Kozmik Doktrin



Yüklə 1,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə25/42
tarix15.07.2018
ölçüsü1,67 Mb.
#56051
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   42

 

50 


 

O halde her yasam kümesi, Kozmos'un sade ve yalın, önceki yaşam kümelerinin ise karmaşık nitelikteki 

reaksiyon kapasitelerini doğasında taşır. Bu nedenle, temelde mükemmel sadelikteki prensipleri içerdiği 

halde, reaksiyon kapasitesi açısından sonsuz bir karmaşıklığa sahiptir.  

 

Kozmik prensipler tanımlanabilen ve sabit prensiplerdir.



 Her insan ruhu, kendi doğasının temel kanunları 

olarak gördüğü bu prensiplere uyar. Ancak epigenezle ilgili reaksiyonların bireysel olarak 

değerlendirilmesi mümkün değildir. Çünkü bu reaksiyonlar hem son derece karmaşıktırlar, hem de 

değişim yaratabilecek olası faktörler çok fazladır.  

 

Onların değerlendirilmesi ancak evrimlere bağlı olarak yapılabilir. Elde edilen veriler ise ortalama 



değerler olarak kabul edilirler.  

 

İşte burada söz konusu olan epigenez, 'özgür irade' öğesini devreye sokar. Özgür irade ise, gelişmesiyle 



Logos'la sentezi gerçekleştirmesi arasında geçen süre içinde, tezahür evreninde 'pozitif kötülük' olarak 

nitelendirilen kavrama yol açar.  

 

 

  



 

20. TEZAHÜR EVRENİNİN TESİRLERİ  

 

Şimdiye kadar olan açıklamalarda evren dışı tesirler üzerinde duruldu. Bu bölümde ise evren içi tesirleri 



incelemeye başlıyoruz. İyice yerleşmesi açısından evren dışı tesirlerin iki tip olduğunu tekrar hatırlayalım:  

 

Birincisi, Logos üzerinde etken olan ve Logos'un tepki verdiği Kozmik tesirler: Böylece meydana gelen 



değişimler, tezahür evrenine Logos'sal tesirlerin varyasyonları ve safhaları olarak yansır. Bu nedenle ilk 

haline sadık olmakla beraber Logos tesirleri sabit değildir. İşte bu noktada, ezoterik ve eksoterik teolojiler 

birbirinden ayrılır. Eksoterik teoloji, Tanrı'nın değişmez olduğuna inanır. Ezoterik teoloji ise, Tanrı' nın 

kendisinin de 'kanun'a uygun bir mutasyonla gelişmekte olduğunu kabul eder.  

 

İkinci olarak ise Logos tesirleri, Logos'un, evrenin evrimine gösterdiği reaksiyonların sonucu olarak 



doğasında ortaya çıkan tezahürlere bağlı olarak değişime uğrar.  

 

Evrimleşen insanlığın maruz kaldığı tesirlerin değerlendirilmesinde, tezahür evreninde etken olan Logos 



tesirlerinin gösterdiği işte bu iki tür değişim göz önüne alınmalıdır.  

 

Bu değişimlerin değerlendirilmeye katılması iki şekilde olur:  



 

1-Kozmik açıdan: Ekinokslar ve kuyruklu yıldızlar aracılığıyla.  

 

2-Evrimsel reaksiyon açısından: Biyolojik geçmişin safhalarını gösteren eğrinin incelenmesiyle.  



 

Şimdi insanın evrimini sürdürdüğü tezahür evreninin koşullarını incelemeye başlıyoruz.  

 

Daha önceki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, düzenli her etki ve tepki, evrenin eğriliği kanununa bağlı 



olarak, sonunda periyodik bir nitelik kazanır. Periyodik bir reaksiyon ise uzayda bir iz bırakır ve böylece 

stereotipleşir.

 O halde bir tezahür evreni, herhangi bir anda mevcut olan uzaydaki izlerin çatısıyla bir 

arada tutulan atom ve molekül dizisidir. Başka bir deyişle, Tekilliğin organize tezahürleri, uzaydaki izlerin 

soyut kalıplarını oluşturduğu bir dizi stereotip reaksiyondan başka bir şey değildir.

 (Çok Önemli) 

  



 

51 


 

 

Bu stereotip reaksiyonlar büyük çeşitlilik sergilerler ve orijinlerinin moduna göre ayırt edilebilirler. 



Bunlar, Ateşin, Formun veya Zihnin Lortları tarafından, evrimsel süreç içinde geliştirilmiş reaksiyonlardır. 

Bu reaksiyonların her biri, belli bir evrim sürecinde ortaya çıkan formlarla ve faaliyetlerle ilgili tezahürleri 

yöneten bir 'Doğa Kanunu'na tekabül eder. Böylece aralarındaki fark belirginleşmiş olur. Ancak analitik 

bir zihnin ayırt etmesi mümkün olmasa da, her evrim bir öncekinin yarattıklarını değerlendirdiği için, 

önceki evrimin reaksiyon tiplerini de doğasında içerir. Bu reaksiyonlar bağımsız tabakalar halinde var 

olurlar; ki bunların manipülasyon metotlarının bilgisi, pratik majinin temelini oluşturur.  

 

Hatırlayacağınız üzere, tezahür evreninin her safhası belli bir sıra dâhilinde cereyan eder ve bu safhalar, 



sonraki yaşam dalgalarının gelişme ortamlarını hazırlarlar. Bunun sonucu olarak belli bir evrim 

safhasındaki bir yaşam dalgası, o safhanın yaşandığı planın ortamıyla koşullandırılmış olur. Bu nedenle, 

evrimle ve inisiyasyonla ilgili soruların cevap bulabilmesi için planların çok iyi anlaşılması gereklidir.  

 

Birinci ve fiziksel planın kanunları beş duyu aracılığıyla algılanabilir niteliktedir. Bu kanunlar sizin 'Doğa 



Bilimi' olarak adlandırdığınız alanın kapsamına girer. Aslında varoluşun bir planını 'doğal' kabul ederken, 

diğerlerini 'doğaüstü' olarak tanımlamak da epigenezin garip sonuçlarından biri olmalı! Bilhassa cansız 

varlıklar söz konusu olduğunda, bu koşulların çok iyi gözlemlendiği ve anlaşıldığı söylenebilir. Ancak 

bilimsel düşüncenin düştüğü en büyük hata, bu kanunlar dışında başkalarının da mevcut olabileceğini göz 

ardı etmek olmuştur. İşte bu hata, bilimin son yüz yılını kısırlaştırmıştır. 

Eski düşünürler, daha az bilgili, 

ama daha bilge insanlardı. 

Bunun yanı sıra bazı dinsel felsefe ekolleri de, zıt bir yaklaşımla, yaşamın 

fiziksel planın kanunlarından bağımsız olarak evrimini sürdürebileceğini savunurlar. Bu da bir hatadır.  

 

Bir planın kuvvetleri o plana hâkim olup, bir aşağıdaki plan için denetleyici konumundadırlar. Bir üst 



planla temasa geçtiklerinde ise denetlenirler.  

 

Örneğin, mantık kuralları zihnin krallığında egemendirler



Zihnin imajları, duygusal formları kontrol 

ederlerken,

 

aynı zamanda da spritüel kuvvetlerin denetimi altındadırlar.  



 

Her plan, bağımsız veya bir devre içinde fonksiyon gösterme özelliğine sahiptir. Ancak plan bir devre 

içindeyse, yedinci plan üzerinde arkın birleştirilerek akımın sağlanması önemlidir. Aksi takdirde açık 

kalan ark, 'Sol Yol Hattı'na kısa devre yapabilir.  

 

Örneğin, eğitilmiş bir zihin duygu bedeninin ve duygu bedeni de fizik vasatın kontrolünü öğrenmişse, bir 



yarısı bilinçli veya negatif, diğer yarısı bilinçaltında veya pozitif işlev gören bir ark söz konusudur ve itici 

faktör daima bilinçaltıdır. Eğer bu ark yedinci planın Logos imajı vasıtasıyla tamamlanmazsa, türüne göre 

dördüncü veya beşinci plan üzerinden, bilinçten bilinçaltına kısa devre ortaya çıkar. Bunun sonucu olarak 

da, pozitif veya itici nitelik taşıyan bilinçaltı denetleyici konumuna geçer.  

 

Şimdi, bilinçaltı geçmişe ait olduğundan, geçmiş kontrolü ele almış gibi olur. Böyle bir kişi, evriminin 



daha önceki bir safhasına döner ve melekeleri ileri bir evrim seviyesinde olduğu halde, geri 

motivasyonlarla yönlendirilir.  

 

Bu motivasyonlar ait oldukları safha açısından elverişli olmakla beraber, daha ileri bir safhanın karmaşık 



melekelerinin kontrolünde yetersiz kalırlar. 

Sonuçta bu kişi, elemanı olduğu grup ruhunun dengesini 

bozarak, 

evrim için bir tehlike teşkil etmeye başlar ve bu nedenle, görevleri evrendeki kuvvetleri 

dengelemek olan 

gelişmiş Varlıklar tarafından bir şekilde 'cezalandırılır'. Gelişmiş melekeleri kendinden 

alınır ve sadece ilkel impulslarına yetecek kadar meleke ile bırakılır. İşte zarar verici, kötü niyetli 

'aptalların bir kısmı bu şekilde ortaya çıkmıştır.  

 



Yüklə 1,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə