54
Ancak bazı özel koşullarda temas gerçekleşebilir ki bu temaslar, popüler terminolojide 'medyumluk'
olarak nitelendirilir.
Medyumluk iki türde olabilir:
1-Evrimsel skalada daha aşağıda olanın algılanması;
2-Evrimsel skalada daha yukarıda olanın algılanması.
Dünya 'nadir'de bulunduğu için, bu iki tür 'görüş', 'Sol Yol' boyunca geriye veya 'Sağ Yol' üzerinden
ileriye bakış şeklinde düşünülebilir.
Gözün görüş menzili oranında ileriyi görebilmek mümkündür; bu ise
ruhun ilerlemesine yardımcı olur;
çünkü göz nereye bakarsa, ayak o yöne döner.
Fiziksel plan üzerindeki varlıklar, daha süptil bir planın evrimsel niteliklerini iyice kavramadan önce o
planın içeriğine nüfuz edemezler.
Fiziksel planın inisiyatörleri, yedinci planı mükemmel derecede idrak etmiş olan varlıklardır. İnisiyatörler
daima planın çapı boyunca fonksiyon gösterirler.
Buna göre yedinci, birinci üzerinde inisiyasyon uygular
.
Bu nedenle, Dünya üzerindeki insan, ikinci planın Doğa Kuvvetlerine,
üçüncü planın Azizlerine,
dördüncü planın üstatlarına,
beşinci planın Meleklerine
,
altıncı planın Baş Meleklerine
veya yedinci
planın Mesihlerine değil,
doğrudan Logos' un kendisine tapınır. Onun İlahi Kıvılcımı ile yaşamını
sürdürür.
Her şey bu hiyerarşik yapı içinde Kozmos'un bilinçliliğine yükselmeye çalışır. Ancak tezahür evreninin
hiç bir planında duraklama veya Evrimin sonuçlandırılması mümkün değildir; çünkü
tezahür sonsuz bir
olgudur.
Logos'un inisiyasyonu sadece birinci plan üzerinde uygulanır. Bu inisiyasyon merkez yönündeki arktan,
çeper yönündeki arka geçişi temsil eder
ve 'İçerideki Tanrı' olarak tanımlanan ve 'Yaradan'la birleşmek
üzere evrimleşen İlahi Kıvılcım'ı uyandırır.
İnsan, çeper yönündeki ark üzerinde planlar boyunca ilerlerken, Logos'a değil de, hiyerarşi dâhilinde
kendisinden yukarıda olan Varlıklara yönelir. Merkez yönündeki ark üzerinde ise, planın çapı boyunca
kendi Tanrı'larına bakar. Bu Tanrılar, materyalizasyonu terk etme sürecini yaşayan gelişmiş Varlıklardır.
Bilindiği gibi çok tanrılılık ilkel dinlerde görülür. Tek tanrılılık maddeselliğin 'nadir'ini ve merkez
arkından çeper arkına geçişi temsil eder.
Bu geçişi ilk başaran Yahudiler, insanlar arasında en materyalist
olanlardır.
Çeper yönündeki ark üzerinde gelişen dinler çok tanrılı değildir; çünkü 'nadir'den geçildiği için bu evrimin
varlıkları 'Tek Tanrı'yı bilirler. Yine de mevcut hiyerarşiye sadık kalırlar; çünkü maddenin peçesiyle
maskelenmediği takdirde bu 'Işık', varlık için katlanılmaz olurdu.
Bu nedenle, bilinçliliğin beynin kalıplarından kurtulduğu daha süptil planlarda, hiçbir zaman 'Yaratıcıya
doğrudan yaklaşmamız mümkün değildir.
Daima yaratıcı gücü bir plandan diğerine ileten ve ayarlayan
aracılar söz konusudur.
Bu aracılar arasında en ileri aşamada olan, bizim evrimimizin Grup Zihni veya
Işın Örneğidir.
(Çok Önemli)
Fark edeceğiniz gibi, bu öğretilerle Caduceus*'un sembolizmi arasında bir benzerlik mevcuttur. Burada
anlatılan mekanizmada da en alt nokta ile 'Tepe' noktası arasında direkt bir hat ve her planı bir yandan
diğerine dönerek saran hatlar söz konusudur. Bu hatlar iki yönde hareket eden yaşam dalgalarına tekabül
55
eder. Planlar boyunca aşağı yönde ilerleyen yaşam dalgası, belli bir plan üzerindeki varoluşun süptil
niteliğinin bilincine vardığında, yukarı yöndeki dalga da onun farkındalığını kazanır ve evrimine katkıda
bulunur.
*Caduceus: (Kadüs) Eski Yunan Tanrısı Hermes'in çift kanatlı ve iki yılan sarılı değneği. Hekimliğin
sembolü.
Her evrime nezaret eden Işın Örneği bir Zihnin Lordu'dur. Işın Örneği üçüncü evrimin ürün olduğu için
doğasında önceki evrimlerin özelliklerini içerir. Bir evrimin 'Mesih'i sayılan Işın Örneğinin evrim
aşamasından dolayı, asal sembol 'üç' rakamıdır; ancak 'dört' nihai semboldür. 'Üçlem' temeli, 'Dörtlülük'
ise tamamlanışı temsil eder.
Daima hatırlamanız gereken nokta şudur: Tezahürle ilgili hiç bir olguyu statik terimlerle izah etmeye
çalışmayın; çünkü her şey kinetiktir.
21. İLK ÜÇ KÜMENİN LORDLARI VE DOĞA KANUNLARI
Bir gezegende aynı anda etken olan tesirler iki ana grupta toplanabilir:
1-Merkez yönündeki arkın tesirleri;
2-Çeper yönündeki arkın tesirleri.
Bu tesirler, önceki evrimlerin gelişmiş varlıklarından, yani Ateşin, Formun ve Zihnin Lortlarından
kaynaklanır. Bunlar kendi kürelerinin 'Soylular Sınıfını' teşkil ederler.
Ateşin Lordları, doğal kuvvetlerin arkasında yer alan yaşamlardır ve bu kuvvetleri denetlerler. Cansız
kabul edilen elementler, Ateşin Lortlarının zihinsel aktivitelerinin ürünleridir. Burada Logos zihninin
tezahür evrenini projekte edişine benzer bir süreç söz konusudur. Ateşin Lordu belli bir aktivite üzerinde
düşünür. Ancak ulaşmış olduğu evrim aşamasında, bu fonksiyonun yerine getirilmesi evrimine bir katkıda
bulunmayacaktır. Bu nedenle daha yüksek bir plana çekilir ve bu fonksiyonun kavrayışını projekte eder.
Deneyimlenen bu tür düşünce formları bir Kişilik oluşumuna yol açar. Ancak daha
Kişisellik
gelişmemiştir. Bu nedenle Ateşin Lordları 'ruhsuz' olarak nitelendirilirler.
İlahi Kıvılcımlar önce olgunlaşma halinde olan bir
Kişisellik
,
daha sonra bir Kişilik geliştirirler. Ancak,
'yaratılmış yaradanlar' önce Kişilik, sonra
Kişisellik
sahibi olurlar.
İşte bu nedenle onlardan bahsedilirken
'kötü ruhlar', 'ifritler' veya 'cinler' gibi tanımlar kullanılır. Bu varlıklar aslında bilinçli olarak kötülük
peşinde koşmazlar; yalnızca gelişmiş niteliklere reaksiyon verebilecek kapasiteleri yoktur.
(Çok Önemli)
Bulundukları plan üzerinde Tanrıyla tek bağları, yaratıcılarının bilinçliliği aracılığıyla olur. Bu nedenle
onlarla temas kurmak isteyen bir kişi, yaratıcılarının otoritesiyle onlara yaklaşmalıdır. Böylece içlerindeki
İlahi niteliğe hitap edilmiş olur.
Aksi takdirde ise istenmeyen, aşağı nitelikleri ortaya çıkacaktır.
İşte bu Tanrıların hizmetçileri, cansız doğanın koordineli ritimlerini korumakla görevlidirler ve ısı, ışık,
yerçekimi ve diğer tüm dinamik reaksiyonları denetleyen kuvvetleri teşkil ederler.
Bu evrimin Lordları (yani 'yaratılmış yaradanlar'), altıncı ve yedinci planlarda 'Elementlerin Soyluları'
veya 'Elementlerin Lordları' olarak hüküm sürerler. Bunlar tezahür evreninde, insanın
evrim süreci
sırasında uymak zorunda olduğu kinetik koşulları tayin ederler. İnsan ırkı, bu Lortlara sorgusuz itaat