İstanbul arel üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə9/28
tarix23.09.2017
ölçüsü5,01 Kb.
#1372
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   28

15 
 
1982;  Butler,  1982;  Meredith,  1982).  Uygulanan  aşağılama  ve  işkencenin 
sadomazoşistlerin ataerkil dogmayı ve dominantlığı kabullerinin bir yansıması 
olduğundan  sadomazoşistik  seksten  zevk  aldıklarını  da  iddia  etmektedirler 
(Cross, 1998). 
 
2.4.5.
 
Sadomazoşizmde Yeni Yaklaşımlar ve Araştırmalar 
Sadomazoşistler 
genellikle 
başka 
şikâyetlerle 
uzmanlara 
başvurduklarından sadomazoşizmle ilgili edinilen bilgiler kısıtlı olabilmektedir  
(Weinberg,  2006).  Sadomazoşistik  ilişkiler  içerisinde  bulunan  kişilerin 
kendilerini  “rızaya  dayalı  sadizm”  (BDSM;  esaret  ve  disiplin  (bondage  and 
discipline),  hakimiyet  ve  itaat  (dominance  and  submission),  ve  sadizm  ve 
mazoşizm  (sadism  and  masochism)  olarak  adlandırdığını  da  görmek 
mümkündür  (Cross,  1998).  Birçok  uzman  tarafından  rızaya  dayalı  sadizm  alt 
kültürü davranışları, açık anlaşmalı güç ayrımının olduğu boyun eğen bir kişinin 
dominant kişinin talimatlarına uyarak heyecan algıladığı durum ile karakterize 
olan  cinsel  davranışlar  olarak  tanımlanır  (Taylor  ve  Ulssher  2001;  Weinberg, 
Williams ve Moser, 1984).  
Yost  ve  Hunter’ın  2012  yılında  gerçekleştirdiği  araştırma,  bize  rızaya 
dayalı sadizm alt kültürü üyelerinin sadomazoşizme bakış açılarıyla ilgili bilgi 
sağlamaktadır. Bu araştırmada Yost ve Hunter, “Sizi rızaya dayalı sadizme ilk 
çeken  şey  neydi?  Lütfen  cinsel  davranış  veya  yönelim  olarak  rızaya  dayalı 
sadizm  ile  ilgilenme  sebebinizi  açıklayın.”  sorusuna  verilen  cevapları  iki 
kategoriye ayırıyorlar; benliğin gerçek bir parçası olarak rızaya dayalı sadizm ve 
dış faktörler dolayısıyla oluşmuş olan rızaya dayalı sadizm ilgisi. Buna göre 272 
katılımcının  %43’ü rızaya dayalı sadizmi benliğinin gerçek bir parçası  olarak 
tanımlarken  %35’i  dış  faktörlere  bağlı  olduğunu  belirtmiştir.  Yine  aynı 
araştırmada, katılımcılardan rızaya dayalı sadizmi benliğinin bir parçası olarak 
tanımlayanlar  insan  olarak  böyle  olduklarından  bunu  açıklama  gereği 
duymadıkları,  ilgilerinin  her  zaman  var  olduğu  veya  çocuklukların  da  bu 
ilgilerinin  farkında  olmadıkları  bir  dönem  hatırlamadıkları  gibi  ifadeler 
kullanmışlardır. Dış faktörlerin etkisiyle rızaya dayalı sadizme ilgi duyduklarını 
belirten katılımcılar arasında ise birçoğu, romantik partnerinin önceden rızaya 
dayalı  sadizm  ile  ilgilendiğini  ve  kendisini  de  denemeye  teşvik  ettiğini 


16 
 
belirtirken,  bir  kısmı  ise  arkadaş  çevresi  veya  porno  yoluyla  ilgi  duyduklarını 
belirtmiştir (Yost ve Hunter, 2012). 
Cinsellikle  ilgili  literatüre  baktığımızda  güç  kullanma  ve  boyun  eğme 
isteğinin  sadomazoşistik  ilişkilerin  temelini  oluşturduğu  dikkat  çekmektedir 
(Taylor ve Ulssher 2001; Weinberg, Williams ve Moser, 1984). Freud ve Ellis 
gibi  teoristler  sadizm  ve  mazoşizmin  aynı  kişide  bulunduğunu  iddia  etse  de 
(
Forsyth ve Copes, 2014),
 yapılan bazı araştırmalar bazı kişilerin her iki rolden 
de zevk alabildiğini ancak sadece partnerini memnun etmek için rol değişikliğini 
kabul ettiğini de göstermektedir (Baumeister, 1988).  
Sadomazoşizm  genellikle  ya  sadist  (dominants,  masters,  tops)  ya  da 
mazoşist  (submissives,  slaves,  bottoms)  olmak  olarak  algılansa  da,  rol 
değişikliğini benimseyen değişkenleri (switchers) de üçüncü bir kategori olarak 
ele alabiliriz (Cross, 1998). Değişkenler ya iki rolde eşit düzeyde zevk aldıklarını 
ya  da  bir  spektrumu  tercih  etseler  de  bazen  değişiklik  için  rol 
değiştirebileceklerini belirtiyorlar (Cross, 1998).  
Sadomazoşizm  alt  kültüründe  rol  değişimi  bir  mesele  iken  partnerler 
arasında  yaşanan  bir  başka  sorun  sadomazoşistik  olmayan  sıradan  sekstir. 
Sadomazoşist  toplumunda  sadomazoşist  olmayan  ilişkiler  “vanilya”  olarak 
tanımlanır  (Cross,  1998).  Sandnabba’nın  (1999)  sadomazoşistlerle 
gerçekleştirdiği araştırmasında, katılımcılarının sadece %5’ten az bir kısmının 
bugüne  kadar  sadomazoşist  olmayan  sıradan  seks  deneyimlemediklerini 
bildirirken,  katılımcıların  dörtte  biri  sadece  sadomazoşist  seksin  onları  tatmin 
edebildiğini  belirttiğini  söylemiştir  (aktaran  Weinberg,  2006).  Sıradan  seks 
deneyimi  tatmin  edici  olmaktan  uzak  olduğundan  sadomazoşistlerin  partner 
bulmakta ve ilişkilerini sürdürmekte  güçlük  çekmeleri olağan  gözükmektedir. 
Nitekim,  Sandnabba  (1996)  araştırmasında  katılımcıların  normal  popülasyona 
oranla  daha  çok  mastürbasyon  yapmasını  daha  az  uzun  süreli  ilişkilerinin 
olmasına  bağlamıştır  ve  aynı  zamanda  partner  bulmakta  güçlük  çekmelerine 
rağmen cinsel davranışlarıyla ilgili pozitif ve egosantrik bakış açısına da sahip 
olduklarını  bildirmiştir  (aktaran  Weinberg,  2006).  Moser’in  (1998)  25  yıl 
boyunca  sadomazoşizm  topluluklarının  düzenledikleri  yarı  kamusal  partilerde 
gerçekleştirdiği  gözlemlerinden  oluşturduğu  çalışmadan,  sadomazoşistik 
partilerin  sadomazoşistlerin  sosyalleşip  bütünleşmelerinde,  kendileri  gibi 
olanlarla  iletişime  geçmelerinde,  etkileşimin  kurallarını  öğrenmelerinde  ve 


17 
 
özellikle  duygu  ve  ilgilerini  normalleştirmelerinde  mühim  bir  rol  oynadığını 
öğreniyoruz. 
Spengler (1977) araştırmasında gay ve biseksüellerin heteroseksüellere 
oranla  daha  çok  sadomazoşistik  seks  deneyimlediklerini  bulmuştur. 
Sandnabba’nın (1999) araştırmasında ise katılımcıların üçte biri son 12 ay içinde 
2 ile 5 arasında sadomazoşist seks deneyimlediklerini, % 20’si ise bu süre içinde 
11  ile  20  arası  sadomazoşist  seks  deneyimlediklerini  bildirmiştir  (aktaran 
Weinberg, 2006). 
Kaplan ve Sadock (1989), mazoşizmin her iki cinsiyette de görülse de 
daha  yaygın  olarak  erkeklerde  olduğunun  bilindiğini  belirtmiştir.  Mazoşistik 
kadınlara  uygulanan  anketlerde,  bu  gruptaki  kadınların  dörtte  birinin  fuhuş 
yaptığı,  kalan  kısmının  ise  çok  sayıda  cinsel  partnerinin  olduğu  ortaya 
konduğunu da eklemiştir. Alınan cevaplara göre mazoşist yönelimleri şu şekilde 
alt  gruplara  ayırmışlardır:  sadomazoşistik  davranışta  dominant  rolü  tercih 
edenler, itaatkâr rolü tercih edenler ve her ikisini de tercih edenler. Kaplan ve 
Sadock  (1989),  mazoşizmin  aynı  zamanda  fetişizmin  farklı  yönelimleriyle 
ortaya  çıkma  eğiliminde  olduğunu  da  belirtmiştir.  Sadomazoşist  ilişkilerde 
sadist  otorite  kuruyor,  aşağılıyor  ve  fiziksel  acı  veriyorken  dahi  mazoşistin 
kendinin tavizkâr kısmı yönettiğini düşündüğünü de eklemiştir. Sandnabba ve 
diğerleri  tarafından  1999  yılında  2  sadomazoşist  kulübün  üyelerinden  oluşan 
katılımcılara 237 maddelik bir anket verilerek gerçekleştirilen araştırmasının ilk 
raporunda,  kadınlar  elemine  edilerek  sadece  erkek  sadomazoşistler 
incelenmiştir.  Bu  rapor  sonucunda  sadomazoşist  katılımcıların  istatistiksel 
olarak  Finlandiya  popülasyonuna  göre  öğrenim  ve  gelir  düzeyinin  yüksek 
olduğu  ve  çoğunlukla  beyaz  yaka  işlerde  çalıştıkları  ortaya  konmuştur 
(Weinberg, 2006). Katılımcıların % 61’i önemli pozisyonlarda çalışırken %60’ı 
toplum  hizmeti  ile  meşgul  olduklarından  araştırma  sadomazoşistlerin 
çoğunluğunun sosyal işlevselliğinin iyi durumda olduğu fikrini desteklemektedir 
(Weinberg,  2006).  Yine  Levitt  (1994)’in  araştırmasında,  sadomazoşizm  alt 
kültürü kadınlarının sıradan ilişkiyi tercih eden kadınlara oranla daha iyi eğitimli 
ve  çoğunlukla  bekâr  oldukları  tespit  edilmiştir.  Sadomazoşistler  arasında 
temelde anlamlı bir psikolojik ve sosyal bozulma bulunamasa da araştırmacılar 
bu karakteristik  özelliklerin daha derin araştırılması  gerektiği  konusunda hem 
fikir olduklarını da belirtmektedirler (aktaran Weinberg, 2006). 


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   28




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə