâtıma yünün geriye kalan üçüncü kısmını da dokudu ve ardından kalan arpayı öğütüp yoğurdu ve beş parça ekmek pişirdi.

Hz. Ali (a.s), Peygamber'le (s.a.a) akşam nazmını kılıp eve döndü; önüne sofra açıldı ve beşi de sofranın başına oturdular. Yine Hz. Ali (a.s) ilk lokmayı kesmişti ki müşriklerden esir alınan birisi kapıya dayandı ve 'Selâm olsun size ey Muhammed'in Ehlibeyt'i, bizi esir ediyor, bağlıyor ve yemek yedirmiyor musunuz?' Bunun üzerine onlar da sofrada olanların hepsini ona verdiler ve iftar edecek başka bir şeyleri de olmadığı için aç sabahladılar.'

Şuayb kendi hadisinde şöyle diyor: 'Ertesi gün Hz. Ali (a.s), Hasan ve Hüseyin (a.s) ile birlikte Hz. Peygamber'in (s.a.a) huzuruna geldiler. Hz. Peygamber, onları açlıktan bir kuş yavrusu gibi titrer hâlde görünce şöyle buyurdu:

'Ey Ebe'l-Hasan, sizi bu hâlde görmek bana çok ağır geliyor; gelin birlikte Fatma'ya gidelim. Daha sonra onlarla beraber Hz. Fâtıma'nın (a.s) evine geldiler. Hz. Fâtıma (a.s), açlıktan karnı sırtına yapışmış ve gözleri çukurlaşmış bir hâlde mihrabında duruyordu. Onu bu hâlde gören Resulullah (s.a.a), Hz. Fâtıma'yı bağrına bastı ve şöyle buyurdu: "Ey vah! Demek siz üç gündür bu haldesiniz ve ben sizden gafilim!' Bu sırada Cebrâîl (a.s) nazil oldu ve: 'Ey Muhammed, Allah'ın sana Ehlibeyt'in hakkındaki müjdesini al" dedi. Resulullah (s.a.a), "Neyi alayım ey Cebrâîl?' diye sorduğunda Cebrâîl (a.s) İnsan Sûresini 17. âyete kadar Peygamber'e (s.a.a) okudu."219[219]

198- Şîa ve Sünnî kaynakların hemen hepsi İnsan suresindeki şu âyetlerin Hz. Ali (a.s), Hz. Fâtıma (a.s), Hz. Hasan (a.s), Hz. Hüseyin (a.s) ve Fizze ismindeki hizmetçileri hakkında nazil olmuştur:



"Kuşkusuz iyiler de karışımı kâfûr olan dolgun bir kadehten içerler.*

Bir kaynak ki ondan Allah'ın kulları içerler, güzel yollar açarak akıtırlar onu.*

O kullar adaklarını yerine getirirler ve fenalığı salgın (olan) bir günden korkarlar.*

Düşküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.*

Size sırf Allah rızâsı için yemek yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz.*

Biz sert ve belalı bir günde Rabbimizden korkarız." derler.*

Allah da onları o günün fenalığından korur, yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.*

Sabırlarına karşılık onlara bir cennet ve ipekten elbiseler verir.*… ila 17. âyet.220[220]

Ehl-i Beyt İmâmlarının dışında İbn Abbâs, Mücâhid ve Ebû Sâlih gibi râviler de bunu rivâyet etmişlerdir.221[221]



Yüklə 238,23 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   56




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə