130 |
İnanç-Ahlak İlişkisi Bağlamında İman, İslâm ve İhsan Kavramları
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 2, 2013-----------
ulaşabilmesi için hem neyi nasıl yapması icap ettiğini iyi bilmesi hem
de bu bilgisini en güzel biçimde eyleme dönüştürmesi gerekir.
86
İhsan kelimesi Türkçe’ye ‚iyilik etmek, ikram ve in’amda
bulunmak anlamında girmiştir. Türkçe sözlükte bu kelime şu şekilde
tanımlanmıştır: İyilik etmek, iyi davranmak, bağışlamak, bağışta
bulunmak, bağışlanan şey, lütuf, inayet ve âtıfet, karşılık beklemeden
yapılan yardım, iyilik.
87
Kur’ân’da ihsan kavramı hem Allah’a hem de insanlara nisbet
edilerek yetmişi aşkın ayette masdar, fiil ve isim şeklinde
geçmektedir.
88
İhsan kavramı Kur’ân’da sözlük anlamına paralel
olarak farklı anlamlarda kullanılmıştır: ‚Rabbin yalnız kendisine
ibadet etmenizi ve ana-babaya iyilik etmenizi, iyi davranmanızı
(ihsân) emretti‛
89
ve ‚< Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik
yap<‛
90
ayetlerinde ‘iyilik etmek, iyi davranmak’; ‚Dünya’da güzel
amel yapanlara güzellik vardır‛
91
ve ‚Güzel amel işleyenlere güzellik
(cennet) ve fazlası vardır‛
92
ayetlerinde ‘iyi ve güzel amel işlemek’;
‚Gerçek şu ki iman edip salih ameller işleyenlere gelince elbette biz
işini güzel yapanın ecrini zayi etmeyiz‛
93
ve ‚O Allah yarattığı her
şeyi güzel yapandır‛
94
ayetlerinde ise ‘bir ameli, bir işi ve bir görevi en
güzel biçimde yapmak’ anlamlarında kullanılmıştır. Ayrıca ihsan
Kur’ân’da, ‚iyiliklerde farz olan asgari ölçünün ötesine geçip
86
Mustafa Çağrıcı, ‚İhsan‛, DİA, İstanbul 2001, XX, 544.
87
Komisyon, Türkçe Sözlük, TDK, I, 686; Mehmet Doğan, Büyük Türkçe Sözlük,
Ankara 1981, s. 454; Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat,
Ankara 1976, s. 499.
88
Abdulbaki, Muhammed Fuad, el-Mu’cemu’l-Mufehres li Elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm,
Daru’l-Marife, Beyrut 2009, s. 334.
89
İsrâ, 17/23; Bakara, 2/83; Nisâ, 4/36; En’âm, 6/151; Ahkâf, 46/15.
90
Kasas, 28/77.
91
Nahl, 16/30
92
Yûnus, 10/26.
93
Kehf, 18/30.
94
Secde, 32/7.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa YÜCE
| 131
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 2, 2013-----------
isteyerek ve severek daha fazlasını yapmak‛ manasında da
kullanılır.
95
İhsan kavramı Allah’a nisbet edildiğinde, ‚O, yarattığı her şeyi
güzel yapmıştır‛
96
, ‚O sizi şekillendirdi ve şeklinizi güzel yaptı‛
97
mealindeki ayetlerde olduğu gibi Allah’ın kusursuz yaratıcılığına
işaret eder.
3.2. İhsanın iman ve İslam ile İlişkisi
İhsanın imanla çok yönlü bir irtibatı söz konusudur. İmanın
olduğu yerde salih amel bulunur/bulunmalıdır. Zira 50 küsür ayette
iman edip salih amel işlemek yanyana zikredilmiştir.
98
İyi ahlaklı
olmak ve ahlaksızlığın yayılmasını engellemek gibi bazı hususları
imanın şubeleri bağlamında ele alan Beyhakî, iman ile ahlak arasında
ciddi bir irtibatın olduğunu belirtmektedir.
99
İhsanın İslam’la, bir açıdan da salih amelle de önemli irtibatı
vardır. Zira ihsan sahipleri, salih amelleri ve hayır-hasenatı en güzel
biçimde yerine getirirler.
100
Ayrıca Allah Resulü yapılan ibadetlerin
ihsan üzere yapılmasını tembihlemiştir.
101
Dinin temeli imandan
sonra adalet ve ihsan üzerine kurulmuştur. Bir yönüyle her ihsan, bir
amel-i salih, her amel-i salih ise ihsandan ibarettir.
102
Mâtürîdî, Cibril hadisindeki
دبع
fiilini
لمع
fiili ile te’vil etmiştir.
Bu durumda ‚Onu görüyormuş gibi ibadet etmendir‛ cümlesi ‚Onu
görüyormuş gibi davranmandır/eylemde bulunmandır‛ şeklinde
olacaktır. Ayrıca, teorik bir içereği olan
لعف
yerine pratik muhtevası
95
Rağıb el-İsfehanî, el-Müfredat fî Garibi’l-Kur’ân, s. 29.
96
Secde, 32/7.
97
Teğabûn, 64/3.
98
Izutsu, Dinî ve Ahlakî Kavramlar, s. 269.
99
Bkz.: Beyhakî, Şuabu’l-İmân, 42. ve 56. bab isimleri.
100
Bkz.: Tevbe, 9/120; Hûd, 11/114-115; Yûsuf, 12/90.
101
Müslim, Sayd ve’z-Zebâih, 57.
102
Mahir İz, ‚Amel-i Salih: İhsan‛, İslam Düşüncesi, 1969, c, II, S. 8, s. 485.
132 |
İnanç-Ahlak İlişkisi Bağlamında İman, İslâm ve İhsan Kavramları
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 2, 2013-----------
olan
لمع
fiilinin de Mâtürîdî tarafından bilinçli olarak tercih edildiğini
söyleyebiliriz. Allah’ın kendisini sürekli gözetlediğini düşünerek
hareket
eden
kişi,
bütün
davranışlarında
devamlı
Onun
hoşnutluğunu arayacak ve böyle davranma bütün yapıp-
etmelerindeki samimiyetin de bir göstergesi olacaktır.
103
Binaenaleyh biz, kâmil manada bir imanın ihsansız
olamayacağını ayrıca kâmil manada bir İslam’a da ancak ihsan ile
ulaşılabileceğine inanıyoruz. Her ne kadar kelamî ekoller ve bazı
âlimler, İslam tarihi boyunca konu ile ilgili pek çok farklı görüş
bildirmiş olsa da aslında iman ve İslam’ın boyutları adına ifade edilen
hususlar bu iddiamızı zımnen desteklemektedir. İhsan ile iman ve
İslam birleştirilince islamî hayattaki ahlakî problemler en aza inecek,
İslam âlemi pek çok ahlakî buhrandan kurtulacaktır. Bu da ancak
imanın ve İslam’ın ahlakî boyutu diye özetleyebileceğimiz ihsan
şuuruna sahip olmaya bağlıdır.
Cibril hadisinde, iman, İslam ve ihsan kavramları üzerinden
adeta İslam dinini temellendirilmektedir. Hiç şüphesiz bu üç kavramı
bir sistem halinde birleştiren belirli bir yapı bulunmaktadır. İbn
Teymiye bu yapıyı şu şekilde izah etmektedir: ‚Bu üç kavram, İslâmî
manada dinin üç ayrı derecesini oluşturur. En yüksek derece ihsan,
ortası iman ve onun peşinden İslam gelmektedir. Böylelikle her
muhsin mü’mindir, fakat her mü’min muhsin değildir, her mü’min
Müslüman’dır ama her Müslüman da mü’min değildir.‛
104
Yani ihsan
terimi bu üç terim arasında kapsam açısından en dar, mana
bakımından ise en geniş olanıdır. Mana bakımından en geniş
olmasının nedeni, ihsanın, iman ve İslam’ı içermesi; kapsam
bakımından en dar oluşunun sebebi ise doğal olarak imandan da
İslam’dan da daha az sayıda kimseyi kapsamasıdır. Görüldüğü gibi
İbn Teymiye’nin ortaya attığı ihsan, iman ve İslam teorisi, son derece
103
Sami Şekeroğlu, Mâtürîdî'de Ahlak/Felsefi Bir Betimleme, Ankara Okulu
Yayınları, Ankara 2010, s. 131.
104
İbn Teymiye, el-İman, (thk.: Muhammed ez-Zebîdî), Daru’l-Kitâbi’l Arabî,
Beyrut 1993, s. 29.
Dostları ilə paylaş: |