İMÂm ali (A. S) R sûresi Rahman, Rahim Allah'ın Adıyla "Şüphesiz biz, sana Kevser'i verdik. Şu hâlde Rabbin için namaz kıl ve tekbir alırken, namazda ellerini boğazına kadar kaldır. Doğrusu asıl soyu kesik olan, sana kin duyandır


- İMÂM ALİ'NİN (A.S) DUL KADINLARI KORUMASI



Yüklə 238,23 Kb.
səhifə15/56
tarix01.08.2018
ölçüsü238,23 Kb.
#59922
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   56

61- İMÂM ALİ'NİN (A.S) DUL KADINLARI KORUMASI


199- Rivâyet edildiğine göre Hz. Ali (a.s) bir gün omzunda su tulumu taşıyan bir kadını gördü. Tulumunu ondan alıp kendisi onu kadının gideceği yere götürdü ve durumunu sordu. Kadın şu cevabı verdi: "Ali b. Ebî Tâlib benim kocamı sınırlardan birisine gönderdi ve bilahare kocam orada öldürüldü ve birçok yetim çocuk benim için geride bıraktı. Onları geçindirecek hiçbir şeyim olmadığı için zaruret icabı insanlara hizmet ederek, geçimimizi sağlamaya çalışıyorum."

İmâm (a.s) ondan ayrıldı ve evine dönüp o geceyi üzüntülü ve kaygılı bir şekilde geçirdi. Sabah olduğunda, bir yiyecek dolu bir sepeti sırtlayıp, kadının evine doğru yola koyuldu. Yolda bazıları "ver de biz taşıyalım" dediklerinde, "Hayır buyurdu. kim Kıyâmet gününde benim vizr u vebalimi kim taşıyacak?!" Böylece kendisi sepeti kadının kapısına kadar getirip kapıyı çaldı. Kadın kapının arkasına gelerek "Kim o" diye seslendi. İmâm (a.s) "ben kırbayı seninle taşıyıp getiren kimseyim. Kapıyı aç da çocuklar için getirdiğim şeyleri vereyim." Kadın "Allah senden razı olsun ve benimle Ali b. Ebî Tâlib arasında hükmetsin" deyip kapıyı açtı.

İçeri giren Ali (a.s) şöyle buyurdu: "Şüphesiz ben sevap kazanmak istiyorum. İki şeyden birisini seçin, ya hamur hazırlayıp ekmek pişirin, ya da siz çocukları meşgul edin ben ekmek pişireyim.

Kadın "Ben ekmek pişirmeyi daha iyi beceririm, ben ekmek pişirmeyi bitirinceye kadar, sen çocuklarla meşgul ol." Kadın unu hamur yapmaya koyuldu. Ali (a.s) de getirdiği eti pişirip etten, hurmadan ve başka şeylerden hazırladığı lokmaları çocukların ağzına koyuyor ve her defasında şöyle diyordu: "Yavrum, Ali b. Ebî Tâlib'i, sizin hakkınızdaki ihmalinden dolayı helal edin."

Kadın, hamuru hazırlandığında 'Ey Allah'ın kulu tandırı yak' deyince, Ali (a.s) tandırı yaktı. Tandır iyice kızışıp harareti yüzüne vurduğunda şöyle diyordu: "Tat ey Ali, bu, dul kadınları ve yetimleri ihmal edenin cezasıdır."

O sırada Ali'yi (a.s) önceden tanıyan bir kadın onu görünce, ev sahibi kadına şöyle dedi: "Yazıklar olsun sana bu Müminlerin Emiri (Ali)dir."

Kadın bunu duyunca telaşlanarak şöyle dedi: "Ey Emi-rü'l-Müminin, mahcubum senin önünde (beni bağışlayın)." İmâm (a.s), cevabında "Hayır, ben sana mahcubum ey Allah'ın cariyesi; hakkınızda yaptığım ihmalden dolayı."222[222]

62- İMÂM ALİ (A.S) VE YETİMLERİN KEFÂLETİ


200- Ebû Tufeyl'den şöyle rivâyet edilmiştir:

"Ben Ali'yi (a.s) gördün ki yetimleri çağırıp onlara bal yedirerek (onlara muhabbet ediyordu; öyle ki dostlarından bazısı keşke ben de yetim olsaydım demişti!"223[223]

201- Senetli bir şekilde Ebû Basîr'den o da İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s) rivâyet etmiştir ki; Emirü'l-Müminin (a.s) şöyle buyurdu:

"Hidâyet edici ve hidâyet edilen benim. Yetimlerin babası ve dulların ve miskinlerin eşi benim; benim her zayıfın sığındığı ve her korkanın emniyet bulduğu yer…"224[224]


63- İMÂM ALİ'NİN (A.S) KÖLELERİ AZÂD ETMESİ


202- Zeydü'ş-Şehhâm İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s) şöyle nakletmiştir; buyurdu:

"Ali (a.s) kendi el emeğinden kazandığı malla bin köle azâd etmiştir."225[225]

203- Yine İmâm Muhammed Bâkır'dan (a.s) şöyle nak-ledilmiştir: "Ali (a.s) bin köle azâd etmiştir…"226[226]

64- İMÂM ALİ'NİN (A.S), VALİLERİNDEN HESAP SORMASI


204- Ali'nin (a.s) Basra valisi Osman b. Huneyf'in bir düğüne çağrıldığını ve gittiğini duydukları zaman ona yazdığı mektubun bir bölümü:

(Allah'a hamdüsenâdan, Resulü'ne ve soyuna salâtü selâmdan) sonra; ey Huneyfoğlu, Basralılardan bir bölüm, duyduk ki seni düğüne çağırmış; sen de hemen gitmişsin. Renk-renk yemekler, büyük büyük kâseler hoşuna gitmiş. Oysa ben sanmazdım ki yoksulları çağrılmayan, zenginleri dâvet edilen bir topluluğun dâvetine icâbet edesin. Dişlediğin yemeğe bir bak, haram helâl olduğunda şüphen olursa, at o yemeği ağzından; helâl olduğunu iyice bilirsen, birazcık ye.

Bil ki her uyan kişinin uyduğu, yolundan gittiği, bilgisinden ışıklandığı bir imâmı vardır. Gene bil ki sizin imâmınız, dünyasında köhne bir elbiseyle iki parça ekmeği kendisine yeter bulmaktadır. Bilirim, sizin buna gücünüz yetmez; yetmez ama çekinip gayret ederek, temiz olmaya, doğru yola gitmeye gayret göstererek yardım edin bu yolda bana; gücünüz yettiği kadar yolumda olun. Andolsun Allah'a ki ben dünyanızdan ne bir gümüş, ne bir altın toplayıp biriktirdim, ne şu çok ganimetlerden bir mal yığdım, nede üstümdeki yıpranmış elbiseden başka bir elbise aldım.

Evet, gökyüzünün gölgelendirdiği şu dünya yüzünden, elimizde bir Fedek vardı; ona da toplumun bir kısmı haris oldu, bir kısmı cömertlik etti; Allah ne de güzel hükmedicidir. Ben ne yapayım Fedek'i, yahut ondan başka bir yeri ki bu nefsin konağı, yarın mezardır; onun karanlığında eseri bile kalmaz, haberi bile yiter gider, duyulmaz. O mezarı açan, elleriyle genişletse bile taş, kerpiç düşer, yığılır, toprak dökülür dapdaracık bir hâle getirir. Şimdiden nefsimi takva ile riyâzete alıştırayım ki en büyük korku gününde eminliğe erişsin; mahşerin kaygan yerinden sürçmesin.

Dilesem ben de yağlar ballar bulurum; buğday ekmeğinin hâlisini yerim; ipek elbise giyinirim; fakat nefsimin dileğinin bana üst olması, beni lezzetli yemekler yemeye çekmesi mümkün mü hiç? Ben nasıl doya-doya yemek yiyebilirim ki Hicaz'da, yahut Yemâme'de belki yoksullar vardır; günler geçmiştir ki tokluk nedir, görmemişlerdir. Gecemi karnı tok olarak nasıl gündüz edebilirim ki çevremde aç karınlar, yanmış, susuzluktan bunalmış ciğerler vardır. Nitekim diyen (şair) de demiştir:

'Sen karnı tok olarak yatmadasın;

Çevrendeyse tabaklanmamış deriye bile hasret çeken ciğerler var; bu dert yeter sana."227[227]

65- İMÂM ALİ (A.S) VE MÜSTAZ'AFLAR


205- Hz. Ali'nin (a.s), Mâlik Eşter-i Nahaî'yi Mısıra vali tayin ettiğinde ona yazdığı Ahit Nâme'sinden bazı bölümler:

"Bu, Allah'ın kulu Emirü'l-Müminin Ali'nin, Hârisü'l-Eşteroğlu Mâlik'i Mısır'a vâli tayin ettiği zaman, ona verdiği emir-nâmedir…

Ona, Allah'tan çekinmesini, kullukta bulunmayı seçmesini, kitabında, farzlarına, sünnetlerine dâir emredilenleri yerine getirmesini buyurur; çünkü hiçbir kişi yoktur ki Allah'ın emrettiği şeylere uymasın da kutlu olsun, mutluluk bulsun; onlara uymayan da yoktur ki âsî olmasın, kötülüğe düşmesin. Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah kalbiyle, eliyle, diliyle yardım etmesini buyurur; çünkü adı ululandıkça ululansın Allah dînine yardım edene yardım edeceğini, onu üstün tutana üstünlük vereceğini vaad etmiştir. Nefsânî arzularlarla karşılaştığında nefsiyle savaşmasını, onun serkeşliğini giderip zaptetmesini emreder; çünkü "nefis, gerçekten de kötülüğü pek emredicidir. Ancak Allah'ın acıdığı kişi kurtulur ondan."228[228]

Allah'a karşı da insaflı ol, insanlara, ehline ayâline, adamlarından buyruğuna uyanlardan hoşlandıklarına karşı da insafla muâmelede bulun; böyle yapmazsan bil ki zulmetmiş olursun. Allah'ın kullarına zulmedenin düşmanıysa Allah'tır; Allah'la düşmanlığa girişenin delilini Allah batıl kılar; zulümden geçinceye, tövbe edinceye dek de o kişi Allah'la savaşmış olur. Allah'ın nimetlerini bozan, zâil eden, azâbının çarçabuk çatmasına sebep olan şeyler içinde zulümden daha güçlüsü yoktur. Çünkü Allah, mazlûmların duâlarını duyar; zâlimlere de çağı gelince azâbını yollar…

Sonra Allah için, Allah için aşağı tabakayı gör gözet. Onlar başvuracakları bir düzen bulamayan, yok yoksul, muhtaç, darlıkla bunalmış, dertlere karmış, kazançtan âciz kalmış kişilerdir. Bu sınıf içinde dilenenler olduğu gibi, bir şey umup bekleyenler, fakat kimseden bir şey istemeyenler de vardır; onların hakkına dâir Allah'ın sana emrettiği şeyi Allah için olsun, koru. Onlara, memur olduğun beytülmâlden, her şehirde, Müslümanların ganimet olarak elde ettikleri ve devlete ait olan arâzînin gelirinden, ekininden bir pay ayır. Bulunduğun şehirde, o şehre yakın yerlerde olanlarıyla uzaklarda bulunanları aynı hükme tâbidir; onların her biri hakkına riâyet etmeni ister. Nimetler içinde bulunuşun, ehemmiyetli işlere dalışın, onları unutturmasın sana; ehemmiyetli işlere bakman, küçük sayılan işlere bakmayışına bir mâzeret olamaz; böyle bir özürde kabûl olunamaz. Unutturmasın sana onları ehemmiyetli işlere dalman; yüzünü çevirme onlardan. Onların gözlere hor görünenlerini, insanlar tarafından aşağı sayılanlarını, fakat sana gelip hâllerini anlatamayanlarını sen ara, bul. Onları bulmak, hâllerini sorup anlamak için Allah'tan korkan, ona karşı ululanmayan güvendiğin kişiler yolla; onların hâllerini sana bildirsinler. Sonra haklarında öylesine harekette bulun ki Allah'a ulaştığın gün, onlar hakkında özürler getirmeye kalkışmayasın. Çünkü bunlar, halk içinde başkalarından daha fazla insafa lâyık kişilerdir. Bütün bu sınıfların haklarını vermeye gayret et, bilmeyerek hakkına riâyet etmediklerin için de Allah'tan bağışlanmanı dile.

Yetimlerden, kocalmış kişilerden bir düzene baş vuramayanları, kimseden bir şey dilemeyenleri gör gözet. Bu, vâlilere ağır bir yüktür. Fakat hakkın hepsi de ağırdır. Ancak Allah, hayırlı bir sonuca varmalarını isteyip ona dayananlara, vaat ettiğini gerçek bilip inananlara o yükü hafifletir…

İdârene tâbi olanlara ihsanda bulununca da onları minnet altında bırakmaya, ihsanını başlarına kakmaya kalkışma. Yaptığını çok görmekten de çekin. Vaat edince vaadinden dönme. Başa kakmak, ihsanı yok eder; yapılan iyiliği çok görmek, büyük saymak, gerçeğin ışığını söndürür; vaatten dönüş, Allah'ın gazabına, halkın nefretine mucip olur; Yüce Allah, "Allah katında en beğenilmeyen şey, yapmayacağınız şeyi söylemenizdir" buyurur…" [Saf, 3]229[229]

206- Senetli bir şekilde İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s) şöyle nakledilmiştir:

"Emirü'l-Müminin (a.s) vasiyet etti ki Ebû Neyzer, Rebah ve Cübeyr ismindeki köleler, beş yıl mallarında çalışma kaydıyla azâd olsunlar."230[230]


Yüklə 238,23 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   56




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə