İslam’da Helal ve Haram’ın Yeri ve Fıkıh Usulü Açısından Temellendirilmesi
|
53
yasak oluşunu inkâr eden veya onu helâl gören ise kâfir değil fâsık kabul edilir. Bu-
nunla birlikte amel bakımından haram ile tahrîmen mekruh arasında Hanefîler’e
göre bir fark bu lunmadığı ve tahrîmen mekruh amelî yönden âdeta haram dere-
cesinde görüldüğü için mükellefin herhangi bir ayırım yapmadan her iki tür ha-
ramdan da kaçınması gerekir. Ancak kat’î delil ile sabit olan haramı irtikâp ede-
nin cezasının, zannî delil ile sabit olan haramı yani tahrîmen mekruhu işleyenin
cezasından da ha ağır olacağı açıktır. Ayrıca bir kimsenin, haram veya tahrîmen
mekruhun hükmünü hafife alarak bu fiilleri işlemesi küfre götüren tehlikeli bir yol
olarak görülmüş, tahrîmen mekruhu herhangi bir yolla te’vil ederek işlemesi ise
küfür değil fısk olarak nitelendirilmiştir
66
.
5. Haram-Nehiy İlişkisi
Fıkıh usulü bilginlerinin değerlendirmesine göre, bir fiilin nehyedilmesinin
sonuçlarından biri de tahrîm yani haramlıktır. Çünkü nehiy, kural olarak hem
nehyedilen şeyin kötü ve çirkin ol duğu anlamına gelir, hem de nehyedilen fiilin
haram olmasını, hatta dolaylı olarak aynı sonuca götüren bazı fiillerin de ha ram
sayılmasını gerektirir. Bu sebeple ne hiy ile haram arasında bir sebep-sonuç ilişki-
si bulunur. Esasen dinî yasakların kapsam ve çerçevesi konusunda İslâm hukuk
doktrininde yer alan ihtilâflar da nehyin varlığı ve kesinliği hususundaki görüş
farklılıklarının yanı sıra, anılan sebep-sonuç ilişkisinin kuvvet derecesini belirle-
mede farklı değerlendirmelerin yapılabilmesinden kaynaklanmaktadır
67
.
Herhangi bir karineden mücerret olan nehyin delaletiyle ilgili usulî tartışmalar
bir yana, fakihlerin çoğunluğu, kati veya zannî olmasına bakmaksızın şer’î bir delil
ile sabit olan nehiy ve men’in haram anlamına geleceğini kabul etmiş ve deliller
arasında herhangi bir ayırıma gitmemiştir. Ancak Hanefîler, kat’î ve zannî delil ile
sabit olan nehiyleri farklı değerlendirerek birincisine haram, ikincisine tahrîmen
mekruh adını vermişlerdir. Bu da haramın, delilin kuvvet derecesine gö re yapılmış
bir başka ikili ayırımı mahiyetindedir
68
.
6. Haram-hudûdullah İlişkisi
Hudûdullah’ın haramla doğrudan ilişkisi vardır. Kur’ân’da geçtiği âyetler dik-
kate alındığında bu kelimenin, helal veya haram kılındığı beyan edilip, muhalefet
edilmemesi ve çiğnenmemesi emredilen cüz’i hükümleri ifâde etmesi yanında
69
,
Allah’ın Kur’ân’da yer alan bütün hükümlerini kapsayacak şekilde kullanıldığı da
66 Kıla
vuz,
Sâim,
İman-Küfür Sınırı, İstanbul 1982, 120-124; Koca“Harâm”md., DİA, XVI, 102.
67
Haskefî, 89; Şaban, 338-339; Koca, “Harâm”md., DİA, XVI, 101.
68 Koca,
“Harâm”md.,
DİA, XVI, 101.
69
İbn Receb el-Hanbelî, Câmiu’l-ulûmi ve’l-hikem, 280-281.
54 | Prof. Dr.
Abdullah Kahraman
anlaşılmaktadır
70
. Kur’ân’da on iki yerde hudûdullah
71
, bir yerde hudûdehu
72
, bir
yerde de, hudûde mâ enzelellahu alâ Resûlihi
73
olmak üzere toplam on dört kere
geçmekte olan bu kelime, geçtiği yerlerin tamamında Allah’ın sınırları ve hüküm-
leri anlamını ifâde etmektedir. Bir başka ifâdeyle, Kur’ân, helal, haram, mübah
ve farz olarak nitelenen prensiplerinin bir kısmını ifâde ederken, bu prensiplerin
Allah’ın hükümleri olduklarını dolayısıyla ihlal edilmemeleri gerektiğini vurgu-
layıp tenbih ederken bu ifâdeyi kullanmaktadır. Bu ifâdenin yer aldığı âyetlerin
bir kısmında “Bunlar Allah’ın sınırları/hükümleridir. Onları çiğneyip geçmeyin”
74
,
“Onlara yaklaşmayın”
75
, “Kim Allah’ın sınırlarını çiğnerse gerçekten o kendi nefsine
zulmetmiş demektir”
76
şeklindeki ifâdelerin yer alması ayrıca dikkat çekmekte-
dir. Dikkat çeken bir başka husus ise, boşamayı konu eden Bakara suresinin 229.
âyetinde bu kelimenin dört, yine aynı konudan bahseden Bakara 230. âyette ve
Talak suresinin 1. âyetinde iki defa tekrarlanmış olmasıdır.
İçerisinde hudûdullah ifâdesinin geçtiği âyetlere konuları itibariye baktığı-
mızda şu konulardan söz ettiklerini görmekteyiz: Oruç gecelerinde, mescitlerde
itikafta bulunulmuyorsa, cinsel temasın helal olduğu, bu gecelerde yeme ve içme-
nin ne zamana kadar devam edeceği
77
, boşamada gözetilecek hususlar, üçüncü
defa boşanan karı-kocanın tekrar bir araya gelebilme şartları ve iddet ile ilgili
helal-haram sınırları
78
, mirasla ilgili hükümlerin Allah’ın sınırları olduğu
79
, zıhar
yapma ve ondan dönebilmenin şartları ile ilgili hususlardaki helal-haram sınır-
ları
80
.
7. Haramın dereceleri
İslam’da hukuk-ahlak arasında ayrılmaz bir ilişki olduğunu gösteren husus-
lardan biri de haramın derecelerine dair yapılan açıklamalardır. Buna göre bütün
haramlar, Allah’ın nehyi, insanlara zararlı ve kötü unsurlar taşıma noktasında or-
tak olmakla birlikte, bazıları diğerlerinden daha kötü kabul edilmiştir. Buna göre
mükellefin sakınması ve kaçınması bakımından haramın dört derecesi bulundu-
ğu ifade edilmiştir:
70 İbn Manzûr, Muhammed b. Mükerrem, Lisânü’l-Arab, III, 140. Ancak Kur’ân terminolojisinde genel olarak
“Allah’ın hükümleri”ni ifade etmek için kullanılan bu kelimenin daha sonra fıkhın teşekkülü ile birlikte Allah’ın
hükümlerinden sadece ceza ile ilgili olanları anlatmak için kullanıldığı görülmektedir. Bunda ilgili hadislerin tesiri
olduğu muhakkaktır. (Örnek olarak bk. Buhârî, “Hudud”, 14; Tirmizî, “Diyât”, 9; İbn Mâce, “Hudud”, 8; Ebû Davud,
“Hudud”, 32, “Nikâh”, 37).
71
Bakara, 2/187, 229, 230; Nisa, 4/13; Tevbe, 9/112; Mücadele, 58/4; Talak, 65/1.
72 Nisa,
4/14.
73 Tevbe,
9/97.
74 Bakara,
2/229.
75 Bakara,
2/187.
76 Talak,
65/1.
77 Bakara,
2/187.
78
Bakara, 2/229, 230.
79
Nisa, 4/13, 14.
80 Mücadele,
58/4.