Selçuk İletişim, 7, 3, 2012
44
-Medyadaki
anlam
medya
ile
izleyici
arasındaki bir uzlaşma sonucunda ortaya çıkar.
-Medyanın ticari işlevleri vardır.
-Kitle iletişim araçları ideolojik ve değer
mesajları içerir.
-Medyanın siyasi ve toplumsal işlevleri vardır.
-Medyada
biçim
ve
içerik
birbirleriyle
yakından ilişkilidir.
-Her kitle iletişim aracı kendine özgü estetik
bir forma sahiptir.
Misyonunu, çocuklar ve yetişkinlerin küresel
medya kültürü içinde yaşama ve öğrenmeye
hazırlanmasına destek olmak olarak açıklayan
Avrupa Medya Okuryazarlığı Merkezi (1),
bunun
yolunun
medya
okuryazarlığı
eğitiminden, özellikle de çocuklara yönelik bir
eğitimden geçtiği görüşündedir. Avrupa Medya
Okuryazarlığı
Merkezi’ne
göre
medya
okuryazarlığında ve bu doğrultudaki bir eğitim
programında şunlar amaçlanmalıdır:
-Medyanın fikir, bilgi ve haberi bir başkasının
bakış açısıyla nakletmek üzere kurulduğunu
anlamak;
-Duygusal etki oluşturmak için özel tekniklerin
kullanıldığını anlamak;
-Bu tekniklerin, amaçladıkları ve doğurdukları
etkilerin ayırdına varmak;
-Medyanın bazı kişilerin yararına çalıştığını,
bazılarını ise dışladığını anlamak;
-Medyadan
kimin
yararlandığı,
neden
dışlandığı sorularını sormak ve cevabını
bulmak;
-Alternatif bilgi ve eğlence kaynakları aramak;
-Medyayı kendi yararı ve zevki için kullanmak;
-Edilgen
olmak
yerine
aktif
olmak
(Pekman2007: 44–45).
Medya
okuryazarlığı eğitiminin önemine
yapılan vurgu Thoman ve Jols’un yapıtında
şöyle ifadesini bulmaktadır: Her şeyden önce
medya okuryazarlığı, “eleştirel düşünme ve
kendini ifade etme” becerilerini kazandırarak
“geleceğin vatandaşlarını siyasi sınıflandırma
yapabilen, toplumsal tartışmaları anlayan ve
katılabilen ve seçim sürecinde karar verebilen
hale getirir.” Bireyin yoğun biçimde maruz
kaldığı medya mesajlarına karşı, “bu imaj
denizinde” yaşantısını güvenli bir şekilde
yönlendirmesi;
medyanın
düşünceleri
ve
davranışları şekillendirme gücü ve etkisini
anlayarak
medyaya
olan
bağımlılığından
kurtulması;
yine
medya
okuryazarlığı
becerileriyle gerçekleşebilmektedir (Jols ve
Thoman 2008: 14). Medya mesajlarını yeniden
kodlayabilme,
değerlendirebilme
ve
inceleyebilme yeteneği, özellikle de medya
okuryazarlığının temel hedefinin her tür
medyaya
karşı
eleştirel
otonomluk
kazandırmak
olduğu
alana
odaklanmış
araştırmacılarca sıklıkla dile getirilen bir
konudur (Aufderheide 1993: 9).
Medya
okuryazarlığı
tartışmalarında
unutulmaması gereken ise bir etkinlik halinin
olduğudur. Önemli olan yalnızca beceri sahibi
olmak
değil,
bu
becerilerin
hayata
aktarılabilmesidir. Kavramdaki “okuryazarlık”
vurgusu aynı zamanda iletileri yalnızca alma
becerisiyle
yetinmeyerek,
yeni
iletileri
oluşturabilmek ve dile getirebilmek gibi etkin
katılımı da içermektedir (Türkoğlu 2007: 95).
Tüm bunlar; Williams’ın deyimiyle (2003:
546)
son
yıllarda
medya
okuryazarlığı
eğitiminin faydalı ve önemli olduğu yönünde
gelişen
kanaati
desteklemektedir.
Medya
okuryazarlığının gençleri özellikle de çocukları
medyanın
olumsuz
etkilerinden
koruyabileceğine
yönelik
tartışmalar,
Türkiye’de 2000’li yılların ortasıyla birlikte
ivme
kazanmıştır.
Araştırmacılar
medya
okuryazarlığının
anlam
ve
önemini
açıklamakta, gerekli program ve uygulamaları
önermekte ve/veya bunların geliştirilmesi için
çaba
harcamaktadırlar
(2).
Medya
okuryazarlığı
kavramının
bilimsel
platformlarda
tartışılmaya
başlanması,
RTÜK’ün aynı süreçte konuyu gündemine
almasını sonuçlandırmıştır. Bu amaçla bir proje
hazırlanmış ve medya okuryazarlığı dersinin
ilköğretim okullarında seçmeli ders olarak
okutulması yönünde önemli bir girişim
başlatılmıştır. Teklifi Milli Eğitim Bakanlığı’na
sunan RTÜK olumlu karşılık almıştır. Dersin
öğretim programı ve kılavuzu, iletişim alanında
çalışan akademisyenlerin yanı sıra Milli Eğitim
Bakanlığı ve RTÜK uzmanlarından oluşan bir
Medya Okuryazarlığını Alan ve Almayan İlköğretim… (42-54)
45
komisyonca hazırlanmıştır. Program, iletişim
bilimci, sosyolog ve eğitim bilimcilerin görüş
ve
önerileri
dikkate
alınarak
gerekli
düzeltmelerin
yapılmasının
ardından
31.08.2006 tarihinde MEB Talim ve Terbiye
Kurulu’nda görüşülerek kabul edilmiştir.
Oluşturmacı (inşacı) yaklaşımla hazırlanan
Medya
Okuryazarlığı
Dersi
Öğretim
Programı’nda programın genel amaçları şu
şekilde belirtilmektedir:
“Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;
1. Medyayı farklı açılardan okuyarak yaşadığı
çevreye duyarlı, ülkesinin problemlerini bilen,
medyada
gördüklerini
aklın
süzgecinden
geçirecek bilinç kazanır.
2. Televizyon, video, sinema, reklâmlar, yazılı
basın, internet vb. ortamlardaki mesajlara
ulaşarak bunları çözümleme, değerlendirme ve
iletme yeteneği elde eder.
3. Yazılı, görsel, işitsel medyaya yönelik
eleştirel bakış açısı kazanır.
4. Mesajların oluşturulmasına ve analizine
dönük olarak cevap bulmaktan-soru sorma
sürecine doğru bir değişimi gündeme getirir.
5. Bilinçli bir medya okuryazarı olur.
6. Toplumsal yaşama daha aktif ve yapıcı
şekilde katılır.
7. Kamu ve özel yayıncılığın daha olumlu
noktalara taşınması noktasında duyarlılık
oluşturulmasına
katkı
sağlar”
(Medya
Okuryazarlığı Dersi Öğretim Programı ve
Kılavuzu 2006: 7–8).
İlköğretimde medya okuryazarlığı projesinin
pilot uygulaması, 2006–2007 eğitim-öğretim
yılında başlatılmıştır. Bu bağlamda 5 ildeki beş
ilköğretim okulunda toplam 780 yedinci sınıf
öğrencisi medya okuryazarlığı dersini almıştır.
Medya
okuryazarlığı
dersi
kapsamında
öğrencilere, kavramsal çerçevenin yanı sıra
medyanın
işlevi,
medya-kültür,
medya-
ekonomi,
medya-etik
ilişkisi,
televizyon
yayıncılığı ve televizyonun etkileri, televizyon
izleme alışkanlıkları, program analizleri, akıllı
işaretler ile radyo, gazete ve internet gibi diğer
kitle iletişim araçları ile ilgili aynı çerçeve
içinde yer alabilecek bilgiler verilmiştir.
Ayrıca, ilgili kurum yetkililerince oluşturulan
soru formları aracılığıyla dersin verimliliği ile
ilgili veri toplanarak, program ve uygulamanın
başarısı değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Medya okuryazarlığı dersi 2007–2008 eğitim-
öğretim yılından itibaren tüm Türkiye’deki
ilköğretim okullarında 6, 7 ve 8. sınıflarda
seçmeli ders olarak okutulmaya başlanmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan alınan verilere
göre 2008–2009 eğitim-öğretim döneminde
Türkiye’de 1.024.356 öğrenci bu dersi almıştır.
Bu süreçte aynı kurumlar tarafından eğiticilere,
yani medya okuryazarlığı dersini okutacak
öğretmenlere
yönelik
çalışmalar
da
gerçekleştirilmiştir.
Eğiticilerin
eğitimine
yönelik seminerler, bilgilendirme ve tanıtım
toplantıları ile öğretmen el kitabı bu kapsamda
değerlendirilebilir. Günümüzde ilköğretimde
medya okuryazarlığı eğitimini alan öğrenci
sayısının daha da artması için nelerin yapılması
gerektiği, dersin zorunlu hale getirilerek
iletişim fakültesi mezunları tarafından verilip
verilemeyeceği
gerekli
platformlarda
tartışılmaya devam etmektedir.
Medya okuryazarlığı konusundaki bir eğitim
uygulaması sürecinin en son ve en önemli
halkasındaki durumu belirlemeye yönelik
araştırmaların artması, ilgili çevrelerin (RTÜK
ve MEB) etki veya yaygın etki arayışlarıyla
ilgili gereksinimlerini karşılama bağlamında
ciddi önem taşımaktadır. Bu çalışma, bu tür ilgi
ve amaçlarla ilgili konular üzerinde odaklanma
gereğinden doğmuştur. Araştırmanın temel
amacı; medya okuryazarlığı dersini alan
öğrencilerle, almayan öğrencilerin medya
izleme davranışları arasındaki farklılıkları
Kayseri örneğinde tespit etmektir. Araştırma,
ilköğretim
medya
okuryazarlığı
öğretim
programıyla aranan amaçların ve sonuçların ne
ölçüde
benimsediğinin/günlük
yaşam
pratiklerinin bütünleşik bir parçası yapıldığının
belirlenmesine, konu ve içeriksel kapsam
çerçevesinde, temel oluşturması bakımından
önemlidir.
Ayrıca
verimli
bir
medya
okuryazarlığı
eğitiminin
nasıl
mümkün
olabileceğini tartışmak, halen yürütülmekte
olan programın başarısı hakkında bilimsel
bilgiye sahip olarak program ve uygulamaları
geliştirme bağlamında sonuç ve öneriler
sunmak,
araştırmanın
önemini
toplumsal
faydayı sağlama bağlamında artırmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |