Cahiliye Döneminde Lât Kültü
41
için de ihdas edilmişti. Hatta bina olarak da Ka’be’ye benzetilmişti.
Nitekim kare biçiminde işlenen beyaz mermerden oluşan Lât taşının
üzerine aynen Ka’be gibi bir de yapı inşa edilmişti.
87
Duvarları taştan
yapılmış, üzeri de örtülmüştü. Tavanı tutmak için de adına “
تارمس” de-
nilen üç ahşap sütun konulmuştu.
88
Bir kapısı bulunan beytin içinde
Lât’a gelen hediyelerin muhafaza edildiği bir bölme yer alıyordu. Lât’a
hediye edilen eşyaların tamamı burada muhafaza edilirdi.
89
Bilindi-
ği gibi Ka’be’nin içinde de böyle bir bölme vardı. Bu bölmeye “
فسخا”
denilirdi.
90
Lât’ın içindeki kısıma ise “ğabğab” deniliyordu. Bilindiği
gibi Mina’da kurbanların kesildiği sunağa da “
بغبغ” denilmekteydi. Bu
durum Lât’ın içindeki “ğabğab”ın da bir sunak olabileceğini akla ge-
tirmektedir.
91
Lât’ın aynen Ka’be gibi örtüsü de bulunuyordu Hatta örtüsü bile
Kâbe gibi yılda bir kez ve büyük bir ihtimalle de törenle değiştirilirdi.
92
a. Lat Mabediyle İlgili Görevler
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Cahiliye döneminde Kabe’ye hizmet-
le ilgili müesseselerin benzerleri Lât için de oluşturulmuştur. Bilindiği
gibi Ka’be’ye ait olan görevler Kureyş Kabilesi’nin boyları arasında tak-
sim edilmişti. Aynı durumun Lât için de geçerli olduğu görülmektedir.
Lât’a ait olan görevler de kabilelerin uhdesinde bulunur ve bu kabi-
lelere mensup olan zevattan biri bu görevi kabilesi adına, ömür boyu
deruhte ederdi. Bu görevleri kısaca şu şekilde zikredebiliriz:
Sidane (Dubeyye):
Lât’a ait en önemli görevlerden biridir. Bu görev
Sakif kabilesinin Benu Muattiboğullarının
93
bir alt kolu olan Ebu’l-As
ailesi ya da Attab b. Malik ailesi tarafından yerine getirilirdi.
94
Lât’ın
sedeneleri için teknik bir ifade olarak“
ةيبد” (Dubiyyetu) tabiri kullanı-
lırdı.
95
Bunlar bir çeşit din adamı sınıfını teşkil etmekte olup putları
ziyarete gelen ve onlardan bir beklenti içerisinde olan insanlarla bu
putlar arasında aracılık yaparlardı. Sadin aynı zamanda putların ya-
nında bulunan
ezlam yani fal oklarından da sorumlu olurdu. Nitekim
Hubel’e gelenler de dileklerini kendisine sunmadan önce ya sadine
100 dirhem para verir veya kendisine bir kurban keserek “sadin” ara-
87 Bkz. Feyyumî, 447;
Tevfik Beru, 294.
88 Bkz. eş-Şamî, VI, 196.
89
Cevad Ali, VI, 228.
90 Bkz. Ezrakî,
Ahbar, I, 117 (benim k).
91 Bkz. Ezrakî, I, 117; Cemalettin Muhammed Tahir b. Ali el-Cürarati el-Fetenî (ö:
986/1578),
Mecmeu Bihâri’l-Envâr, I-V, by. 1987, V, 4; Cevad Ali, VI, 228.
92 Bkz. Cevad Ali, VI, 228.
93 Bkz. İbn Hişam,
Sire, I, 85; İbn Hazm (ö:456/1063),
Cemheretu ensâbi’l-Arab, (tahk: Ko-
misyon), Beyrut 1983,491; İbn Kesir,
Tefsir, VIII, 457; Süheylî,
Revdu’l-Ünf, I, 221.
94 Bkz. İbn Habib,
Muhabber, 315; İbn Hazm,
Cemhere, 49; Feyyumî, 414.
95 Bkz. İbn Dureyd, Ebubekir Muhammed b. el-Hasan el-Ezdî (ö: 321/933),
Cemheretu’l-
Lüğa,
(tahk: Remzi Munir Ba’albekî) I-III, Beyrut 1987, II, 921.
42
Y
akın
D
oğu
Ü
nİversİtesİ
İ
lahİYat
F
akÜltesİ
D
ergİsİ
cılığıyla ona taleplerini bildirir veya rızasını talep ederlerdi. Aynı du-
rumun Lât için de geçerli olduğu düşünülebilir. Dolayısıyla Taifliler
Allah’ın muradını Lât ve onun konuşan dili mesabesinde olan sadin
aracılığıyla, fal oklarını çekme marifetiyle öğrenirlerdi.
Hicabe:
Lât’ın yılda bir örtüsü değiştirilirken bu görevle hacipler il-
gilenirlerdi. Örtüsü aynen Kabe’nin örtüsü gibi özel olarak dokunur ve
büyük bir ihtimalle de resmi bir törenle değiştirilirdi.
96
Örtüsü muh-
temelen Ukâz panayırı -ki Lât bayramı da buna yakın bir dönemde
yapılıyordu- esnasında, sair halkın huzurunda bir seremoni ile değiş-
tirilirdi.
Hares:
Lât’ın muhafızlarıdır. Kabe’den farklı olarak Lât’ın özel mu-
hafızları vardı ve bunlarmabedin güvenliğini sağlarlardı.
97
Bilindiği
gibi Kur’an bu durumu ironik olarak görür
ve putlara ibadet ettikleri-
ne göre onların kendilerini korumaları gerekirken muhafızların ilahla-
rı korumasını tiye alır:
Yoksa kendilerini bize karşı savunacak bir takım ilâhları mı var? (O ilâh
dedikleri şeyler) kendilerine bile yardım edecek güçte değildirler. Onlar
bizden de alâka ve destek görmezler. (Enbiya-43)” “(Kâfirler) O’nu (Allah’ı)
bırakıp, hiçbir şey yaratamayan, bilakis kendileri yaratılmış olan, kendile-
rine bile ne zarar ne de fayda verebilen, öldürmeye, hayat vermeye ve ölü-
leri yeniden diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen tanrılar edindiler
(Furkan-3).” Cehennem de azgınlara apaçık gösterilir. Onlara: Allah’tan
gayrı taptıklarınız hani nerede? denilir. Size yardım edebiliyorlar mı veya
kendilerine (olsun) yardımları dokunuyor mu? (Şuara-91,92,93)
Haresin aynı zamanda Lât’ın harem alanında, işlenmesi yasak olan
fiillerin bir başka ifadeyle haramların takibinden de sorumlu oldu-
ğu düşünülebilir. Bilindiği gibi Lât’ın da aynen Kabe’nin olduğu gibi
sınırları vardı. Bir başka ifadeyle Sakifliler tarafından belirlenen bir
harem alanı bulunuyordu.
98
Bu harem alanı her bir sığınmacı için bir
melce idi. Burada bir şahıs babasının katili ile karşılaşsa bile ona za-
rar veremezdi. Bu bölgede hiçbir ağaca zarar verilmez, hiçbir hayvanın
öldürülmesi caiz olmazdı. Burayla Ka’be’nin haremi arasında, statü
olarak, hiçbir fark yoktu.
99
Hademe:
Lât’ın mabedinin muhafızlarının dışındaki hizmetçileridir.
100
Einne ve kubbe:
Lât’a ait müesseselerden bir başkası ise “einne” ve
“kubbe”dir. Bilindiği gibi bu görev savaş esnasında putları taşımak
96 Bkz. İbn Hişam,
Sire, I, 85; İbn Hazm (ö:456/1063),
Cemheretu ensâbi’l-Arab, (tahk: Ko-
misyon), Beyrut 1983,491; İbn Kesir,
Tefsir, VIII, 457; Süheylî,
Revdu’l-Ünf, I, 221.
97 Bkz. Cevâd Ali, VI, 228.
98 Bkz. İbn Habib,
Muhabber, 315; İbn Hazm,
Cemhere, (tahk: Bir ekip tarafından tahkik
edilmiştir), Beyrut 1403, 49; Feyyumî, 414.
99 Bkz. Cevad Ali, VI, 228.
100 Bkz. Cevâd Ali, VI, 228.